
Film senaryoları aslında coğu zaman değişmez bir metin parcası olmuyor. Aksine izlediğimiz en iyi filmlerdeki senaryolar genellikle yaşayan bir canlı gibi cekimler suresince ufak ya da buyuk değişimlerle şekil değiştiriyor. Hatta inanması guc ama Jaws, Annie Hall, Edge of Tomorrow gibi bazı filmlerin cekimlerine başlamak icin senaryo metninin tamamlanması bile beklenmemiş.
Oyuncuların film cekimlerinde senaryo dışına cıkıp doğaclama yapması aslında cok nadir gorulen bir şey değil yani. Ama bazı kult filmlerde bu doğaclamalar o kadar iyi oturmuş ki, filmin en sevilen sahnelerini oluşturmuş ve sinema tarihine gecmiş. İşte onlardan bazıları.
Tabanca kılıctan hızlıdır / Raiders of the Lost Ark (Indiana Jones ve Kutsal Hazine Avcıları) Steven Spielberg ’in yonettiği Indiana Jones ve Kutsal Hazine Avcıları ’nda Harrison Ford ’un canlandırdığı Dr. Indiana Jones siyah kaftanlı kılıclı kotu adama rastlar. Orijinal senaryoda tam bu noktada olması gereken uzun bir kılıc savaşıymış. Ama Harrison Ford bir gun once gıda zehirlenmesi yaşamış ve sahneyi yazıldığı gibi oynayacak kadar enerjisi yokmuş. Spielberg ise sahneyi bir an once cekmek istiyormuş. Ford ve Spielberg arasındaki kucuk bir “Nasıl yapsak?” tartışmasından sonra sahne filmin en ikonik sahnelerinden biri olarak da sinema tarihine gectiği halini almış; Indiana Jones kendisini kılıcla tehdit eden kotu adama şoyle bir bakar ve silahını cekip adamı vurur.
Joker tarzı alkışlar / The Dark Knight (Kara Şovalye) Christopher Nolan ’ın yonettiği ve oyunculuğuyla hepimizin aklına kazınan Heath Ledger ’ın Joker ’i canlandırdığı filmdeki unutulmayan sahnelerden birinde Joker, Gary Oldman ’ın canlandırdığı Jim Gordon tarafından tutuklandıktan sonra parmaklıkların ardında tek başına sessizce oturmaktadır. O sırada Belediye Başkanı Garcia durumu kontrol etmek ve Gordon ’ı terfi ettirdiğini soylemek icin gelir ve terfi haberinin uzerine butun polisler alkışlamaya başlar. Ledger tamamen senaryonun dışına cıkarak yuz ifadesini hic değiştirmeden ağır ağır alkışlamaya başlar. Bu kucuk doğaclama hareketin sahneye kattığı yoğunluğu tartışmaya gerek yok herhalde.
Kanlı terli klasik bir Leonardo DiCaprio cinneti / Django Unchained (Zincirsiz) Calışırken yaralansanız muhtemelen işinize ara verir, yaranızı sarar, yaranın buyukluğune gore doktora falan gidersiniz değil mi? Ama sinema dunyası cılgın oyuncularla dolu. Tarantino ’nun cok ses getiren filmi Django Unchained ’in en gergin ve yoğun sahnelerinden birinde Leonardo DiCaprio kendini sahneye ve role o kadar kaptırmış ki, masaya vurduğunda kırılan bardak yuzunden elinde dikiş atılacak kadar ciddi kesikler oluşmuş ama hic duraksamadan oynamaya devam etmiş ve hatta elindeki kanı da oyunculuğuna ve sahnenin gerginliğine dÂhil etmiş.
Baba ’nın kucağındaki kedinin sırrı / Godfather (Baba) Sinema tarihinin en cool karakteri kimdir diye sorsak coğunluk aynı cevabı verir: Marlon Brando ’nun bir efsaneye donuşturduğu İtalyan mafya babası Vito Carleone. “Vito Carleone ’u nasıl bilirdiniz?” diye sorsak hemen hemen hepimizin aklında kucağında kedisiyle heybetli masasında oturan Marlon Brando geleceği de aşikÂr. Ama aslında soz konusu o kedi orijinal senaryonun bir parcası değilmiş. Kimisi Coppola ’nın hemen o sahnenin oncesinde Brando ’nun kucağına kediyi verdiğini, kimileri de Brando ’nun kediyi sette dolanıp mırıldanırken bulup kucağına aldığını soyluyor. Her halukÂrda, o mukemmel kedi ayrıntısı bir son dakika gelişmesinden ibaret.
Dunyanın en buyuk ve en icten kahkahası / Pretty Woman (Ozel Bir Kadın) Rahatlıkla gelmiş gecmiş en iyi romantik komedi olarak tanımlayabileceğimiz Pretty Woman ’ın en ic cıvıldatan sahnelerinden birinde Richard Gere ’in canlandırdığı Edward Lewis, Julia Roberts ’ın canlandırdığı Vivian Ward ’a pahalı, elmas bir kolye verir. İşte tam bu sahne cekilirken Richard Gere ’in muzipliği tutar ve Julia Roberts kolyeye uzandığı an kutunun kapağını kapatıverir. Eğer Julia Roberts bu doğaclama şakaya bu kadar mukemmel ve icten bir kahkahayla karşılık vermemiş olsaydı bu sahne muhtemelen “kamera arkası” goruntuleri arasında yer alacaktı. Ama yonetmen Garry Marshall bu kahkahayı kesip atmaya kıyamamış ve filmin en unlu sahnelerinden biri de işte boyle ortaya cıkmış.
Peki neden erkek modeller? / Zoolander (Zırtapoz) Moda endustrisini konu alan bu filmin en şahane sahnelerinden birinde de eski bir model olan komplo teorisyeni J.P. Prewitt son yuz yıldır butun politikacı suikastlarının arkasında moda endustrisinin olduğunu acıklarken Ben Stiller tarafından canlandırılan biraz tutuk zekÂlı model Derek Zoolander sorar: “Peki neden erkek modeller?” Prewitt buna uzuuun bir cevap verir ve Zoolander tekrar sorar: “Peki neden erkek modeller?” Aslında orijinal senaryoda boyle bir yineleme yoktur, Ben Stiller ezberini unuttuğu icin aynı şeyi tekrar etmiştir ama Prewitt ’i canlandıran David Duchovny hic bozuntuya vermeden “Şaka mı yapıyorsun? Şimdi anlattım ya!” der ve sahne boylece filmin en sevilen sahnelerinden biri olur.
Patlamanın duraksamasına şaşıran Heath Ledger ’dan mukemmel doğaclama tepkiler / The Dark Knight (Kara Şovalye) Yine Heath Ledger, yine Joker… Bu sahnede aslında Joker ’in sokakta yururken hastanedeki patlamanın başlamış olması ve patlama duraksadığında otobuse binmesi ve otobus hareket ettiğinde de o en buyuk patlamanın bitmiş olması gerekiyormuş.
Ama Heath Ledger (R.I.P) patlama duraksadığında en Joker haliyle ictenlikle bu duraksamaya şaşırarak donup geriye bakıp uzaktan kumandayla oynamaya ve sonra devam ettiğinde otobuse doğru hınzır adımlarla devam etmeye tam o sahne cekilirken karar vermiş. Cok iyi olmuş, cok da iyi guzel olmuş tabii.
Uzat lan anahtarları! / Usual Suspects (Olağan Şupheliler) Senarist Christopher McQuarrie Olağan Şupheliler ’in bu cok şahane sahnesi icin yorumsuz tek bir cumle yazmış: “Give me the keys you fucking cocksucker!” yani (dublaj cevirisi mode on) “Uzat şu anahtarları, seni aşağılık adi herif!” Cumleyi nasıl okuyacakları da oyuncuların inisiyatifine bırakılmış tabii. Sahnedeki oyuncuların doğaclama vurguları, aradaki “İngilizce lutfen!” uyarısı ve guluşmeler tamamen anın getirisi olmuş.
Silahı bırak, cannoliyi kap, yengen kızmasın / Godfather (Baba) Carleone ailesi “emektarlarından” Peter Clemanza (Richard Castellano) tetikcisine Don Vito Carleone ’a ihaneti nedeniyle Paulie Gatto ’nun “işini bitirmesini” emreder. İhanet sonucu “cezalandırma” işlemi bittiğinde arabaya yaklaşan Castellano ’nun orijinal senaryoya gore tetikciye yalnızca “Silahı bırak” demesi gerekiyordur ama onceki sahnelerden birinden Clemenza ’nın karısının kendisinden eve gelirken hamurlu bir İtalyan tatlısı olan cannoli istediğini aklına getiren Castellano o meşhur “Cannoliyi al” cumlesini de ekleyiverir.
Yuruyorum, yuruyorum! / Dr. Strangelove (Dr. Garipaşk) Kubrick ’in kult filmlerinden Dr. Strangelove ’da Peter Sellers ’ın canlandırdığı doktor butun film boyunca tekerlekli sandalyededir ama Sellers filmin sonunda spontane bir şekilde ayağa kalkmaya, bir iki adım atmaya ve “Mein Fuhrer! Yuruyebiliyorum!” diye haykırmaya karar verir.
Ve Matt Damon ’ın icindeki yazar dile gelir… / Saving Private Ryan (Er Ryan ’ı Kurtarmak) Catışmaların arasında bir mola anında Tom Hanks ’in canlandırdığı Yuzbaşı Miller, Matt Damon ’ın canlandırdığı Er Ryan ’la oturur ve birbirlerine savaşta olmadıkları zamanlardan hikÂyeler anlatırlar. Damon ’ın tam bu sahnede anlattığı kardeşleriyle ilgili hikÂyeyse baştan aşağı doğaclama imiş. HikÂyenin hicbir kısmı orijinal senaryoda yer almıyormuş.
Katil kopekbalığıyla mucadele icin gerekenler listesi: Daha buyuk bir tekne / Jaws https://www.youtube.com/watch?v=8gciFoEbOA8
Bir nesli okyanuslardan ve hatta denizlerden korkar hale getiren, hepimize kopekbalığı fobisi edindiren Steven Spielberg filmi Jaws ’in en meşhur cumlesinin doğaclama olması bir hayli şaşırtıcı esasında cunku bu cumle adeta filmin ana cumlesi sayılıyor.
Sahneyi mutlaka hatırlıyorsunuzdur. Polis Şefi Brody (Roy Scheider) katil kopekbalığıyla ilk defa karşılaşır ve buyukluğu karşısında adeta nutku tutulmuş bir halde Kaptan Quint ’e o doğaclama cumleyi soyler: “Daha buyuk bir tekneye ihtiyacımız olacak.” Elbette, haklıdır da.
Romantikliğin luzumu yok / Star Wars Episode V: The Empire Strikes Backs (Yıldız Savaşları: İmparator) (İlk 11 saniye)
Yıldız Savaşları ’nın Han Solo ’su Yıldız Savaşları: İmparator ’da Darth Vader tarafından karbon icinde dondurulmadan hemen once Prenses Leia ona aşkını itiraf eder. Orijinal senaryoda Prenses Leia ’nın “Seni seviyorum” itirafı uzerine Han Solo da “Ben de seni seviyorum” der aslında ama Han Solo ’yu canlandıran Harrison Ford bunun yerine “Biliyorum” demeyi tercih eder.
Elinde kesik bir kulakla doğaclama sanatı / Reservoir Dogs (Rezervuar Kopekleri) https://www.youtube.com/watch?v=ye7x3jbi_TE
Tarantino ’nun unutulmaz filmlerinden Rezervuar Kopekleri ’ndeki cok bilinen o işkence sahnesinde Tarantino mucevher hırsızı Mr. Blonde ’un Nash ’in kulağını usturayla keserek işkence ettiğini yazmış ama bundan sonra ne yapılacağına dair herhangi bir acıklama yapmamış. Blonde ’u canlandıran Michael Madsen ’ın kulakla birlikte soylediği tum sozler ve hareketler doğaclama.
Kokain kutusuna doğru hapşırırsan / Annie Hall Nevrotik Yahudi komedyen Alvy Singer ’a (Woody Allen) bir partide ici kokain dolu kucuk bir teneke kutuyu eline alır. Alvy kutuyu eline alınca şiddetle hapşırır ve beyaz toz her yere dağılır. Etrafındaki oyuncular icten ve kontrolsuz bir şekilde gulmeye başlar. İşte tum bu olan biten aslında filmin bir parcası bile değildir normalde. Hatta provalar esnasında cekilmiş ama sonucta sinema tarihinin en unlu hapşırık sahnesi olmuş.
Hanimiş Johnny? / The Shining (Cinnet) Kubrick ’in Cinnet ’ini anlatmamıza gerek yok heralde. Zaten bu sahne de eminiz filmi dun izlemişsiniz gibi aklınızdadır. Zira filmin en akılda kalıcı sahnelerinden biri. Wendy ve oğlu Danny dengesiz ve pek tabii ki korkunc Jack ’ten kacarken otelin banyosuna saklanır. Jack banyonun kapısını bir baltayla kırar, suratını kapıdaki yarıktan sokar ve “İşte Johnny!” der. Senaryoda elbette boyle bir cumle yoktur ve filmdeki oyunculuğuyla gercek bir cılgın olduğuna kanaat getirdiğimiz Jack Nicholson ’ın tam o sahnede, Ed McMahon ’un The Tonight Show ’da Johnny Carson ’ı sahneye cağırırken kullandığı o meşhur cumleye ve tonlamasına gonderme yapası gelmiştir.
Film setlerinde yol kapama sorunsalı ve bir cozum olarak Dustin Hoffman / Midnight Cowboy (Geceyarısı Kovboyu) https://www.youtube.com/watch?v=c412hqucHKw
Tam 46 yıldır hÂl sinema tarihinin en şahane “loser” karakteriyle efsane olan 1969 yapımı Geceyarısı Kovboyu ’nun Dustin Hoffman ’ın kariyerinin daha başlarında ne buyuk bir oyuncu olacağını belli eden film olduğunu soyleyebiliriz. Listedeki belki de en doğal ve anlık doğaclama sahne olan bu sahnede de Hoffman ’a hayranlığımız bir kat daha artıyor. Hoffman ’ın canlandırdığı Ratso, New York sokaklarında Jow Buck ile yururken “Film cekimi icin kapalı” tabelasına aldırmayan gercek bir taksi şoforu set sokağına dalar, taksiyi Hoffman ’ın uzerine surer ve tabii ki senaryoda olmayan bu şahane atışma gercekleşir. Taksicinin filme boyle bir katkısı olduğunu oğrenince sonradan ne tepki verdiğini bilmek isterdik doğrusu.
Singing in the Rain / A Clockwork Orange (Otomatik Portakal) İnsanlıktan turlu ceşit yontemle nefret ettirmeyi başaran kult film Otomatik Portakal ’ın bu aşırı derecede rahatsızlık verici sahnesinde Alex neşeli bir şarkıyla bir eve girip aşırılık iceren bir şiddet ve tecavuz performansı sergiler. Kubrick bu sahneyi defalarca cekmiş ama hicbir halinden memnun kalmamış ve en sonunda Alex ’i canlandıran Malcolm McDowell ’a sahne cekilirken “ne istiyorsa yapmasını” soylemiş. McDowell Singing in the Rain ’i soyleyerek doğaclama bir performans sergilemiş ve Kubrick bu performanstan o kadar memnun kalmış ki, sahne cekildikten sonra şarkının telif haklarını almış ve sahneyi bu haliyle filme koymuş.
Bana mı dedin? / Taxi Driver (Taksi Şoforu) Martin Scorsese ’nin sinema tarihine damgasını vuran Taksi Şoforu ’nun o meşhur sahnesinde senarist Paul Schrader yazılı metne yalnızca “Travis aynada kendisiyle konuşur” yazmış ve ozel bir konuşma cumlesi eklememiş. Bugun arada bir aynaya baktığımızda icimizden “Bana mı dedin?” demek geliyorsa bunun sebebi Travis Bickle ’ı canlandıran Robert De Niro ’nun o anda sahneyi doğaclamasıdır.
Gecen bir ciğer yemişim ki… / Silence of the Lambs (Kuzuların Sessizliği) Kuzuların Sessizliği ’nin en akılda kalan sahnelerinden birinde Dr. Hannibal Lecter FBI ajanı Clarice Starling ’e “biraz bakla ve guzel bir şarapla” bir nufus memurunun ciğerini nasıl yediğini anlatırken hikÂyeye ağzıyla tuyler urperten bir “fısısısısıs” efekti ekler. Bu efekt tahmin edeceğiniz uzere senaryoda yoktur ve Anthony Hopkins sahnenin provaları sırasında Jodie Foster ’ı korkutmak icin boyle bir şey yapar ama yonetmen efekti o kadar beğenir ki sahnenin cekimi sırasında da kullanılmasını ister.
Unlu yonetmenin yeni projesinde oyunculuk fırsatı: Seri hareket edici aranıyor! / Full Metal Jacket Yine bir Kubrick efsanesi; Full Metal Jacket. Aslında Topcu Cavuşu Hartman ’ı canlandıran eski talim eğitmeni R. Lee Ermey, proje başladığında kasta dÂhil bile değilmiş ama Ermey, Kubrick ’e Deniz Piyadelerine 15 dakika boyunca hakaretler yağdırdığı bir ses kaydını sunduğunda film ekibinin bir parcası olmuş. Ermey bu rahatsızlık vericiliğin dibine vuran sahne icin 150 sayfalık hakaret ve aşağılama yazmış ve Kubrick bu karakterin diyaloglarında bu hakaretlerin aşağı yukarı yuzde 50 ’sini kullanmış.
Yoksa siz Hobbitlere uzuluyorum mu sandınız? Yok artık! / Lord of the Rings: The Two Towers (Yuzuklerin Efendisi: İki Kule) Gimli, Legolas ve Aragorn bu sahnede Hobbitlerin bedenlerinin yandığını ve olduklerini duşunurler ve Aragorn celik bir miğfere tekme atıp acı icinde yere yığılır. Hepimiz izlerken bunu Hobbitleri kaybetmenin acısı sandık ama aslında Aragorn ’u canlandıran Viggo Mortensen miğfere tekme attığında iki ayak parmağını kırmış ve o cığlık ve haykırış gercek fiziksel acısının dışavurumuymuş. İstemsiz doğaclamayla gelen mukemmel performans…