Şimdiye dek gorduğumuz veya duyduğumuz başarı hikayelerin neredeyse hepsinde kahramanımız kız erkek fark etmeksizin hayata sıfırdan başlayıp hayallerine ulaştığına şahit olmuşuzdur. Ancak bu seferki kahramanımız hayata oldukca avantajlı olarak yani prestijli bir ailenin bireyi olarak başlamakta.. Ancak ne var ki evdeki rahatına ve planlanmış konforlu geleceğine rağmen sonu nereye varılacağı bilinmeyen aktorluk kariyeri peşine koyulan kahraman, sonunda Hollywood ’a adını altın harflerle yazmayı başarır. Bahsettiğimiz kişi saf yuzlu psikopat abimiz olan Edward Norton ’dan başkası değil. Peki bu yaşlanmama iksirini icmiş fenomeni ne kadar tanıyoruz? Tanıştıralım…
Karizmatik bilge
18 Ağustos 1969 yılında Boston Massachusetts ’te dunyaya gelen Edward, Hollywood ’un nadir parcalarından biri. Niye mi? Kendisi Yale universitesi mezunu. 1991 yılında universitenin Astronomi bolumunde okumaya hak kazanan oyuncu daha sonra ilgi alanını değiştirerek tarih bolumunden mezun oldu. Kendisi ayrıca ana dili gibi Japonca ve orta duzeyde Fransızca biliyor.
“Ne iş olursa yaparım” ile hayata atılan adımlar
Edward Norton hayatı boyunca bircok farklı sektorde kendini denemiş bir abimiz. Yale mezunu olmasına rağmen New York ’ta garsonluktan reji asistanlığına kadar bircok farklı işte calışmış. Hatta yine New York ’ta taksicilik yapmaya yeltenmiş fakat lisans alamadığı icin bu planı hayal olarak kalmış. Ayrıca kendisi mezun olduktan sonra Japonya ’nın Osaka kentine gocup dedesinin şirketinde danışmanlık bile yaptı ki burada Japoncayı İngilizce gibi konuşacak seviyeye geldi.
Di Caprio sayesinde acılan kapı
Norton ’un Hollywood ’da kendini gostermesi “Primal Fear” filmi ile gecekleşti. 1996 yılında cekilen filmde aslında Leonardo Di Caprio oynatılması planlanıyordu ancak bu planın suya duşmesi ile yerine Edward Norton denendi ve oldukca beğenildi. Boylece Hollywood macerası da Norton abimiz icin acılmış oldu.
Caylaklıktan metot oyunculuğa
Daha ilk performansında bile oldukca etkili bir performans gosteren Norton, bu performansının rastlantı olmadığını cok gecmeden herkese gosterecekti. Ancak bu performansının yetenekten ziyade işine odaklanma ve disiplin olduğunu da belirtelim. Zira kendisi rolune hazırlanmak icin oldukca fazla efor gosteren bir oyuncu. Orneğin, “American History X” adlı filmden teklifi kabul eden oyuncu filme hazırlanmak icin sacını sıfıra vurdurmakla kalmayıp, cekimler başlayana kadar 30 kilo aldı ve bu kiloların hepsini de kasa cevirmeyi başladı. Yine aynı aktor daha sonra gelecek olan “Fight Club” teklifinden sonra tam 17 kilo vermeyi başardı. Bunun yanı sıra kendisi role daha iyi hazırlanmak ve karakterini geliştirebilmek acısından da ozel sabun yapma eğitimi bile aldı.
Matt Damon ile sure gelen ezeli rekabet
Bireysel sebeplerden olmasa da sektorun tercihlerinden dolayı Norton bir cok kez Matt Damon ile karşı karşıya geldi. Orneğin ozel sebeplerden dolayı reddedilen “Er Ryan ’ı Kurtarmak” rolune bilindiği gibi Matt Damon secilmişti. Yine “Rainmaker” filmi icin Rudy Baylor karakteri icin denenen Norton bu rolu Matt Damon ’a kaptırdı. 1998 yılında ise “Rounders” filminde bu kez birlikte oynadığı arkadaşı Matt Damon ile bu sefer Las Vegas poker serisinde birbirlerine rakip oldular.
Kısa suren muzik hevesi
Edward Norton ’da on parmağında on marifeti olanlardan. Kendisi film işlerinden ayrı olarak muzik ile de ilgileniyor. Hatta 1998 yılında bu ilgiyi bir ust seviyeye taşımaya karar veren Norton o yıl Los Angeles ’ta unlu sanatcı Courtney Love ’un grubu olan Hole ’da gitarist olarak performans gosterdi. Ancak bu konserden sonra kararından vazgecmiş gozukuyor ki artık aktif bir şekilde kendisini konserlerde gormek pek nasip olmadı.
Sigara duşmanı yıldız
Edward Norton tam bir sigara duşmanı olduğunu soylemek mumkun. Kendisi icmemekle birlikte bircok yerde icilmemesi icin yapılan kampanyalarda da boy gostermeyi ihmal etmiyor. Hatta bir keresinde işi biraz abartıp yonetmen ve senaristin işine karışarak “Rounders” filminde sigara icilmeli bir sahneyi bile kaldırdığı biliniyor. Ama tabi bunu her seferinde başarmak mumkun olmuyor.
“Acılın ben pilotum…”
Yale dedik, Japonca dedik, tamam da adam bunlarla yetinmiyor ki. 90 ’larda New York ’ta taksicilik icin aldığı olumsuz cevap onu nasıl gaza getirdiyse kendisi birkac sene sonra ucak kullanmayı oğrenip pilot olmayı başardı. Bu da sonsuza dek New Yorklu Taksicilerin ayıbı olarak hatırlansın.
Soluk başlayan yonetmenlik seruveni
Peş peşe gelen başarılı performanslar Edward Norton ’un iştahını kabartmış olmalıdır ki kendisi oyunculuk kariyerinin en verimli zamanında yonetmenlik koltuğuna oturmaya karar verdi. Ancak maalesef kamera arkasındaki performansı kamera onundekine gore kıyaslandığında golgede kaldı diyebiliriz. 2000 yılında cektiği ve kanserden olen annesine adadığı “Keeping The Faith” filmi beklentilerin altında kaldı.
Cevre aşığı aktivist
Cok bilinmese de kendisi cevre duyarlılığı konusunda oldukca hassas bir duruş sergilemekte. Dedesinin kurduğu Enterprise Community Partners ’in cevre duyarlılığı etkinlikleri ile ilgilenen uyesi olan Norton aynı zamanda Massai Wilderness Conservation Trust ’ın da başkanlığını ustlenmekte.
Mutevaziliğin vucut bulmuş hali
Edward Norton tum bu unune rağmen mutevazi karakteri ile biliniyor. Kendisi trafikten nefret ettiği icin araba kullanmayı tercih etmiyor dolayısıyla sık sık metro ve otobus duraklarında da goruntulenmekten de hic rahatsız olmuyor.
İyi aile babası
Norton 2012 yılında 4 sene birlikte olduğu Kanadalı yapımcı Shauna Robertson ile birlikte dunya evine girdi. Şuan bir de cocuk babası olan Norton ailesini olabildiğince medyanın gozunden uzak tutmaya ozen gosteriyor. Eşi Shauna ise “Knocked Up”, “Superbad” ve “Pinneaple Express” gibi filmleri ile biliniyor.
Utan ey akademi…
Di Caprio ’nun sayesinde Hollywood ’da kendini gosterme fırsatı bulan aktor maalesef akademi odullerinde Di Caprio ile aynı kaderi paylaşıyor. Zira kendisi uc farklı donemde Oscar ’a aday gosterilse de ucunde de eli boş dondu.