Haklı olarak soracaksınız tabii “Yalnız sozcuğunu neden tırnak icinde yazdınız?” diye. Boyle yazmayı uygun gorduk. Cunku bu adam gercekten yalnız.
Bizlerin “Biraz yalnız kalmak istiyorum artık. Yeter cok sıkıldım bu modern kalabalıklardan” sozundeki, hafif de bir kustahlık iceren yalnızlık kavramından soz etmiyoruz. Bu ceşit bir yalnızlık, mutluluğunu, huzurunu, arkadaşlıklarını bir yana bırakın, yalnızlığını bile sosyal medyada yaşayan bizim gibi “yalnızlık ukalaları” icin gecerli.
Bu adam bildiğiniz tek başına. Kimi kimsesi yok, yani var da yok. Kafka uzerine anlatılacak cok şey var. Konuyu dağıtmayalım. Franz Kafka kimdir? Okuyun hadi! Bize anlatacak cok şeyi var bu mutsuzluk abidesinin.
Doğuştan şanssız
Franz Kafka, Almanca konuşan Yahudi bir ailenin cocuğudur. 3 Temmuz 1883 ’te Prag ’da Hermann ve Julie Kafka ’nın altı cocuğunun ilki olarak dunyaya gelmiştir. İki erkek kardeşi daha bebekken olmuştur. Uc kız kardeşinin de Nazi zulmu altında toplama kamplarında olduğu bilinmektedir.
Kilometre taşı 1: Cocukluğu
Kafka kotu bir cocukluk donemi gecirdi. Ozellikle de babasıyla hic anlaşamadı. Kafka uzerindeki baba baskısı cocukluk yıllarından başlayıp uzun bir sure devam etti. Babasına karşı beslediği tek duygu -eserlerinden de anlaşılacağı uzere- nefretti. Almanca konuştuğu icin Cekler tarafından, Yahudi olduğu icin de Almanlar tarafından sevilmedi.
Bir hukukcu yetişiyor
Lise eğitimini 1901 yılında başarıyla tamamladı. 1901 ’den 1906 ’ya kadar Prag ’daki Karl-Ferdinand Universitesi ’nde oğrenim gordu. Sonra hukuk okumaya karar verdi. Beş yıllık hukuk eğitiminden sonra Albert Weber ’in yanında ucretsiz hukuk stajı yapma şansını buldu ve ceza hukuku alanında ilerleme kararı aldı.
Kilometre taşı 2: Babasıyla ilişkisi
Kafka ’nın yaşamının en onemli noktasıdır babasıyla olan ilişkisi. Kafka ’nın tum yaşamında ve eserlerinde doğrudan etkisini gorebiliriz bu zorba adamın. Bu ilişkiyi ve babasına karşı hislerini Kafka anlatsın:
Asker selamı vermeyi ve asker gibi yurumeyi becerdiğim zaman desteklerdin beni, ama ben geleceğin askeri değildim ya da iştahla yemek yiyebildiğim, hatta yanı sıra bir bira da icebildiğim zaman desteklerdin ya da anlamadığım şarkıları tekrar edebildiğim veya senin en sevdiğin lafları senin peşinden geveleyebildiğim zaman, ama bunların hicbiri benim geleceğimin bir parcası değildi. Ve aslında bugun bile, herhangi bir konuda, ucu ancak sana da dokunuyorsa, zedelediğim veya benim şahsında zedelenen (Orneğin Pepa beni azarladığı zaman) senin onurunsa destekliyorsun beni. O zaman destekleniyorum, bana değerim hatırlatılıyor, yapmaya hakkım olan hamlelere dikkatim cekiliyor ve Pepa mutlak bir bicimde mahkûm ediliyor. Ama şimdiki yaşımda artık desteğine neredeyse hic ihtiyac duymadığımı bir kenara bıraksak bile, ancak oncelikle soz konusu olan ben değilsem, gelen desteğin bana ne faydası olacak? (Babaya Mektup)
Veeeeeeeeeee Max Brod ’la tanışma
Franz Kafka 1907 ’de “Assicurazioni Generali” adlı İtalyan bir sigorta şirketinde calışmaya başladı. Kafka ’nın Max Brod ile tanışması ve dost olması aynı yıllara rastlar. Max Brod sayesinde edebiyat dunyasına giren Kafka, Felix Qeltsch, Oskar Baum ve Franz Werfel gibi onemli edebiyatcılarla tanıştı. Brod, Kafka ’nın hayatındaki en onemli kişilerden biriydi ve onun icin bir donum noktasıydı.
“Elde var huzun” hikÂyeleri: Kadınlar
Beklendiği uzere Kafka ’nın hayatına birkac kadın girmiştir. İlki iki kez nişanlanıp bir turlu evlenemediği Felice Bauer ’dir. (Bkz. Sevgili Felice ’ye Mektuplar) 1920 yılında ise Kafka, Milena Jesenka ile mektuplaşmaya başladı. Evli olan Milena ile mektuplaşmaları -birlikteliklerinin imkÂnsızlığına rağmen- yıllar surmuştur. (Bkz. Milena ’ya Mektuplar) Son olarak da bir bebek bakıcısı olan Dora Diamant. Kafka ’nın olmeden once adını andığı bir kadındır Dora. (Bkz. Yukarıdaki fotoğraf)
Bir dışlanmışlık bildirisi: Donuşum
Bu kitap Kafka ’nın en bilinen, en populer kitabıdır. Babasının hayatındaki etkisini en cok bu kitabında hissederiz. Kitapta bir anda bocek olarak uyanan kişi Kafka ’dan başkası değildir. Kendini bir bocek olarak tasvir etmiştir. Cunku Kafka babasının gozunde bir bocekten daha fazlası değildir. Boceğe donuştuğu sabah bile işe nasıl gideceğini duşunen bir karakter (Gregor Samsa) yaratarak, icinde bulunduğu sosyal koşulları olağanustu bir şekilde yansıtmıştır okuyucuya.
Dava: Yargılanıyorsam kesin bir sucum vardır!
Diğer kitaplarındaki gibi sıradışı bir girişi vardır bu kitabın da. Bir sabah uyandığında sebebini bilmediği bir suctan dolayı dava edildiğini oğreniyor Joseph K. Bir sabah uyandığında bir boceğe donuştuğunu fark eden Gregor Samsa ’ya ne kadar da benziyor değil mi? Bitmeyen sucluluk psikolojisi, benlik algısında kırılma, kendi kendini otekileştirme Kafka ’nın vazgecilmezleri zaten.
Burokrasiye lanet: Şato
Kafka ’nın, o oldukten sonra yayınlanan kitabıdır Şato. Kitabı tamamlayamadan olmuştur. Bu kitapta da kadastrocu olan K ’nın bir okulda hademe olarak işe başlaması ve yuksek bir mevkiye ulaşabilmek icin burokrasiye karşı verdiği mucadele anlatılmaktadır. Yine kendisinden yola cıkarak yarattığı bir romandır bu.
Bir aşkın anatomisi: Milena ’ya mektuplar
Hicbir zaman kavuşamadığı Milena ’yla (cunku Milena evliydi) mektuplaşmalarından oluşur bu kitap. O yazışmalardan birisinde şoyle yazmıştır:
Ah Milena! Denize duşmuşuz sanki, elimizde olmadan oradan oraya surukleniyoruz. Boğulmuyorsak, bu da kotuluk olsun diyedir.
(Şimdi elinizdeki mouse ’u bırakın ve ayaklarınızı uzatıp duşunun. Sonra gelin ama. Bitmedi daha.)
40 yaşında olmek…
1917 yılının ağustos ayında bir gece Kafka ’nın ağzından kan gelir. Akciğer kanseri teşhisi konulur Kafka ’ya. 1918 ’de gribe yakalanır. Gırtlağına kadar ilerleyen kanser yuzunden artık konuşma yetisini de kaybetmiştir Kafka. Hastalık cok ilerlediği icin cerrahi mudahale de yapılamaz ve 3 Haziran 1924 tarihinde hayata gozlerini yumar. Kendisinden sonra olen annesini ve babasını da -dalga gecer gibi- Kafka ’nın gomulduğu mezara defnederler. Yani Kafka oldukten sonra bile kurtulamamıştır babasından.
“Eserlerimi yak”
Kafka en yakın arkadaşı Max Brod ’a, olumunden sonra tum eserlerini yakmasını soylemiştir. (Ek bilgi: Max Brod, Nazi istilasından sonra eserleri İsrail ’e kacırmıştır.) Bunun temel sebebinin, Kafka ’nın artık kronik hale gelen ozguven problemi olduğu soylenmektedir. Kendisine o kadar guvenmiyordur ki, iyi bir yazar olmadığını, eserlerinin bir *oka yaramadığını duşunuyordu belki de. Ya da belki de onun icin bir şeyler yazmak sadece ve sadece bir hayatta kalma durtusuydu. Yazarak yaşayabiliyordu belki de, kim bilir… Bir belgede Kafka şunları yazmıştı:
Ortaya koyduğum butun eserlerden sadece şu belirttiklerim gecerlidir: Yargı, Ateşci, Donuşum, Ceza Kolonisi, Koy Hekimi; hikÂyelerimden ise Aclık Sanatı. (“Gozlem”in bir orneğinin kalmasını istiyorum, kimse bu hikÂyeyi yok etme zahmeti cekmesin, fakat onun yeni basımının olmasını da istemiyorum.) Bu belirttiğim beş kitabın ve hikÂyenin gecerli olduğunu soylemem, kesinlikle onların yeniden basılıp, yayımlanması anlamına gelmesin. Aksine ben bu eserlerin hepsinin yakılıp yok edilmesinden yanayım. Eğer bu kitaplara ulaşmak isteyenler varsa onlara da engel olamam.
Yıkım sonrası
Max Brod 1945 ’te eserleri sekreteri Ester Hoffe ’ye gondermiştir. Hoffe ’ye gonderilen eserlerin bir kısmı belli bir para karşılığı Londra ’daki bir edebiyat arşivine kaldırılmıştır. Diğer el yazmalarını ise Hoffe, kızları Eva ve Ruth Hoffe ’ye gondermiştir. (İlerleyen yıllarda, Kafka Yahudi olduğu icin İsrail de bu eserler uzerinde hak iddia etmiştir.)
Kafkaesque (Kafkaesk) “Kafkavari” anlamına gelir ve Kafka ’nın ne derece orijinal bir yazar olduğunu gosteren kavramdır bu. Kitaplarındaki karakterlerin, olayların ve bu karakterlerin ruh hallerinin -o donemde- gercek dunyada bir karşılığı olmadığı icin ortaya cıkmıştır bu kavram. Tam olarak gerceklikten kopmanın, kişinin -icinde bulunduğu koşullara bağlı olarak- kendi yarattığı dunyada boğulmasının tasviridir. (Gerci Jesse “bitch” Pinkman muhtemelen ne anlama geldiğini bilmiyor. Yanındakilerin de bilmediği yuzlerinden belli zaten.)
Kafka Muzesi
Kafka ’nın Prag ’daki evi muze haline getirilmiştir. Ticari amacla boyle bir girişimde bulunulduğu yonunde eleştiriler almıştır.
Uzerine konferans duzenlenecek kadar
1963 yılında Prag ’daki Liblice Şatosu ’nda Kafka uzerine uluslararası bir konferans duzenlenmiştir. Konferansa Roger Garaudy, Ernst Fischer gibi yazarlar katılmıştır.
Onu en iyi tanıtan kitap (mı?)
Gustav Janouch ’un bir kitabı bu. Babası Kafka ’yla arkadaş olan Janouch ’un, Kafka ’yla yaptığı konuşmalardan oluşuyor bu kitap. Kafka ’yı daha iyi tanımak acısından iyi bir tercih olabilir (Kafka ’nın kitaplarını okumak haricinde elbette).
Cizgilerle Kafka
Kafka ’nın Dava ’sının cizgi romanı bu da. Okuması eğlenceli bir eser.
Franz Kafka ’s It ’s a Wonderful Life
1995 yapımı Oscar odullu bir kısa film.
Kentler ve Golgeler: Prag Prag ’ın ve -kacınılmaz olarak- Kafka ’nın anlatıldığı bir belgesel…
Piotr Dumala ’dan Franz Kafka kesitleri https://vimeo.com/24882922
Piotr Dumala ’nın bu 16 dakikalık animasyonu, Kafka ’nın hayatından kesitler sunuyor.
Kafuka: Inaka Isha http://youtu.be/JrSc53iH3Dc
“Kafka: A Country Doctor” adıyla da bilinen 2007 yapımı kısa film. Koji Yamamura ’nın yonetmenliğini yaptığı bu film, Kafka ’nın oykusune birebir bağlı kalmasıyla, hikÂyedeki tasvirleri olduğu gibi yansıtmasıyla unlu.
Google Kafka ’yı unutmadı
Doğumunun 130. yıldonumunde Google da Kafka ’yı unutmamış, onun icin bir doodle hazırlamıştı. (Bu yıl donumunde biz de unutmadık.)
Kafka anıtı
Prag ’da (Prag demek Kafka demek olunca) bir heykeli bulunmaktadır.
Bonus 1: Kafka Cafe – Cafe Kafka – Kafka Cafe Pub
Uc farklı mekÂndan soz ettiğimiz icin her ucunu de yazmayı uygun gorduk başlığa. Kafka Cafe Beşiktaş ’ta, Cafe Kafka Kadıkoy ’de bulunmaktadır. Beşiktaş ’taki Alkım Kitabevi ’nin icindedir, Cafe Kafka da Kadıkoy ’dedir. Kafka Cafe Pub ise Ankara ’da Olgunlar Sokak ’tadır.
Bonus 2: Romandan bilgisayar oyununa Evet, şaşırtıcı ama Rus oyun tasarımcısı Mif2000 Kafka ’nın romanlarını bilgisayar oyunlarına uyarlamış.
Bonus 3: Kafka ’yı bi rahat bırakmayan adam Bu kişi tabii ki Umut Sarıkaya. Belli aralıklarla cizdiği Kafka karikaturleriyle Kafka ’yı tam da unuttu unutacak olan bizlere “Olm manyak mısınız, Kafka unutulur mu lan!” diyor. Onun sayesinde her an yanımızda, aklımızda oluyor bu buyuk yazar. Kendisi de bunu kabul ediyor zaten.
Bonus 4: Romandan sinemaya Kafka
Elbette sinemaya uyarlanan romanları da var Kafka ’nın, olmazsa olmazdı zaten. Bunlardan birisi Inaka Isha / A Country Doctor idi.
Bonus 5: Cemal Sureya ’dan Kafka ’ya
Cemal Sureya, Gocebe adlı şiirinde -kitabın da adıdır aynı zamanda- oyle guzel bir yerde kullanmıştır ki Kafka ’yı, Âşık eder insanı kendine bir kez daha.

Bir mezarın doğurduğu iştahlı bir cocuktur Anadolu şiiri
Ey şiir arayıcısı ey esrik kişi
Şu son donemecini de aşınca gecenin
Doğacak gun artık gunduze ilişkin değil
Bu ağartı ancak yurekle karşılanabilir
Butun iş orda işte, ordan usturuplu gecmesini bil
Tutsaksan ellerin sıvışır gider zincirlerinden
Ve balyozla vursalar mısralarına
Soylu bir demir sesi yukselir
Soylu buyuk ve mavi bir demir sesi
Ellerim gece yatısına cağrılmış
Ve
Telaşsız gorunmeye calışan bir Kafka gibi
Yuzum giyotine abone