Danimarkalı film yapımcısı Lars von Trier, Hollywood dunyasının en cesur, provokatif ve tartışmalı yonetmenlerinden biri olarak duruyor. 1977 ’de yayınladığı ilk kısa filmi The Orchid Gardener ’dan beri; depresyon ve intihar gibi temaların yanı sıra ceşitli sosyal ve politik meseleleri durustce, ayrıca urkutucu yonleriyle incelemesi sayesinde kırk yıldır dunya capındaki izleyicilerden ovgu ve yergi alıyor. Kariyeri ilk gunden itibaren tartışmalarla golgelenmiş bu yonetmenin filmlerini karakterize eden ogeler olan karanlık goruntuler, gorsel şiddet ve rahatsız edici eylemler aslında; kendisini eleştirenlerin coğunluğunun duşunduğunun aksine, vermek istediği fikir ve duygular icin yalnızca birer arac! İzlemesi zor, evet, ancak alanında yetkin filmler de bu listede cokca bulunuyor. Lars von Trier ’in kısa filmleri (The Orchid Gardener, Images of Liberation) ve TV calışmaları haric, en az puan alandan en cok puan alana sıralanan tum filmleri bu listede! İşte Lars von Trier filmleri… Keyifli seyirler!
1. Epidemic – Salgın (1987) – IMDB: 6.0 Lars von Trier filmleri listemiz muthiş bir filmle başlıyoruz. Lars von Trier ’in unlu “Europa” uclemesinin “The Element of Crime” ’dan sonraki ikinci filmi olan Epidemic, belgesel-dram tarzındaki ilk filmden 4 yıl sonra cekilen deneysel bir korku filmidir. 1987 yılında Cannes Film Festivali ’nde Belirli Bir Bakış dalında gosterimi yapılan film aynı zamanda 1988 yılında Portekiz ’deki Fantasporto Uluslararası Fantasy Film Festivali ’nde En İyi Film dalında aday gosterildi. Ayrıca bu film Lars von Trier ’in Avrupa uclemesinin ikinci filmidir.
Bir film yonetmeni ve bir senaryo yazarı (Lars von Trier ve Niels Vørsel tarafından canlandırıldı), Avrupa ’daki diğer bircok veba gibi bir salgının senaryosunu yazmaktalar. Hikayede, unlu epidemiyolog Dr. Mesmer, tıp fakultesinden ayrılarak şehrin kenar mahallelerine gitmeye ve sakinlere yardım etmeye karar verir. Bu sıralarda, gercek dunyada gizemli bir hastalık yayılır. Daha sonra yazarlar bir toplantı icin Almanya ’ya giderler ve ardından yapımcılarını ziyaret ederler ve burada hasta olan hipnotize edilmiş bir kadınla tanışırlar. Kurgu ile gercekliğin gitgide ic ice girdiği bir surece adım adım yaklaşmaktadırlar.
2. Antichrist – Deccal (2009) – IMDB: 6.5 Lars Von Trier, filmleriyle pek cok tartışmaya yol acmış bir yonetmen. Kariyeri boyunca, eleştirmenleri ve izleyicileri ikiye bolmeyi oldukca iyi başarmasıyla unlu; oyle ki bazıları onun calışmalarını avangard, ultra-feminist başyapıtlar olarak gorurken; diğerleri onu şohretli bir kadın duşmanı olarak goruyor. Von Trier ’in 2009 korku filmi Antichrist da bu tartışmaların odağındaki filmlerden birisi… Filmin başrollerini unlu oyuncular Charlotte Gainsbourg ve Willem Dafoe paylaşıyor. Cannes Film Festivali ’nde En İyi Kadın Oyuncu odulune layık gorulen ve Altın Palmiye adaylığı bulunan film aynı zamanda Avrupa Film Odulleri ’nde En İyi Goruntu Yonetmeni odulunu kazanmıştır. Danimarka ’nın unlu Bodil odullerinde ise adaylığını koyduğu 5 dalda 5 odul kazanarak ciddi bir prestij yakalamıştır. Lars von Trier ’in “Depresyon Uclemesi ’nin” ilk bolumu olan Deccal (2009), kendisinden sonra gelecek olan Melancholia ve İtiraf ile aynı uclemeye ait bir filmdir.
Orta yaşlı bir cift, bir gun duşta sevişirken, yurumeye yeni yeni başlayan bebekleri yatak odasının penceresinden duşerek yaşamını yitirir. Bebeğin annesi (filmde isimler yok, başkarakterler sadece “she” ve “he” olarak tanımlanıyor.) sucluluk psikolojisi ile sinir krizleri ve ataklar geciriyor. Baba ise bir psikiyatrist olarak, onun travmatik uzuntulerini terapi yoluyla iyileştirebileceğini duşunuyor ve bir plan yapıyor. Bunun uzerine cift, yaşadıkları travmayı, kırılan kalplerini ve sorunlu evliliklerini onarmayı umarak ormandaki kulubelerine cekiliyorlar. Ancak gecmişe dair biriken anıları ve doğanın kaotik yuzu devreye girdiğinde işler onlar icin daha da kotuye gidecektir.
3. The Boss of It All – Emret Patronum (2006) – IMDB: 6.6 Lars von Trier ’in 2007 yapımı ofis komedisi olan “The Boss of It All”, senaryosu ve cekimi ile manifesto niteliğinde bir filmdir. Film, ulusal captaki film odullerine ve San Sebastian Film Festivali ’nde en ust duzey filmlere verilen odul olan Golden Shell odulune aday gosterilmiştir.
Danimarkalı bir yuksek teknoloji firmasının kurucusu olan Ravn (Peter Gantzler), yıllardır gozlerden uzak bir yerde saklanmaktadır; şimdi, şirketi İzlanda ’daki rakiplere satılmak uzereyken, aktor arkadaşı Kristoffer ’ı (Jens Albinus) kendisini taklit etmesi ve kağıtları imzalaması karşılığında işe alır. Ancak komplikasyonlar Kristoffer ’ı calışanlarla temas kurmaya zorladığında, Kristoffer doğaclama yapmak zorunda kalır. Lars Von Trier, bu filminde amatorce bir beceriksizliğin rastgele cekimlerini oluşturan dolambaclı bir olay orgusunu, komik diyaloglar ve usta oyuncularla birlikte sunuyor. Aydınlatmanın, sesin ve hatta acıların bile keyfi olarak bir araya getirildiği bu alegorik filmde Trier; alışılmış sinemacılık anlayışının otesinde bir curetkarlık sergiliyor
4. The Element of Crime – Suc Unsuru (1984) – IMDB: 6.7 Lars Von Trier ’in ilk uzun metrajlı filmi olma ozelliğini taşıyan “The Element of Crime”, kıyamet sonrası lokasyonu belirsiz bir Kuzey Avrupa bolgesinde gecen 1984 yapımı futuristik bir korku-gerilim filmidir; ayrıca belirli yonleriyle polisiye ve gizem turune de yakındır. Filmin yarattığı karamsar psikolojik hava, bombalanmış gibi duran bir coğrafyada ve sarımsı bir ışıkta cekildiği icin gercekustu bir gorunum yaratıyor. Bu kaotik filmde, karanlık anları ve olayları anlatmak icin kaotik bir seslendirme kullanılarak sahne pekiştiriliyor. Ayrıca Lars von Trier ’in Avrupa uclemesinin ilk filmi olma ozelliğini taşıyor.
Yorgunlukla ve baş ağrılarıyla boğuşan polis dedektifi Leopold Fisher ’ın ana karakter olduğu hikayede, Mısır ’dan Avrupa ’ya donen dedektif Fisher, loto biletleri satan kucuk kızları olduren ve aynı zamanda bir kazada olduğu iddia edilen manyak “Loto Katili”nin gizemini cozmesi icin gorevlendirilir. Fisher, akıl hocası ve aynı zamanda The Element of Crime kitabını yazan eski bir oğretmen olan Osborn ’un kitabını okumasının ardından onu yakalamak icin katilin ruhuna girmeyi dener. Bunu başarır, ancak bunu yaparken giderek daha cok bir seri katil gibi davranmaya başlar.
5. The Idiots – GerizekÂlılar (1998) – IMDB: 6.7 Lars von Trier filmleri arasında bulunan The Idiots, 1998 Danimarka yapımı bir komedi-drama filmidir. Lars von Trier ’in başlatıcılarından olduğu Dogme 95 Manifestosu akımına uygun olarak yaptığı ilk filmidir ve Dogme #2 olarak da bilinir. Aynı zamanda Von Trier ’in Breaking the Waves (1996) ve ardından Dancer in the Dark (2000) filmlerini de iceren Altın Kalp Uclemesi ’nin ikinci filmidir. Tamamen dijital kameralarla cekilen ilk filmler arasındadır.
The Idiots, 2010 yılında Empire dergisinin hazırladığı “Dunya Sinemasının En İyi 100 Filmi” listesinde 76. sırada kendine yer bulmuştur. Ayrıca ‘Olmeden Once Gormeniz Gereken 1001 Film ’ adlı film referans kitabında 941. sırada listelenmiştir. Cannes Film Festivali ’ndeki Altın Palmiye adaylığının yanı sıra Bodil ve Robert Odulleri ’nde ve Londra Film Festivali ’nde usta oyunculuklarıyla beş dalda odul kazanmış ve en iyi film dalında aday gosterilmiştir.
Mukemmel zekaya sahip bir grup genc; toplumun amacsız, yaratıcı olmayan ve sorumsuz formdaki zeka kultune tepki gostermek amacıyla bir “aptallar” topluluğunun icine sızarlar. İlk faaliyetleri, “normal” insanların dunyasına girmek ve zihinsel engelliymiş gibi davranmak olur. Gittikleri her yerde anarşi yaratmak icin bu durumdan yararlanırlar ve insanları sinirlendirmek, rahatsız etmek, sefil ve gulunc duruma duşurmek, kızdırmak ve şok etmek icin mumkun olan her yolu denerler. Film, grubun yeni bir kayıp ruhu ekiplerine alması ve onu megaloman liderleriyle tanıştırmalarıyla başlar. Bu bir grup insan, tum sınırlamaları ortadan kaldırmak, putları kırmak ve iclerindeki “aptalı” ortaya cıkarmak icin Kopenhag banliyosundeki evde toplanır.
6. The House That Jack Built – Jack ’in Yaptığı Ev (2018) – IMDB: 6.8 Lars von Trier filmleri listemize Jack ’in Yaptığı Ev ile devam ediyoruz. 2018 ’in en iyi filmleri listelerinde gorebileceğimiz bu film Lars von Trier ’in son yapıtlarından birisidir. Ulusal ve bolgesel capta odullere ve adaylıklara layık gorulmuş olan bu film psikolojik gerilim ve biyografi turlerini bir arada işleyen didaktik bir eserdir. Ayrıca Lars von Trier ’in Amerika uclemesinin son filmidir.
1970 ’lerin ABD ’sinde gecen filmde son derece zeki bir insan olan Jack ’i 12 yıllık bir sure boyunca takip ediyoruz ve Jack ’i bir seri katil olarak tanımlayan cinayetlerle tanışıyoruz. HikÂyeleri her cinayetin başlı başına bir sanat eseri olduğunu one suren Jack ’in bakış acısından deneyimliyoruz. Seri cinayetler goze battıkca kacınılmaz sona yaklaşıyoruz, ancak bu evrede Jack de hayalindeki nihai sanat eserini yaratma girişimi icin daha buyuk riskler almaya başlıyor.
Bu 12 yıllık yol boyunca, Jack ’in kişisel durumuna, sorunlarına ve duşuncelerine ilişkin tanımlarını, Verge isimli bilinmeyen bir kişiyle tekrar eden konuşmaları aracılığıyla deneyimliyoruz. The House That Jack Built, karanlık ve uğursuz bir biyografidir; ancak felsefi ve ara sıra mizahi bir dile sahip bir eserdir. Başarısız bir mimar ve sadist bir seri katil olan Jack; var olduğunu tahayyul ettiği, gorunmeyen, esrarengiz arkadaşı Verge ’e on iki yıllık seri katillik oykusunu anlatıyor.
Jack, sistematik vahşetlerinin kendisi icin onemini aktarabilmek icin yoğun, kanlı hayatından rastgele secilmiş beş tanımlayıcı olayı anlatıyor ve işlediği iğrenc cinayetlerinin her ayrıntısını gozler onune sunuyor.
7. Nymphomaniac Volume I-II – İtiraf Bolum 1-2 (2013) – IMDB: 6.9-6.6 Danimarkalı provokatif yonetmen Lars von Trier , “Depresyon Uclemesi ’nin” ilk iki bolumu olan Deccal (2009) ve Melancholia ’yı, (2011) izleyicisini şok etmek icin tasarlanmış ucuncu bir film ile bitiriyor. Bodil Odulleri ve Robert Odulleri gibi yerel film odullerine aday gosterilen ve En İyi Kadın Oyuncu odulunun yanı sıra yılın En İyi Danimarka Filmi odulunu alan İtiraf, az değinilen meselelere ışık tutuyor.
Seligman adında bir kişi, ara sokakların birisinde kendinde olmayan ve yaralanmış birini bulur ve kendisini evine getirir. Bulduğu kadın ona isminin Joe olduğunu ve nemfoman yani cinsel ilişki bağımlısı birisi olduğunu soyler. Joe gencliğinden itibaren yaşamını ve onlarca erkekle olan cinsel deneyimlerini anlatırken; Seligman ise bir sinekle balık tutmaktan sevdiği bir geleneksel muziği dinlemeye, hatta Fibonacci sayılarını cozmeye kadar farklı farklı hobilerini ve anılarını didaktik ve alegorik bicimde anlatıyor ve izleyicinin zihninde oluşması beklenen felsefi butunluk adım adım orulmeye başlanıyor.
İşte burada Von Trier ’in dehası devreye giriyor. Senaryo, Joe ’nun olay orgusunu anlatmak icin doğrusal olmayan bir anlatı yapısı kullanır. Boylece, Joe hikayesini anlatırken film bolumlere ayrılmıştır. Vol.I, Joe ’nun (Stacy Martin) şehvetini gostermek icin beş bolumde ortaya cıkarken, Vol.II, yetişkin Joe ’nun duşuşunu anlatmak icin uc bolum kullanıyor.
8. Medea (1988) – IMDB: 7.1 Tahtını garanti altına almak isteyen Corinth Kralı Creon, bunu yapabilmek icin guclu ve unlu bir savaşcı olan Jason ’ı kızı Glauce ile evlendirmek ister. Jason bu teklifi kabul eder ama o zaten Medea isimli bilge bir kadın ile evlidir. Creon, bu sebepten Medea ve iki oğlunu şehirden kovma ihtiyacı hisseder. Medea, krala kalmasına izin vermesi icin yalvarır, ancak kral iki cocuğunun ihtiyaclarını karşılayabilmesi ve hazırlıkları yapması icin ona sadece bir gun verir.
Medea, Atina kralı Aegeus ’un korumasında kendisinin ve iki cocuğunun Atina ’da yaşayabilecekleri konusunda bir guvence alır. Daha sonra hem Glauce ’u hem de Creon ’u, en sonunda ise hic tahmin edemeyeceği birilerini oldurmeyi planlamaya başlar. Creon, Medea ’nın buyu sanatlarını bildiği icin onu krallığından kovmuştur ve ihanete uğramış hisseden Medea, intikam ve acı duyguları icinde planını uygulayacaktır.
9. Melancholia – Melankoli (2011) – IMDB: 7.1 Film, Lars von Trier ’in “Depresyon Uclemesi” olarak bilinen serisinin ikinci filmdir. Uclemenin birinci filmi Antichrist, ucuncu filmi ise İtiraf ’tır. Altın Palmiye adaylığı bulunan ve Cannes Film Festivali ’nde En İyi Kadın Oyuncu odulu alan film, ayrıca yılın En İyi Danimarka Filmi secilen bir başka Lars von Trier filmidir.
Duğun gecesinde Justine (Kirsten Dunst) hayatının en mutlu gunu olduğu duşunmesine rağmen mutlu olmak icin mucadele eden bir kadındır. Kendisi, kendisini ve tum misafirleri hizaya sokmaya calışan ablası ve kayınbiraderi tarafından odenen abartılı bir duğunun ortasında iken Dunya ’yı bir felaket beklemektedir. Mavi bir gezegen olan Melancholia, Dunya ’ya doğru hızla ilerlemekte ve carpışmaya hazırlanmaktadır. Justine ’in kız kardeşi Claire ise (Charlotte Gainsbourg), yaklaşan felaketin korkusuyla soğukkanlılığını korumak icin mucadele etmektedir. Melancholia gezegeni Dunya ’ya doğru cokerken, Justine yakın bir yıkım duşuncesinde huzur bulur.
Film, ana karakterleri ve uzaydan goruntuleri iceren ve filmin bircok gorsel ana motifini tanıtan sekiz dakikalık bir giriş dizisiyle başlar. Film iki bolum halinde devam ediyor.

Birinci Bolum: “Justine”, Justine ’in kırılgan dunyasıyla catışan ve gelin Justine ’i yıkıma surukleyen ideal ve mukemmel bir duğun gununu anlatır.
İkinci Bolum: “Claire”, Justine ’in kız kardeşi Claire ile olan ilişkisini ele alır.
10. Manderlay (2005) – IMDB: 7.2 Lars von Trier filmleri listemize Manderlay ile devam ediyoruz. 2005 ’te Cannes Film Festivali ’ne giren Manderlay, uluslararası yapım bir dram filmidir. Aynı zamanda Dogville filminin devamı ve aynı zamanda Dogville ile The House That Jack Built ’in de yer aldığı Amerika uclemesinin ikinci filmidir. 14 milyon doları aşkın butcesine karşın sadece 675.000 dolar hasılat kazanması sebebiyle gişede kaybeden bir film olarak unlenmiştir, ancak kesinlikle sevilmeyen bir film değildir.
1933 ’te, Dogville ’den ayrıldıktan sonra, Grace Margaret Mulligan ( Bryce Dallas Howard ), babası ( Willem Dafoe ) ve onun adamlarıyla birlikte guney ABD ’ye seyahat ederken, Manderlay adlı bir mulkte cezalandırılmakta olan bir kole gorur. Yetmiş yıl once koleliğin kaldırıldığını bilen Grace; Manderlay ’deki mulk sahiplerinin, koleleri pamuk tarlalarında tutma ve “Mam ’s Yasası” adı verilen onceden belirlenmiş insanlık onurunu aşağılayıcı kurallara uymaya zorlama tavrına isyan eder. Grace, Manderlay ’deki haydutlarla kalmaya ve tum Manderley ahalisine demokrasiyi oğrermeye karar verir. Hasat zamanı geldiğinde ise Grace, Manderlay ’in sosyal ve ekonomik gercekliğini gorecektir.
11. Europa – Avrupa (1991) – IMDB: 7.6 Lars von Trier filmleri arasında bulunan Europa, 1991 yapımı bir drama ve sanat filmidir. Bu film, von Trier ’in ucuncu uzun metrajlı sinema filmidir ve aynı zamanda The Element of Crime (1984) ve Epidemic ’ten (1987) sonra Avrupa uclemesinin de son filmidir.
Film 1991 Cannes Film Festivali ’nde tam uc odul kazandı. (Teknik Buyuk Odul, Juri Odulu ve En İyi Sanatsal Katkı Odulu) Altın Palmiye odulunu kazanamadığını anladığında ise Lars von Trier, tepki mahiyetinde juriye parmağını gosterdi ve salonu terk etti. Bu doneminde buyuk sansasyon yaratmış bir olaydı.
Europa, 1945 yılında Almanya ’da geciyor. Alman-Amerikalı bir pasifist olan Leopold Kessler (Jean-Marc Barr), tren şefi olarak calışmak uzere ulkeye gelmiştir. Kısa sure sonra, kendisini bomba tehditlerini gercekleştirmeye zorlayan bir neo-Nazi terorist grubu olan Werewolves ’a karışır.
Film, karmaşık kamera hareketleri, goze carpan arkadan projeksiyon ve siyah-beyaz arka plana karşı renkli olarak cekilmiş oyuncularla doludur. Europa ’da von Trier, Amerikan iyilikseverliğini ve saflığını eleştirir. Sık sık Holokost cağrışımları yapması doneminde infial yaratsa da Europa şaşırtıcı derecede iyi oyunculuğa, heyecan verici bir konuya ve von Trier ’in sonraki calışmalarının coğunda goremeyeceğimiz stilistik bir kurguya sahip…
12. Breaking the Waves – Dalgaları Aşmak (1996) – IMDB: 7.8 Lars von Trier ’in yonettiği 1996 yapımı Danimarka filmi olan Breaking the Waves; The Idiots (1998) ve Dancer ın the Dark ’ın (2000) da icinde bulunduğu Altın Kalp Uclemesi ’nin ilk filmidir. Oscar Akademi Odulleri ’nde En İyi Kadın Oyuncu odulune aday gosterilen Breaking the Waves, Cannes Film Festivali ’nde ise Grand Prix odulunu kazanmıştır. Film, kendi icerisinde yedi farklı bolume ayrılmıştır.
Bess McNeill, İskocya ’da muhafazakar bir sahil koyunde yaşayan genc bir kadındır. Kilisesinin isteklerine rağmen, bir petrol gemisinde calışan İskandinav işcisi Jan ile evlenir. Jan ’a delice aşık olan ve vardiyasını yapmak icin kendisinden ayrıldığında bile buna dayanamayan Bess icin Jan ’ın iş yerinde yaralanmasıyla her şey değişecektir. Jan petrol gemisinde gecirdiği bir kaza ile boynu kırılmış olarak eve geri doner. Durumu nedeniyle, Jan ve Bess artık cinsel ilişkilerinden zevk alamamaktadır bu durum Jan ile Bess ’i tahmin edilemez durumların icine surukleyecektir.
13. Dancer in the Dark – Karanlıkta Dans (2000) – IMDB: 7.9 Lars von Trier ’in yonettiği 2000 yapımı Danimarka filmi olan Breaking the Waves; The Idiots (1998) ve Breaking the Waves ’in (1996) de icinde bulunduğu Altın Kalp Uclemesi ’nin son filmidir. Oscar Akademi Odulleri ’nde En İyi Orijinal Şarkı dalında Oscar adayı olan film, Cannes Film Festivali ’nde ise hem Altın Palmiye, hem de En İyi Kadın Oyuncu odulunu kazanmıştır.
Selma, oğluyla birlikte Orta Avrupa ’dan Amerika ’ya goc etmiş bir kadındır. Yıllardan 1964 ’tur. Selma, oğlunu, kacınılmaz olarak kor edecek bir hastalıktan muzdarip olduğu aynı hastalıktan kurtarmak icin gece gunduz calışır. Tam bu esnalarda bir komşusu, haksız yere Selma ’yı hırsızlıkla suclayınca, Selma ’nın dramı trajik bir sona doğru tırmanmaya başlar. Ama Selma, kendisine ait bir sır sayesinde yaşayacak enerjiye sahiptir! Muzikalleri cok sever. Hayat ona zor hissettirdiğinde, kendisini muzikallerin hayaller dunyasında bulur. Sadece kısacık bir an icin bile olsa hayatın ona veremediği tum mutluluğu muzikallerde keşfeder.
14. Dogville (2003) – IMDB: 8.0 Lars von Trier filmleri listemizin sonuna geldik. 2003 yapımı olan bu film, son derece minimal bir sahne ve set kullanılması ve filme karakterini veren ozelliği tiyatral bir yonu olmasıyla one cıkmıştır. Ayrıca Lars von Trier ’in Amerika uclemesinin ilk filmi olan Dogville, Cannes Film Festivali ’nde Altın Palmiye odulune aday gosterilmiştir.
Zaman: Buyuk Buhran. Yer: American Rockies ’te yuvalanmış Dogville kasabası.
Dogville, kelimenin tam anlamıyla yolun sonu olan bir kasabadır. Kasabanın icine ve dışına giden yalnızca bir yol vardır, diğer tarafındaki yolun fiziksel sonu, terk edilmiş bir gumuş madenidir. Kacak ve caresiz biz kadın olan Grace (Nicole Kidman), birilerinden kacarken dış dunyadan neredeyse tamamen izole edilmiş Dogville kasabasına gelir. Kendi kendini atamış kasaba sozcusu Tom ’un (Paul Bettany) teşvikiyle, Dogville halkı onu saklamayı kabul eder ve karşılığında Grace de onlar icin calışmayı kabul eder. Ancak, Grace ’i arayan kişiler etrafta belirdiğinde, Dogville halkı zavallı Grace ’i barındırma riski karşılığında kendileri icin daha iyi bir anlaşma talep eder (ki bu koleleştirmekten farksızdır) ve Grace bu kasabada iyiliğin goreceli olduğunu zor yoldan oğrenir. Ama Grace ’in bir sırrı vardır ve bu sır cok tehlikelidir.
İlginizi cekebilir: Sinemanın “İstenmeyen Adamı” Lars von Trier ve Provokatif Sinemasına Dair 7 Onemli Bilgi
Kaynak: 1