İcimizde “tesirli” parcalar bırakan, her yazdığının altını koyu kırmızı kalemlerle cizmek istediğimiz, kendini anlatırken aslında hepimizin hissettiklerini, yaşadıklarını en saf, en şeffaf haliyle yuzumuze carpan Ali Lidar ’dan bahsedeceğiz size bugun. Ondan ve onun hissettirdiklerinden dem vuracağız zaman zaman, ara sıra gozumuze toz kacıracak, sevdiceğimize mesaj atmamak icin kendimizi zor tutacağız.
Daha once Ali Ata Bak programımızda konuk edip bağrımıza bağrımıza bastığımız Ali Lidar en derin, en tesirli parcalarıyla alengirli alengirli karşınızda efendim.
Kimseler anlamaz beni ihtimal tek sen anlarsın
Sen nerdesin ben nerdeyim ne ictim boyle ne tuhaf
Ne cok tuhaf dedim oysa hic sevmem tuhaf lafını
Bu bile tuhaf işte
Bak hazır sarhoşken sana bir sır vereyim
Saat on ikiden sonra nefes alan her şey eşit
Cevremdeki her şeyin sıradanlaşmaya başladığını fark ettiğimde buyuduğumu anladım
Kaygı ve sevgi ve ozlem ve sarılma isteği…İlle de o sarılma isteği…Nasıl anlatılır bu? Sana sarılmak istiyorum. Yazınca olmuyor işte, soyleyince de eksik
Ne kadar uzak soylemek hissetmenin. Bazen insan bin kusur kilometre uzaktayken bile o kadar cok sarmak ister ki sonunda sarılır. Korkunc guclu bir sarılmadır bu ustelik. Sert ve metafizik…Gercek bir sarılma olmaz belki ama nedir ki zaten gercek?
İcime bakmıştın once bayılacağımı sanmıştım
Yatağına yirmi gun bile uğramasa ailesi dahil, kimse fark etmezdi. Farkındaydı olup biten her şeyin… Gulumsemekten vazgecti. Gecti…
Seni seviyorum ben biliyorsun değil mi?
Her şey gecer aşk kalır
Bellek yavşak bir duşman gibi davranıyor bazen… Canını yakacak şeyleri tamamen unutmana izin vermiyor
Doğup buyuduğu yere ait değil insan… Acı cektiği ya da cok mutlu olduğu yere de ait değil… İnsan, olmak isteyip de olamadığı yere ait… Şey gibi bir his işte bu; cok, cok susamak gibi…
Unutur gibi olursun bazen… Bir sure… Ondan once nasıl akıyorsa oyle akıyor gibi gelir hayat… Bir sure… Başka şeylerle uğraşıp, başka şeylere heyecanlanıp, başka şeylere uzulursun…
…Ama bir sure… Oysa hepsi eksiktir. Her neyle meşgulsen tam da onun ortasında geliverir guluşu aklına… O an aklını kaybedersin
Adın uc kere gecti sacma sapan bir filmde
Yalnız olsam cok ağlardım ama annem bakıyordu
Otoban dolusu gurultuyu sıkıştırıp beynime
Anne dedim, hadi cay koy da icelim..
Gidelim buradan… İlaclarını yanına alma. Kitaplarımı almayayım ben de. Biraz da onlar cıldırtmıyor mu bizi? Havası ilac, denizi kitap bir yerlere gidelim…
Sen kalkıp beni uzmemekten bahsediyorsun
Bana ders vermeye kalkma ben dersimi
Yıllar once tek başıma cizgi film izlerken aldım.
Cunku annesi cok meşgul olan cocuklar
Oturup tek başlarına cizgi film izlerler.
Bana empati yapma cunku annem,
Annem empatinin ne olduğunu bilmiyor
“Kendimi dahi anlamına gelen -de gibi hissediyorum. Diğerleriyle bitişik durduğum zaman huzursuzlanıyor, sırıtıyor eğreti gibi duruyorum. Benim ayrı yazılmam lazım kimselerin yanına yakışmıyorum
Ben seni severim aslında da duzenim bozulur diye korkuyorum
Durduk yere başımıza sacma sapan bir aşk cıkar
Sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
İşin yoksa cicek al,sac tara, parfum sık.
Kusmesi,barışması,ayılması,bayılması
Hatta eninde sonunda kacınılmaz ayrılması
Meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
Guzel kadınlar insanın omrunu uzatır derdi.
Bir suru guzel kadın girdi hayatıma
Hepsi ağzıma sıctı..
Bonus: Okumak yetmez bir de bizden izleyin