
Kaan İnce, Kadıkoy ’de bir otel odasından atlayarak intihar ettiğinde henuz 22 yaşındaydı.
Şiir yazıyordu ve basılması icin hazırladığı bir de kitap dosyası vardı. Yaşamın kederli tarafına genc yaşta bulaşmıştı ve bundan gocunmuyordu. Cabaladı, dik durmak icin elinden geleni yaptı ancak daha fazla dayanamadı. Geride, yalnızca ona ait şiirler, yaşanmışlıklar ve birkac tane fotoğraf kaldı.
Gizduşum adlı kitap dosyasını bir yayınevine teslim etti ve 11 Ağustos sabahı yaşamaktan vazgecti.
Esere Ulaşmak İcin Tıkla!
1. Anne huznun damlalarıdır sevgime yağan
dolduğunda catırdayan kalbim ucurum yarıklarıyla
dilim dilim kesilmekte gozbebeklerim
sarkarak toza bulanan
işte o zaman
ışığına dolanıp duşlerinin goğsune yatardım
karışık sesinle kanat cırpardı sesim
ellerine erir karışırdım ıslaklığına
eğirmek isterdim kestane saclarını iğle saclarıma
zorlu anlarımda cıkıp gelirdin hep yanıma
eziyetle yuruduğun yeter
dokunuyorum yorgunluğunu bedenime
sarnıclarda yağmurlar dinlenirken senin icin
anne, gul et beni kederine
2. Aşktan İmgelerde yaşanacak aşk bırakmadım
Tum guzellikler donup kalıverdi karşımda
Huzun kacıyor penceremden koşarak
Olum kayboldu geceye karışıp
Bir kolunda gozyaşı diğerinde acıyla
3. Gizduşum Boşlukta kemiklerin kanattığı karanlık: Surekli,
geceye bolunen saatlerin asıldığı yer. Kıyı boyunca
calınan sabah: Esrik tin. Sehpada unuttum başımı, us yitik.
Divansızların bembeyaz ayetleri gibi peşin hukum giydik.
Gozlerim deniziğnesi.
Kırıl benliğimin benli gozenekleri
İcinde, surgunlerin gizli sessizliği.
Alnıma dayarım guz gorumluk omrumu, seherin cılız eliyle.
Uzaktaki vahşi gule huzun kokarım. Ve olum ardıma leke
duşer, gozlerimden cekilen sıcaklık korkuluk yuzumde
soğur soğur, iki kaş arasında yenilir kendine uzun yol.
Cicek tuter duşler karanlığı kısıp pencerede
gok ucurtma ceker yıldız colune
Bir ışık ortusu acılacak goğe, acılaşan gecede; suya ateş
duşup kirpiklerime gomulecek, yuzume sıkışmış erguvan
oluleri. Dilenci kızlara serpinti yağmurun kırık sesi.
Ay batışı gozlere iki ezgi gibi huzun cokerim, tetikte
yalnız kalan golgemle. Sıkıntımın yıldız sefası, n ’olur
kapatma kollarını, sakalıma basma sabah. Denk cepheli
calışmalar ederi kadar başlık paramız, asmayın bizi.
Guvencin ucuşu, alabildiğine ruzgÂr;
gez arpacık goz tetikte.
Olum acmazda bekleyen kuş seslerine sağanak: Bakire
umutlar. Gorunmez viranlığım. Ciğ damlacıkları…
Soluğunda sevişen fesleğenlerin, uc kulac kurşuni sudan
gozlerini saran kokusu; sendeleyen hoş bir yaşam,
inanc yuklu guluşlerde. Gecenin sararmış muhrunde billurlaşan
sessizliğe dolunay doğarım.
Duş artık yakamdan
guneş kırıklarına dadanan sevda.
4. Ka n yuzun yakamozlanır akşam saatlerinde
kime cıkmaz piyangosu huznun
belki de sombalığa en son
ve demir kırı bir taya
ertesi yasaktı, es vardı
bir tek uzun gecelerde
cıkrığında intihar edeceğim kuyu
zaman kuyusu, soluksuz ve ıssız
inip cıkar olum, durana dek yuzumdeki
sevişen kederlerle gulun gumu
adımdan cıkardım bir a
gozlerimde gezer geriye kalan
5. Omrum Hangi ırmaktan akıyor yureğinin bozaran sevdası
Hangi kolunda koprusu var gecenin
Bir ucunda puslu gok bir ucunda sazlık, hasretle bilenen
Aynı urperti aynı heyecan
Sensin boyun eğen acıya
Gizlenmez yaraları taşırken bedenin
Omrumun genc yarısına
6. Yaşama Sebebi sıkmışım dişlerimi gozlerim kanayana kadar
ceyizimizde huzun motifleri
gocebe bir ağıt goğsumun derinliklerinde
bu aşkın donuşu yoksa
duman kırığı gozlerinde gecenin hıckırıkları
kırık keman sesi ve adağım var
moraran hercai duşlerim ateşi delip ıslatır mendilimi
kalbime dolar -sonsuz uykuma- korkuya susamış yasadışı bir ruzgÂr
bu aşkın donuşu yoksa
suya duşer kokusu menekşelerin
deniz her zamankinden daha kopuklu
serceler bi garip otuşludur
martıları mavnalarla başka turlu danseder hamuruna sevgi katılmış bu dunyanın
kuflu yuzler yok hiclik de
hani ne derler gozlerinden operim cocuk,gamlı sevda, şiir
ne ’m kalır geriye gulum seni alırlarsa benden
tiksintiler toplamı umutsuzluk sapağında olum
7. Gece Şiirleri Devrik Yurek Savunması
Ciy doladım kasnağına gecenin. Işıksızlığın hep
yoksul yalnızlıklara cıkması doğurur o ruzgÂrı.
Giz dizilmiş cardaklar incir kokulu, cicek hattı
gozlerine doğru. Kokunda korku. Kafka; murekkebini
ictiğim mevsimsiz aşk. Olumun onunde yayılan;
cıbanı yuzumun. Devrik yurek savunması omrum.
Yaşlı bir adam vurgun yemiş. Kuşlar. Duşler.
Kapılma saatleri, basamaklarında ateş yatan zaman
merdiveninin dik soluğuna. Ve cekip giden bir ben,
aynı denize, irkilen iskeleden.
Issızlık Surusu
Sıcak bir buğu duşurduler ceplerinden, kışın gelişini
gozlerime yıkan golgeler, olume giderken. Sonuna vardım
ufuk renginin, gunduz ruyalarımda gorduğum. Gun sayıyor
kor eşgalim. Sonuyor guluşum, gulun bağrında ikindi vakti.
Zaman cağlıyor, omrumu bicmeden. Colde ıssızlık surusu
gecelerim. Pencerelerden akan yollarda usulca buyuyor
huzun. İsyan dumanları. Bir kıyı, boğulduğum. Sucluyum.
Talan edilmiş sokaklara yeleler taktım, yenilgilerimi
asmak icin. Korku salmış duş dudaklarına. Uzgunum.
Buyruk
Gecenin deniz kanatlarında, bir kuşun sesine dalmış
duş topluyorum, gozlerime opucuk. Kendine acan bir ışığı
emiyor kalbim. Kara tren, sisler durağında akıntısı
kavuşmanın. Ten, sahili gurbetin. Dalga dalga kopuruyorum
aşka. Buyruk: Tez boynu vurula!
Harita
Haritası parcalandı ellerimde gecenin, bir yitiriş değil
bu, sınırları tutamadım yerinde, gozlerime doldu sular,
şimdi zaman oynak bir golge. Nasıl başlasak geri donmemek
icin? Huzunkıran ardında saklanan kalbimle, artık, okyanuslara
acılmak gecmeli icimden. Biliyorum. Ama kavuşmalar ayrılıktır
Esere Ulaşmak İcin Tıkla!
bazen.