İyi bir akademik hayat, odullu bir gazetecilik donemi ve yazarlık, yazarlık, yazarlık… Mine Soğut, edebiyatımızın ozgun ve guclu seslerinden biri. Gezmeyi, doğa ve insanlarla ic ice olmayı seven bir yapısı var. Zaten bu yuzden ki kendisinin de dediği gibi bizzat hayatın gobeğinden besleniyor. İstanbul ’dan sonra yaklaşık on yıldır Bodrum ’da yaşayan Soğut ’un hayatına ve “Deli Kadın HikÂyeleri”ne bakmaya calışacağız.
Mine Soğut Eserlerine Ulaşmak İcin Tıkla!

1. Erken yıllar
Mine Soğut, 1968 ’de İstanbul ’da dunyaya gelir. 1985 ’te Kadıkoy Kız Lisesi ’nde tamamladığı eğitim hayatına, İstanbul Universitesi ’nde Latin Dili ve Edebiyatı bolumunde devam eder. Bir deniz subayı olan babasının mesleği gereği cok sık yer değiştirir, cok şehir gorur. Okumayı seven bir anne babanın yanında yetişmiş olan yazar, ilk gencliğinden itibaren tutkulu bir okur olur. Beri yandan edebi bir yazar olmaya otuzlu yaşlarına değin cesaret edemez, cunku bu işe ozgu disiplinin kendisinde bulunmadığını duşunur. 1990 ’da muhabirlik yapmaya ve bu alanda odul almaya başlar. Bu yıllar, yazarlıkla da icli dışlı olmaya başladığı yıllardır.
2. Yazarlığa giriş
Soğut, bir yazar disiplinine sahip olmadığını duşunse dahi doksanların sonunda gazete ve dergi yazarlığına başarılı bir giriş yapar. Kendisinin bir gazete yazarlığından daha esnek bir kaleme sahip olduğunu duşunmekte gecikmez. Otuzlarında ise gelen bir teklifle cevirmen ve yazar Adalet Cimcoz ’un hayat hikÂyesini yazmaya koyulur. Bir gazetecilik uslubunun gerekli olduğu bu işte ortaya daha edebî bir urun cıkınca anlar ki bir romancı, oykucu olmaya daha yatkındır. Bu da ona “Beş Sevim Apartmanı”nı yazdıran gelişme olur. Soğut edebi kaleminin yanında bugun hÂl Cumhuriyet gazetesinde yazarlığa devam ediyor. Beş Sevim Apartmanı, Madam Arthur Bey ve Hayatında Her Şey, Şahbaz ’ın HarikulÂde Yılı onun edebî urunlerinden yalnızca birkacı.
3. Deli Kadın HikÂyeleri
Delirerek olenlere… Yazarın bu oyku kitabı sizi bu girişle karşılıyor. Birbirinden sosyal, ekonomik, kulturel farklılıkları olan kadınların ilk gencliklerinden erişkin yaşamlarına değin yaşadıkları onemli problemler eserin iceriğini oluşturuyor. Ozgurluğe duşkun bir yazar olan Soğut, bu yapıtında kadınların sorunlarını hepimizin bildiği bir mesele ekseninde ele alıyor: Eril dil ve ataerkil toplum. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine eğilen kitap Sevgi Soysal ’dan Erendiz Atasu ’nun eserlerine değin aynı toplumsal mirasın vÂrisi niteliğinde desek yanlış olmaz herhalde.
Esere Ulaşmak İcin Tıkla!

4. Kitabın giriş bolumu
Kitap hemen ardından yazarın eserinde bize ne anlatacağını soylediği şu sozlerle devam ediyor: “Size kadınlıkla lanetlenmiş bir varoluş hezeyanı anlatacağım. Sizi saclarının ve ayaklarının ucu arasında olup biten şeylerden ibaret, doğurmaya mahkûm, cocuklarını kaybetmekle muhurlu, yalnız, yapayalnız bir kalabalıkta dolaştıracağım. İclerine acılan kapıların arkasına saklanmış kadınların delirerek bedenlerinden dışarı actıkları pencerelerden bakacağım. O pencerelerden tekrar ve tekrar ve tekrar kendimi aşağı atacağım.” Bu cumleler, eserin karanlığına girişin ilk adımı.
5. Detaylar
169 sayfa ve 21 oykuden meydana geliyor eser. Oyku başlıklarından bazılarını, oykuler hakkında bir fikir olsun diye paylaşalım: “İcinde Ateşe Yakın Bir Şey Olan Kadın”, “Beni Oldurmek İsteyen Muhteşem Hayat”, “Kendimi Neden Bu Şehirde Oldurdum”, “Ağacı Kayıp Parkta”. Hemen anlaşılacağı uzere, oykuler karamsar diyebileceğimiz başlıklara sahip ama Soğut, bu konuda okuruyla tam olarak aynı fikirde değil. Yazar icerikleri de karanlık hikÂyelerle dolu olan bu oykulerini bir farkındalık ve itiraz yaratma cabası olarak goruyor. Eserin icinde ayrıca, konularla alakalı farklı kadın gorselleri de bulunuyor.
6. Kitaptan bir alıntı
Ozgurluğu, yaşama sevinci, yani hayatı elinden alınmış kadınların anlatıldığı eser, her yeni oykunun girişinde bizi bir şiirle karşılıyor. “Kendi Hayatlarımızı Yaşamak Varken” adlı oykunun girişindeki şu şiire ne dersiniz?
Sakın bana ismimi sormayın
Sakın gozlerimin tam icine bakmayın
Yanımdan gecerken bana dokunmayın.
Varsayın ki burada değil, oradayım.
Oraya siz gelemezsiniz.
Kopruleri yıktılar, gemileri yaktılar, yollar kayboldu.
Ben başkayım.
Ben ucurumlar kadar tehlikeli
Dereler kadar tekinsiz
RuzgÂrlar kadar esriğim.
Esere Ulaşmak İcin Tıkla!

7. İtirazın yazarı
Mine Soğut, kendisinin de vurguladığı gibi itiraz ettiği icin yazan biri. Bu anlamda ilk gencliğinden bu yana itiraz edilecek sayısız şey goren ve ozgurluğune mudahale edecek hicbir işe kalkışmayan bir kişilik. Deli Kadın HikÂyeleri, hayatın bir gerceğini carpıcı ve yoğun vurgulu bir dille ele alıyor. Soğut, “Yazarken değil yaşarken sarsılıyorum” dese de, kitabı okuyunca sarsılma ihtimaliniz oldukca yuksek. Kafka ’nın da dediği gibi; “Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?”
Mine Soğut Eserlerine Ulaşmak İcin Tıkla!