Elif Key, kah gulumseten kah ağlatan ama Turkiye ’de “gercek” anlamda koşe yazısı yazabilen nadir yazarlardan. “Anne olsan anlardın” başlıklı yazısı bir yana, yazarın tum yazıları korkunc derecede iyi bir gozlem urunu. Nasıl yapıyor bilmiyoruz ama kendisi her zaman en doğru şeyleri işaret edip, farkettirmeyi başarıyor bize. Yazarın, “Bize iki cay soyle” adlı kitabı da tamamen bu icguduyle yazılmış olmalı ki icinde kendimize dair pek cok şey bulduk. Kitapta, gundelik hayatın akışında unuttuğunuz veya herhangi bir sebepten oturu es gectiğiniz cok fazla şey bulacaksınız.
1. “En cok kim seviyor seni?… En son ne zaman kendi hatrını sordun?… Kac defa duştun, kac defa ayağa kalktın?… En son kime, “Senin kredin sonsuz bende” dedin de sonra dostluğunu takside bağladın? Vazgectiklerinle vazgecemediklerinin boyları kac metre olmuş biliyor musun? Şimdi sana kaybolan yıllarını verseler geri alır mısın?…
Hayat bu. Sonra bir bakmışsın aklını, kalbini merdaneye kaptırmışsın, buyumek, şehirlerin boğuculuğu, anneler-babalar, anneanneler-dedeler, kadir kıymet bilmek, her şeyi unutmak, surate yenik duşmek… Yalnızlıklar, ofkeler, umutlar, heyecanlar, olumler, kucuk intihar notları… Ama en cok naiflikler, yanından fark etmeden gecip gitsek de aklımızın bir yanına takılıp kalan guzellikler…
2. O bu dunyaya gemiler yapmak bense gemiler yakmak icin gelmişiz. Bir gun bile niye yaktın demiyor. Yaktığım gemileri hep kardeşim tamir ediyor.
3. Şimdi arkadaşlarımın annelerini kaybettiği, onların cocuklarının anneannelerini kaybettiği yaştayım. Her kayıpta arkadaşlarımın arşivi siliniyor. Her kayıpta bir cocuğun dekoru kırılıyor. Buna tıpta “buyumek” deniyor.
4. Hayatın veremediği butun sozleri sen vereceksin. Verdiğin sozleri hep sen tutacaksın. Cok kırılacaksın. Ondan beklemediğin ondan gelecek. Ama kursağında kalan sozleri hic sarf etmeyeceksin.
5. Senden daha kabiliyetsiz olan, daha gorgusuz ve daha utanmaz olan senden az calışacak senden cok kazanacak. Bu memlekette cehaletin, terbiyesizliğin ve peşi sıra gelen hırsın odullendirildiğini bir kez daha goreceksin.
6. Mesela en mutlu anınızda, cenazenize kac kişi gelir diye kabaca bir tahmin yapabiliyor musunuz?
Korkunc bir bilinmeyenle karşı karşıyasınız ve her şeyi siz, hatta sadece siz biliyormuşsunuz gibi yapıyorsunuz. Her şeyin en iyisini sizin hak ettiğinizi duşunuyorsunuz. O zam da sizin hakkınız, o ev de, o tatil de, hatta o adam da. İki kuruş icin yapamayacağınız bir şey yok gibi duruyor buradan bakınca…
7. Cunku o gitgide bazı şehirlerin bazı samimiyetsiz muhitlerine benzedi! Biz de başka sokaklara sapan, sırf karşılaşmamak icin yolunu uzatan insanlar olduk.
8. En kusursuz haline getirene kadar silip silip yazdığınız cumleler gibisiniz değil mi sizde?
9. Biliyorum ki, bu ulke kitaplara kusme, yazarlarına sırtını donme huyundan vazgecmeyecek.
Ama 10 sene sonra yine bazı cocuklar ellerinde “sakıncalı” kitaplarla okula gidecek. Oğretmenleri sinir krizi gecirecek, velileri okula gidip bağırıp cağıracak ama o cocuk o kitabı okuyacak!
10. Başkaları hep kendisini senin vicdanının kahyası sanacak. Neyden uzak durmaya calışıyorsan, o gelip seni bulacak. “Bende bela mıknatısı mı var arkadaş?” diye soracaksın.
11. Olumun en yalın hali kapının onunde vefat edene ait bir cift ayakkabıysa, şimdi bir kapının onunde bir cift ayakkabı duruyor.