Bir yazarın yarattığı edebiyat metni onu her anlamıyla tanımlayabilir ve şartlar uygunsa hayat karşısında tamamlayabilir. Bunun dışında kalan hayatı coğu zaman onu okuyan insanların ilgisini ceker. Oyle ki bu durum zaman zaman magazinsel boyutlara bile oluşabilir. Cunku okurunun kutsalına donuşen yazar, urettiği metinden bağımsız olarak değerlendirilir ve oyle de kabul gorur.
Robert Schhakenberg tarafından kaleme alınan Buyuk Yazarların Gizli Hazları adlı kitap, soz konusu edebiyat ureticilerinin hayatlarına dair pek cok ayrıntıyı bunyesinde barındırıyor.
1. Lev Tolstoy
Nobel Odulu ilk olarak 1901 yılında verilmeye başlandı. O donemlerde buyuk bir ilgiyle takip edilen Tolstoy, şuphesiz ki odulu de kazanacak goruyle bakılıyordu. Ancak butun bu beklentilerin aksine odul Tolstoy ’a verilmedi. Gerekce olarak da medeniyetin tum formlarına karşı dar goruşlu saldırganlıklar gosteriyor olması gibi bir yorum yapıldı. Cunku Tolstoy ’un politik tutumu juri uyeleriyle pek uyuşmuyordu. O yıl odulu Fransız şair Sully Prudhomme kazandı. İşin bir diğer garip tarafı ise Ibsen ve Emile Zola ’nın da aynı gerekceler gosterilerek odule layık gorulmemeleri olmuştu.
2. Edgar Allen Poe
Poe ’nun karanlıkla arasının pek iyi olmadığını ve bir hayli korktuğunu hemen hemen herkes bilir. Bu korkunun kaynağında eğitim hayatının mezarlıklarla ic ice gecmiş olduğu gerceği yatıyor. Oyle ki Poe, İngiltere ’de yatılı olarak gittiği okuldaki cimri okul muduru yuzunden bu durumdan bir hayli cekmiş. Matematik oğretmenlerinin mezar taşlarında yazan olum ve doğum tarihleri uzerinde yaş hesabı yapmalarını istemesi ise bu garipliklerden sadece biri. Aynı zamanda bir cemaat uyesi olduğu zaman mezarının kazılmasına cocuklar da yardım ediyormuş. Elbette bu, her zamanki gibi okul mudurunun işi.
3. Virginia Woolf
Virginia Woolf, hayatı boyunca hayvanlara karşı ozel bir ilgi besledi. Hatta bu sevgisi oyle boyutlara ulaşmıştı ki kız kardeşine “Yunus” takma adıyla sesleniyordu. Kardeşi de ona “Keci” diyordu. Yazın hayatında yayımlanan ilk metni ise ailesinin sahip olduğu kopeği icin kaleme aldığı olum ilanı metni olmuştu. Woolf, sincap, ipek maymunu ve Jacobi isimli bir de kucuk fare ile birlikte yaşıyordu.
4. Franz Kafka
Yonetim profesoru olan Peter Drucker, 2002 yılında yayımlanan kitabında gunumuzde halen daha olmazsa olmaz guvenlik gerecleri arasında gosterilen baretin Kafka tarafından icat edildiğini iddia etmişti. Bunun yanı sıra Bohemya İşci Kaza Sigortası Enstitusu ’nde calışan Kafka ’nın enstitudeki gorevi devam ederken bareti geliştirdiği, hatta kullanımını zorunlu hale getirdiği soyleniyor. Bu durum ne kadar doğru bilinmez fakat Amerika Guvenlik Cemiyeti tarafından Kafka ’ya altın madalya verilmiş olması bu iddiayı bir hayli guclu kılıyor.
5. Ernest Hemingway
Hemingway ’in butun cocukluğu annesinin bir takım duşuncelerinden dolayı tıpkı bir kız cocuğu gibi gecmişti. Hatta giysilerine varana kadar kucuk bir kız cocuğu gibi giydirilen Hemingway, ablası Marceline ’e eşlik etmesi icin bir sure bu şekilde buyumek durumunda kalmıştı. Saclarını bile kız sacı modellerine uygun olarak kestiren annesi, Hemingway ’i komşularına ve arkadaşlarına kızı ‘Ernestine ’ olarak tanıtıyormuş.
6. William Faulkner
Faulkner, Missisippi Universitesi postane muduru olarak gorev yaparken işinden ve bulunduğu konumdan oylesine sıkılıyordu ki, zaman zaman insanların gonderdiği mektupları cope atarak muşterilerle iletişim kurmaktan kacınıyordu. İletişim kurmak zorunda kaldığı zamanlardaysa muşterilere kaba davranıyor, onları gormezden geliyordu. Bir sure sonra kendisini denetlemek icin bir gorevli gonderilince Faulkner de istifa etmeye razı olmuş ve bu işteki deneyimlerini şu sozlerle ifade etmiş: “Eminim para konusunda hayatım boyunca insanların gozunun icine bakmayı surdureceğim ama şukur ki pul almak icin elinde iki senti olan her hergelenin gozunun icine bakmak zorunda değilim.”
7. William Shakespeare
Shakespeare ’in hayatına dair pek cok şey yazılıyor. Bunlardan bir tanesi de unlu yazarın vergi kacırıyor olması. Yaşadığı doneme gore oldukca zengin olan Shakespeare, Kraliyet Yuksek Hazine Memurluğunun İade Kaydı ’nda vergi borclusu olarak gorunuyormuş. Borcunu uzun sure odemeyen yazarın 13 şilin 4 peni gibi bir borcu bulunuyormuş. Butun bu kayıtlar Winchester Piskopusu ’na biriken borclar arasında da yer alıyormuş. Piskoposun yetkisi, bu tur borcluları cezaevine atmaya kadar dayanıyormuş. Sonunda borc bir şekilde odenmiş ve Shakespeare tum borclarından bu sayede kurtulmuş.