
Ulkenin alacakaranlıkta yaşadığı yetmişli yılların aykırı cocuğu Ahmet Erhan, 4 Ağustos 2013 tarihinde, henuz 55 yaşındayken hayata veda etti. Ardında coğu huzun kokan şiirleri, odulleri ve kitapları kaldı. Gerci kendisi; “Şairlerin olum gunleriyle değil doğum gunleriyle hatırlanmasını isterim.” Demişti, ama biz onu olum yıldonumunde de anmak istedik. Sevgi ve ozlemle…
1. Zamanı Oy Sesini Sakla
Zamanı oy, sesini sakla… Unutulmasın
Tarih duşur her yazdığının altına
Aynaya bak, yuzunu gom… Unutulmasın
Bir gun kullerin savrulur nasılsa
Bence sen bir gunluk tutmalısın
Solgun guller kurutarak yapraklarında
Yağmurda yuru, izini koru… Unutulmasın
Toprağı eşeleyen cocukların avuclarında
Şimdi kentlerin yalın-kılıc yalnızlığındasın
Gectiğin kırmızı, durduğun yeşil… Unutulmasın
Dimdik onundesin bir fotoğraf karesinin
O fotoğrafta hic sarı kullanılmasın
İyi cocuk ol, acınla buyu… Unutulmasın… (1988)
Son yıllarında kendisini şiir adına saklayan Ahmet Erhan; “Beni artık şair olarak kimse tanımıyor gibi bir duygu var icimde. Ozellikle son on yılda biraz fazla saklandım galiba.” der. Oysa daha yirmili yaşlarındayken Ankara sokaklarında, şiir bilenlerin birbirine gosterdiği isimlerdendir. Şimdiyse Turk şiirinde herkesin bildiği bir isimdir artık. Onlarca kitap, yuzlerce şiir…
2. Yurdum Gibi Yaralıyım
Yurdum gibi yaralıyım
Ne eksik, ne fazla
Derin bir ucurumum
Butun haritalarda
Geceleri cığlıklar
Giriyor duşlerime
Dirlik nedir bilmedim
Yalan yanlış tarihimde
Yurdum gibi yaralıyım
Dunyaya karşı ben
Yıllar değil, yıllar umudumdur
Sessizce kullenen… (1981)
O, hayatı ozelleştirip buyuk harfle yazan biridir ve “Şairlerin olum gunleriyle değil doğum gunleriyle hatırlanmasını isterim.” der.
3. Yaşama Sevinci
Butun guzel kadınlarını bu dunyanın
Sevdim, diyebildiğim zaman
Butun kentlerini gezdim, denizlerine girdim
Ve artık bir tek taş kalmadı tanımadığım,
Bir tek yuz, bir tek yer adı
Soylenecek butun sozleri dinledim ve soyledim
Butun soyleyeceklerimi
Acının butun ucurumlarına indim ve cıktım
Sevincin butun dağlarına
Butun cicekleri kokladım ve kopardım
Butun meyveleri dallarından
Islanmadığım yağmur, savrulmadığım yel kalmadı…
Butun haklı kavgalarında dunyanın
Dovuştum, diyebildiğim zaman
Okudum butun kitapları, butun şiirleri yazdım
Ve topladım butun dillerin en guzel sozlerini,
Sıraladım tek bir sozlukte
Butun mayınları, butun dikenli telleri
Ayıkladım sınırlardan
Ve bir tek zorba cıkmadı onume.
Bu dunyada acı ceken tek bir insan yoktur,
Diyebildiğim zaman
İşte o zaman olebilirim.
Toprağımda bir cığlık olur da buyur
Yaşama sevincim…
8 Şubat 1958, Ankara doğumludur Ahmet Erhan. 1970 ’li yılları, Turkiye ’nin o “Alacakaranlık” yıllarını; her sokakta, her gun silah seslerinin duyulduğu, kardeşin kardeşi vurduğu yılları Ankara ’da yaşar.
4. Yalnızlık
Yalnızlık, yalnızlık
Bari sen elimden tut
Gece yarısı aynalarda
Suclu ve ezik
Gozlerim kan canağı
Cinnete donuşen bir dinginlik
Duruyorum karşında
Şarap taşlaşıyor
Midemde ve beynimde
Mavi mavi tuten sigara
Giderek mora calıyor
Yalnızlık, yalnızlık
Bari sen elimden tut
Suflor kullanma
Dost seslerini dudağınla ısıtıp
Gece hep aynı gece
Karbon kağıdıyla coğaltılmış
Gibi kara ve soğuk
Ellerim beynime alkol serpiyor boyuna
Niye boyle, neden
Sormuyorum artık
Yalnızlık, yalnızlık
Bir kez olsun kuğuların turkusunu
Tersinden soyleyeyim
Olumse olum
Yaşamsa yaşam
Ayna hep aynı ayna…
O alacakaranlık yıllarda Gazi Yuksek Oğretmen Okulu ’nun Turk Dili ve Edebiyatı Bolumune girer. Erken başlar şiirlerini yayımlatmaya, henuz 17 yaşındayken. Militan Dergisinde ilk şiirleri yayımlandığında yıl 1975 ’tir.
5. Veda
Yitirdim cebimdeki butun adresleri
Yağmurlar, yağmurlar ortasında kaldım
Aklımı boğacak o selleri
Ben kendi damarlarımda yarattım
Artık ne bir satır yazı, ne de bir selam
Tek kişilik bu oyunda rol alabilir
Gitti butun seyirciler boşaldı salon
Geride kalan yalnızca, yalnızca maskelerdir
Eli naylon gullu o dostlukların
Bir tek anısı ve sızısı yok icimde
Yitirdim cebimdeki butun adresleri
Kendimi kazandım bir başka bicimde…
Ahmet Erhan ilk şiirlerinde 1970 ’li yılların atmosferini, bireyin o toplumsal olaylar icindeki yalnızlığını, tedirginliklerini yansıtır. 1981 yılında Behcet Necatigil Odulunu kazandığı “Alacakaranlıktaki Ulke” kitabıyla tanınır.
6. Umut
Usul usul geceleyin
Sirenler duyarsan derin
Kapını gokyuzune dayayıp da bekle
Yolunu şaşırmış bir yıldız duşer belki ustune
Başını yastığa gom
Yureğini ay ışığına ayarla
Yorganına sıkıca sarın
Derin bir nefes al
Ve sakın ağlama…
Bir soyleşisinde “Babamın olduğu yaş olan 51 ’i gecmeye calışıyorum” dediği soylenir. Ahmet Erhan 4 Ağustos 2013 ’te, 55 yaşında hayata veda ettiğinde babasını gecmiştir ve hayattan hicbir zaman gecer not alma iddiasında bulunmamıştır.
7. Turku
Uyandım, dağlarda duman
Ovada sabahın tutsusu
Deniz urperiyor uzaktan
Koynunda guneşin gulu
Kanat kanat dağılsam
Unutamam kendi goğumu
Gelirsin bana sulardan
Yuzunde yosunların tulu
Yaşamak, seni seviyorum
Demenin başka turlusu…
Ahmet Erhan ’ın şiirlerindeki karamsarlık, donemin tum şairlerinin ağzına sakız olur adeta. Şair icin “dunyanın en karamsarı” yorumları yapılırken, kendisi bunu pek umursamaz. Zorluklarla gecen yaşamından cok da şikayetci olmaz, bir derviş edasıyla karşılar başına gelenleri…
8. Şair Dunya Sana Kusmuş Diyorlar
Şair, dunya sana kusmuş diyorlar
Sen barışamazken kendinle bile
Her varlık beyninin bir uzantısı olsa neye yarar
Cığrından cıkmış bu evrende…
Doğanın bir anlık dalgınlığından doğdun
Suyun toprağın yalnızlığından
Hep kendi icinde yurur durursun
Tanrıların gucenik kalması bundan
Kumdan kaleler yapıp bozmakta ustune yoktur
Beş duyunu yuzle carptığın gorulmuştur
Şimdilik yirmi dort bilinmeyenli bir denklem
Bir gun elbet aylara, gunlere de bolunur
Şair, dunya sana kusmuş diyorlar
Enlemleri boylamları birbirine karıştırdığın icin
Bizimle uzlaşmadı, diye bağırıyor dini butun olanlar
Sonun kotuye varacak, bildiririm… (1982)
Ankara Esat ’ta yalnız yaşayan, kendi halinde bir oğretmendir Ahmet Erhan. Gecenin ucunde evini polis basar ve İkinci Şube ’ye goturulur. Emniyet amiri, “Ne iş yaparsın?” diye sorunca; “Buyuk Kolej ’de oğretmenim.” der. Amir şaşırır: “Benim kızım da orada okuyor, niye aldınız lan hocamı!” diyerek cıkışır. Sebep; dağdaki bir PKK ’lının cebinden cıkan Erhan ’ın Alacakaranlıktaki Ulke kitabıdır.
9. Mevsim Hadiseleri-1
Alkol ve tutun
Ben olumu bunlarla yendim
Ağaran bir tanın kuf kokusunda
Sabah savaşlarında
Ucarı bir neferdim.
Herkes işe giderken ben sızardım
Garip bir kitaba, tuhaf bir kitaba
Gun ışığından sozcukleri sağardım
Sığardım kendi dunyama…
Ekmek ve kadın
Ben hayata bunlarla yenildim… (1993)
Ahmet Erhan 12 Eylul oncesinde gece lisesinde okur. Babasının olumunden sonra gunduzleri aynı lisenin kantininde, cay ocağında calışır, akşam derste uyur. Bir gun solcular kapıyı tekmeyle acıp bir arkadaşını cağırırlar dışarı. Oğretmen pencerenin yanına kacar. Sağcıdır cocuk, vuracaklardır. Ahmet ise sınıf sorumlusudur, arkadaşının onune gecer ve gelenlere; “Hayır, benim sınıfımdan adam alamazsınız!” der. Ama sonrasında o sınıf arkadaşına da şoyle der: “Arkadaş okulu bırak, her zaman ben olmayacağım ki yanında.”
10. Mevsim Hadiseleri-2
Aynaya baktım, sahiden yaşlanıyorum
Cocuğumun boyu belimi gecti
Gozlerimde tuhaf bir ucurum derinliği
Alkolden mi, yok. Ben sadece akşamları iciyorum
Okyanuslardan sığ sulara erişmenin tedirginliği
Kimse farkında bile değil, bakıyorum
Sevmezdim, gidip duvarlara yazılar yazıyorum
Alnımda bir başkaldırının soluk izleri
Polis amca, diyesim geliyor, polis amca
Cocuklara bu gecelik işkence etme!
Turkiye saat 24 ’te demokrasiye gececekmiş
Oyle diyor yorumcular butun ozel TV ’lerde
Aynaya baktım, sahiden yaşlanıyorum
Polisler yaşlanıyor: Demokrasi gelecek!
Elektrik konutlarda ve sanayide kullanılacak
Turkiye buyuk ulke, elbette biliyorum
Yağmurun ustunu kanla kapatıyorum… (1992)
Yedi kere kurşunlanır toplu ya da tek. Bu kurşunlanmaların ilginc tarafı; dordunu solcuların, ucunu sağcıların yapmasıdır. Halbuki hicbir zaman eline silah almamıştır Ahmet Erhan. Bir gece dere yatağından eve donerken sağcılar cevirir, uzerinde parka, icinde de bir suru bildiri… Herkesin Deniz Gezmiş, Mahir Cayan olduğu zamanlardır! Sınıfta kurtardığı cocuk cıkar aralarından şansına, “Kimse dokunmasın ona!” der.
11. Sevgili Cocuk
Hem sevgili hem de cocuk olan
Ah, bir de buyumeye calışmasan
Anneni sev, ciceğini kokla
Kaplumbağana biraz yeşillik ver
Durma benim gibi yağmur altında
Sevme benim gibi
Olme benim gibi…
Ahmet Kaya ’nın bestelediği “Bugun de Olmedim Anne” şiiriyle edebiyat dışı okurun dikkatini ceken Ahmet Erhan, okurun gozunde naif, urkek kırılgan bir şair imgesi bırakır.
12. Son Damla
Her bardağı taşıran bir son damla vardır
Toprak gelince olumle, meyhanelerde bir koltuk daha azalır
Damlaya damlaya gider Ahmet Erhan, sel olur gelir olum
Hayat buysa eğer, meğerki aldatıldım
Yalnızım… Sokağın zulasında bir kopek gibi kaldım
Islak bir kopek gibi, ancak sabahla ayılır
Suruklene suruklene goturulur Ahmet Erhan
Komiserim, tebdil-i hayatta şiir vardır
Şimdi bir olsem ve artık hic konuşulmasam
Cocuğumun belleğini kefenimle silsem
Anlamam ki nicedir yaşım, murada ermiş dolum
Neden her cocuğun ille de bir bir babası vardır
Oğlum, zaman ağır, gun ağır, gece acıya aşinadır… (1991)
Son yıllarında, şarkı sozlerinden gelen uc beş kuruşla gecinmeye calışan, bircok yayınevinden duzeltmenlik isteyen; ancak şiirlerinde ortaya koyduğu sarhoş imajından dolayı kimsenin oralı olmadığı Ahmet Erhan ’ın yirmi yıl Turkce-edebiyat oğretmenliği yaptığı unutulmuş gibi davranılır.
13. Elveda
Mevsimim bitti farkındayım
Kalem kal ’aya donuştu
Ey garip şairler sizi, ey
Nasıl sevdim bilemezsiniz
Şimdi yaldızlı acıklama ve pul istersiniz
Kalbim donarken, kağıdım yandı
Meselem buydu, farkındayım
Hayata hep uzaktan baktım
Korkum kendimeydi, kendimleydi ey
Sol cebimde hep kor bıcak huznu
Nasıl sevdim, ey garip şairler sizi ey!
Mevsimim bitti, bağışlar mısınız?
Ahmet Erhan icin gercek dort tutku vardır: Şiir, aşk, futbol, at yarışları. En derin aşk şiirlerini Âşık olmadığı donemlerde yazar. Erhan ’a gore insan hayatta bir kere Âşık olur, otesi o aşkın dipnotlarıdır.
14. Gokyuzu Maviliğinden Soyunuyor
Gokyuzu maviliğinden soyunuyor
Gitsem kime, kalsam kimde, nereye kadar?
Sılasızım işte, gurbetim de yok
Adres defterime adlar değil
Yalnızlıklar yazılıyor.
Bir yanda yurdum ve ucurum sozcuklerindeki
O sersemce, o sacma uyak
-Demek ki iki sozcukle de bir şiir yazılıyor
Yureğimi, yureğimi bir bıraksam
Dunyanın telaşına katılacak
Yine birileri dağlarda kahraman
Salonlarda mumin oluyor.
Gokyuzu maviliğinden soyunuyor
Akşamdandır diyorlar, dunya hala donuyorsa
Oyle dalgın, umarsız…
Sorsam neyi, bağırsam kime, beni kim anlar?
Bir kacık şair diyecekler
Anca yalnız, kanca yalnız… (1983)
50 yaşına, sağlık sorunlarıyla giren Ahmet Erhan ’ın, en cok ağrına giden şey, sesidir. 20 yıl Turkce- Edebiyat oğretmenliği yapmış birinin sesinden cocukların korkması ağrına gider. Gırtlak kanseridir, iki kez ameliyat olur. İkincisinde ses tellerinden birini alırlar, ustelik kısa sureli de olsa bir de kalbi durur.
15. Guneşin Altında Mutluluk Var
Bir işcinin elinde ekmekle evine donduğu o yerdir mutluluk
Akşamustu, cocukları cıvıldayıp dururken
Derin bir ic cekiş, tatlı bir yorgunluk
Ve yuzune yayılan gulumseme birden…
Mutluluk, kelebek olup ucmasıdır ipek boceğinin
Irmağın denize kavuşmasının bir adı olmalı
Mutluluk, beşikte uyuyan ilk cocuğuna bakmasıdır bir annenin
Duyarak memelerine dolan sutun cılgınlığını.
Mutluluk, bir acının bilincine varıp da onu donuşturmektir,
Yaşamın sonsuzluğunda karar kılan bir umuda
Sevgilinin boynuna dokunduğunda duyulan urpertidir
Opulen ilk dudak, icilen ilk sigaradır belki
Denizden yukselen kokudur sabah karanlığında
Kabullenmektir yani yaşamı, acısı ve sevinciyle aynı boyutta
Yalnızca yaşamaktır belki de kim bilir…
Ne yerdedir, ne goktedir o- değil mi Abidin?
Mutluluğun resmini yaptın mı bilmem
Ama ben onun şiirini yazmak isterim… (1981)
Ozellikle son kitapları adamakıllı alkol kokar. Şiiri, kişiselden ote bir şiirdir; bireysel bile değildir. Şişeyi paltosunun ic cebine saklayıp gizliden gizliye hortumlamak yerine, masaya vurarak icer. İckiliyken tek bir satır bile yazamaz; zaten kalem tutacak hÂli de olmaz. Yalnız icmeyi sever, evcil bir yalnızlıkta.
Bonus: Yurdum