Usta oyuncu Tuncel Kurtiz, 5 yıl once bugun aramızdan ayrıldı.
Onun sanata yaklaşımı yaşadığı hayattan tecrubelerle ilerleyen, doğrulan ve donuşen bir yapıyla gelişmiştir. Yalnızca oyunculuk algısı değil, genel anlamda yaşam algısı da bu duzlem uzerinden hareket etmiştir. Cağını anlayan, tanıyan ve kavrayan yapısıyla urettiği işlerde yaratılan karaktere kendinden de pek cok şey katarak unutulmaz filmlerin unutulmaz karakterlerine nefes aldırmıştır. Ve tum bu karakterlere hayat veren ses, edebiyata da yakından temas ederek yeni bir boyut yaratmıştır. Unutulmazlar arasında yer alan pek cok şiir, Tuncel Kurtiz‘in sesiyle yeniden kendini ifade etmiştir.
Sizler icin listeledik…
1. Etme – Şiir: Mevlana Celaleddin Rumi Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Sen yadeller dunyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gonulluyu kastediyorsun, etme.
Calma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Calınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, altust olmuş senin icin…
Bizi oyle harab, oyle altust ediyorsun, etme.
Ey, makamı var ve yokun uzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını oyle terk ediyorsun, etme.
Sen yuz cevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gozlerimizi oyle yaş dolu ediyorsun, etme.
Aşıklarla başa cıkacak gucun yoksa eğer;
Aşka oyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.
Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti oyle cehennem ediyorsun, etme.
Şekerliğinin icinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.
Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kacar oyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.
Harama bulaşan gozum, guzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
İsyan et ey arkadaşım, soz soyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
2. Oysa Herkes Oldurur Sevdiğini – Şiir: Oscar Wilde Kulak verin sozlerime iyice,
Herkes oldurebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukca sozlerle,
Korkaklar opucuk ile oldurur,
Yurekliler kılıc darbeleriyle!
Kimi gencken oldurur sevdiğini
Kimileri yaşlı iken oldurur;
Şehvetli ellerle oldurur kimi
Kimi altından ellerle oldurur;
Merhametli kişi bıcak kullanır
Cunku bıcakla olen cabuk soğur.
Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gozyaşı doker oldururken,
Kimi kılı kıpırdamadan oldurur;
Herkes oldurebilir sevdiğini
Ama herkes oldurdu diye olmez.
3. Delikanlım – Şiir: Nazım Hikmet Ran “Delikanlım!.
İyi bak yıldızlara,
onları belki bir daha goremezsin.
Belki bir daha
yıldızların ışığında
kollarını ufuklar gibi acıp geremezsin…
Delikanlım!
Senin kafanın ici
yıldızlı karanlıklar
kadar
guzel, korkunc, kudretli ve iyidir.
Yıldızlar ve senin kafan
kÂinatın en mukemmel şeyidir.
Delikanlım!
Sen ki, ya bir koşe başında
kan sızarak kaşından
gebereceksin,
ya da bir darağacında can vereceksin.
İyi bak yıldızlara
onları goremezsin belki bir daha…
4. İthaf – Şiir: Cahit Irgat Anne girmem bu oyuncak dukkÂnına
Orda toplar, tayyareler, tanklar var.
Seviyorum soğut dalı atımı
Tekme atmaz, ısırmaz
Ben yaşamak istiyorum
Ağac gibi sessiz sessiz ve rahat
Karınca kararınca değil,
serile serpile boylu boyumca.
Anne girmem bu oyuncak dukkÂnına
orda toplar, tayyareler, tanklar var.
6. Dağlar – Şiir: Sabahattin Ali Başım dağ saclarım kardır
Deli ruzgÂrlarım vardır
Ovalar bana cok dardır
Benim meskenim dağlardır
Şehirler bana bir tuzak
İnsan sohbetleri yasak
Uzak olun benden uzak
Benim meskenim dağlardır
Kalbime benzer taşları
Heybetli oter kuşları
Goğe yakındır başları
Benim meskenim dağlardır
Yarimi ellere verin
Sevdamı yellere verin
Elleri bana gonderin
Benim meskenim dağlardır
Bir gun kadrim bilinirse
İsmim ağza alınırsa
Yerim soran bulunursa
Benim meskenim dağlardır
7. Yağmur Ciseliyor – Şiir: Nazım Hikmet Ran Yağmur ciseliyor,
korkarak
yavaş sesle
bir ihanet konuşması gibi.
Yağmur ciseliyor,
beyaz ve cıplak murted ayaklarının
ıslak ve karanlık toprağın ustunde koşması gibi.
Yağmur ciseliyor,
Serezin esnaf carşısında,
bir bakırcı dukkÂnının karşısında
Bedreddinim bir ağaca asılı.
Yağmur ciseliyor.
Gecenin gec ve yıldızsız bir saatidir.
Ve yağmurda ıslanan
yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin
cırılcıplak etidir.
Yağmur ciseliyor.
Serez carşısı dilsiz,
Serez carşısı kor.
Havada konuşmamanın, gormemenin kahrolası huznu
Ve Serez carşısı kapatmış elleriyle yuzunu.
Yağmur ciseliyor.
8. İnsan Yaşıyorken Ozgurdur – Şiir: Edip Cansever Gomdum hepsini geliyorum
İnsan yaşıyorken ozgurdur
Yaklaştım iyice geliyorum
Her insan biraz oludur
Bizde biraz oluyuz
Oluler ki bir gun gomulur
İcimizdeki oluler
Dışımızdaki oluler
İnsan yaşıyorken ozgurdur
9. Bugun Yardan Haber Geldi – Şiir: Karacoğlan Bugun yardan haber geldi
Bir bir yandan bir bir yandan
Eğildim bir buse aldım
Bir bir yandan bir bir yandan
Guzel olanı severler
Yanağından gul dererler
Kulakta menguş kupeler
Bir bir yandan bir bir yandan
Baş koydum yarin dizine
Uykular girmez gozume
Ağ ellerin sur yuzume
Bir bir yandan bir bir yandan
Şekerden şerbet ezerler
İnce tulbentten suzerler
Dort yanım almış guzeller
Bir bir yandan bir bir yandan
Karacaoğlan gel yanıma
Seni sarayım canıma
Dola kolların boynuma
Bir bir yandan bir bir yandan
10. Sevgi Duvarı – Şiir: Can Yucel sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kor karanlıkta acardık paslı gozlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir kufur
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim gunum insan icine cıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak ciceği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi
kumkapı meyhanelerine dadandık
onumuzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda gorevliler ekipler hızır paşalar
sabahları acıklarda bulurlardı leşimi
oyle sıcaktı ki copculerin elleri
copculerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim supurge saclım
ne kadar kotu kokarsak o kadar iyi
baktım gokte bir kırmızı bir ucak
bol celik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
duştuğum yer oyle acık secik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum olup olup dirilttiklerimi
yalnızlığım benim coğul turkulerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
11. Saat On İkiyi Beş Geciyordu – Şiir: Serkan Ucar Zaman, can cekişirken,
Akrep yelkovan, arasında;
Bir adım oteye gidemezken geceden,
Ay, ışığını cekerken sinesine,
Yıldızlar cekilirken kuytu karanlıklara,
Huzun, bakır bir caydanlıkta demleniyordu,
Ve ben, son sigaramdaki dumanları da hapsediyordum icime,
Saat on ikiyi beş geciyordu.
Ekmek bıcağında dilimleniyordu omrum;
Masum, yalınayak cocukluğum;
Umudun kıyısından gecmeyen gencliğim,
Ulu orta seriliyordu, harami sofrasına,
Duş bahcelerim yağmalanıyordu,
Herkes payına duşeni alıp giderken.
Butun kimsesizliğimle,
Butun caresizliğimle,
Butun cıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda;
Uşuyordum,
Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık.
Saat on ikiyi beş geciyordu.
Dişlerimle, şafağı sokmek isterken karanlığın goğsunden;
Gun ağarıyordu saclarıma,
Tel tel,
Raylarımdan cıkıyordum,
Vagonlarım kopuyordu bir biri ardına,
Savruluyordum,
Bir cinayete kurban gidiyordum,
Kaza susu verilmiş,
Faili mechul bir olum biciyordu terzi masasında,
Bir tabuta civileniyordum.
Saat on ikiyi beş geciyordu.
12. Tut Yureğimden Ustam – Şiir: Serkan Ucar Ustam!
Aklım firarda.
Gozbebeklerimde muebbet huzun,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Duşum kırık dokuk,
Umudumun boynu bukuk,
Bir oksuzun omuzlarında sukut.
Yureğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara duşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.
Ustam,
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gorduğun masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, korpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yureklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yurekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Corak gonullere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Gunahkar gecelerden.
Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde gorse tanır,
Hasret tanır,
Zulum tanır,
Olum tanır,
Yuzum yuzumden utanır.
Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gucunle asıl sukunetime,
Cığlığım kopsun,
Uzat ellerini guneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yureğimden ustam tut,
Tut beni, sur gune…