
İnsanlara kayıtsızlığına, umursamazlığına karşın sevdiklerini de tutku derecesinde seven, onlara delicesine bağlanan, seruvenci, girişimci ve gezginci bir ruha sahip olan bir şairi; Cahit Zarifoğlu ’nu şiirleriyle anmak istedik bu listemizde. İşte on beş maddede Cahit Zarifoğlu ve şiirlerinden ornekler…
1. Sultan
Seckin bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri ACZ tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş ruyaymış
Gecen ibadetler ozurlu
Eski gunahlar dipdiri
“1940 ’ta Ankara ’da doğdum. Rahmetli babam hÂkimdi. Bu vesile ile cocukluğum Guneydoğu ’da gecti. İlkokula Siverek ’te başladım. Maraş ve Ankara ’da bitirdim. Ortaokula ise Kızılcahamam ’da başladım, liseyi Maraş ’ta tamamladım. Aslen Maraşlıyım. Ceddimiz 300 yıl kadar once Kafkasya ’dan Maraş ’a gelip yerleşmiş” diye başlar yaşam oykusunu anlatmaya Cahit Zarifoğlu
2. Anlatılmış Gunler
Bulutların yeryuzune doğru sacaklandığı vakitler
Suruleri doyurmuş
Koylere emin bir gece yaymış
Serin ve ılık evlerin seccadelerinde
Yatsılarla nehrolmuş
Helal kadınlarıyla yukarılara bakıp akan
Huzurlu gurbuz ve yetişkin adamlar gibi
Adamlar gibi duruyorlar silahlarının başlarında
Meşakkate
Adeta ısrarla
Yılmadan
Sabretmektedirler
Hukukcu olan babasının sık sık yaptığı gorev yeri değişikliklerinden dolayı yaşanan sıkıntılar nedeniyle daha kucuk yaşta annesi ve babası ayrılır. Babasının bir başka kadınla evlenmesi kucuk cocuğu derinden etkiler. Annesi ile baş başa kalan şairi yaşamı boyunca etkileyecek “yalnızlık” duygusunun temelleri de bu yıllarda atılır. Ve o, yaşamı boyunca babasına karşı hep soğuk ve mesafeli durur.
3. Aşka Dair
Oyle sofralar gordum ki
İnsan kasları vardı tabaklarda
O eğik govdeler onunde yalnızlık
Her şeyi birbirinden uzağa carpıyordu
Bir kadın
Bir erkek
Gizlice soluyordu
Kendisini ”Aslen Maraşlıyım” diye tanımlayan Zarifoğlu “Kara Mektep” diye bilinen Kahramanmaraş Lisesindeyken şiir ve kompozisyonlar yazarak tanışır edebiyatla. Kendi deyişiyle ”Usta hikayeci” Rasim Ozdenoren, şair Erdem Beyazıt, şair Alaeddin Ozdenoren ile aynı sıralarda okur.
4. Mavi Gok Orada Mı?
Bakıyorsun kuşlar hazır
Sokak lambaları yanık unutulmuş
Bir Kadıkoy vapuru hınca hınc insan
Cok gecmeyecek
Martılar beyhude turlar atacak
Kıyılar lağım konserve kutuları
Mısır kocanları
Sevgi aranabilir yine
”Ne korkunc bir iklimdi cocukluğum” diyen Zarifoğlu yirmili yaşlarda genc bir şair iken ”İkinci Yeni Şiiri” Turkiye ’nin edebiyat gundemini belirlemeye başlar. İşte şiir hayatı boyunca, yani “şiirin mayalanma surecinde aklın mahiyetini yeniden sorgulama” doneminde, İkinci Yeninin bu ”akıl sorgulaması” Zarifoğlu ’nu da etkiler.
5. Sen Kuş Olup Gidersin Bir Trenle
Uzun bir gecmişimiz var
Hic yorulmadan
En azından bir kere
Eğlenceli beşik
Ha biz varız
Ha biz maskeli balo
Saygıya durup ustun bir gecede
Bir sır payı katlayıp
Sade bir kahveden
Keyifsiz bir detayın hukmuyle
Ha biz yokuz
Ha biz seferde
Ya bu kez olenleri gormeliysek
Ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle
Parka dolalım
Park bizi alır once
İce kapanıklığına, dalgınlığına, zeki olmasına karşın alabildiğine inatcıdır şairimiz. Lise yıllarında arkadaşlarına cebir, geometri dersleri verir. Fakat kendisi bir yıl edebiyat ve cebir derslerinden, iki yıl da yalnız cebir dersinden sınıfta kalır. İnat eder ve kitapların kapağını acmaz. Edebiyat sınavına girer, hic bir soruya cevap vermez. Cebir sınavlarında da aynı tutumu surdurur. İşte bu surecte bir yandan şiir yazarken bir yandan da mahalli gazetelerde calışmaya başlar.
6. Ayna
Ve gozum eşyamda değil
Yoruldum maddemden
Ta ki dunya bitti
Koşk kurdum sakin oldum
Zarifoğlu, arkadaşlarının “Cahit şiir gibi gureş tutardı.” dediklerince lise yıllarında gureş sporuna ilgi duyar ve Maraş Gureş Kulubune kaydolur. Cok iyi gureş tutan Zarifoğlu, lise son sınıftayken bu sefer de pilotluğa merak sarar; pilot olma sevdasına kapılan Zarifoğlu sonunda bir yolunu bulup Turk Kuşu Kampı´na katılır. Uc ay kurs gorur ve brovesini alır. Planorle ucar ve motorsuz ucak kullanmaya başlar.
7. Efendim
Bir mektup hikayemiz olacak
Baştan başa notalar bulbul ağızları
Dik kafalı bir baş goruyorlar
Başını eğmiş dalların yaprağında
Zayıf bir cocuk yuzu, gulumsuyor
Dikkatle bak, korku dolu bakışları
O boğulurken gulucukler
Sacılıyor
Şiirleri lise yıllarında okul dergisi olan “Hamle”de, sonra da İstanbul´daki edebiyat dergilerinde yayınlanmaya başlar. 1959 yılında Maraş´ta bir yıl vekil oğretmenlik yapan Zarifoğlu, nihayet Maraş Lisesini arkadaşlarından uc yıl gecikmeyle bitirir ve 1961 yılında İstanbul ’a gelir.
8. Evet
Evet hatırladım
Kucuk basit şeyler
Yetiyor kederlenmeye
Ya mutluluğa…
O yılları “Liseden sonra İstanbul Universitesi Edebiyat Fakultesi Alman Dili ve Edebiyatını bitirdim. Oğrenciliğim sırasında calışmak zorundaydım. Muhtelif gazetelerde sayfa sekreteri olarak calıştım. Bu yuzden tahsilim biraz ağır aksak ilerledi. Butun bunlar zarfında vazgecmediğim, değişmeyen, istikrarlı bir yonum vardı, o da şairliğim ve yazarlığımdı.” diye anlatır Cahit Zarifoğlu.
9. Guneş İnip Suya Dokun
Bir ara neydi o bulutlar
Somurtkan dudakları yere sarkan
Arkasında deniz alev alan adam
Cehrem sarsılıyor bakmaktan
Guneş inip suya dokun
Nehre yaslanıp baş aşağı koşan bir yaşlı ağac ol
Zarifoğlu´nun, kendine ait tutkuyla bağlandığı cok şey vardı. İnsanlara kayıtsızlığına, umursamazlığına karşı, sevdiklerini de tutku derecesinde sever, onlara delicesine bağlanırdı. Seruvenci, girişimci ve gezginci bir ruha sahip olan şair, gencliğinde otostopla Avrupa´nın belli başlı ulkelerini bir uctan diğer uca gezmiş, dolaşmış ve dostlar edinmişti.
10. Kutsal Mavi Cocuk
Ellerin cıktı ve goğun ortasına geldi
Tarlada
Bakışı gittikce yer toprağına
Cakılan
Bu kadar beklerken habersizdi
Ve hatta onlar da habersizdiler
Şiirlerini Papirus, Yeni Dergi, Turk Dili ve Soyut gibi edebiyat dergilerinde yayımlar. Nihayet soz konusu edebiyat dergilerinde yayınlanmış olan şiirlerini kitaplaştırmak ister. Borc, dert ve ac kalma pahasına şiirlerini kitaplaştırır. Zarifoğlu ’nun “İşaret Cocukları”yla başlayan şiir seruveni “Yedi Guzel Adam”la surer ve “Menziller”le odaklanır.
11. Olu Atlar
Karışık bir ic deniz bunalımı
Zafersiz bir kalyonda
Olumun her anki hatırasından uzak
İnsanı her halinden tanıyan
Sakat bir olu atlar alıcısı
“Bir yerde cok titiz bir insanım, bir bakıma da hic titiz değilim. Gorunuşte bir duzensizlik icindeyim; ama her şey zihnimde benim de şaştığım bir disiplin ve duzen icindedir. Şu masanın halini goruyorsun. Cekmeceler de oyle; ama soyleyin bir şey, onu gozum kapalı cıkarayım. Hayatım da oyle, bir telaş icinde parcalanmış gibiyim. Ama saati saatine programlanmışımdır. Şiiri de ne zaman yazacağımı bilmiyorum. Memur gibi, durum oyle gerektiriyor.” diye anlatır kendini.
12. Zarif Coban
O guzeli bana verseler
Tombul kuzuların aşkına
Yaylalara atlas kilim serseler
Tombul kuzuların aşkına
13. Busat
Artist milletizdir.
Bizde defaten olunur
Ve kalkılır ki sofralardan
Hamd u senalarla, palalarla
El yıkanmadan
Ağız misvaklanmadan
Zinhar vurulmaz ha
Ne dosta ne duşmana
1986 yılında son şiir kitabı olan “Korku ve Yakarış” yayınlanır. Boylelikle hayatın butun inceliklerini kuşanmış bir zarif insan, bir şiirsel yurek olarak Menziller´den sonra korku ve yakarışın şiirini yazar. Yaşamakla olum arasında, korku ve umidi bir yay gibi geren, gerdikce daha bir zarifleşen, şiirleşen ve gizemli bir dunyanın fotoğrafını cekmeyi başaran Zarifoğlu, 1987 yılı başında hastalanır ve 7 Haziran 1987´de hayatını kaybeder.
14. Anılar Defterinde Gul Yaprağı
Anılar defterinde gul yaprağı gibi
Unutuldum, kurudum
Başıma duşmuş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kim bilir
Ruzgarlı eteklerinle
Kim bilir hangi iklimdesin
Kendisine ozgu şiiriyle tanınan Zarifoğlu ’nda şairlik bir mizactır sanki. Şiiri dıştan cok ice donuk bir anlatıma yonelir. İc urperişleriyle, hayretle başlayan şiiri, metafizik urpertiyle bilgeliğe ulaşır. HikÂye, roman ve gunluk turunde yazdığı kitaplarında da şair duyarlığı egemendir. Cocuklar icin yazdığı kitaplarda fantezi ve olağanustu gercekler dunyası ile hayaller dunyası ic icedir
15. Yanma
Sevdiğim
Once kemir bu tel orguleri govdemden
Gec derimin altındaki tehlikeleri
Yurek kızgın bir kuma devrilmeden
Yokla beni
Anlıyorum kacmaya zaman yok
Şafak birden doğrulacak
Eşi Berat Zarifoğlu anlatıyor: “Bir gun Cahit Bey ’e bana hic şiir yazmadığını soyledim. O da kÂğıdı kalemi eline alıp yazmaya başladı. Soyledikten sonra bir anlamı yok dedim, bana baktı oturdu ve o şiiri yazdı. Onu her okuduğumda farklı duygulara kapılırım, zaman gectikce ona olan ozlemim artıyor. Oyle mukemmel, adı gibi oyle zarif bir insandı ki ondan sonra insan algım değişti. Yerini de kimse alamadı zaten.”