Bazen bir şarkı calınır kulağınıza bir yerlerden, belki bir taş plaktan, belki bir gramofondan, belki cızırtılı bir radyodan… Farkında olmadan eşlik edersiniz o şarkıya icinizi yakan anılarla. O şarkının oykusunu bilmeseniz de sozleri, ezgisi alır goturur sizi… İşte oyle bir şarkının ve yazarı İhsan Raif Hanımın oykusunu anlatacağız size…
1. Paşa babanın şair kızı
Cerkes kokenli Servet Hanım ile 2. Abdulhamit donemimin Nafıa ve Ziraat Nazırı Kose Mehmed Raif Paşa ’nın kızı olan İhsan Raif Hanım 1877 ’de Beyrut ’ta dunyaya gelir. Mithat Paşa ’nın yetiştirdiği, Sultan II. Abdulhamit ’in kendisinden pek hoşlanmadığı ve cekindiği icin sık sık taşrada gorevlendirdiği baba Raif Paşa cocuklarının eğitimine cok onem verir, onlara ozel hocalardan muzik, edebiyat ve Fransızca dersleri aldırır. Kucuk yaştan itibaren edebiyata ilgi duyan İhsan Raif, donemin şairlerinden Rıza Tevfik ’in etkisiyle hece olcusuyle halk şiiri tarzında şiirler yazmaya başlar. Şiirde hece olcusunu kullanan ilk kadın şairlerimizden olan İhsan Raif Hanımın sade bir dili, yalın bir anlatımı vardır.
2. Kadınsı aşk dolu şiirler
İlk cocukluk yıllarını Adana ’da geciren, iyi derecede Fransızca bilen ve Fransız Edebiyatına da ilgi duyan İhsan Raif ’in şiirleri kadınsı, aşk dolu ve yoğun duygu iceriklidir. Şiirlerinden bazılarını kendisi, coğunu da diğer sanatcılar bestelemiştir. İşte bu bestelenen şiirlerinden biri olan ve gunumuzde de cok sevilen “Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime” diye başlayan şiiri, aslında İhsan Raif hanımın buruk yaşam oykusunun bir parcasıdır.
3. Ucarı gonullerin coştuğu Taş Konak
Bugun Şişli Kaymakamlığı olarak kullanılan, o gunlerde Taş Konak diye de bilinen konakta Nafia ve Ziraat Nazırı Kose Mehmed Raif Paşa ailesi ve konak calışanları yaşar. İhsan Raif ’in; “O gunler başka bir sem altında, tomurcuk gullerin actığı, ucarı gonullerin coştuğu hayal ulkesiydi” diye huzunle andığı konak, yine onun sozleriyle “şiirin, musikinin, sanatın beslendiği bir edebiyat mekÂnıdır.” İşte bu taş konakta bir gun henuz 13 yaşında olan İhsan Raif ile ablası Belkıs beşinci kattaki odalarında oynarken, odanın kapısı birdenbire acılır ve kızların o gune kadar hic gormedikleri ve tanımadıkları bir adam girer iceriye. Belli ki adamın niyeti kotudur ve İhsan Raif ’i kacırmak icin gelmiştir.
4. Eve giren davetsiz misafir
Adam İhsan Raif ’i kacırmaya teşebbus eder, ama cocukların korkulu cığlıklarıyla geldiği gibi koşar adım merdivenlerden kacarak gozden kaybolur. Adam kacar ama kafalarda “Bu adam kimdir, nereden cıkmıştır, konağın icine nasıl girebilmiştir ve cocuklardan ne istiyordur?” gibi sorular kalır. Bir zaman sonra bu soruların cevabı bulunur. Eve giren davetsiz misafirin reji memuru Mehmet Ali adında bir adam olduğu ve evdeki hizmetkarların yardımıyla kucuk kızı kacırmaya kalkıştığı oğrenilir. Aslında konu cok da onemli değildir ama baba Raif Paşa hadiseyi kafasında buyutur. Adamı gormek dışında onunla hicbir yakınlığı olmadığı ve tamamen masum olduğu halde, baba bu kotu olayın faturasını kızı İhsan ’a keser.
5. Zorla yapılan evlilik ve İzmir ’e surgun
Mehmet Raif Paşa, kızı İhsan Raif ’in ve diğer aile fertlerinin itirazlarına, ağlamalarına, yalvarmalarına aldırmaz. Cunku bu olay ona gore artık bir namus meselesidir ve temizlenmelidir. Boylece 13 yaşındaki kızını hic acımadan Mehmet Ali ’yle evlendirir ve onları bir surgun havasında İzmir ’e yollar.
6. Babamı Hazret-i Omer adaletinin timsali bilirdim
İhsan Raif Hanım yaşadıklarını şoyle anlatır: “Babamın terazisinin şaştığını hic gormedim ben. Onu Hazret-i Omer adaletinin timsali bilirdim. Benim istikbalimi tartarken adil olmadı o terazi. Mehmet Ali ’yle nikÂhlanmaktan başka cıkar yolum kalmadı. Gunlerce gozyaşı doktum, haftalarca yalvardım. Babacığım, masumum, bana kıyma, derslerimi tamamlayayım, yaşım kucuk, beni yakma, diye dizlerine kapandım. Beni sevdiğim biriyle evlendir, telli duvaklı gelin et…”
7. Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime
Kızının bu sozleri Raif Paşa ’yı hic etkilemez. İhsan Raif 13 yaşında gelin, 14 yaşında da anne olur. 1890 senesinde ailesinden, sevdiklerinden, cocukluk masumiyetinden ayrılmanın huznunu ve hayal kırıklığını yaşarken bir de hic tanımadığı ve sevmediği kocaman bir adamın karısıdır artık. İşte bu ruh hali icindeyken yazar o şiirini. “Kimseye etmem şikÂyet; ağlarım ben halime /Titrerim mucrim (suclu) gibi baktıkca istikbalime. / Perde-i zulmet (karanlık perdesi) cekilmiş korkarım ikbalime /Titrerim mucrim gibi baktıkca istikbalime…”
8. Cehenneme donuşen evlilik yaşamı
Beklenmeyen ve hayal edilmeyen bu evlilik sonrası, gonulsuz geldiği İzmir ’den İstanbul ’a donuş yolunun kapalı olduğunu bilen İhsan Hanım, her şeye rağmen, zorla evlendirildiği adamı hic sevmemesine rağmen bir dişi kuş icgudusuyle yuvasını sahiplenir. Ama tum cabalarına rağmen hicbir şey umduğu gibi olmaz. Mehmet Ali hayırsız ve sevgisiz bir adamdır. İckiye ve gece hayatına duşkundu, gunlerce eve uğramadığı olur. İhsan Raif Hanım o gunleri şoyle anlatır: “İzdivacın asude cennetini harlı cehennem gayyasına ceviriyordu. Genc kalbimin heveslerini her zaman kırar, aşk beklentimi husrana boğar, sonra kendini sokağa atar, mutluluğu yuvasında aramaz, işkence ederdi…”
9. On dort yıl suren surgun ve yuvaya donuş
İhsan Raif Hanım ancak on dort yıl sonra capkınlıklarıyla kendisini hayattan bezdiren hayırsız kocadan boşanmasına izin cıkınca, 27 yaşında ve uc cocuk annesi bir genc kadın olarak doner İzmir ’den İstanbul ’a. Bir sure sonra sadece bir gun surecek ikinci evliliğini yapar. Zorla elini opturmek isteyen ikinci eşini hemen boşar.
10. İlk buyuk aşkı Şahabettin Suleyman
İlk ve tek buyuk aşkı, entelektuel, yazar-cizer Şahabettin Suleyman ile 1914 yılında ucuncu evliliğini yapar. Artık donemin tanınmış kadın şairlerinden olan İhsan Raif ile Şahabettin Suleyman ciftinin evi, Yahya Kemal ’den Ahmet Haşim ’e, Ruşen Eşref ’ten Fazıl Ahmet ’e devrin edebiyatcılarının toplantı yerlerinden birisi olur. Ne yazık ki Şahabettin Suleyman tatil icin gittikleri bir Avrupa seyahatinde İspanyol gribine yakalanarak 1921 yılında hayatını kaybeder.
11. Son yolculuk ve olum
Eşinin beklenmedik şekilde olmesi İhsan Raif ’in tekrar karanlığa gomulmesine yol acsa da yas doneminde hep yanında olan Strasburglu şair Bell ile dorduncu evliliğini yapar. Bell, İhsan Raif Hanım ’a aşkından dinini değiştirerek Husrev adını alsa da bu son evliliği pek hoş karşılanmaz. Bu aşk ilişkisi İhsan Raif Hanımın, doneminde oldukca başarılı bulunan ve bestelenen şiirleriyle değil, hakkında cıkan dedikodularla anılmasına neden olur. Son eşiyle İsvicre ’de yaşayan şair, Fransa ve Belcika gibi Avrupa ulkelerini de gezer. Son yolculuğu ise tedavi icin gittiği Paris olur. Orada gecirdiği bir apandisit ameliyatı sırasında kırk dokuz yaşında hayata veda eder.
12. Mazide kalan bir isim
Balkan Savaşı sırasında Hilal-i Ahmer (Kızılay) cemiyetinde gonullu hemşirelik yapan, Milli Mucadele ’nin de ateşli destekcilerinden olan İhsan Raif Hanım, yalnızca şiir yazmakla kalmaz, şiirlerini besteler, zaman zaman da piyanosunun başına gecip bestelediği şarkıları seslendirirdi. Gufte ve bestesi kendisine ait on dokuz yapıtı saptanmıştır; ayrıca başkalarının bestelediği şiirleri de vardır. “Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime” şiirini ise Kemancı Serkisyan nihavent makamında bestelemiştir.
Bonus: