Bugun “Anneler Gunu” biz de birkac şiir ve cumle ile analım istedik bu guzel gunu.
Annelerimiz; canımıza can katan kutsal varlıklar. Ozellikle ergenlik donemlerinde coğumuzun ters duştuğu, “dersine calış, odanı topla, falan yere gitme” dediğinde ofkelendiğimiz ama ayrı kaldığımızda burnumuzun direği sızlayan annelerimiz…
Gununuz kutlu olsun, iyi ki varsınız, iyi ki vardınız…
Anacığım
—Anneme ve butun annelere—
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Kac geceler bana ninni soylerdi
Hasta olunca oydu başucumda bekleyen
Biraz yorulmayayım, uzulmeyeyim, hemen
Alır kucağına okşardı, saclarımı operdi.
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Uzun kış geceleri masal masaldı
Guzel coban kızları, iyi kalpli sultanlar
Bir suyun akışı gibi gecip gitti zamanlar
Şimdi ne o dunku cocuk, ne de o masal kaldı.
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Yıkayan oydu murekkep lekeli parmaklarımı
Akşam biraz geciksem yollara duşerdi
Sokağa cıkarken “Yavrucuğum uşutme” derdi.
Hemen bir kazak orerdi biraz boş kaldı mı.
Nasıl hatırlamam anacığım nasıl
Bilirim yine kalbinde yerim anacığım
Selam sana Anneler Gunu İstanbul ’dan
Yeni donmuşcesine bir akşam okuldan
Vefalı ellerinden operim anacığım.
Umit Yaşar Oğuzcan
Kelimelerle anlatılamayan fedakarlık ve karşılıksız sevgiyi tarif et desen bana, herhalde sadece “anne” derdim.
Anama Dokuz ay koynunda gezdirdi beni
Ne cefalar cekti ne etti anam
Acı tatlı zahmetime katlandı
Ucurdu yuvadan yuruttu anam
Anaların hakkı kolay odenmez
Analara ne yakışmaz ne denmez
Kan uykudan gece kalkar gucenmez
Emzirdi salladı uyuttu anam
Anam doğurdu beni Sivas ilinde
Sivralan Koyunde tarla yolunda
Azığı sırtında orak elinde
Taşlı tarlalarda avuttu anam
Ben yururdum anam bakar gulerdi
Huysuzluk edersem kalkar doverdi
Hemen kucaklayıp okşar severdi
Cirkin huylarımı soyuttu Anam
Cocuğudum anam bana ders verdi
Okumamı calışmamı ongordu
Milletine bağlı ol da dur derdi
Vatan sevgisini giyitti anam
Tukenmez borcum var anama benim
Onun varlığından oldu bedenim
Kimi koylu kızı kimisi hanım
Ta ezel tarihte kayıtlı anam
Veysel der kopar mı analar bağı
Analar doğurmuş ağayı beyi
İşte budur sozlerimin gerceği
Okuttu oğretti buyuttu anam
Aşık Veysel
“Başarısızlık ve felaketlere rağmen, hayata karşı guvenlerini sonuna kadar saklayabilen iyimser insanlar, daha cok iyi bir anne tarafından buyutulmuş olanlardır.” (Andre Mauroıs)
Anne
İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum.
Acı nedir
Tatlı nedir… bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum.
Elinin ermediği
Dilinin donmediği
Cağlarda yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum,
Dilin dudağın
Ben oldum.
Belki kıskanırlar diye
Gorduklerini
Sakladım gozlerden
Gulucuklerini…
Tulun duvağın
Ben oldum!
Artık isterlerse adımı
Soylemesinler bana
‘Onun Annesi ’ diyorlar…
Bu yeter sevgilim bu yeter bana!
Bir dediğini
İki etmeyeyim diye
Oyle cırpındım ki
Ve seni oyle sevdim sana
O kadar ısındım ki
Usanmadım, yorulmadım, cekinmedim
Gun oldu kırdın…
İncinmedim;
İlk oyuncağın
Ben oldum.. Yavrum
Son oyuncağın
Ben oldum…
Layık değildim
Layık gorduler
Annen oldum yavrum
Annen oldum!
Arif Nihat Asya
“Bu dunyadaki en guvenli sığınağım senin kucağın. Annem olman bu dunyadaki en buyuk şansım. Seni seviyorum annem.”
Anne Ne Yaptın
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı
Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim.
Bir kere doğurdunsa sonra nicin buyuttun?
Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı?
Koynundan nicin attın yavrunu butun butun.
Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı?
Sutunden tatlı mıdır anne sanki bu hayat?
Bana sorsana anne yaşamak bir huner mi?
El ac yalvar gunduze geceye boyun uzat
Bu uğurda bir omur curutmeye değer mi?
Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim
Anne istemiyordum ne tacı ne sarayı
Anne karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Cahit Sıtkı Tarancı
“Bir anne, yureği dibinde her zaman bir af bulunan bir ucurumdur.” (Balzac)
Anneler ve Cocuklar
Anne oldu mu cocuk
Bahcenin en yalnız koşesinde
Elinde siyah bir cubuk
Ağzında kucuk bir leke
Cocuk oldu mu guneş
Simsiyah gorunur gozune
Elinde bir ip nereye
Bilmez bağlayacağını anne
Kacar herkesten
Durmaz bir yerde
Anne olunce cocuk
Cocuk olunce anne
Sezai Karakoc
“Bir cocuk doğduğu anda, bir anne doğmuş olur.” (Osho)
Anneciğim
Ak saclı başını alıp eline,
Kara hulyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tuy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gun gecer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Cocuklar hıckırır, anneler ağlar,
Yaşlı gozlerinle kal anneciğim!
Gozlerinde aksi bir derin hicin,
Kanadın yayılmış, cırpınmak icin;
Bu kış yolculuk var, diyorsa icin,
Beni de beraber al anneciğim!
Necip Fazıl Kısakurek
“İnsandır sanıyordum mukaddes yuke hamal, hamallık ki sonunda ne rutbe var ne de mal. Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan ve ayrılık; anneden, vatandan arkadaştan.” (N. F. Kısakurek)
Annem ve Akşam bir kapı acıldı, ansızın, baktık:
akşam!.. kimse benzemez oldu kendine;
kimbilir ne kadar huzunlu artık,
bir odadan otekine gecmek bile…
sen neysen o kadarsın, ey akşam!
annem icini cekiyor kimi ansa;
urku!.. biri ansızın bir gul koparsa;
şimdi uzak olandır neye ulaşsam…
ah, akşamdan bile urkuyor cocuk;
her yer alacakaranlık gurbet;
soldu annem, solarken goblen ve tulbent;
ve akşamın ucuna doğru yolculuk…
bir turku soylendi, neyin tadı var?
akşam bile bitti, kalmadı cunku…
cekildik, bir başına kaldı o turku;
kapılar arkamızdan kapanmadılar.
Hilmi Yavuz
“Anneler her şeyi gormeseler bile yurekleriyle duyarlar.” (Ostrovski)
Annem Yok Artık
Annem yok artık. Beni duşunen kalbi yok, bitti.
Umutsuz olmak istemiyorum.
Umutsuzluğun bir cıkar yol olmadığını biliyorum.
Annem yok artık, yeryuzu cok gordu onu,
Kalabalığın arasında kuş gibi cırpınan varlığını
Cok gordu
Dalgın yureğini cok gordu
Bizim icin carpan, kaygılarla dolu yureğini.
Annem yok artık, bu kesin, gelinecek bir yere gitmedi.
İşte geldim cocuklar demeyecek
Nasılsın yavrum demeyecek
Sobanın yanında oturup uzatmayacak yorgun ayaklarını,
Sabah kahvaltılarının masası olmayacak artık,
Yine gel demeyecek,
Cıkarken ben kapıdan, cıkıp karanlığa karışırken
Yeni bir donemi başladı omrumun,
Annemin olmadığı donemi,
Onu yureğimin ustune nasıl bastırmak
İstediğimi bilemeyecek artık.
Genclik donemleri bir şey anlatmıyor bana,
Aklımda hep son donemlerinin annemi
Hayatım surup gidecek, annem olmadan,
Cocuklarım olduğunda onlara annemi anlatabileceğim
Sadece.
Fotoğraflarına bakacaklar,
Ufarak, biraz mahzunca bir kadın
Kucucuk tozlu pabuclarıyla merdivenleri tırmanıp
Kapımı acıp girmeyecek
Yureği dopdolu, trafikten insanlardan şaşkın,
Kocasına sığınan biraz butun fotoğraflarında
Hayatım ruzgar gibi akıp geciyor,
Uğultulu bir ruzgar gibi akıp geciyor hayatım…
Ataol Behramoğlu
“Dunyada oğretilen butun bilgilerin hicbiri bize, bir ananın bakışının, bir sozcuğunun verdiği şeyi vermeye muktedir değildir.” (Raabe)
Anne
Sahi senden mi doğdum anne
Yollar nehirler kuşluk vakitleri dururken
Bir insandan mı doğar bir cocuk
Anne senin yureğin taş olsa dayanır mı
Kuş olsa cicek olsa gunduz olsa
Kırılmaz mı acıdan bir sap menekşenin boynu
Bu kez dağlar doğursun beni anne
Sen de ılık bir yağmur ol
Durmadan yağ kanayan yerlerime
Haydar Ergulen
“Cennet anaların ayakları altındadır.” (Hz. Muhammed)
Anne Sızlayan Turkcem http://youtu.be/dgkQ4v_wj4c
Anne
Sızlayan Turkcem
Kahır mektubum.
Kollarında şefkat denizi
Sar beni anne
Ozlemin icimde derinleşen vadi
Her “anne” sozu bıcak kesiği
Gurbet oğuttu sabır taşını
Gel anne
Uzağındayım
Yalnızım
Huznun duşuyor her yanıma
Seni arıyorum anne
Hasret tuten turkulerde
Seni soyluyorum
Duy anne
Yuzun ruyalarıma carpıyor
Sen sanıyor uyanıyorum
Adın duru bir ırmak
Gonlumde akan
Anladım anne
Başka sevgiler yalan…
Anne dilimde buruk sozler
Diyemiyorum sana hasretimi
Sensiz aşların tadı yok
Bir gelsem yanına
Bir duysam sesini bir diyebilsem
Anne.
Mesut Sutcu
“Bu dunyadaki en guvenli sığınağım senin kucağın, beni bırakma anne.”
Hayat Nedir Anne
Benim hic sapanım olmadı anne,
Ne kuşları vurdum,
Ne kimsenin camını kırdım
Cok uslu bir cocuk değildim ama,
Seni hic kırmadım, hep boynumu kırdım.
Ben hayatım boyunca
Bir tek kendimi vurdum!.
Suskun gorunsem de,
Fırtınalı ve mağrurdum anne.
Bir mızrak gibi,
Aynada hep dik durdum anne!
Ben sana hicbir gun laf getirmedim,
Leke surmedim.
Ama goğsumu cok hırpaladım,
Kalbimi cok yordum
Ben hayatım boyunca,
En cok kendimi sordum!.
Benim hic sevgilim olmadı anne,
Ne bir yuva kurdum,
Ne bir gun şansım guldu
Opemeden bir bebeğin gıdısını,
Tukendi gitti cağım
Kimi yurekten sevdiysem,
Yureğini başkasına boldu
Bir muhabbet kuşum vardı,
O da yalnızlıktan oldu
Sen beni hep, goğsunde
Acılarla mı soğurdun anne?
Yoksa, evlat diye,
Koca bir taş mı doğurdun anne?
Eziyet değilim, zahmet değilim,
Musibet hic değilim;
Bir senin mi balına sinek kondu, soylesene!
Doğurdun da beni,
Ne ile yoğurdun anne?
Benim hic hayalim olmadı anne
Ne seni rahat ettirdim,
Ne kendim ettim rahat
Bir mutluluk fotoğrafı bile cektirmedi bu hayat!
Kaybolmuş bir anahtar kadar
Sahipsizim anne
Ne omzumda bir dost eli,
Ne sacımda bir şefkat
Say ki yollardan akan,
Şu faydasız camurdum anne
Say ki ıslanmaktan uşumektim,
Say ki yağmurdum anne!
Bunca yıldır gozyaşını,
Hangi denizlere sakladın?
Oy ben oleyim,
Sen beni ne diye doğurdun anne?
Hayat nedir, nedir ki anne;
Bir oyun, bir masal değil mi?
Bak, kırıldı oyuncaklarım
Omrum gitti,
Sevdam bitti
İnan, ben hic buyumedim ki
Yusuf Hayaloğlu
“En az benimki kadar annemin de ahı tutar sana. Burnumdan getirdiğin sut onun sonucta.” (Cemal Sureya)
Anneler Gunu
yeşildir artık yureğinde kara bulut
bugun anneler gunu annem beni unut
evde acılar koynuna yan gelip yatmış
inadına giyin sen de mayısa batmış
yuru sokakta cocukların duşu aksın
yuru ki saksıda cicekler sana baksın
diline gec anılarından bir turku sec
beş yıl buyuduğum okulun onunden gec
ıslanırsa anıların guneşte kurut
senin gunun bugun unutma, beni unut
git mavi denizin tam kıyısında dur
durma eteğinden beni bir daha savur
annem yıldız kayıyor icinden dilek tut
koşuyor sana kısa pantolonlu cocuk
gozunde, gozumde, gozlerinde bin umut
Nevzat Celik
“Bana okuduğum kitapların en guzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, soyleyeyim. Annemdir.” (Abraham Lincoln)
Anneler Neden Bayramda Kanar
.
pazen elbiseler dikmeye otururdu annem bayram onceleri
gul desenli yerlerde elini dikerdi
anısı iğnelerde
.
biz bir gokyuzu atlasında yitirdik kardeşce ormanımızı
saclarında kaldı erken kar
guluşu gec kalan yağmur sıcaklığında
.
sus/uzluğumuz makilik, yetim cocuk sıskalığında
ah annem cılız derdi, arık derdi, kuru derdi anlamazdık
aymazlığımızı hoşgor
.
utanır oldum gozlerini bulandırmaktan mevsim yazken
kışları kim saklar koynunda kanat kanat acılırken
anneler neden bayramlarda kanar
.
buldum bilemedim bildim bulamadım
kurşun neden seker annelerin goğsunde derdim
derlerdi: evlatları vardır
Barış Erdoğan
“Cocuğunu kaybeden bir anne icin her gun ilk gundur; bu ıstırap ihtiyarlamaz.” (Victor Hugo)
Bugun de Olmedim Anne Yureğimi bir kalkan bilip sokaklara cıktım
Kahvelerde oturdum cocuklarla konuştum
Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum
Bugun de olmedim anne
Kapalıydı kapılar, perdeler ortuk
Silah sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yuzum ayrılığa, bir yuzum hayata donuk
Bugun de olmedim anne
Ustume bir silah doğruldu sandım
Ruzgar, beline dolandığında bir dalın
Korktum, guldum, kendime kızdım
Bugun de olmedim anne
Bana boylesi garip duygular
Bilmem niye gelir, nereye gider?
Dondum işte; acı, yureğimden beynime sızar
Bugun de olmedim anne.
Ahmet Erhan
“Berfo Ana” olarak bilinen Berfo Kırbayır ’ın oğlu Cemil Kırbayır, 12 Eylul 1980 darbesi sonrasında gozaltına alınmış ancak bir daha kendisinden bir haber alınamamıştı. Berfo Ana, ilerleyen yaşına rağmen, kayıp annelerin verdiği butun mucadelelere katılmış, 32 yıl boyunca oğlu Cemil gelir, dışarıda kalır diye kapısını kapatmamış, tanımaz diye evini dahi boyamamıştı.
106 yaşında oğlunun ozlemiyle hayata veda eden Berfo Ana ’nın şahsında tum annelerin “Anneler Gunu” kutlu olsun.