Amerikan sinemasına alışık ve bundan son derece keyif alanların bayağı uzak olduğu bir sinemadır İskandinav sineması. Muhteşem gorsel efektler, abartı mimikler, gereksiz sahneler ve aşırı repliklerden ziyade, son derece naif ve subjektif bir bakış acısı sunar genellikle. Tabiri caizse biraz duşunmenizi gerektiren bir sinemadır.
Bir filmi izledikten sonra tek başınıza iseniz, konu ve karakterler hakkında dakikalarca duşunebileceğiniz ya da başkalarıyla beraber izlemişseniz saatlerce uzerine konuşabileceğiniz filmlere ev sahipliği yapar. Minimal, yalın ve varoluşcu ozelliğiyle bir cok ulkenin sinemasından kendini ayırır.
İskandinav sinemasının en carpıcı yapıtlarını sizler icin derledik, umarız ki her birini izleme vaktiniz olur. İyi seyirler! ?
1. Persona
Alfred Hitchcock ’a gore gelmiş gecmiş en iyi film olan Persona; kelimelerle anlatılmaya yetecek bir film değildir. Aniden susan ve konuşmayan bir kadını anlatır. Vaktinizin olduğu ilk an, tereddut bile etmeden izlemeniz gereken bir baş yapıt diyebiliriz.
2. Jagten
Toplumsal baskının, masumluğun ve toplumun kurban secişinin getirilerini tokat gibi yuzumuze carpan, “Hayatta hepimiz birer kurbanız.” fikrini en yalın şekilde gozler onune seren bir film Jagten.
3. Noi Albinoi
İzlanda ’nın soğuk ikliminde gecen bu film, durağan olduğu kadar ic ısıtıcı sahnelere de sahip. Sonunda yarattığı ani gelişen metafor sayesinde kendinizi empati yaparken bulabilirsiniz.
4. The Seventh Seal
“Yedinci muhur, serbestce kullanılmış ortacağ malzemeleriyle sunulan modern bir şiirdir. filmimde şovalye, bugunun askerinin savaştan donmesi gibi, haclı seferi ’nden donuyor. orta cağda insanlar vebadan olesiye korkarlardı. Bugun de atom bombası korkusuyla yaşıyorlar.Film, teması hayli basit bir alegoridir, insan, onun ebedi tanrı arayışı ve tek mutlaklık olarak olum.” Bergman
5. Pelle The Conqueror
Filmin giriş sahnesi “Canlar Kimin İcin Calıyor?” kitabının yazarı Hemingway ’e bir saygı duruşu niteliğindedir. Martin Andersen Nexø ’nun iki ciltlik aynı adlı romanından uyarlanan Bille August filmi keşke devamı da olsa diyebileceğiniz, konuyu ile sizi icine ceken bir filmdir.
6. Offret
Tarkovski ’nin oğluna ithaf ettiği son filmidir. Tarkovski ’nin Bach sevdasını bu filminin muziklerinde de acıkca goruyoruz. Diğer filmlerinden ziyade daha yalın bir anlatıma sahip olan Offret herkesin vakit bulduğu an izlemesi gereken, dingin bir yapıt.
7. Kongen av Bastøy
İskandinav sinemasının en carpıcı yapıtlarından biri olan bu film, gercek bir hayattan kurgulanmıştır. Bir ıslah evinde gecen yalın anlatımı ve rahatsız edici olmayan bir dramı film severlere sunuyor.
8. Rams
Birbirine kus ama aynı cevrede yaşayan iki kardeşin oykusunu anlatan bu film, Habil ve Kabil ’e gondermeler iceriyor. Tum gecim kaynakları kecileri olan bu kardeşlerin hikayesi İskandinav Sinemasının en guclu yapıtlarından biridir.
9. The Return
Zvyagintsev ’in Tarkovski ile yakınlığının kurulmasını sağlayan ilk ve cok ozel bir film return. Varoluşsal bir film olan Return ’un yayınlandığı tarihten bu gune kadar herkesin kafasında cozumlenemeyen bir soru var; “o kutuda ne vardı?” Sizlerin de izleyip bu konu hakkında fikir yurutebileceğiniz, izlemeden gecmemeniz gereken bir yapıt.
10. Breaking the Waves
Yalın ve naif bir aşk hikayesi. Delilik ve aşk kimilerine gore aynı şey. Bu film de ikisini de bulabiliyorsunuz. Geriye ise bu bağlantı hakkında belki de biraz gozyaşı dokerek duşunmek kalıyor. Breaking the Waves tum sinemaseverlerin mutlaka izlemesi gereken bir yapıt.
11. Scenes From A Marriage
Kendinizi bir evliliğin karmaşası icerisinde bulacağız Scenes From A Marriage; bir ciftin tum evlilik hayatını gozler onune seriyor. Evlilik hakkındaki bakış acılarınızı tazeleyen bu filmi kacırmamanızı oneriyoruz. Bergman bu filmi 3 ayda yazmış ve 4 ayda cekmiştir. Kendi hayatından kesitleri sunmuştur.
12. Dancer In The Dark
Başarılı muzisyen Bjork ’un rol aldığı Dancer In The Dark; yonetmenin Bjork ’un “Oh so quiet” video klibini gormesiyle, zaten yapmak istediği muzikal filmin ilk adımlarını atmasına on ayak olmuş. Cinselliği filmlerinde oldukca kullanan Lars Von Trier ’in bu yalın ve izleyen coğu insanın icini burkan filmde cinsel herhangi bir sahneye rastlanmıyor. Uzuntuyu en yalın halde ruhunuzda hissedebileceğiniz bir İskandinav filmi.
13. Lilja 4 Ever
İzleyen herkesin kanını dondurmuş, ana karaktere sarılma hissi yaratmış derin ve yoğun duygular yaşamanızı sağlayacak bir film. İyi film nedir diyenlerin mutlaka izlemesi gerektiğine inanıyoruz. Kasvetli havası sizi olayların tam icine alıyor ve ruhunuza işliyor. İzledikten sonra birkac dakika boşluğa bakabilir, hayatı sorgulayabilirsiniz.