
“Hayatım, icimden gecen cumleler icinde gecti…” diyor şair.
Cocukluğumun ilk yıllarını Mardin ’deki taş evde paylaştığım ve yıllar sonra yeniden karşılaşma fırsatı bulduğum bir guzel insan, bir buyuk kalem ustası Murathan Mungan bugunku konuğumuz.
1955 tarihinde İstanbul ’da dunyaya gelmiş, Mardinli bir ailenin cocuğu. İlkokul, ortaokul ve lise yıllarını Mardin ’de gecirmiş; Mardin Lisesi ’nden mezun. Mardin eserlerinde sıkca kullandığı mekanlardan birisi. Bu cevrenin taşıdığı farklı kulturel yapıyı, insan olgusunu eserlerine başarılı bir şekilde yansıtıyor.
Biz de Murathan Mungan şiirleri ve şarkı sozlerini derledik sizlere…
Eskidendi Cok Eskiden
Hani erken inerdi karanlık,
Hani yağmur yağardı inceden,
Hani okuldan, işten donerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, cok eskiden.
Hani ay herkese gulumserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken…
Hani cocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, cok eskiden.
Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tukenmemişken,
Henuz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, cok eskiden.
Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani korkutuk sarhoşken gencliğimizden,
Daha biz kimseye kusmemiş,
Daha kimse olmemişken,
Eskidendi, cok eskiden.
Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gokyuzu gibi gitmiyor ustumuzden
Gecen gecti,
Gecen gecti,
Geceyi sondur kalbim
Geceler de genclik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.
(Şarkı sozu)
Bu Ne Bicim Hayat
Bu ne bicim Postacı
Uc defa calıyor kapıyı
Bu ne bicim kel
Hem merhemi var
Hem surmuyor başına
Bu ne bicim bicimler
İstediğiniz kadar coğaltılabilir
Memleket cok musait buna
Orneğin yeni bir komşu taşındı karşıya
Bir baktım Fahriye Abla!
Kırk yıllık bir rotar yapmış
Erzincan Treni
Ben gelmişim şu yaşıma
O ise şiirdeki yaşından gun almamış daha
Benimki ne bicim hayat
Uymuyor ne gorduklerime
ne duyduklarıma
ne okuduklarıma
Ben ne bicim benim
Ne kendime benziyorum
Ne başkalarına
Yalnızlık
ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum
ne tuhaf, vaktim olmazdı
yalnızlığı bunca bilirken
kendimi hic yalnız sanmazdım
cevremde hep birileri vardı,
ben hep birilerinin yanındaydım
gunler belirsiz bir gelecek icin neredeyse kendiliğinden hazırlanırdı
aramızda habersiz gidip gelen gundelik armağanlarla
kendi kendini taşıyan bir ırmağın akıntısında hayat
bizi kendi sahillerimize ulaştırırdı
bazı evlerden taşınırdık, bazı insanlar girip cıkardı hayatımıza
bazı mektuplar alırdık, bazı sozler, cicek selamları
sonraları bazı tanıdıklarımızın olumleriyle de karşılaştık
elde olmayan nedenle
sudaki halkalar gibi genişleyen
kucuk alınganlıklardan buyuk dargınlıklara
vazgecişler, unutuşlar, kayıplar
birbirimizi cok sevdik hep
yıllarla azala azala…
eski aşklarım neredesiniz? Hepinizi cok ozledim.
şimdi birdenbire bir koşeden cıkıp bana,
yalnızca, Merhaba, deseniz,
o zamanlar hic mutlu etmediğiniz kadar mutlu edersiniz,
bir zamanlar butun ağladıklarımı geri verebilirim size
sağ olun demek isterim, sağ olun, sağ olun
sanki beni yeniden sevdiniz
ama biliyorum, pis bir yağmur başlıyor, şemsiyem yok yanımda,
yağmurda yurumekten nefret ederken, yurumekte ısrarlıyım gene de
isterseniz, kederdeki butunluk, diyelim buna
ne kadar ıslansam, o kadar cıkacağım sanki
bir zamanlar cok daha butun olduğumu sandığım
o yıkanmış zamanlara…
Ah Mardin…
yeni değil keşfine genclik verilmiş gercekler
her zaman yalnızdım
kitaplar kadar yalnız
yalnızca yalnızlığımdan gurultucu bir kalabalık yaptım
herkes icin farklı aldanışlar, kurtarılmış hayatlar yok pahasına
her zaman yalnızdım
yanardağlar kadar yalnız
ey kafiye sevenler,
şimdi beni gokyuzunde bir yıldız sananlar, yanıldınız!
nankorluk etmeyeyim gene de,
yalnızlığımı daha az hissettiğim anlarım oldu yalnız
evimde hep aynı anda calar telefonla kapı
gene oyle oluyor; hic yalnız bırakmazlar beni
yalnızlık bilgisiyle catılmış arkadaşlıkların korunaklı golgesinde
yalnızlık icin calar telefonlar kapılar
İstersen bana uğra, ya da, Akşama buluşalım
olmeden yapacak cok iş var…
80 sonrası Turk şiiri icinde cok onemli yer tutan Mungan; tiyatro oyunları, senaryo, oyku, deneme turlerinde de bircok yapıt ortaya koymuş, ozellikle şarkılaşan eserleri buyuk un kazanmıştır…
Aşk Yeniden
Aşk yeniden
Akdeniz ’in tuzu gibi
Aşk yeniden
RuzgÂrlı bir akşam vakti
Aşk yeniden
Karanlıkta bir gul acarken
Aşk yeniden
Urperen sahiller gibi
Aşk yeniden
Kumsalların deliliği
Aşk yeniden
Bir masal gibi gulumserken
Gozlerim doluyor
Aşkımın şiddetinden
Ağlamak istiyorum
Yıldızlar tutuşurken
Gecelerin şehvetinden
Kendimden taşıyorum
Aşk yeniden
Bitti artık bu son derken
Aşk yeniden
Aynı sularda yuzerken
Aşk yeniden
Ruya gibi bir yaz gecerken
Aşk yeniden
Unutulmuş yemin gibi
Aşk yeniden
Hem tanıdık, hem yepyeni
Aşk yeniden
Kendini yarattı kendinden
(Şarkı sozu)
Sevgilim…
Sevgilim,
yetimim benim,
aylar nasıl geciyor zaman hic gecmezken
kapılar kapalı, dunya buzlu cam
uyuşmuş gozlerimin onunde
hayat akıp gidiyor, hic kımıldamadan
ikimizin yerine dinliyorum
sevdiğin şarkıları
siyah tişortunu giyiyorum yatarken
gomleklerini, kazaklarını, kokunu
senin ruyalarını goruyorum, olur gibi uyurken
gun boyu elimde kahve fincanı
kapıyı acmıyorum
telefonlara cıkmıyorum
başını bekliyorum, geleceği olmayan hatıraların
Sevgilim,
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız guluyorsun hayata
olduğunden haberi yok fotoğraflarının
İstersen Hic Başlamasın
İstersen hic başlamasın
Bu hikaye eksik kalsın
Onca yaraların ardından
Yeni bir aşk yaratamazsın
Orselenmiş bir cocukluk
İşte benim butun hikayem
Kac sevda gecse de yureğimden
Bu yıkıntıları onaramazsın
İstersen hic başlamasın
Gec kalmışız birbirimize
Yanlış kapılarda gecmiş bunca yıl
Donemeyiz artık ilk gencliğimize
İstersen hic başlamasın
Soz verelim kendimize
(Şarkı sozu)
Kırılgan
Kırılgan bir cocuğum ben
Yureğim cam kırığı
Butun duygulardan once
Oğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gozyaşlarım mucevher
Saklıyorum herkesten
Urkuyorlar gozumdeki ateşten
Urkuyorlar dilimdeki zehirden
Urkuyorlar o dur durak bilmeyen
Gozukara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir ucurum,
Bir yanı cılgın dağ doruğu.
Oysa boyle yapmasam ben
Nasıl korurum icimdeki cocuğu?
Bir yanım cılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.
(Şarkı sozu)
Fırtına
Bak işte yaklaşıyor fırtına
Bak yine yukseliyor dalgalar
Yollardan sonra
Yıllardan sonra
Şarkılar soyluyor cocuklar
Yollardan sonra
Yıllardan sonra
Yeniden yan yana onlar
Ne gecmiş tukendi
Ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Gecse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere cıkar sokaklar
(Şarkı sozu)
YadigÂr
Ne zaman onu duşunsem
sektirmeyen muşta, ice donuk
gonul burcunda doğanlardandı
cıktığında yola, vakitlerden kırlangıc
yıldızların adsız kervanları
icin tutulan defterlerde
adına rastlandı cok sonra
ipek ortulere burunmuştu
mağrur ve vahşi
ne yapsa sığmaz, arta kalırdı
cocuktum, yollarına cıkardım
başımı okşar gecerdi, esmerdi elleri
belki ona sebep ben en cok
esmer sozcukleri sevdim
oysa onları okşayacak zamanı olmadı
acıkmış gozleri yıldızlara bakıyormuş
bir dere kenarında bulduklarında
onu vuran mermi benim de bir yerim kaldı.
Olmasa Mektubun
Olmasa mektubun,
Yazdıkların olmasa
Kim inanırdı
Senle ayrıldığımıza.
Sanma unutulur,
Kalp ağrısı zamanla
Her şeyi unutarak
Yaşanır sanma.
Neydi bir arada tutan şey ikimizi
Birleştiren neydi ellerimizi
Bırak bana anlatma imkansız sevgimizi
Sevmek bircok şeyi goze almaktır.
Baksana gecmişe,
Ne cok anıyla yuklu
Nerde o taverna,
Nerde sinema
Harcanmış zamanlar
Yeniden yaşanmaz ki;
Gec kaldıktan sonra
Arama boşa!
(Şarkı sozu)
Terk Eden
Kimdi kimdi kalan
Giden mi sucludur her zaman?
Ne zaman başlar ayrılıklar
Dostluklar biter ne zaman
Her gecen gun bir parca daha
Aldı goturdu bizden
Aynı kalmıyordu hicbir şey
Değişiyordu her şey
Kendiliğinden
Artık cozulmuştu ellerimiz
Artık bolunmuştu yureğimiz
Birimiz soylemeliydi bunu
Otekini incitmeden
Kimdi giden kimdi kalan
Aslında giden değil
Kalandır terk eden
Giden de
Bu yuzden gitmiştir zaten
(Şarkı sozu)
Tanınmış Zaman
zaman seni şimdi tanıdım
her şeyi kaybettikten sonra
zaman seni kullanamadım
kendime tanıyamadım seni
zaman sucumu biliyorum
senin işini yapmaya kalktım
zaman ayrıldım ayrıldım, ayrılamadım
zaman ne yaptım ben
ben ne yaptım?
İki Yemin
Ben hep cabuk cekilen tetiğe yaşadım
Yemin ettim
Yureğimdeki ve bedenimdeki
Butun yaralar adına
Yuzunun kuyusuna duştuğum kuytuda
Sana olanca aydınlığım ve karanlığımla baktım
Aşktan yorgun duştu dinim
Dağıldı kehribarım
Gul ve buğday yetiştiren
Omrum adına yemin ederim ki:
Ben secmedim bu olumu
Kacmasan vurmayacaktım
Kırmızı
kaypak manşetler, sağır katalogları, karnaval biletleri
kendini tanımanın korkusu
surekli bir canlı yayındasınız
girdabı olmayan yureğin sireni duyulmaz elbet
mekanlar lunapark, hayat carpışan otomobiller
goruntunun kumbarasında hafızanız beş kuruş
alarma yakın hicbir kırmızıya duşmemiş yolunuz
bindiğin duş atı yorulmuş oysa
ustundeki binici coktan değişti sana sormadan
kendine uygun bir ayna bile bulamadan
kalakalırsın baktığın boşlukta
bakarsın baktığın kadarsın
bundan sonrası
gec kaldığın yerlerdeki korunma duyguna bağlı
anlarsan, anlamanın
anlamazsan, anlamamanın boşluğundasın
İşte şimdi kırmızı!
Goc Yolları
Soyleyin dağlara ruzgara
Yurdundan surgun cocuklara
Duşmesin kimse yılgınlığa
Gecit vardır yarınlara
Goc yolları
Gorundu bize
Gorunur elbet
Goc yolları
Bir gun gelir
Doner tersine
Donulur elbet
En buyuk silah umut etmek
Yadigar kalsın size
Yol verin kanatlı atlara
Surgunden donen cocuklara
Ateşler yakın doruklarda
Gecit vardır yarınlara
Dağılsak da goc yollarında
Yarın bizim butun dunya
(Şarkı sozu)
Gelme
baktığın yerde karanlık bir tomurcuk bırakıyorum
carşılar avuclarında aykırı
sokakların lisanı adımlarında
gelme, geldiğinde her şey yitiriyor kendini
vurgun: olumlerin en kostağı
vurgun olumlerden kackın yanımız
konaklarda boğulmuş eski bir ana
şoyle buyurur:
sen sec kendine bir hayat
ve oylesine yaşa, nasılsa
kaldığın yerden vurgun surdurur
ve hep bak kendine
bir ornek aynalara asi bir suret bırak
baktıkca gozlerin
kendini oldurur…
Not: Bu yazı 04.03.2014 tarihinde yeniden duzenlenmiştir.