Uzayın bilinmezliğine dair insanlar tarafından yaratılmış yoğun bir merak soz konusudur. Her gecen gun artan bu merak ve buna bağlı olarak gelişen teknoloji, soz konusu bilinmezlik uzerine pek cok yeni calışmayı da beraberinde getirmiştir. Uzaya gonderilen uydular ve dunyadaki uzay merkezlerinden yurutulen calışmalar, oldukca onemli sonuclara ve bilgilere ulaşmıştır.
1977 yılında yapılan bir calışma sırasında uzaya gonderilen mesajlar arasına giren Turkce bir mesaj ve o mesajın kendine has hikÂyesini sizlerle paylaşıyoruz…
NASA, 1977 yılında uzaya gonderilmek uzere icinde tum dunya dillerinden mesajların olduğu altın plaklar hazırlar…
Bu plakları Voyager 1 ve Voyager 2 adlı uydulara yerleştirir. Uyduların amacı gonderildikleri alandan dunyaya duzenli olarak bilgi aktarımı sağlamaktır.
Mesajlarla birlikte bazı muzikler de uzaylılara dinletilmek uzere gonderilmiştir… Tum bunların yanında insan gorselleri de gonderilenler arasındadır. Orneğin fotoğraftaki Urguplu Amca, fotoğrafcı Jonathan Blai tarafından cekilmiş…
Her dilden mesaj kayıtları, gorseller, muzikler ve dunyayla ilgili bilgiler uzaylıları beklemektedir. Fransız delege Baudelaire şiiri, Mısır delegesi ayet, İsvec delegesi ise Harry Martinson şiiri okurken Nijerya delegesi Nijerya ’dan bahseder mesajında…” Mesaj kaydında yer alan insanlara soylemeleri gereken sabit bir bilgi verilmez. Yalnızca olası bir uzaylı karşılaşması sırasında net mesajlar aktarılması anlatılır.
Arkeolog Peter Ian Kuniholm da mesaj seslendirmesi icin ulaşılan isimlerden bir tanesidir ve kendisinden Turkce bir mesaj gondermesi istenir.
“Kursumun başkanı Antik Yunanca, Latince ve Galce selamlamalarını yeni kaydetmişti. Koridorda karşılaştık, ‘sen de gidip Turkce bir şeyler soyler misin ’ dedi”
Peter Ian, bunun uzerine mesajında uzaylılara şoyle seslenir, “Sayın Turkce bilen arkadaşlarımız, sabah-ı şerifleriniz hayrolsun” Peter Ian, 60 ’lı yıllarda Robert Kolej ’de İngilizce oğretmenliği yaparken sınıfının Behcet Kemal Cağlar ’ın Edebiyat sınıfıyla yan yana olduğunu, Behcet Kemal ’in onu her sabah bu şekilde selamladığını soyler…
“60 ’lı yıllarda Robert Kolej ’de İngilizce oğretmenliği yaptım. Sınıfım Behcet Kemal Cağlar ’ın edebiyat sınıfıyla yan yanaydı. Beni her sabah oyle selamlardı. Basit bir merhaba veya gunaydından daha suslu bir selam. Ben de Behcet Bey ’in bana her gun verdiği selamı vermiş oldum yani. Diğer yaşlı edebiyat hocaları da (failatun failun vs. oğretenler) oyle konuşurdu. Onları dinlemek buyuk keyifti. Birbirlerine gunaydın demeleri her sabah 15 dakikayı bulurdu.”

Yani uzaya gonderilen ilk Turkce mesaj, edebiyatımızın usta kalemlerinden Behcet Kemal Cağlar ’ın arkadaşı Peter Ian ’a her sabah soylediği guzel bir gun dileğinden gelmektedir…
Kaynak: 1