Bu liste guya Robert De Niro listesi olacaktı, olmadı. Sağlık olsun… Elimizde olmadan Robert De Niro listesi yapmak isterken, Martin Scorsese listesi yaptık. Adam oyle sanıyoruz ki Taxi Driver ’daki performansını gorup De Niro ’ya saplanıp kalmış, başka oyuncu nedir bilmemiş.
Şaka bir yana, oyle bir aktor var ki karşımızda, burunduğu her rolun hakkını fazlasıyla vermiş bu oyunculuk seruveninin her basamağında. İzleyen herkesin ağzını acık bırakmış, oynadığı karakterin ozelliklerine burunme becerisiyle. Taxi Driver ’la başlayan efsaneleşme sureci devam ediyor. Harbi sinema izleyicisini tatmin etmeyen filmlerde oynaması bile bu sureci baltalayamamış. Henuz yaşıyor şukur, omru uzun olsun, ama oldukten sonra da zaten ıvır zıvır filmleriyle hatırlanmayacak. Taxi Driver, Goodfellas, Heat gibi efsaneleşmiş filmleriyle hatırlanacak. Olup de yıldonumlerinde hatırlanmaya başlamadan once, biz doğum gununde kulaklarını cınlatalım dedik ustanın.
Brando ’suz devam filmi: The Godfather Part II (Baba II – 1974)
Şu an bu listeyi okuyup da Godfather serisini bilmeyen hic kimsenin olmadığı tezinden yola cıkarak yazalım bu filmi. Part II, ilk filmin devamı niteliğinde bir film. Bu filmde babayı, yani Marlon Brando ’yu gormeyiz. Onun yerine, oğlu rolundeki Al Pacino ve Don Corleone ’nin gencliği rolunde de Robert De Niro ’yu goruruz. Onun muthiş oyunculuğuyla, genc Vito Corleone ’nin, Amerika ’ya yeni gelmiş hallerini, New York ’ta bir mafya liderini oldurup saygınlık kazanmasını ve yavaş yavaş yukselmesini izleriz. De Niro, bu filmdeki roluyle Oscar ’ı da kucakladı.
“You talkin me”: Taxi Driver (Taksi Şoforu – 1976)
Robert ’ı, De Niro yapan Martin Scorsese filmi. Filmde bir taksi şoforunu canlandırır aktorumuz. Ama oyle alelade bir şoforu değil, Vietnam ’da savaşıp ulkesine donmuş ve dunyaya uyum sağlayamayan (ya da sağlamayı reddeden) bir şoforu. Yeniden icine girmeye calıştığı adaletsizliklerle dolu dunyaya, kendi capında ayar vermeye calışır Travis. Bu uğurda icat ettiği sustalı silah duzeneği ve “You talkin me” sahnesi unutulur gibi değil. De Niro, canlandırdığı Travis Bickle karakteriyle kult kahramanlar arasındaki yerini alır.
Rus ruleti hic bu kadar korkutucu olmadı: The Deer Hunter (Avcı – 1978)
Filmde Michael, Steven ve Nick adlı uc yakın arkadaş anlatılır. Steven ’ın duğununde bir araya gelir arkadaşlar ve belki de birbirlerini son kez gorurler burada. Zira Vietnam Savaşı ’na katılacaklardır. Film, savaşın ne menem bir şey olduğunu ve insanı nasıl da darmadağın ettiğini gosteren binlerce filmden biridir. Ama onu değerli kılan şey, bunu “vakti zamanında” yapmış olması ve bir Full Metal Jacket olmasa da izleyeni eşekten duşmuşe dondermesidir. Ayrıca Rus ruleti sahneleri unutulmazdır. 5 Oscar ’ı da kucakladığını soyleyip guzellememizi bitirelim.
Kızgın sirke kupune zarar vermiş: Raging Bull (Kızgın Boğa – 1980)
Yine Martin Scorsese imzası taşıyan bir hayat hikÂyesi. Film, en iyisi olmak icin hırs yapan, bu hırsını sadece boksta değil ozel hayatında da sergileyen ve bu şekilde tum hayatını paramparca eden orta sıklet bir boksorun, Jake LaMotta ’nın gercek oykusudur. Oyku, boksorun kendi ağzından anlatılır ve siyah beyazdır. Scorsese filmi renkli cekilebilecekken, renkli filmleri protesto etmek amacıyla siyah beyaz ceker. De Niro bu roluyle de Oscar ’ı kucaklar. Filmin ilk gosteriminden sonra, Jake LaMotta, filmi birlikte izlediği eski eşi Vicky ’e “Ben gercekten bu kadar kotu muydum?” diye sorar. Ondan aldığı cevap yurek parcalar niteliktedir: “Sen daha da kotuydun.”
Asosyal bir doktorun deneyleri: Awakenings (Uyanışlar – 1990)
Oliver Sacks ’ın kendi hayatını anlattığı romandan uyarlamadır bu film. Sosyal ilişkileri yok denecek kadar az olan bir noroloji uzmanı doktoru anlatır. Dr. Malcolm Sayer (Robin Williams), aslında başka bir hastalık icin geliştirilen bir ilacı, uzerinde calıştığı, bilincini kaybetmiş ve yıllardır yatağa bağlı hastalar uzerinde denemek ister. İlac ilk olarak Leonard Lowe (Robert De Niro) adlı hasta uzerinde denenir ve sonuc başarılıdır. Ama sonradan, ilacın birtakım yan etkilerinin de olduğu ortaya cıkar. De Niro elbette yine dokturur bu filmde de, ama maalesef bu sefer Oscar ’ı kucaklayamaz. Ayrıca Robin Williams merhumunun “şirin mi şirin, cana yakın, komik insan” rolune burunmediği nadir filmlerden biridir.
Gercekten suclu olan bir kişiyi hapisten kurtarır mıydınız? Cape Fear (Korku Burnu – 1991)
60 ’larda cekilen bir filmin, yeniden cevrimi aslında Cape Fear ve yonetmen de cok tanıdık: Martin Scorsese. De Niro da hapisten yeni cıkmış tecavuzcu karakteriyle karşımızda bu sefer. Tecavuzle suclanıp hapse atılan ve 14 yıl sonra da ozgurluğune kavuşan Max Cady ’nin intikam hikÂyesi anlatılır filmde. İntikam istemesinin sebebi de, zamanında onun avukatlığını yapan Sam Bowden ’ın (Nick Nolte), Max Cady ’nin hapisten kurtulmasını sağlayacak bir kanıtı, Cady ’nin cehaletinden yararlanıp saklamasıdır. Cady, hapiste gecen 14 yılda okuma yazma oğrenir, kendini bir hayli geliştirir. Hedefinde de Bowden ’ın kızı Danielle (Juliette Lewis) vardır. Scorsese, filmde, 1962 versiyonunda rol alan Robert Mitchum, Gregory Peck ve Martin Balsam ’a yer verdi. De Niro filmdeki roluyle en iyi erkek oyuncu dalında Oscar ’a aday gosterildi. Film, “Suclu olduğunu bildiğiniz muvekkilinizden, onu hapisten kurtaracak kanıtı saklar mısınız?” sorusunu da sorduruyor izleyiciye.
Ne romantik komedi mi! Silver Linings Playbook (Umut Işığım – 2012) De Niro ’nun, başkahramanın babası rolunde yer aldığı bir romantik komedi bu filmimiz de. Filmde, başkası icin eşi tarafından terk edilen ve mahkeme kararıyla rehabilitasyon merkezinde tedavi goren Pat Solitano (Bradley Cooper) anlatılır. Rehabilitasyon surecinden sonra Pat, ailesinin yanına yerleşir ve kendisini terk eden eşi Vicky ’yi geri kazanmak icin cabalamaya başlar. Bu surecte de guzel ve hayatı bir turlu istediği gibi gitmeyen kadın (bu kısım cok klişe) Tiffany (Lawrence ’ların Jennifer) ile tanışır. The Fappening ’de bambaşka hallerine şahit olduğumuz Jennifer, bu filmdeki roluyle pek cok kişiyi şaşırttı. Film beklenmedik bir bicimde, SAG odullerinde Daniel Day Lewis ’li Lincoln ’le eşit sayıda adaylık aldı. Film kimileri tarafından cok beğenildi, ama kimileri tarafından da “De Niro ’nun bile kurtaramadığı film” kategorisinde değerlendirildi. Tabii ki olcut cok manidar.
Trajik yanı ağır basan bir komedi: The King of Comedy (Komediler Kralı – 1983)
Bir Martin Scorsese filmi daha, ama bu seferki karakterlerin alışıldık Scorsese filmleriyle hic ilgisi yok. Her ne kadar komedi filmleri arasında gecse de, izleyeni huzne boğan bir filmdir kendileri. Filmde, koca adam olmasına rağmen hÂl ailesiyle yaşayan Rupert Pupkin (De Niro) anlatılır. Hicbir yeteneği olmamasına rağmen komedyen olmak ister Pupkin. İdolu ise komedyen Jerry Langford ’dur (Jerry Lewis). De Niro oyunculukta yine izleyene şapka cıkarttırır. Pupkin ’in ezikliği sizi de ezer, rezilliklerinden de rahatsız olursunuz. Dikkatli bir izleyiciyseniz, bu filmdeki Pupkin karakteriyle Taxi Driver ’daki Travis karakteri arasında bircok benzerlik bulursunuz. Orneğin her iki karakter de yalnızdır, dışlanmıştır ve takıntılıdır. İzleyen pek cok kişi Taxi Driver ’daki Travis ’i gorur The King of Comedy ’de.
Ray Liotta bu filmden sonra iflah olmadı: Goodfellas (Sıkı Dostlar – 1990)
Başta da soylediğimiz gibi bu bir Robert De Niro listesi değil, Martin Scorsese listesi ve yine bir Scorsese filmi ile karşınızdayız… Filmde Henry Hill (Ray Liotta), Jimmy Conway (Robert De Niro) ve Tommy De Vito (Joe Pesci) bir soygun gercekleştirir. Mafya icinde yukselmek isteyen Jimmy ve Tommy, soyguna dÂhil olan herkesi oldurur, Henry haric. Bu durum, hayatta kalan Henry ’yi olumsuz etkiler ve bir şeyler yapmaya karar verir. Oyku, 2012 ’de olen Henry Hill ’in gercek oykusudur. Hill, doğma buyume mafyalıdır ve “aile”den biridir ama vakti geldiğinde FBI ’ın tanık koruma programına dÂhil olarak, icinden geldiği aileyi satmıştır. Ray Liotta da Henry Hill rolunde kişisel oyunculuk tarihinin en iyi performansını sergiler. Goodfellas, 1991 ’de 6 dalda Oscar ’a aday gosterildi ve en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Joe Pesci ’ye Oscar kazandırdı. Pesci bu filmdeki oyunculuğuyla pek cok kişiyi kendisine hayran bıraktı (yazmazsak oluruz). Bir ek bilgi daha verelim; Scorsese ’nin annesi de, Tommy De Vito ’nun annesi rolunde gorunur filmde. Kaşlardan anlarsınız zatenJ
Scorsese tarzı bir muzikal: New York New York (1977)
De Niro, bildiğiniz Martin Scorsese ’ye calışmış. Efendim işte bu film de o calışmaların sonuclarından biri. Robert De Niro ’nun efsanevi Taxi Driver filminden hemen sonraki filmi ve bir muzikal. Filmde De Niro ’ya Lisa Minelli eşlik eder. Oykusu de, saksafoncu Jimmy Doyle ile şarkıcı Francine Evans ilişkisi ve birlikteliğidir. Muzisyen olarak uyumlarına, Âşık olarak ise yaşadıkları problemlere tanık oluruz filmde.
Sıradan bir odul avcısı oykusunde De Niro oynarsa: Midnight Run (Geceyarısı Avı – 1988)
Bir Martin filmiyle daha karşınızdayız, ama bu sefer -şukurler olsun ki- Scorsese değil, Brest. Oykusu, eski polis yeni odul avcısı Jack Walsh (De Niro) ve onun 100 bin dolar karşılığı yakalayıp FBI ’a teslim etmesi gereken “The Duke” lakaplı Jonathan Mardukas ’a (Charles Grodin) dayanıyor. Walsh, Mardukas ’ı yakalıyor ve kendine kelepceliyor, buraya kadar sorun yok. Ama bilmediği, daha doğrusu sonradan oğrendiği bir şey var, o da Mardukas ’ın zimmetine 15 milyon dolar para gecirdiği ve mafyanın da bu parayı alıp Mardukas ’ı oldurmek istediği. Walsh de Mardukas ’la birlikte mafyanın hedefindedir artık. Gorduğunuz gibi filmin oykusu son derece sıradan, ama De Niro farkıyla bu film de gayet izlenesi elbette.
“Beni mutlu bir gangster yap”: Analyze This (Anlat Bakalım – 1999)
De Niro ve Billy Crystal ’ın başrollerini paylaştığı bir komedi. Paul Vitti (De Niro) korkulan bir mafya babası rolunde (ne kadar da tanıdık), ama bu sefer durum farklı, cunku gangster abimiz ilerleyen yaşı nedeniyle panik atak sorunu yaşamakta ve olur olmadık yerlerde ağlama krizlerine girmektedir. Bu da onun “işini” yapmasını doğal olarak engeller. Kendine bir psikolog arar ve bulduğu kişi de Dr. Ben Sobel ’dır (Billy Crystal). Sobel acısından en buyuk sorun Vitti ’nin bir mafya babası olması ve psikoloğu ile istediği zaman goruşmek istemesidir. Film izleyeni eğlendiren, gercekten komik diyaloglar icerir ve Godfather ’a da bazı gondermelerde bulunur (dikkatli izleyici detected). “Analyze That” adıyla devam filmi de cekildi bu filmin.
Yalan makinesi olan bir kayınbaba: Meet the Parents (Zor Baba – 2000)
De Niro ’nun yer aldığı bir komedi filmi daha. Gaylord Focker (Ben Stiller) bir hemşiredir ve sevgilisi Pam ’i (Teri Polo) “cocuklarının anası” yapmak ister. Ama Pam, evlenmeden babasıyla tanışması ve onun onayını alması gerektiğini soyler. Greg, Pam ’e olan aşkından dolayı duruma caresiz bir şekilde olur verir. Bilmediği şey, Pam ’in babasının eski bir CIA ajanı olduğudur. Babamız, kendine has bir yaşam tarzı benimsemiş, bazı prensipleri olan bir babadır. Surec, Greg icin cok zorlu gececektir. Adından dolayı bile antipatiyle karşılanan kahramanımızın yaşadıkları, “bir insan icin her şey en cok ne kadar .oktan olabilir ki” sorusunun da cevabı niteliğinde. Ben Stiller ’ın suruklediği, gercekten komik, izlenesi bir film Zor Baba.
“Ayağım kaydı, duştum”: Once Upon a Time in America (Bir Zamanlar Amerika ’da – 1984)
Spaghetti Western deyince yonetmen koltuğunda tek bir kişi hayal edilir: Sergio Leone. Robert De Niro ve James Woods ’un başrollerini paylaştıkları bu kult film de, en az cektiği filmler kadar kult olan Sergio Leone imzası taşır. 1920 ’lerin New York ’unda birlikte buyuyen arkadaşlar anlatılır filmde. Noodles lÂkaplı David Aaronson, Manhattan ’daki Yahudi mahallelerden birisinde hayatta kalmaya calışan bir cocuktur. David, Max ve arkadaşları, ufak caplı bir ceteyken birden yukselişe gecerler ve 30 ’lu yıllarda azılı bir cete haline gelirler. Ama birliktelikleri surmez ve dağılırlar. Aradan 30 yıl gecer ve Noodles New York ’a doner. Donuşuyle birlikte eski gunlere dair hesaplaşmalar başlar. Soundtrack ’iyle ayrı, oyunculuklarıyla ayrı buyuleyen 220 dakikalık bir başyapıttır Bir Zamanlar Amerika ’da. İlk yayınlandığı sıralar, Amerikalı izleyicilerin uzun film sevmeyeceği duşuncesiyle montajda kısaltılır ve Amerika ’da o senenin en kotu filmi secilir. Ote yandan upuzun haliyle sanattan anlayan Avrupa ’da yere goğe sığdırılamaz, ayakta alkışlanır. Leone ’nin, oyuncuları havaya sokabilmek icin sette film muziklerini caldırdığı bilinir. Muzikler elbette Ennio Morricone ’ye aittir. Cocuklardan birinin vurulduğu sahneyle akıllarda yer eder film (Ayağım kaydı, duştum!).
El mi yaman bey mi yaman! Heat (Buyuk Hesaplaşma – 1995)
Tum zamanların en iyi soygun filmi Heat. Bunun da otesinde Al Pacino ve Robert De Niro gibi iki efsaneyi bir araya getiren filmdir aynı zamanda. İzlenesidir, oyle boyle değildir. Tadını kacırmadan kısaca değinelim biz de. Neal McCauley (De Niro) ekibiyle birlikte buyuk soygunlar gercekleştiren bir isim. Vincent Hanna (Al Pacino) ise onu ve ekibini yakalamaya ant icmiş, rezil bir evliliği olan inatcı ve zeki bir polis. Her ikisi de işlerinde profesyonel ve birbirlerine saygı duyuyorlar. Daha fazla anlatmayalım, filmin tadını kacırmayalım, bazı detaylara yer verelim filmle ilgili.
Oncelikle filmin yonetmeni Michael Mann ve filmin tamamı gercek mekÂnlarda cekilmiş. Buna 13 dakikalık unlu sokak catışması sahnesi de dÂhil. De Niro ve Pacino filmde sadece iki kez karşı karşıya gelirler. Sokak catışması sahnesi film tarihinin en iyi ve uzun catışma sahnelerinden biridir. Film, izleyeni fena halde iyi-kotu ikilemine duşurur. Salt bir aksiyon filmi değildir, karakterlerinin yaşadığı duygusal dalgalanmalar da izleyiciyi buyuler.
İntikam soğuk yenen bir yemektir: Sleepers (Kardeş Gibiydiler – 1996)
New York ’ta yaşamın zor surdurulebildiği mahallelerden birinde buyuyen dort arkadaş anlatılır filmde: Shakes, Michael, John ve Tommy. Bu dort kafadar yaptıkları bir eşek şakası yuzunden bir kişinin olumune sebep olurlar ve ıslahevine gonderilirler. İşte cehennem hayatı burada başlar. Kufurler, dayaklar, tacizler ve tecavuzler… Yıllar gecer, bu dostlardan kimisi avukat olur, kimisi suc dunyasıyla tanışır. Her şey bu şekilde ilerlerken suc dunyasına karışan iki elemanın, kendilerine tecavuz eden gardiyanlardan birini (Kevin Bacon) bir barda gormesi ile her şey değişir. Vakit, intikam vaktidir. Ozellikle cocuk oyuncuların sergilediği oyunculuklarla buyuleyen bir film Sleepers. Muzikleriyle de hafızalarda yer eder, zaten en iyi muzik dalında da Oscar adaylığı bulunur filmin. Diyeceksiniz ki De Niro filmin neresinde! De Niro bu filmde cocuklara akıl hocalığı yapan rahip rolunde karşımıza cıkıyor.