
İran yaklaşık bir aydır rejime karşı şiddetli protesto eylemlerine sahne oluyor. Bu listemizde ulkede yayınlanamayan 9 cesur İran filmini inceleyeceğiz. Ama oncesinde İran ’da neler olduğunu bir hatırlayalım.
Bildiğimiz uzere Mahsa Amini, gecen ay “başortusunun duzgun olmadığı” gerekcesiyle İran ’ın ahlak polisi tarafından gozaltına alındıktan kısa bir sure sonra hayatını kaybetmişti. Amini ’nin olumunun ardından ulkede yaşanan ayaklanma, İran toplumunun yıllardır yaşadıkları sonucu biriken toplumsal ofkenin dışavurumu oldu. Protestocular, Amini icin adalet istemlerinin yanı sıra; İran Rejimi ’nin vatandaşlarının kişisel ve siyasi ozgurluklerini tanımasını ve topluma hesap verebilir olmasını de iceren bir dizi talep icin mucadele ediyorlar.
İnsan hakları aktivistleri, İran ’da 80 ’den fazla eyalete yayılan protestolar nedeniyle İran Rejimi ’nin cok sayıda gazeteciyi de iceren yuzlerce tutuklama listeleri cıkarttığını ve İran kolluk kuvvetleri aracılığıyla protestoculara yonelik olumlere varan orantısız şiddet eylemleri gercekleştirdiğini soyluyor. İran Rejimi, internet kullanımını sıkı bir şekilde denetlediği icin İran halkının, dunyanın geri kalanıyla anlık bicimde haberleşebilmesi de henuz sınırlı bir seviyede kalıyor. Ulkedeki protestoları analiz edenler, protesto eylemlerinin buyuk olasılıkla yakında sonumlenmeyeceğini soyluyor. Sayılar henuz kaynaklara gore farklılık gostermekle birlikte onlarca kişinin eylemler esnasında yaşamını yitirdiği edinilen bilgiler arasında…
1979 yılında gercekleşen İran Devrimi sonucunda, İran ’da bir İslam Rejimi kurulmuş ve monarşiye dayalı Şahlık Rejimi yıkılmıştı. Yeni hukumet, butun toplumsal muhalefet gucleriyle birlikte gercekleştirdiği devrimin ardından egemenliğini ilan ederek Şahlık Rejimi ’nin halka uyguladığı baskıya devam etti. İran Devrimi ’ne katılan pek cok siyasal hareket de bu baskıdan payını aldı. Var olan şeriat hukuku, kultur-sanat alanında da kendi egemenliğini ilan ederek uretilen yeni ve eski kultur-sanat eserlerini ciddi bir denetim ve sansure tabii tuttu. Bugun, İran Rejimi tarafından yasaklanan 9 farklı İran filmini inceleyeceğiz. Kimisi kadın-erkek eşitliği istemi olarak yorumlanabilecek vurgularıyla, kimisi icerisinde LGBTİ+ karakterler barındırdığı ve bu bağlamda “eşcinselliğe ozendirdiği” (!) gerekcesiyle, kimisi ise “yıkıcı” veya “din dışı” unsurlar barındırdığı gerekcesi ile yasaklanan bu 9 cesur yapıma hep birlikte goz atalım.
Keyifli okumalar…
Ayrıca inceleyebilirsiniz:
İran ’da Ahlak Polisi Olarak Da Bilinen “İrşad Devriyeleri” Kimdir, Gorevleri Nedir?
1979 Yılındaki İslam Devrimi ’nden Once İranlı Kadınların Hayatları Nasıldı?
1. Bita (1972) – IMDB: 6.6 1972 yapımı bir İran filmi olan Bita, “İlerici İran sinemasının oncusu” olarak tanınan usta yonetmen Hajir Darioush tarafından yonetildi. Kadınların erkek egemen duzen tarafından somurulmesini eleştirdiği icin İran İslam Cumhuriyeti ’nin kurulmasının akabinde 1981 yılında cıkan kotu şohretli sansur yasası uyarınca yasaklandı. Başrol oynayan unlu sanatcı Googoosh, aynı zamanda İran ’da modern dans hareketlerini performanslarına dahil eden ilk kadındı. Evlilik dışı bir ilişki surdurduğu gerekcesiyle hapis de yatan sanatcı, şu anda 72 yaşındadır ve surgun hayatı yaşamaktadır.
Bita, ailesiyle birlikte yaşayan genc bir kızdır. Hasta babasını cok seviyordur ama annesinin kendisine donuk pervasızlığı kendisini bezdirmektedir. Bita, acık fikirli genc bir muhabir olan Korush ’a aşıktır ve onu kendisiyle evlenmeye ikna etmek ister ama Korush Bita ’yı reddeder. Babası olduğunde ve Korush onu terk ettiğinde, dunya Bita icin kapkaranlık bir hÂle gelir ve Bita zorunlu bir evliliği kabul etmek zorunda kalır. Tesadufen Korush ’u tekrar bulan Bita, şu ana dek olduğundan zor bir duruma gireceğinden habersizdir.
2. Gabbeh (1996) – IMDB: 6.9 Surgunde yaşayan politik yonetmen Muhsin Makhmalbaf ’in yonettiği 1996 yapımı bir İran filmi olan Gabbeh, “yıkıcı” bulunduğu gerekcesi ile İran ’da yasaklanmıştır. Cannes Film Festivali ’nde “Belirli Bir Bakış” alanında Makhmalbaf ’a odul kazandıran film, ayrıca Sitges Uluslararası Film Festivali ’nde iki odule layık gorulmuş ve Oscar Akademi Odulleri ’ne İran girişi olarak katılarak Oscar aday adayı gosterilmiştir.
Yaşlı bir cift, birbirleriyle didişip gabbehlerini (karmaşık bir şekilde tasarlanmış bir halı) temizliyorlar iken hic umulmadık bir şey olur. Gokten zembille duşmuş gibi bir şekilde, bir anda yanlarında genc bir kadın belirir ve yaşlı ikilinin halıyı temizlemelerine yardım eder. Bu genc kadın, tarihi gabbeh tasarımında tasvir edilen kabiledendir ve halı; genc kadının yaşamına ait duygusal bir hikaye anlatmaktadır.
3. Offside – Ofsayt (2006) – IMDB: 7.3 2006 yapımı bir diğer İran filmi olan Offside, İran ’da cekilmesine karşın gosterime girmesi yasaklanmıştır. Offside ’ın yonetmeni Cafer Penahi, Berlin Uluslararası Film Festivali ’nde Buyuk Juri Odulu olan Gumuş Ayı ’ya layık gorulmuştur. Penahi, kadınların hak ve ozgurluklerine donuk kısıtlamalara eleştiri getirdiği icin yasaklanan filmiyle ilgili şu ifadeleri kullanmıştır:
“Offside” yasaklandığında, iki gun sonra tum ulkede filmin DVD ’sinin kopyaları vardı. Bu yuzden şu sıra hukumet yasakladığı filmlere donuk denetimini yoğunlaştırdı.”
İran ’da kadınların erkeklerin spor musabakalarına katılması resmen yasaktır. Haziran 2005 ’te İran milli futbol takımı, Dunya Kupası elemeleri icin Azadi Stadyumu ’nda Bahreyn ile onemli bir maca cıkar. Bir grup İranlı kız, erkek gibi giyinip stadyuma girmeye calışır ve başlarına gelmeyen kalmaz. Hem komedi hem de şiddet dolu Offside, 2005 yılında Tahran ’da gercek İran-Bahreyn macı sırasında cekildi. Film, tum kadınların meşru hak ve ozgurluk mucadelelerine donuk bir saygı duruşudur.
4. The Circle – Cember (2000) – IMDB: 7.4 Cember, pek cok kez tutuklamalara ve sansure maruz kalan usta yonetmen Cafer Penahi ’ye ununu kazandıran yapımlardan biridir. Bu eşsiz sinema eseri, İslam Rejimi ’nin kadınlara donuk baskı ve yasaklamalarını eleştirdiği gerekcesiyle hukumet tarafından yasaklanmıştır. San Sebastian Uluslararası Film Festivali ’nden FIPRESCI odulu kazanan The Circle, İran sinemasının modern klasikleri arasında onemli bir yer tutmaktadır.
Bir hastanenin bekleme odasında bir kadın, kızı Solmaz Gholami ’nin yeni doğum yaptığını oğrenir. Doğacak bebeğin bir kız olduğu ortaya cıktığında, damadın ailesi doğum yapacak olan Solmaz ’ı terk edeceğini bildiği icin mutluluk tuzla buz olur. Bu esnalarda, kadınların kendi başlarına dışarı cıkmalarına veya toplum icinde sigara icmelerine izin verilmeyen Tahran ’ın kalabalık sokaklarında hapishaneden firar etmiş uc kadın yollara duşer. Bu yolculukta başlarına gelmeyen kalmayacaktır ve yolları başka kadınların hikayeleriyle de kesişecektir. The Circle, ortak bir umutsuzluk ve adaletsizlik duygusunu akrabalık ve dostluk ilişkileri cercevesinde ele alan guclu bir senaryoya sahiptir.
5. Dah – 10 (2002) – IMDB: 7.4 Cannes Film Festivali ’nde Altın Palmiye adaylığına layık gorulen Dah, İranlı usta yonetmen Abbas Kiyarustemi ’nin yonetmenliğindeki 2002 yapımı bir dram filmidir. Filmin iceriğinde cinsiyet ayrımcılığına donuk eleştirel bir bakış bulunduğu icin İran Rejimi tarafından yasaklanan Dah, BBC ’nin hazırladığı “21. Yuzyılın En İyi 100 Filmi” listesine de girebilmiş onemli bir sinema eseridir.
Ten, Tahran ’daki bir kadın surucu ile arabasındaki yolcular arasındaki on konuşmaya odaklanıyor. Yanında kucuk oğluyla terk edilmiş bir gelin, fuhuş yaparak gecimini sağlayan bir genc kadın, namaza giden bir diğer kadın ve başka başka insanlarla sohbetleri, sesi nadiren duyulan bu kadınların hayatlarına ve duygularına ışık tutacaktır. Bir sosyal inceleme sayılabilecek bu eser duygusal yoğunluğu sosyal gercekci sinema sanatı ile buluşturuyor.
6. Crimson Gold / Talaye sorkh – Kanlı Altın (2003) – IMDB: 7.4 İran Rejimi ’nin yetkilileri usta yonetmen Cafer Panahi ’nin onceki filmi olan The Circle ’ın ardından Crimson Gold ’u da yasakladılar. Film İran ’da yasaklandı ve oyle bir ironi ki filmin yonetmeni filmi başka bir yerde her izlediğinde yasaları ciğnemiş sayılıyor. Cafer Panahi, Crimson Gold ’un da gosterime girdiği Moskova Film Festivali ’nden donerken havaalanında yakalanarak gozaltına alınmıştır. Panahi, politik bir kişi olmadığını, sadece sosyal meselelerle ilgilenen bir sanatcı olduğunu vurgulamasının ardından serbest kalıyor. The Circle, İran ’da kadınlara reva gorulen ikinci sınıf vatandaş statusune karşı cesur bir eleştiri olarak gorulurken; Crimson Gold ise, halk tabanındaki erkeklerde bir “erkeklik krizi” olarak adlandırılabilecek olguya dikkat cekiyor.
Bir pizza dağıtımcısı olarak kuryelik yapan Huseyin icin, yuzunu ne tarafa donerse donsun yaşamında karşısına cıkan şey toplumu esir alan sistemin adaletsizliğidir. Bir gun arkadaşı Ali, bulduğu kayıp bir cuzdanın icindekileri gosterdiğinde, Huseyin bir odeme makbuzu bulur ve birinin pahalı bir kolye almak icin harcadığı devasa meblağa inanamaz. Zavallı maaşının asla boyle bir luksu karşılamaya yetmeyeceğini bilen Huseyin, zaten oldukca bunalımlı gecen yaşamında bir darbe daha alır. Zengin ve yoksul arasındaki uzlaşmaz karşıtlığı tam olarak gormesini sağlayan işi, kapalı kapılar ardında neler olup bittiğini daha yakından gorebilmek adına her akşam icerisinde asla yaşayamayacağı mahallelere motosikletle gitmesine vesile olmaktadır. Ancak bir gece, Huseyin, derin aşağılanma duyguları onu bir donum noktasına goturmeden hemen once luks bir hayat fırsatını ayaklarının dibinde bulacaktır.
7. There Is No Evil – Şeytan Yoktur (2020) – IMDB: 7.5 Filmlerinin iceriği ve seyircilere verdiği mesajlar sebebiyle pasaportuna el konulan ve defalarca tutuklanan Altın Portakal odullu yonetmen Mohammad Rasoulof ’un, 2020 yapımı son uzun metrajlı filmi olan There Is No Evil, İran hukumetinin olum cezası uygulamasını eleştiren temaları gerekcesiyle yasaklanan bir diğer İran filmidir. Film Berlin Uluslararası Film Festivali ’nde “En İyi Film” dalında verilen Altın Ayı odulune layık gorulmuş ve Sidney Film Festivali ’nden de aynı dalda odul kazanmıştır. Filmin yonetmeni Mohammad Rasoulof ’un ulkede film cekmesinin gecici olarak yasaklanmasına, hakkında hapis cezası verilmesine ve yurt dışı cıkış yasağı konmasına sebep olarak gosterilen film hakkında; Rasoulof şu ifadeleri kullanıyor:
“İzleyeceğiniz film insanların eylemleri hakkında sorumluluk almaları olgusunu konu ediniyor ve filmde gecen her hikaye bizzat şahsi deneyimlerime dayanıyor.”
Şeytan Yoktur, olum cezası ve bunun ulkenin ruhunu ve vicdanını nasıl zehirlediği konusunda, metaforlar ve ustaca gizlenmiş alegoriler iceren dort kısa oykuden oluşur. İran ’da her yıl aralarında cocukların da bulunduğu yuzlerce kişi idam edilmektedir. Hukumlu sucluların cezalandırılması sivil memurların işidir, ancak aynı zamanda zorunlu gorev yapan askerler tarafından da yaygın olarak gercekleştirildiği gorulmektedir. Hikaye anlatımında benzersiz bir teknik izleniyor ve Rasoulof ’un devlet onaylı cinayete duyduğu ofke ve mide bulantısı filme ruhunu katıyor.
8. Nun o Goldun / A Moment of Innocence – Ekmek ve Cicek (1996) – IMDB: 7.8 Mohsen Makhmalbaf ’ın yazıp yonettiği bir diğer İran filmi olan Ekmek ve Cicek, yonetmenin yarı otobiyografik başyapıtıdır. Filmin vermek istediği ustu kapalı mesaj olan “farklı insanların aynı olayı farklı şekillerde yaşayabileceği” fikri, İranlı yetkililer tarafından filmin yasaklanmasına yetecek kadar yıkıcı goruldu. Locarno Uluslararası Film Festivali ’nde Mansiyon Odulu kazanan “A Moment of Innocence”, ilk gosterimini de bu festivalde yapmıştır.
Kırk yaşındaki eski bir polis, unlu yonetmen Makhmalbaf ile goruşmek ve son filminde oynamak icin Tahran ’a gider. Yirmi yıl once Makhmalbaf, silahsızlandırma ve meşru mudafaa amacıyla bu polisi bıcakla yaralamıştır. Şah rejimine karşı mucadele ederken tutuklanacak olan Makhmalbaf birkac yıl hapis yattıktan sonra serbest kalır. 20 yıl sonra ise yaraladığı polis memurunun tekrardan izini surecektir. Makhmalbaf yonettiği ve otobiyografik ogeler taşıyan bu filmle, yaşadığı hikayeyi ve başından gecen olayları sinematografik olarak yeniden canlandıracaktır.
9. Marmoulak / The Lizard – Kertenkele (2004) – IMDB: 8.5 Montreal Dunya Filmleri Festivali ’nde En İyi Asya Filmi secilen ve İran ’ın başkenti Tahran ’da gercekleştirilen en onemli film festivallerinden Uluslararası Fecr Film Festivali ’nde En İyi Film, En İyi Senaryo ve Başrolde En İyi Erkek Oyuncu odullerini kazanan Marmoulak, İranlı din adamlarının muhafazakar tutumlarını ironik bir dille eleştirdiği gerekcesiyle İran ’da gercekleştirilen galasından iki hafta sonra gosterimden cekildi. Bu yasak, ancak ilgili bakanlığın 2019 yılında filme internet uzerinden erişim sağlayan bir lisans vermesi sayesinde kaldırılabildi. İran sinemasının en yetkin eserleri arasında sayılan pek cok filmi yoneten Kemal Tebrizi ’nin yonettiği bu film, ATV ’de “Kertenkele” adıyla 2014 yılında diziye uyarlanmış ve seyircilerle buluşmuştur.
Marmoulak, İran İslam Devrimi sonrası iktidara gelen İran ruhban sınıfına politik bir eleştiridir. Adi bir suctan yargılanan Reza (Parviz Parastui), hapishanede gecirdiği sure icerisinde bir din adamıyla karşılaşır ve zihninde bir kacış planının taslağını oluşturmaya başlar. Rıza, yeni tanıdığı din adamının cubbesini giyerek ozgurluğe adım atacaktır. Ancak bir din adamı olmanın halktan beklediği saygıyı yaratmayacağını cok yakında gorecektir. Rıza, ulkeden kacmayı planlar iken yolculuğu esnasında şehirlerden uzak koylerden gecmeye başlar. Ancak koyluler onu kendi cemaatlerine kabul edip bir din adamı olarak dini gorevlerini yerine getirmesini beklediklerinde planlarının pek de beklediği gibi gitmediğini gorecektir. Reza ’nın hapisten kacması, onu icinde yaşadığı toplum nezdinde muktedir kılabilecek midir?