Ayşe Ozlem İnci ’nin Onur Unlu ile yaptığı roportaj Onur Unlu ’yu anlayıp sevenler icin bir nimet gibi geldi adeta. Biz de dahil cevremizdeki bircok kişinin bu nimeti opup başının ustune koyacağına eminiz. Cunku hem sorular Onur Unlu kafasındaydı hem de cevaplar bizatihi Onur Unlu ’nun ruhundan kopup roportaja sızıyordu. İşte bu muhteşem roportajdan hareketle Onur Unlu, Hayalgucu Spor Kulubu kursa sorusunun cevabı niteliği taşıyan o efsane kadro. Ayrıca bu muhteşem roportajın tamamını okumak icin sizi buraya alalım. Daha neler var neler…
Oncelikle roportajın başlangıcından itibaren Onur Unlu ’yu biraz daha anlamamızı sağlayacak soru ve cevaplara yer verelim… Fotoğraf: Oğuzhan Hicduymaz “Futbol oynamış olmanızın yonetmenliğiniz uzerinde bir tesiri olmuş mudur?”… Fotoğraf: Oğuzhan Hicduymaz Takımdayken -kendinden oyle bahsedilmez ama- cok yetenekli bir bucur vardır ya takımlarda, o bendim. Dolayısıyla yaşca kucuk olmama rağmen takımın kaptanlığını yapardım. O zamanda tuhaf bir şekilde sozum dinlenirdi. Cocuk, cocuğa bunu yaptırmaz ama sen gir, sen cık, demek gibi bir yetkim vardı. Cocukluk ve neredeyse ergenlik yaşlarımda boyleydi. Cok iddialı mahalle macları yapılırdı. Ciddi maclardı bunlar. Sonra basketbol, voleybol da oynadım. Hoşuma gidiyordu. İnsanlarla birlikte iş yapmayı o yaşlardan beri seviyorum. Guveniyorum da. İnsanlar genelde guvenmezler. Cunku kendilerine de guvenmezler.
“Sizce kalecinin kapattığı koşeden mi yoksa ters koşesinden mi gol atmak daha zordur?”…
Kapattığı koşeye gol atmak daha cok hoşuma gidiyor. Tabii ters koşeye gol atmak da guzel. Benim filmlerde daha cok ne yaptığımı daha once bu acıdan yani koşe ve gol mevzusu uzerine hic duşunmemiştim. Duşunmem lazım.
“Şiirle ilk temasını merak ediyorum…”
“Cocukken cok yoğun antrenmanlar yapardık. Odevlerimi geceden yapardım antrenmana gidebilmek icin. Ben ortaokulu yuksek bir ortalamayla bitirdim. Sakatlanınca zamanımın buyuk bir kısmı boş kaldı. Cok faydasını gordum spor yapmanın. Keşke anlatılabilse cocuklara. Neyse sonra sakatlanınca kitaplara sarmaya başladım, para biriktirip on dort on beş yaşımda daktilo aldım kendime.”
“Biz ‘Hayal Gucu Spor Kulubu ’ diye bir takım kursak, kadroya şairlerden kimi alırsınız?”…
“Turgut Uyar ’ı defansın gobeğine koyarım, kaptan yaparım onu, boyle arkadan herkesi topluyor.
“Kalede kim olur? Siz?”…
“Yok, o takıma ben giremem. Nazım Hikmet olur kalede.”
“Sol kanatta?”…
Sigarayı biraz bırakırsa Ahmed Arif olur, o kadar icmemesi lazım. Koşamaz.”
“Sağ kanatta?”…
“Sağ kanat olmaz benim takımımda. Hep soldan yukleniriz.”
“Yuksek dağların orada cevre yok, der Behcet Necatigil, bak onu koyalım takıma”…
“Forvete Kucuk İskender ile Cahit Zarifoğlu ’yu koyarım”
“Arkadaş Zekai Ozger ’i ise kalbimize…”