Aşk gibi, yaşamak gibi, tasavvuf gibi, duşunce gibi insan ve dunya hallerinin belli kalıplar icinde sanatsal bir şekilde anlatıldığı dort dizelik hazinelerdir rubailer. İran edebiyatından edebiyatımıza girmiş, Omer Hayyam ’la ozdeşleşmiş bu kucuk şiirlerin Cumhuriyet Donemi Edebiyatımızdaki en onemli temsilcisi Yahya Kemal ’dir. Ancak bir kitaplığın tozlu raflarında bulduğumuz, 1976 yılında basılmış bir kitap, bir başka şair ve rubaileriyle karşılaştırdı bizi.
1912 yılında Ankara ’da dunyaya gelen Fuat Bayramoğlu, cocukluk arkadaşı Ahmet Muhip Dıranas ’la birlikte Ankara Lisesi ’nde okur. Daha lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Bayramoğlu 1932 yılında “Kor” dergisini cıkarmaya başlar. Liseden sonra gittiği Mulkiye Mektebi ’nde Cahit Sıtkı Tarancı ile tanışır. 1939 yılından itibaren Dışişleri Bakanlığı ’nda ceşitli gorevlerde calışır, buyukelcilik yapar. 1945 yılında Yahya Kemal ile tanışan Fuat Bayramoğlu, onun etkisiyle rubailer yazmaya başlar ve dostlukları Yahya Kemal ’in olumune kadar devam eder. 15 Temmuz 1972 ’de cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği gorevine atanan Fuat Bayramoğlu 30 Haziran 1996 ’da yaşama veda eder.
İlginizi Cekebilir: Tasavvuf Ve Mistisizim Uzerine Yazılmış Kitaplar
1. Olumsuzluğun esrarı
Bir şey yapabildinse şu dunyada eğer,
Bir şey ki hatırlanmaya bir parca değer;
Bir ses, bir cizgi, bir şiir, bir buyuk aşk
Bunlarmış olumsuzluğun esrarı meğer
2. Etrafı sarmış karanlık
Gecmiş o devirler ki erenler varmış;
Murşit onlar, oğut veren onlarmış.
Yol yok, kılavuz yok, hani bir kalbe bakan;
Goz gormuyor etrafı, karanlık sarmış.
3. Sırtlan yine sırtlanlık eder
Zalim yenilince bil ki mazlumum der,
Bir fırsat bulsa zulmu tekrar eyler.
Gordun mu musibetten akıllanmışı hic
Leş buldu mu sırtlan yine sırtlanlık eder.
4. Beyhude akıp giden pınarlar TETRA4
Ustunde gezilmemiş ne karlar gorduk,
Kızgın nice yazlar, ne baharlar gorduk.
Salkımlara el surulmemiş baharlarda,
Beyhude akıp giden pınarlar gorduk.
5. Bundan daha mutlu bir yaşantın olamaz
Yargıclara, doktorlara cok baş vurma
Gecmiş gelecek icin hayaller kurma,
Bundan daha mutlu bir yaşantın olamaz
Elin titremiyorsa al kadeh, boş durma.
6. Dunyayı getirmişiz yaşanmaz hale
“İnsanları sev” demiş ne murşitler var,
KÂr eylememiş ne dense, ah insanlar!
Dunyayı getirmişiz yaşanmaz hale
Tanrım, bizi bizden yine sen gel kurtar!
7. Aslında camurdan dışı yaldızlı kabız
Devran gibi boşlukta doner bir dolabız
Aslında camurdan dışı yaldızlı kabız.
Nemrut, Firavun kesilmişiz her birimiz,
Aciz bir kul değil de hÂşÃ‚ Calap ’ız.
8. Bir cift goz icin helak olanlar nerde
Âşıklara yÂr olan zamanlar nerde,
Bir cift goz icin helak olanlar nerde
Ferhat ile Mecnun ’u masaldan dinle
Dağlar deviren o kahramanlar nerde?
9. Lokman bile gelse derde derman bulamaz
Bazen kişi at bulur da meydan bulamaz
Bazen de at oynatmaya imkan bulamaz
Velhasıl acık değilse melun talih
Lokman bile gelse derde derman bulamaz…
10. HÂl didinip durmada yol bulmak icin
Seyretti donen kubbeyi Hayyam gulerek,
Gosterdi nedir Âleme yalcın gercek,
HÂl didinip durmada yol bulmak icin,
Boynunda saman torbası, bak bunca eşek
11. Mevsim değişir, oysa gelir başka bahar
Mevsim sonu bir ruzgÂr eser yapraklar,
Kuşlar dağılır, bahceyi bir golge sarar;
Bir huzne dalar gonul tesellisizdir
Mevsim değişir, oysa gelir başka bahar…
12. Tekrar doneriz toprağa bir catlaktan
Kaynaklara benzeriz, cıkar topraktan,
Cağlar, kopurur, zevk alırız koşmaktan.
Duzluklere indikce, akıp sessizce,
Tekrar doneriz toprağa bir catlaktan.
13. Essen de ısıtmaz seni artık anılar
Baktım da ne eski aşk mevcut ne o yÂr,
Vaktiyle gunah işlediğin kalmış kÂr.
Sonmuş bir avuc kuldeki korlar gibidir;
Essen de ısıtmaz seni artık anılar.
14. Bir gun ne bahar ne yÂr ne sevda kalacak
Bir gun ne bahar ne yÂr ne sevda kalacak,
Her şey silinip, bir eski ruya kalacak.
Bir hendese ufkunda sıkışmış ruha,
Sesler, kokular birer muamma kalacak.
15. Aşk, ekmek, hurriyet butun istenilen
Neymiş ki bu dunyada saadet denilen
Kim soyleyecek bu sırrı, hic var mı bilen
Binlerce kuşaktan beri insanlık icin
Aşk, ekmek, hurriyet butun istenilen.