
Eskiden aşklar da bir başkaymış… Her duygu daha şiddetli, daha cesur ve bir yanıyla da hep daha naif yaşanıyormuş. İşte tam da boyle duygularla ic ice bir aşk icin yazılan Sessiz Gemi şiirinin hikayesi…
Oncelikle bu şiirin başkahramanı; Nazım Hikmet ’in annesi Celile Hanım ’ı tanıyalım…
Celile Hanım, İstanbul sosyetesinin en fazla tanınan kadınlarından biriydi ve neredeyse tum şehir, onun guzelliğinden bahsediyordu.
Guzelliğiyle İstanbul ’a nam salan Celile Hanım, 1900 yılında Osmanlı ’nın unlu valilerinden biri olan Hikmet Bey ile evlendi…
Ancak Celile Hanım ile eşi, evlendikten 16 yıl sonra, beraberlikleriyle ilgili sorunlar yaşamaya başladı. Evliliklerinin meyvesi Nazım ise, o yıllarda genc bir cocuktu ve Bahriye ’de okuyordu.
Genc Bahriyeli Nazım, Heybeli ’de okuyor; haftasonları ailesinin yanına geliyordu. Ve Yahya Kemal ’den de şiir dersleri alıyordu…
Yahya Kemal‘in şiir hocalığı yaptığı grupta, geleceğin unlu şairi Nazım Hikmet dışında, bir de Necip Fazıl bulunuyordu. Ve bir şekilde Nazım ’ın annesi ile Yahya Kemal arasında başlayacak aşka, onun da ismi karışacaktı…
Celile Hanım ’ın mutsuz evliliği, oğlu Nazım ’ın şiir hocası olarak evlerine gelip giden Yahya Kemal ile tanışınca; daha buyuk bir sarsıntıya uğradı…
Yahya Kemal, Nazım ’a ders verdikten sonra kalan zamanında, Celile Hanım ’la sanat ve edebiyat hakkında uzun sohbetler ediyordu. Aralarındaki yakınlık giderek arttı ve hatta aşka donuştu. Celile Hanım ’ın evliliği de, zaten daha fazla surmeyecekti. Celile Hanım, Yahya Kemal ile aralarında başlayan aşkın ustunden cok gecmeden, kotu giden evliliğini sonlandırarak eşinden boşandı.
Celile Hanım ile Yahya Kemal arasındaki yakınlık, bir sure sonra Nazım ’ın oğrencisi olduğu Bahriye mektebinde duyuldu…
Hatta bu dedikodular yuzunden Yahya Kemal, bir sure okula gelmedi. Okula geldiğinde ise, yine gelecekte onemli şairlerimizden biri olacak oğrencisi Necip Fazıl ’dan şu alaycı cumleleri işitti:
“Hocam kibrit suyu icerek intihara kalkıştığınızı duyduk… Sınıfın bu durumdan duyduğu derin uzuntuyu size soylemek isterim…”
Necip Fazıl ’ın, okulda yayılan aşk dedikodularıyla ilgili yaptığı bu imalı ve alaycı yorum; elbette cezasız kalmadı. Bu cumlesi yuzunden genc Bahriyeli, okullarında “Kodes” adı verilen tahta dolaba cezaya gonderildi.
Celile Hanım ile Yahya Kemal arasındaki tutkulu aşktan tabii ki Nazım ’ın da haberi oldu…
Genc Nazım, bu aşka olan tepkisini gostermek icin, oğretmeni Yahya Kemal ’in paltosunun cebine bir not bıraktı:
“Hocam olarak girdiğiniz bu eve, babam olarak giremezsiniz…”
Nazım ’ın bu ağır cumlesi uzerine Yahya Kemal bir parca geri cekildi; evlilikten zaten oldum olası korkuyor, bu fikre bir turlu yanaşmıyordu. Oysa Celile Hanım, ortalıkta dolaşan dedikoduları onaylarcasına kocasından boşanmış, onunla evlenmek istiyordu…
Ne yazık ki, Yahya Kemal ’i, Celile Hanım ’a duyduğu buyuk aşk bile ikna edemedi evliliğe…
Yahya Kemal, onu deliler gibi kıskanıyor; seviyor; ancak evlenmek istemiyordu. Celile Hanım ise adada yaşayan sevgilisini, Nişantaşı ’ndaki evinde bekliyor; onunla birlikte gelecek hayalleri kuruyordu. Ancak bu evlilik hicbir zaman gercek olmayacaktı.
Zamanla bu buyuk aşk sona erdi belki ama ayrılan yollar, yıllar sonra cok ama cok huzunlu bir bicimde kesişti…
Nazım Hikmet, buyuk bir şair, sosyalist bir insan olmuş; duşunceleri yuzunden hapislere duşmuştu. Artık yaşlı bir kadın olan annesi Celile ise, oğlunun hapisten cıkması icin Galata Koprusu ’nde aclık grevine başlamıştı. Ustelik gozleri de gormuyordu. Ama o, bu haline aldırmadan, oğlu icin mucadele veriyordu. Tesaduf bu ya; bir gun yolu Galata Koprusu ’ne duşen Yahya Kemal ’in, buyuk aşkı Celile ile yolu orada kesişti. Ama yanına gitmeye cesaret edemedi…
Yahya Kemal oldukten sonra, onun notları arasından, icerisinde kurumuş iki yaprak bulunan bir zarf cıktı.
Şoyle yazıyordu zarfta:
“Bu zarfın icindeki hatıra, 19 Ağustos 1930 ’da Sirkeci garında gece saat 10 ’da veda ettiğim aziz bir kadının goğsundeki cicektendir… Koparıp verdiği bu ili yaprağı daima muhafaza edeceğim…”
Celile, Yahya Kemal ile olan ilişkisinden umudu kesince Paris ’e gitmiş ve giderken de onunla Sirkeci Garı ’nda vedalaşmıştı.
İşte Yahya Kemal ’in unlu şiiri Sessiz Gemi, buyuk aşkı Celile ’nin vapurla adadan ayrılıp İstanbul ’daki evine donerken yaşadığı hisleri anlatır…
Artık demir almak gunu gelmişse zamandan,
Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hic yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Gunlerce siyah ufka bakar gozleri nemli.
Bicare gonuller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
Dunyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer donmeyecekler.
Bircok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bircok seneler gecti; donen yok seferinden.
**Yazımızı hazırlarken musikidergisi.net isimli internet sitesinde bulunan şu makaleden yararlandık…