
Aziz Nesin ’in dediği gibi, dunyanın en iyi tanıdığı uc Turk ’ten biri olan, edebiyatımızın en buyuk isimlerinden NÂzım Hikmet ’in yaşamının buyuk kısmı takipler, soruşturmalar, asılsız suclamalarla gecer. Bu suclamalar nedeniyle 1933-1934 ve 1938-1950 yılları arasında tam 13 yılını hapiste gecirir. Aramızdan ayrılışının 54. yıldonumunde kendisini sevgi ve ozlemle anarken Bursa Cezaevi ’nde ilk yatışına sebep olan olayları anlatalım istedik…
Nazım Hikmet Eserlerine Ulaşmak İcin Tıkla!
1. Kıt kanaat gecinmeye calışılan gunler
1928 yılında cıkan genel af ile Moskova ’dan Turkiye ’ye donuş yapan NÂzım Hikmet, Resimli Ay dergisinde calışmaya başlar. Bir sinemada mudurluk yapan babasının da yardımıyla kıt kanaat gecinmeye calışırlar. Ancak 1932 yılında NÂzım Hikmet ’in babasının beklenmedik olumu ile NÂzımların ucu başına zor denk gelen gecimleri daha da zorlaşır. Bu nedenle tutumlu olmaları, ele gune karşı kucuk duşmemeleri gerekir. “Duşman kazanmak huner değildir. Kazandığın duşmana bir saniyecik bile boynun eğri olmayacak, ipin ucu onların eline gecti mi, ilmiğini boynunda bil.” der, NÂzım o gunlerde.
2. Duşman kazanmak huner değildir
Oturdukları evden ayrılıp arazisi olan bir ev tutmaya karar verirler. Hayvan besleyip sebze yetiştirerek, aralarında iş bolumu yapacak, her birinin de uretkenliği olacaktır. NÂzım, kız kardeşinin kocası Seyda ’ya bir mektup yollayarak onu da yanlarına cağırır. Mektupta şoyle der: “Evladım Seyda; vaziyet malum. Bu vaziyet dahilinde her birimizin Âzami maddi, manevi fedakÂrlıklar yapmamız, maddi ve manevi sıkıntılara katlanmamız lazım. Artık bizim icin bir zaman eğlence filan yasak. Bir papelin yuz papel kadar ehemmiyeti var kardeşim… Şefkati bize geldi. Sana burada 120 lira maaşla bir iş bulmuş. Bu hususta sana da yazacaktı. Zaten askerliğin yakın. Binaenaleyh buraya gelirsen cok iyi olur… Âzami tasarruf yapmaya mecburuz kardeşim…”
3. Koşkte başlayan yeni yaşam
Aradıkları evi Erenkoy ’de bulurlar. Mithat Paşa ’ya ait olan bu koşkun on dort donum arazisi vardır. Tam NÂzım ’ın arzuladığı nitelikte kirası da ucuzdur, sadece 50 lira… Goz alabildiğince uzanan yemyeşil bir alandaki parsellenmiş arazinin bir bolumu camlık, diğer bolumu bağ ve sebzeliktir. Yedi odalı olan koşk ise gayet kullanışlıdır… Hemen kiralayıp odaları paylaşırlar. Altı yedi kişilerdir, Piraye de yanlarındadır. Henuz NÂzım ’la evli değillerdir ama evleneceklerdir.
4. Gunduzleri iş, geceleri fikir ve sanat tartışması
Eli kolu sıvayıp işe girişirler. Once hep birlikte koşku temizleyip bahceye cekiduzen verirler. Ağacların tumunu ilaclarlar. Aralarında iş bolumu yaparlar. Mevcut paralarını ortaya koyup ortaklaşa bir butce hazırlarlar. Giderler tek elden ve buradan yapılacaktır. İki koyun, otuz-kırk kadar tavuk satın alırlar. Sağılır inek de almaya karar verirler, bunların sayısını giderayak coğaltacaklardır. Dam ve kumes tamamlanır. Uygun parsellere sebze fideleri dikilir. Asmalar yeniden elden gecirilir… Arzulu bir uğraş başlar. Gunduz calışılır, geceleri cardağın altında fikir, sanat tartışmaları duzenlenir. Gokyuzu ışıklı, hava ılıktır. Cam, cimen, toprak kokusuyla dolu ucsuz bucaksız bir ormanın icinde gibidirler…
5. Kolhoz kurdunuz değil mi?
Ne yazık ki uretime dayalı bu mutlu yaşam uzun surmez. Bir gun polisler cıkagelir bağa. Her yanı didik didik ararlar, “Kolhoz kurdunuz değil mi” diyerek. NÂzım ’ı alıp gotururler. 1932 yılının son aylarına rastlayan tutuklamalar başlar. NÂzım ’la birlikte bircok kişi tutuklanır. Tutuklama nedeni; İstanbul ’un caddelere bakan bazı duvarlarına yapıştırılan ihtilal bildirileridir. Bu arada bazı işyerlerinde de NÂzım ’ın eserleri ele gecmiştir. Oysa o sıralarda NÂzım ’ın kitapları serbest satılmaktadır ve hicbir eseri icin herhangi bir tutuklama kararı yoktur…
6. İdam istemiyle yargılanma
Bu tutuklamalar ustune NÂzım ’ın duşmanları saflarını sıklaştırırlar. Mahkeme kararlarını etkileyebilmek icin kalemlerinin uclarını yalan, dolan ve iftiranın kara murekkebine daldırıp daldırıp cıkarırlar. İsimsiz, imzasız bildiriler dağıtırlar. NÂzım ’ların idamını isterler. Bu tutukluluk gunlerinde NÂzım ’ın kardeşi Samiye ’ye İstanbul ve Bursa hapishanesinden yolladığı mektuplar mahkemenin gidişatını, istenilen ve verilen cezayı; şairin ozel durumunu tum cıplaklığıyla yansıtır. İşte o mektuplardan birkacı…
7. Karl Marks ’ın eserleriyle benim uslubumu birbirine karıştırmışlar
“Samuşum, bu ayın 27 ’sinde mahkememiz başlıyor. Mustantik bey (sorgu hÂkimi) de kararnamesinde benim idam meselesini ileri suruyor. Fakat kararnameyi curutmek mahkemede guc olmayacak sanırım. Cunku hic alakadar olmadığım, bana ait olmayan suclarla itham olunuyorum. Bu hususta Piraye ’ye ayrıntılı bilgi verdim, ondan sorabilirsin. Şevket Sureyya ile Sureyya Paşa ’yı, Karl Marks ’ın eserleriyle benim uslubumu birbirine karıştırmışlar! Fikir hareketleri mecmualarını aldım. Teşekkurler… NÂzım”
8. Bursa ’nın rutubetli havası
“Samiyem, Bursa ’ya geleli bir hafta oluyor. Rahatım iyicedir. Burası bir hayli rutubetli olmasına rağmen cok şukur siyatik ağrılarım fazlalaşmadı. Bizim mahkeme icin Bursa sorgu hÂkimliği de İstanbul ’daki gibi adem-i selahiyet (yetkisizlik) kararı verdi. Şimdi mahkememizin İstanbul ’da mı yoksa Bursa ’da mı olacağına Temyiz Mahkemesi karar verecek. Tekrar İstanbul ’a gelmemiz ihtimali var demektir. Ağabeyin NÂzım Hikmet” 7 Haziran 1933
9. Omrumde bu kadar kanunsuz koşullar icinde cereyan eden bir mahkeme gormedim
“Samuşcuğum, bugun ikinci mahkemeden geldim. İki gundur sabahlı akşamlı mahkeme devam ediyor. Acıkca kanaatimi soylememi istersen, ben mahkemenin gidişatından hic memnun değilim. Omrumde bu kadar kanunsuz koşullar icinde cereyan eden bir mahkeme gormedim. Hani bu boyle giderse encamımız hayrola… Avukat cumartesi gunu geliyor ve cumartesi gunku mahkememize cıkacak. Herhalde on beş yirmi gune kadar mahkeme bitecek… Bak mesela zabıt tutulmuyor, gıyapta şahit dinleniyor, hatta mahkemenin gizli olması talebini bile ne savcılık resmen bizim onumuzde istedi, ne de bu hususta bizim fikrimiz soruldu. Daha neler de neler…… Ağabeyin NÂzım Hikmet” 28 İkinci Teşrin (Kasım)
10. Masumluğum ve sucsuzluğum ortaya cıkıyor
“Biricik kardeşim, dun mudafaaya gittik. İrfan Emin de bulundu. Guzel bir mudafaa yaptı. Karar ayın 31 ’ine yani Carşamba gunune kaldı. Carşamba gunu dananın kuyruğu kopuyor demektir. Savcı cezamın dort seneden itibaren verilmesini istedi. İdam talebinin bu suretle yersizliği meydana cıkmış oldu. Hem bu seferki iddianamede vaktiyle aleyhimde delil olarak ileri surulmuş olan şeylerin bircoklarının curukluğu meydana cıktığından işim cok hafifledi. Masumluğum ve sucsuzluğum ortaya cıkıyor. Biz mudafaada gayet haklı olarak beraatımızı istedik. Beraat eder, carşamba gunu, tam bu mektubu yazdığımdan 5 gun sonra hurriyetime kavuşurum inşallah… Ağabeyin NÂzım
11. Hudutsuz masmavi bir gok altında
“Canım Kardeşim, sana bu mektubu Bursa ’dan yazıyorum yine. Fakat bu sefer demir parmaklıkların ardından değil, hudutsuz masmavi bir gok altında. Eve telefon etmişsin, bana telefon etsin demişsin. Fakat metelik olmadığı icin telefon edemedim. Mektup yazmak icin yine Bursa ’ya gelmeyi ve kararı oğrenip sana oyle yazmayı istedim. Lakin maalesef karar yarın veriliyor. Sanırsam dort seneyi tasdik edecekler, işte o kadar… Hepinizi oyle goresim geldi ki hasret tak etti cana artık… NÂzım”
12. NÂzım altı ay alacaklı olarak mapusaneden cıkar
Temyiz mahkemesinin bozduğu bu kararı Bursa mahkemesi dort yıl olarak tasdik eder. Onceden beş yıl olarak kesilen cezanın uc yılı aftan gider. Oysa NÂzım bir bucuk yıl hapis yatmıştır. Boylece altı ay alacaklı olarak mapusaneden cıkar. Onaylanan dort yıl cezaya da ikinci kez itiraz eder. NÂzım ’ın, Sureyya Paşa ’ya yazdığı hicviyesini, Şevket Sureyya adıyla; eserlerini ise Karl Marks ’ın yazdıklarıyla karıştıran iddia makamı, tanıksız ve kanıtsız NÂzım ’ı bir bucuk yıl iceride tutar. Yalanı, İftirayı, madrabazlığı huner sayan para babaları NÂzım ’ın bu yatmışlığını az bulurlar. Emekcilerin alınterini, goznurunu somuren duzenbazlar sonuctan hoşnut olmamışlardır… NÂzım, 1933-34 yıllarında bir bucuk yıl yattığı Bursa Cezaevi ’ne 4 Aralık 1940 gunu Cankırı Cezaevi ’nden nakille yeniden gelir ve yaklaşık on yılını daha burada gecirir…
Nazım Hikmet Eserlerine Ulaşmak İcin Tıkla!