Rıfat Ilgaz‘ın oykulerinde mizah, muhalif tavrın temelindeki yatan en onemli hareket zemini oluşturur. Salt sistem eleştirisinin de otesinde yaşamı ve yaşamı var eden insanı donuşturme cabası, aslında sanatın en genel tavrıdır. Yazarın mizah yazarlığının yanı sıra yarattığı şiirler de insan duygusunu ortaya koyan ve umudu olumlayan dizelerden oluşmaktadır.
Usta yazarın aramızdan ayrılışının 24. yılında incelikle kaleme aldığı şiirlerden sizin icin bir derleme yaptık.
1. Bir Sınavsa Eğer
Girdiğim cıktığım yerler tanığımdır
Kapımı calanlar gece yarılarında
Okunan kararlar yuzume karşı
Korkmuyorum duygusal bitişlerden
Tukenen kurşun kalemler tanığımdır
Olumle burun buruna bir genclik boyu
Sıtmasında vereminde Anadolu ’nun
Donulmez bekleme kamplarında
Sucsa suc, sorguysa sorgu, hapisse hapis
Yaşamak gezin gozun arpacığın ucunda
Elimde hep boyle tukenen bardak
Yaşamak bir yurek işciliği gunumuzde
Olumun anlamı değişti birden
Eskiden yataklarda beklerdik
Ders mi sınav mı gorev mi belli değil
Gelecekse ayakta bulsun dimdik
Acılan bir sorumsuz yaylım ateş
Bir top karanfildir goğsumuzde
2. Bunca Yuzyıldır
Biz uygarız haaa!..
Biz, diyorsam… Yanlış anlaşılmasın,
Bir Turk olarak soylemiyorum
Turkluk adına değil, konuşmam…
Hem ne haddime,
Bu işin tapusunu taşıyanlar var cebinde.
Aman yanlış anlaşılmasın,
Biz, diyorsam…
Dunyalılar adına konuşuyorum,
Biraz da insan olaraktan,
Biz diyorum, biz uygarız haaa!..
Kuşkuluyum durumumuzdan doğrusu,
Uygarlıkta nerelerdeyiz,
Kac karış ilerde?
Oyle ya bunca caba
Bir duzey tutturabilmek icindir,
Bir amaca ulaşmak icin olsa olsa.
Soruyorum, nereye vardık,
Arpa boyu yol alabildik mi?
Hangi duzeydeyiz uygarlıkta?
Hele bir goz atalım ozgecmişimize
Neler yapmışız bu uğurda,
Neler başarmışız insan olarak?
Taş donemi, kazma, balta
Tunc donemi, demir donemi,
Kılınc kalkan, top tufek…
Daha da onemlisi
Uzayda perendeler ata ata
Fuzeler cağına girmek…
Butun bunlara izninizle
Vurduk mu yaldızını sanatın,
Uygarlığın gorevi tamam!
Tum bu cabalar, sozumona,
İnsan olmamız icindir,
Uygarlık bi yana!..
Ne denli kalın kafalı,
Ne denli dar goruşluymuşuz ki
Oğrenelim diye insanı iyice
Kıymışız binlercesine acımadan.
Yetmiyormuş gibi,
Tum ezilmişlere yıkmışız
Bu kırımların sucunu bir de…
Ne insanmışız, değil mi?
Tuh be!
3. Guneşten Uzak
Konuklarımız icin yıkadık sizin icin
Kıyılarımızı bol kopuklu dalgalarla kıştan
Nisan sabahlarının buğusu saclarınızda
Mavi gozlerinizde sevinc
Telli turnalarla geldiniz
En saydam mavilikleri cektik ustunuze
Toroslar ’dan Ağrılar ’a kadar
Uzuntulerden arındık sizin icin
En gulec yuzumuzle cıktık karşınıza
Papatyalar gibi tekduze
Erkenden uyardık ciceklerimizi
Kalkınmamız sizden olacakmış
Başımızın ustunde yeriniz
Izgaralarda luferler emrinizde
Tabaklarda mayonezli levrekler
Ağız tadıyla yiyemediğimiz
Kirazlar canerikleri cilekler
Bulutun kınalısı denizin mavisi bizde
Yurdumuza bir renk de siz getirdiniz
Esmerler sarışınlar yeşil gozluler
Hoş geldiniz
Biz bu guneş ulkesinin cocukları
Ofkeyle umutla beslenen
Yaz geldi mi ebegumeci madımak
Kar yağdı mı dağda bayırda
Davarımız sığırımızla yarı tok yarı ac
Biz bu guneş ulkesinin cocukları
Kuru emzikle buyuyen gecekondularda
Odsuz ocaksız
Bu mevsimde sevilerden uzak
Yoksun tum aydınlıklardan
Sabrımızdır geleceğin harcını ozleştiren
Bir tuğla bir tuğla daha
Bir avcumuzda kum
Bir avcumuzda kirec
Gunler gunler boşuna harcanan
Okunmuş bir mektup kirliliğinde
Buruşturulup atılmış gunler
Yazısız kÂğıtlarca anlamlı
Alyuvarlarla beslenen ozlem
Kum kirec olcek olcek zaman
Biz bu guneş ulkesinin cocukları
Guneşi konuklara bırakan
Oysa bardaklarda altın yeşili şarap
Marmara ’nın midyeleri soframızda
Olgun domatesler taze soğan
Derilerde Afrikalı yanıklığı
Hoşi Ming ’li savaş cocuklarıyla birlik
Garcia Lorca ’lı kızlarla bir arada
Karşıda NÂzım ’ı dalga dalga getiren deniz
Oturup diz dize bir kıyıda
Aynı balık corbasını kaşıklayabilirdik
Biz bu guneş ulkesinin cocukları
Guneşi bulutların otesinde bırakan
4. Cocuklarınız İcin
Savaş sonrası sayımlarda
Şu kadar olu, şu kadar yaralı
Kadın, erkek sayısız kayıp…
Elden ayaktan duşmuş
Geride bir o kadar da sakat,
O kara gunleri anımsayalım diye…
Zorumuz ne insan kardeşlerim,
Amacınız kokumuzu kurutmaksa,
Yetmiyor mu tayfunlar, taşkınlar,
Bunca ac, bunca sayrı, kırım, kıyım,
Sayısız işkence kurbanları…
En kotusu,
Gungunden başımıza inen bu gokyuzu!
Bu toplanıp dağılmalar ne oluyor
Yuksek duzeylerde?
Neden alcakgonullu değilsiniz,
Sozunuz mu gecmiyor birbirinize,
Hangi dilden konuşuyorsunuz?
Barışsa eğer istediğiniz
Ucaklardan başlayın işe
Once cirkinleşen savaş ucaklarından…
Ya insanları bir yana bırakıp
Sivrisineklerin kokunu kurutun
Ya da bataklıkları!
Sonra gecin karasineklere!
Ne kadar da coğaldılar son sıcaklarda
Yer gok tum karasinek,
Yaşamımızı karartmak icin.
Bir guc denemesi yapsanız da,
Onların yaşamını siz karartsanız!
Yoksa siz de mi barıştan yanasınız,
Onların ozgurluğunden yana?
Kolay değil, barıştan yana olmak
Ozveri gerek yuksek duzeylerde.
Gene de bir nedeni olmalı, diyorum.
Bu toplanıp toplanıp dağılmaların.
Phantom ’ların pazarlanması değilse
Denizaltıların sığınmasıdır
Dost limanlara
Ya sağcı gerillaların barındırılması…
Ah uzak goruşlu yetkililer,
Bıraksanız da buyuk sorunları bir yana,
Biraz da ulusunuz icin,
Halkınız icin konuşsanız…
Cocuklarınız icin…
Kokleri kuruyup gitmeden!
5. Gidişini Anlatıyorum
Sen gidiyorsun ya işine yetişmek icin
Saclarını, gozlerini, ellerini
Neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya
Her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak
Termometrede yukselen cizgi cizgi
Kim bilir nerelerde soğuyorsun
Senin gozbebeklerin var ya kadın kadın gulen
İnsan insan bakan gozbebeklerin
Beni tutsa tutsa gozlerin tutar ayakta
Beni yıksa yıksa gozlerin yerle bir eder
Ne gelirse onlardan gelir bana
Calışma gucu yaşama direnci
Mutluluk gibi kazanılması zor
Mutluluk gibi yitirilmesi kolay
Bir acarsın ki mutluyum
Bir kaparsın her şey elimden gitmiş
6. Uzak Değil
Caresizlik akşamında duşunulmuş
Bakıp bakıp kor pencereden
Bir yudum suyun bir solukluk havanın
Sudan da havadan da ustun dost yuzunun ozleminde
Alıp başımı gitmek. Atsız arabasız
Alıp başımı duşlerin cıkmazından
Karışmak taşa toprağa. Yolculuk…
Bir sabah… Zeytin yeşili Ege kıyılarında
Nemli bakışlarında coban kopeklerinin
Başakların ağırlığınca verimli
Savrulan harmanların bereketinde
Savrulan alın teri insan emeği
Beni yaşamla icli dışlı eden
Yaşamla guclu yaşamla bilincli
Yol boyu adımladığım mutluluk
Sabah sisinde Havran yolunda
Katırtırnaklarında guluş alev sarısı
Toprakta coşkusu tava gelmenin
Dal uclarında duyarlık
Ulu camlara koknarlara karşı
Yaşıyorum diyebilmek goğus dolusu
Bir otuyum diyebilmek bu toprağın
Menekşe değil bir ardıc eğilmezliğinde
Ozsuyunda ureme varolma tutkusu
Ne kişiye boyun eğme ne kula kulluk
Gene de bitkiselliğin korluğune değil
İlkel ışımanın ezgisinde insanca
Bir aydın başıboşluğunca sorumlu
Bilincsiz doğa kadar ustan yana
Bilincli bir insan duyarlığınca doğal
Salt kurallarına bağlı yercekiminin
Oylesine ozgur
Kuf yeşili Anadolu ’m ayaklar altında
Tum yalanlara acık ardına kadar
Gerceklere tabut gibi ortuk
Bir gun boyle yadsı boyle tutsak değil
Koy bizim yol bizim yolcu bizden
Dost yureği sıcaklığında bir yolculuk
Uzak değil
7. Gozlerinde Akisler
İcimde bir nağme var ufukların sesinden…
Sıyrılsam vucudumun bir gun cercevesinden
Damla damla karışsam camların kokusuna.
Yorgun kartallar gibi bir sabah donsem geri
Martılara bıraksam lacivert enginleri
Sonra dalsam dizinde bir bahar uykusuna.
İklimleri cevirse genişleyen hududum
İcsem bakışlarından geceyi yudum yudum
Damla damla erisem o ılık gozlerinde.
Gel, şimdi onumuzde alevlensin ufuklar
Derin bakışlarına dizinsin sonsuzluklar
Kendini seyredeyim karanlık gozlerinde.
8. Hep Boyle
Anlaşıldı kara gunler icin doğmuşuz,
İcli dışlı olmuşuz acılarla.
Aydınlığın dar kapılarından
Gecemeyiz gule oynaya
Bayram kacağıyız.
Topladığımız gonul cicekleri
Kucağımızda sararıp solar
Utanır da veremeyiz
Sunamayız dilimiz dolaşır
Oysa neler duşlemişizdir geceden.
“Hepimiz…” diyor sevgili kızım
Yeni yıl icin cektiği telde,
“Esenlikler dolu gunler dileriz!”
Benim de en icten dileğim bu…
Daha coğuna yetmiyor ki, gucumuz.
Hep boyle sevgili kızım,
Yıl boyu,
İcice olacağız duşlerimizle…
Biz dileklerle doğar,
Yaşar gideriz, hep dileklerde.
Mutluluklar esenlikler ne varsa
Hep veresiyesinde yeni yılların,
Gunebakanız, ayciceğiyiz!
9. Leylaklarını Anlatıyorum
Leylak getiriyorsun bana guneşli bir gun
Onu saclarından topladığın belli
Bir leylak bahcesisin karşımda
Boyle kucağında kalsa daha iyi
Bir vazoya bırakıp gidiyorsun
Sen gidiyorsun leylaklar kalıyor mu sanki
Once renkleri gidiyor arkandan
Nesi varsa gidiyor soyunarak
Her vazoya baktıkca karşımdasın ne tuhaf
Her kokladıkca donup donup geliyorsun
Duşunceler gibi filizleniyorsun gun gectikce
Yaprak yaprak gelişiyorsun
Leylak leylak bakıyorsun gozlerimin icine
Olumsuz bir mevsim oluyorsun
10. Cember
Buyuk kentlerde artık
Cocuklar cember cevirmiyorlar…
Yazık!
Sokaklar tıklım tıklım
Cocuklara yer yok ki cevirsinler
Ama buyuklerin altında dort teker
Bir gidip bir geliyorlar!
İş mi yaptıkları sanki!
Belki iş… Kim bilir,
Belki de gosteriş…
Nerde bu hoyratca donen tekerlekler
Gosteriş icin…
Nerde o başımızı donduren
Şıkır şıkır cemberin guzelliği!
11. Genclik Parkı
Butun sokakları bu kentin Genclik Parkı ’na acılır
Bir sevgi ilkyaz sıcaklığında
Bir turku yukselir uygarlıktan yana
Halktan yana emekten yana bilimden yana
Alır karamsarlığımızı goturur
Mavilikte acılır tomurcuk
Bir halı dokunur yurt guzelliğinde
Geleceğin yollarına serilir
Genc dediğin boy atmalı ozgurluğe doğru
Buyumeli yılların kısırlığında boyle dik
Gun ışırken yerini almalı en onde
Genclik Parkı ’nda coşkudan bayrak cekilmeli
Nerdensiniz yitik umutlarım hangi cıkmazda
Katılın bu aydınca şenliğe korkusuz
Tukenmiş yalanı tutsak bilimin
Susmuş ayakların sunepe ezgileri
Butun atılımlar gercekten yana uyumlu
Gokyuzu kızarmış genclik ateşinden
Evrene kardeşlik getirmeli bilim dediğin
Yucelik getirmeli halkımıza mutluluk getirmeli
Cozmeli kişiyi paslı zincirinden
İşte beklediğin duş gozlerinin onunde
Uysun adımların cağının gidişine
Uysun adımların cağrısına gerceklerin
Başının icinde ilkyaz bulutu
Altın toprak ustun yaprak
Genclik Parkı ’ndasın
12. İcelim
İşte bir aradayız!
Sağlığından haber beklediklerimiz yanımızda,
Ve aramızda uzun zamandır
Yuzunu gormediklerimiz!
Kimimiz mahpustan donmuşuz
Kimimiz surgunden!
Bu akşam keyfimiz yerinde,
Gunluk dertlerimizden sıyrılmışız,
Nasıl kazanıldığını unutmuşuz paranın
Elimiz o kadar acık;
Harcayalım neşemiz icin!
İyisi gelsin şarabın,
Yuklu olsun mezeler!
Nobetcisiz geciyor akşamımız demek,
Kilitsiz, demir parmaklıksız;
İstersek burda keser konuşmamızı,
Cıkarız kol kola, kelepcesiz.
Dolaşırız canımızın cektiği sokakta.
Ozlemini cekmişiz uzun zaman
Dostların ve aydınlığın.
Duymuşuz her ceşit yanızlığı
Tek başımıza.
İki cift lÂf etmenin karşılıklı,
Ne demek olduğunu oğrenmişiz.
Konuşalım,
Bir suc olduğunu bilerek her sozumuzun.
Guzel gunlerin yaklaştığını soyleyelim,
Dort yanımızı kollayarak.
Ne olacak, bilir miyiz birazdan?
Belki hesabı sorulacak neşemizin.
Kaldıralım son kadehleri,
Ayrılalım arkadaşlar,
Ayrılırken opuşelim!