
Georges Perec kimdir? Kendileri fransız sosyolog, edebiyatcı, yeri geldi mi yonetmen ve belgeselci. Amacı edebiyatın sınırlarını genişletmek olan meşhur “oulipo” akımının da babalarındandır. Butun omrunu Paris ’de gecirmiş biri olarak kendisine tam anlamıyla saf kan parisien desek yalan olmaz. Kimileri deneysel calışmalarından mutevellit kendisini manyak olarak adlandırsa dahi, alışılmışın dışında bir şey yapana manyak demek adettendir bizde.
Kayboluş
Perec, fransızcada en cok kullanılan harf olan e ’yi bir kez dahi kullanmadan yazmıştır bu kitabı. (Cemal Yardımcı da turkceye hic e harfi kullanmadan cevirmiştir, helal olsun vallahi.) II.Dunya Savaşında babasını ve Auschwitz toplama kampında annesini kaybeden Perec hayatındaki bu en onemli boşluğu bir harfi ortadan kaldırarak anlatıyor. Enis Batur kitapla ilgili en buyuk paradoksu icin cok yerinde bir laf etmiş : “Cok sık karşılaşılan bir harfin asla okur karşısına cıkmayacağı bir roman yazmaya soyunan yazarın adında dort posta o harfin bulunması.”
Le Grand Palindrome
Palindrome tersten okunuşu da aynı olan sozcuk ya da cumledir. Sınırları zorlamak derken ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha bu eseriyle gosteren Perec 5000 harflik palindrome doşemiştir. Tabi ki turkceye bir cevirisi mevcut değil, fransızca bilen adam bile zar zor anlıyor nerde kalmış cevirmek allasen. Bizde palindrome dediğin “ilac ic Ali”dir.
Yaşam Kullanma Kılavuzu
Paris ’te bir bina ve her kattaki kiracılar,yaşantıları gerekli-gereksiz tum detaylarıyla ve gercek oykuleriyle anlatılıyor. Bir asansorun bile tarihi vardır bu kitapta ki her detay yap-bozun bir parcasıdır. Duzenli bir duzensizliği anlatır adeta ve Perec herşeyi bu kitaba doluşturarak koca bir yap-boz elde eder. Enis Batur ’da durur mu, bunun uzerine “Perec Kullanma Kılavuzu”nu cıkarmıştır.
Olağan-ici: Gundelik Hayatın Envanteri
Perec gundelik hayatta her gun yaptığımız ve uzerine hic duşunmediğimiz şeyleri parcalara ayırıyor ve yaşadıklarımızın dokumunu yapıyor. Mesela “samimi yanlarıyla iki yuz kırk uc kartpostal” başlığı altında bu kartpostalların her birini teker teker yazmış, “bin dokuz yuz yetmiş dort senesi boyunca boğazımdan gecen sıvı ve katı besinleri envanterleme girişimi”nde hepsini kategorize ederek sıralamıştır. Hayatımızda sıradan olanı cekip cıkartmış ve neredeyse calışma masamızın uzerindekileri bile envanterlemiştir.
Uyuyan Adam
Perec bu otobiyografik kitabında (ki kendisi hic bir zaman alenen bu bir otobiyografidir dememiştir) bir insanın toplumsal baskı altında ezilişini anlatır. Uyuyan adama gore her hareketimiz, ne zaman konuşacağımız, hangi mesleğe sahip olacağımız, kiminle evleneceğimiz ve hatta nasıl oleceğimiz dahi onceden birileri tarafından belirlenmiştir. Bu fikirleri sonunda onu pasif bir direnişe iter ki bu da onu sosyal intihara surukler. Kitap ayrıca Georgec Perec ve Bernard Queysanne yonetmenliğinde sinemaya da aktarılmıştır.
Bahcedeki gidonları kromajlı pırpır da neyin nesi?
Ana karakterinin adının her sayfada değiştiği ve gercek adını bir turlu oğrenemediğimiz bu kişi bir askerdir ve cavuş Henri Pollak ’tan yaklaşan Cezayir savaşına gitmesine engel olacak bir şey yapmasını ister. Curuk raporu mu dersinizi, hava değişimi mi dersiniz işte oyle bir şeyler. Bu talebinin sonucu olarak bizim ana karakterin karşısına iki yol cıkar; sakatlık ya da akıl hastanesi. Kitabın konusundan bağımsız olarak icinde muhteşem bir zeytinli pilav tarifi de bulunuyor hanımlara duyurulur.
W ya da Bir Cocukluk Hatırası
Bu kitap peş peşe iki metinden oluşmakta.. Birinci metin icin biyografik diyebiliriz ki icinde baştan yaratılmak istenen bir gecmişi, aileyi, hayata karşı ilk izlenimleri, ilk gorulen filmi barındırır. İkinci metinse faşizan ve sporla yonetilen utopik bir toplumu anlatır.
Ucret Artış Talebinde Bulunmak İcin Servis Şefine Yanaşma Sanatı ve Bicimi
Calışan herkesin başına gelmiş ya da gelecek bir “zam talep etme” hikayesi. Fakat Perec bu kitabı yazarken olabilecek tum ihtimalleri goz onune alarak yazmış. Patronun kapısını caldığınızda orda olmama ihtimalinde yapabilecekleriniz ya da orda olmasına rağmen oğle yemeğinde balık yemiş olma ihtimali ve balığın kılcığını boğazına takılıp tum keyfini kacırmış olma ihtimalini bile. Evet olabilecek tum ihtimaller. Zaten bu rehber kitabı okuyup hala zam alamadıysanız işi bırakın derim. Ve ayrıca Perec kitap boyunca yoğunlaştırma kaygısıyla hic bir noktalama işareti kullanmamış ve aslında okunabilirliği bulunmayan bir metin yazmak istemişmiş.
Harikalar Odası
Bu kitap Perec ’in sanatsal vasiyeti olarak anılır. Sahte tablolar uzerine sahte bir anlatımdır ve zaman zaman bir muzede o tabloyu izleymişcesine bir betimlemeye sahiptir.
Şeyler
60 ’lı yılların Fransız toplumunun sert bir tanımının yapıldığı kitapta bir kac kişiden oluşan bir arkadaş grubu ve zamanla bu grubun iletişiminin supersonik ust duzeylere ulaşmasıyla kendilerine ait bir dunya ve hatta terminoloji kurarak paylaşımlarını anlatır. İnsan-nesne ilişkisi uzerine muthiş detaycı bu kitap başka bir acıdansa mutluluğun limitlerinden bahseder. Nesnelerin hayatımızdaki yerleri ve onlara verdiğimiz değerler ve bir noktada bu nesnelerin daha da fazlasını talep etmemiz. Ve kitap Marx ’ın şu sozleriyle biter : “Sonuc kadar arac da gerceğin bir parcasını oluşturur. Gercek arayışının kendisinin de gercek olması gerekir; gercek araştırma, acık kokları sonucta birleşen, ortaya serilmiş bir gercektir.”