
Yaşar Kemal, edebiyat dunyamıza kazandırdığı eserlerle mutlak kalıcılığı yakalamış yazarlar arasında yer almaktadır. Onun kalıcılığı olumsuzluğun ve yıllarca aktarılacak olan pek cok edebi karakterin, olayın ve atmosferin de beraberinde yaşayacağı anlamına gelmektedir.
Romanlarında ve yaşadıklarında insan olarak var olmanın mucadelesinden beslenen yazar, yazıya dair duşunduğu her şeyi de edebiyatına dahil etmiştir. Romanları bunun en buyuk orneğidir. Bu acıdan bakınca Anadolu ’yu onun kadar iyi bilen, tanıyan ve anlatan başka bir yazar daha yoktur diyebiliriz. Yaşar Kemal, anlattığı butun hikÂyelerin icerisinde yaşamış, olmuş ve yeniden yaşamıştır.
2012 yılında vermiş olduğu bir roportaj, Yaşar Kemal ’in yazıyla olan ilişkisinin nasıl başladığını daha iyi anlamamızı sağlıyor.
“Ben edebiyata cocukken başladım. Cocukluğumda bizim koye cok aşıklar, destancılar gelirdi. Onlara cok meraklıydım…”
“Koye her destancı geldiğinde ben onun yanındaydım, sonra onlar gibi şiir soylemeye başladım. Koyun kayalık dağına cıkar dağ ustune, cicekler ustune turkuler soylerdim kendi kendime…”
“Epopenin kırıntıları bile olsa hala yaşadığı boyle bir dunyada buyudum. Eğer modern edebiyatla karşılaşmasaydım, -ki karşılaşmam tesaduftur- bir destancı olurdum…”
“On altı on yedi yaşlarımda folklor denemelerine başladım. Bir de tekerlemeler, destanlar, masallar derledim….”
“Okulu bırakınca Ramazanoğlu Kutuphanesinde calışmaya başladım, habire okudum. Biz Cumhuriyet sanatcıları Tercume Burosunun cevirdiği dunya klasikleriyle buyuduk…”
“Tercume Burosundan gelen kitapları okuyordum, klasikleri, dunya romanlarını, tarih kitaplarını okuyordum….”
“Benim ustalarım, benim toprağımın sozlu edebiyatıdır. Stendal, Tolstoy, Gogol, Dickens de benim kaynaklarımdır…”
“Bir romancı Faulkner ’i, Kafka ’yı, klasikleri, hem Batı hem de Doğu ustalarını ozumsemeden nasıl roman yazabilir?…”
“Bana hep sordular, sen romanı nicin yazıyorsun? Bilemem dedim. Bilsem de soyleyemem…”
“Bir tek şey biliyorsam o da yaşamım boyunca bir tek duşum olduğu, bundan sonra biraz daha iyi, biraz daha guzel yazabilmek…”
Kaynak:1