
Martin Scorsese, Steven Spielberg, George Lucas… Kuşaklarının en etkili, beğenilen ve başarılı Amerikalı film yapımcılarından bazıları. Ancak, kariyeri de 1970 ’lerde başlayan ve cağının sinemacılık anlayışında tartışmasız bu uclu kadar etkili olan bir ABD ’li yonetmen var. Evet, doğru bildiniz… Adı John Carpenter…
John Carpenter hicbir zaman Brian De Palma ve Francis Ford Coppola ’yı da dahil edebileceğimiz, pek cok yonetmenin yaşadığı bir cıraklık donemi gecirmedi. Carpenter, yonetmenlerin kazandığı Oscar odullerinden ya da multi milyon dolarlık imparatorluklarından etkilenmiyordu. Ancak cağdaşı olan neredeyse her yonetmen; John Carpenter ’ın benzersiz turdeki calışmalarına, ozellikle de 70 ’ler ve 80 ’lerdeki sıra dışı yonetmenlik deneyimleri sırasında yarattıklarına hayranlık duyuyordu. Bugunun genc sinemacıları da aynı hayranlığı taşımaya devam ediyor. O halde vakit kaybetmeden Carpenter sinemasına yakından bakalım.
John Carpenter sinemasının tipik ozellikleri Carpenter ’ın filmlerinde uzun suren bir mekÂn oluşturma sureciyle birlikte seyirciyi filmdeki zaman ve mekÂn algılarının ic dunyasına cekme ve gerilimi yaratacak uzun bir surec boyunca olay orgusunu cerceveleme gibi ozgun yonler ağır basmaktadır.
Green Room gibi cağdaş yapıtları da etkileyen bu yonler, modern korku ve gerilim film calışmaları icin birer taslak halini almıştır. Paranoya ve şuphe dolu, gerim gerim gerilmenize sebep olacak film sahnelerinin arka planında elektronik muzik calmasının bu kadar etkili olacağını Carpenter ’dan once kim duşunebilirdi ki?
John Carpenter ’ın filmlerinde gecen paranoya, kapalı alan korkusu ve varoluşsal paniğin yanı sıra, hoş bir alaycı mizah dizisi de var. Sinizmden beslenen bu mizah ogeleri, yer yer politik dokundurmalar da yapıyor. Mavi yakalılardan kahramanlar cıkaran John Carpenter sineması, genel eğilimin aksine kesinlikle apolitizmi besleyen bir mistisizm temelinde ilerlemiyor. Western filmlerine donuk ilgisi ile tanınan Carpenter, bambaşka bir ture hitap eden bir yonetmen olmasına karşın filmlerinde Western ogeleri taşıyarak seyircilerine Western sevgisi aşıladı.
İlk uzun metrajlı filmi Dark Star ’dan itibaren Carpenter, kucuk butceler ve sınırlı imkÂnlardan en yetkin yapımları cıkarmayı başardı. İlk cıkışından son yapımlarına kadar, Carpenter ’ın filmleri buyuk olcude sadeydi. Şehir temalı gerilim filmleri, slasher korku filmleri ya da The Fog gibi klasik hayalet hikayeleri; hangisi olduğu fark etmeksizin Carpenter filmlerinin ortak bir cerceve cizdiği bir diğer husus, olay orgusunun en temel ozelliklerine indirgenmesidir.
1980 ’lerde yonetmenin profili buyudukce butceler buyuduğunde bile olay orgusu aynı yalınlığında kaldı. The Thing, neredeyse tamamen bir Antarktika araştırma istasyonunun sınırları icinde geciyor. Aksiyon-komedi turlerindeki Big Trouble in Little China, buyuk olcude San Francisco ’nun Cin Mahallesi ’ndeki bir binada geciyor. Post apokaliptik korku filmi Prince of Darkness dahi, icerisindeki korku unsurlarını mekÂnsal olarak eski bir kiliseyle sınırlıyor.
Sinema dunyasında kalıcı bir etki yaratan ve bu etkinin seyircilerde bulduğu karşılığın bir sonucu olarak hak ettiği une kavuşan John Carpenter, bugun 13 uzun metrajlı filmi ile listemizi taclandıracak. İşte John Carpenter sinemasından, sinema tarihinde iz bırakan 13 film!
Keyifli okumalar…
Bu yazımızı da incelemek isteyebilirsiniz: Wes Craven Sineması: Unlu Yonetmenin Az Bilinen 10 Filmi Ve İncelemesi
1. The Ward – Koğuş (2010) – IMDB: 5.5 1966 ’da, Oregon ’ın North Bend kasabasında; kacak Kristen bir ciftlik evini yaktıktan sonra polis tarafından yakalanır ve North Bend Psikiyatri Hastanesine kapatılır. Kristen, deneysel terapi kullanan Dr. Gerald Stringer ile tanıştırılır, hemen ardından ise mahkumlar Emily, Sarah, Zoey, Iris ve sert hemşire Lundt ile tanışır. Kristen, gece boyunca ve daha sonra duşta bir kadının hayaletini gorur ve onun; ortadan kaybolan gizemli, kotu bir stajyer olan Alice Leigh Hudson olduğunu oğrenir. Bir sure sonrasında gercekleşecek vahşet ve cinayetler, onu Alice hakkındaki gerceği ve Alice ’e ne olduğunu sorgulamaya itecektir.
2. Memoirs of an Invisible Man – Gorunmeyen Adamın Maceraları (1992) – IMDB: 6.0 San Francisco ’da borsa yoneticisi Nick Halloway duygusal bağlardan hoşlanmayan, ailesiz ve cok az arkadaşa sahip bir adamdır. Bir gun bara gider ve barda arkadaşı George Talbot aracılığıyla Alice Monroe isimli bir kadınla tanışır. Kısa sure sonra Nick ve Alice bar tuvaletinde sevişirler. Ertesi sabah, akşamdan kalma olan Nick, bu haliyle muşteri şirketlerden Magnascopic Laboratories ’i ziyaret etmek zorunda kalır ve şirketin banyosunda kestirmeye karar verir. Ancak binada bir kaza olur ve Nick tahliye alarmını duymaz. Kısa sure sonra binanın bir kısmı ile birlikte Nick gorunmez hale gelir. CIA ajanı David Jenkins, Nick ’in gorunmez olduğunu oğrendiğinde; amiri Warren Singleton ’ı Nick ’i incelenmek uzere yakalama izni almak uzere ikna eder ve Nick ’i her yerde aramaya başlar. Bu esnada Nick, gorunurluğunu geri kazanmayı umarak Dr. Bernard Wachs ’ı arar. Acaba başarılı olacak mı?
3. Prince of Darkness – Karanlıklar Prensi (1987) – IMDB: 6.7 Los Angeles ’ta terkedilmiş bir kilisenin bodrumunda uzun yıllardır uğursuz bir sır saklanmaktadır. Gizemli bir tarikata mensup bir rahibin olumuyle, başka bir rahip bodrumun kapısını acar ve icinde yeşil sıvı bulunan bir fıcı keşfeder. Rahip, sıvı dolu fıcıyı araştırmak icin bir grup fizik mezunu oğrenciyle iletişime gecer.
Ne yazık ki, aslında sıvının ne icerdiğini ve neleri acığa cıkaracağını hic ama hic bilmemektedir. Keşfettiklerinde ise her şey icin oldukca gec kalınmış olacaktır. Kendi kendine canlanan sıvı, tarihsel ve inancsal bir hesaplaşmanın taşıdığı hınc ile karşısına cıkan diğer oğrencileri yaşayan birer oluye donuşturmeye başlar. Bu kaos bir şekilde durdurulacak mı?
4. Christine (1983) – IMDB: 6.7 Beceriksizliği nedeniyle alay konusu olan, arkadaşlarınca pısırık bir okul ineği olarak gorulen Arnie Cunningham, sonunda teselliyi Christine ’de bulur. Christine, bir zamanlar parlak kırmızı bir 1958 model Plymouth Fury spor araba iken, şimdi ise yirmi bir yaşında paslı bir hurda yığınıdır. Bu klasik arabayı eski haline dondurmeye kararlı olan Arnie, bu incelikle yapılması gereken işe dalıp giderken, zaten az sayıda olan birkac arkadaşından da giderek daha fazla uzaklaşacaktır.
Ama kullerinden doğan bu aracın sahibi olmuş olan Arnie, artık kendini beğenmiş ve bambaşka karakterde yeni bir Arnie ’dir. Parlak, metalik ve baştan cıkarıcı Christine ’in bu durumla ve huzurlu Rockbridge kasabasında bir anda başlayan seri cinayetlerle bir ilgisi var mı?
5.The Fog – Sis (1980) – IMDB: 6.8 Boğulan denizcilerin tuyler urpertici hikayeleriyle ve denizin dibinde yatan 100 yıllık gemi enkazlarıyla dolu gecmişiyle, California ’nın huzurlu bir sahil kasabası olan Antonio Bay ’ın yuzuncu yılını kutlamak icin hazırlıklar yapılmaktadır. Ancak tuhaf doğaustu olaylarla başlayan yoğun bir sis, şenlikleri golgeleyerek sahil kasabasını baştan aşağıya kaplamaya başlar ve bu da acıklanamayan kaybolma olaylarına yol acar. Gecmişte neler yaşandığı bilinmemekte ancak gecmişin derinliklerinden gelen huzursuz oluler intikam icin geri donmuşlerdir. Siste gizlenen şeytani vesile aslında nedir?
6. Starman (1984) – IMDB: 7.0 Jenny Hayden, eşinin olumunu asla atlatamayan dul bir kadındır. Bu yuzden uzaylı bir yaşam formu eşinin şeklini alarak Jenny ’nin karşısına cıktığında, Jenny dehşete kapılmasa da hayli kafası karışmış bir bicimde olanları anlamaya calışır. Uzaylı ya da Starman olarak adlandırılan kişinin gitmesi gereken bir randevusu ve yolculuğu vardır ve bunları yapabilmek adına Jenny ’yi kacıracaktır.
7. In the Mouth of Madness – Cılgınlığın Otesinde (1994) – IMDB: 7.1 Şupheci ve iyi bir serbest sigorta araştırmacısı olan John Trent, unlu korku yazarı Sutter Cane ’in nerede olabileceğini bulması icin yayıncı Jackson Harglow tarafından işe alınır. Sutter, cok satanlar listesine giren ve okuyucularda yonelim bozukluğuna, hafıza kaybına ve paranoyaya neden olan bir dizi korku romanını kaleme aldıktan sonra, yeni romanı “Horror in Hobb ’s End”in cıkışına yakın bir zamanda ortadan kaybolur.
Yeni kitabını bekleyen hayranları arasında kitlesel bir histeri ve endişe hÂli vardır. Ancak John, Cane ’in ortadan kaybolmasının bir pazarlama stratejisi olduğuna inanıyor. John icgudulerini takip ederek Cane ’in editoru Linda Styles ile New Hampshire ’a seyahat eder ve kurgusal bir mekÂn olan Hobb ’s End kasabasını arar. Bu cabasının sonuclarını asla tahmin edemeyecektir.
8. Escape from New York – New York ’tan Kacış (1981) – IMDB: 7.1 ABD ’nin uzak geleceğinde suc kontrolden cıkmıştır ve New York City ’nin Manhattan ’ı artık yuksek guvenlikli bir hapishanedir. Bir pazarlık kozu ele geciren hukumluler, Gotham ’da Başkan ’ın ucağını duşururler. Hapishane hayatına yeni başlamış, tek gozlu ve yalnız bir savaşcı olan Gruff Snake Plissken, Başkan ’ı ve kargosunu bu istenmeyenler diyarından cıkarmaya zorlanır.
9. They Live – Yaşıyorlar (1988) – IMDB: 7.2 Şanssız bir inşaat işcisi olan Nada, bir cift ozel guneş gozluğu keşfeder. Onları giyerek dunyayı gercekte olduğu gibi gorebiliyor: medya ve hukumet tarafından “Uykuda Kal”, “Hayal Gucu Yok”, “Yetkiye Teslim Ol” gibi mesajlarla bombalanan insanların aksine. Daha da urkutucu olan, genellikle normal gorunen bazı insanların aslında insanları boyun eğdirmek icin yurutulen devasa kampanyadan sorumlu cirkin uzaylılar olduğunu gorebilmesidir.
10. Big Trouble in Little China – Kucuk Cin ’de Buyuk Bela (1986) – IMDB: 7.2 Kamyon şoforu Jack Burton, arkadaşı Wang Chi ’nin nişanlısını havaalanından almayı kabul ettiğinde, iyiyle kotu arasındaki doğaustu bir savaşa karışmayı hic beklemiyordu. Wang ’ın nişanlısı, Lo Pan adlı olumsuz bir buyucu icin, fiziksel formunu geri kazanmak icin evlenmek zorunda olduğu bir insan ve hedeftir. Şimdi Jack, Wang ’ın nişanlısını Lo Pan ve yancılarından kurtarmalı ve calınan kamyonunu geri almalıdır. Ama bedeni olmayan bir duşmanı nasıl yenebilir?
11. Assault on Precinct 13 – Karakola Saldırı (1976) – IMDB: 7.3 Polis, Los Angeles ’ta birkac cete uyesini pusuya duşurur ve oldurur. Cete uyeleri, polise karşılık vermek icin kanlı bir anlaşma yapar ve neredeyse terk edilmiş ve kapatılmak uzere olan polis karakolunu kuşatma altına alır. Kapalı bolge personeli ve hapishaneye goturulmek uzere orada tutulan suclular, cete uyeleriyle savaşmak icin birlikte calışmalıdır.
12. Halloween – Yabancı (1978) – IMDB: 7.7 15 yıl once, 6 yaşındaki Michael Myers ablasını vahşice oldurmuş ve psikiyatrist Sam Loomis ’in gozetiminde bir akıl hastanesine hapsedilmiştir. Haddonfield kasabası, Myers ’ın akıl hastanesinden kactığı haberini aldığında bu olayı unutmak uzeredir. Loomis cok gec olmadan yeni cinayetlere hazırlanan Michael ’ı durdurmak icin kasaba şerifinden yardım ister.
13. The Thing – Şey (1982) – IMDB: 8.2 Antarktika ’daki bir araştırma sahasında, bir uzaylı gemisinin keşfi, lisansustu oğrencisi Kate Lloyd ile bilim insanı Dr. Sander Halvorson arasında bir catışmaya yol acar. Halvorson araştırmasına devam ederken, Kate ise gemi ile birlikte ortaya cıkan bir uzaylı yaşam formunun peşine duşmek uzere helikopter pilotu Sam Carter ile işbirliği yapar.