
Bir metin inşa etmeyi tasarlıyorsanız onun cimentosu, kumu, harcı olan kaidelerini de bilmeniz gerekir. Yazarlık, sizin de bildiğiniz uzere gunumuz populer orneklerinin aksine son derece ciddi bir iştir. “İlham geldi, yazdım” ya da ceşitli cay, kahve edebiyatları elbette bir edebiyat değil. Ayrıca o tarz kitapların muelliflerinin de kalıcı olmayacakları, kısa surede unutulacakları aşikÂr. Bir muzisyenin, tiyatrocunun ya da ressamın calıştığı gibi yazarlar da o buyuk kurgularını yazabilmek icin aylar, hatta yıllarca calışırlar. Bu bağlamda bakarsak; “metin işciliği” konunun ciddiyetini anlatması bakımından gayet guzel bir tanımlama. Kurmaca dunya yaratımınızda size başarılar dilerim lakin bu alanda gelişmek isterseniz bilmeniz gereken belli başlı kavramlar var. Buna belki “edebiyatın matematiği” de dersek bir yanlışlık yapmış sayılmayız. Roman terimleri dediğimiz zaman aslında karşımıza onlarca, belki de yuzlerce kavram cıkar. Bir yazar metninde bunların hepsini kasten secer ve kullanır, demek tabii ki doğru olmaz. Buna gerek de yoktur. Gelgelelim bu işin derinine inmek ve hatta metin işciliği uzerine akademik gelişim gostermek isteyenlerin roman terimlerini bilmeleri gerekir. Bazılarını duyduk, belki bazılarını duymadık. Buyursunlar!
1. Catışma
Romanın en onemli unsurlarından biri catışma, hic şuphesiz. Şoyle diyebiliriz hatta: Catışma olmadan roman olmaz. Romanda olaylar zincirinin meydana gelebilmesi icin, en az iki figur gereklidir. Bunlar; başkarakter ile onun karşısında duran diğer figurdur. Kurmaca metnin ozunu oluşturan catışma da ilk ve en belirgin olarak bu iki kişinin arasında gercekleşir. Orneklersek; işci – işveren, oğrenci – oğretmen, iyi – kotu, zengin – fakir.
2. Anlatıcı
Kurmaca metnindeki olayı, hadiseyi, iceriği anlatan kişidir. Tabii romanın yazarı, anlatıcı değildir. Bir romanda, oykude anlatıcı; yazarın kendisi olmayan, hayali bir varlıktır. Kurmaca metni okumaya başladığımız ilk anda sesini duyduğumuz kişidir.
3. Başkişi
“Başkahraman”, “başkarakter”, “anafigur” gibi kullanımlarını da gorebilirsiniz. Romandaki şahıs kadrosunun tam merkezinde yer alan kişidir. Başkişi; olayları başlatma, yayma ve bitirme konularında diğer şahıslara gore en etkili olan kişidir. Bir ornek vermek gerekirse; Sabahattin Ali ’nin “Kuyucaklı Yusuf” eserindeki başkişi tabii ki Yusuf ’tur. Bu ilk uc madde bir kurmacanın, anlatının olmazsa olmazlarıdır diyebiliriz.
4. Bakış acısı
Anlatım şeklini belirleyen unsurdur. Kurmacadaki olayı anlatan anlatıcının bir bakış acısına sahip olması gerekir. Bu unsur da bize bunu verir. Anlatıcının bakış acısı iceriği nasıl, hangi tarafından gormek istiyorsa okuyucu da onunla sınırlı kalır. Coğul bakış acısı, figur bakış acısı, gozlemci bakış acısı bu unsurun turlerinden birkacıdır.
5. Leitmotif
Kurmaca metinde bir davranış, hareket, soz vs. duzenli ya da duzensiz aralıklarla tekrarlanıyorsa ona “leitmotif” denir. Yalnız bu da yeterli değildir. Yinelenen bu unsurun kurmaca icerisinde ozel bir anlamı olmalı, metindeki bir şeyin sembolu olabilmelidir. Ayrıca bu terim aslında bir muzik terimidir ve bir muzik parcasında surekli tekrarlanan motiftir.
6. Geriye donuş tekniği
Romanda ileriye doğru giden zamanın bazı şeyleri anlatabilmek, gosterebilmek adına yer yer geriye donmesidir. Bu tekniğin kurmaca metinde en sık kullanıldığı kısımlar bir sır ya da bilinmeyenin olduğu kısımlardır. Mektup, gunluk gibi yazınsal urunlerde bu tekniğin kullanımına sıkca başvurulur.
7. Bilinc akışı
Sıkca duyulan kavramlardan biri olsa gerek. Eserdeki şahısların bireysel dunyalarını sistematik olmadan, o ic dunyanın karmaşasıyla beraber aktarmaktır. Bunu yapabilmek adına da birbiriyle ilişkisi olmayan, tıpkı bilincaltı gibi karmaşık cumleler kullanılır.
8. Belirsiz son
Hep belirli son olacak değildi ya? Kurmacanın belirsiz, kesinlikten uzak şekilde bitmesidir. Bu tur sonlar okuyucunun zihninde genellikle ceşitli soru ya da yorumlar meydana getirir. Anlayacağınız o ki, romanı bitirdiğiniz halde iceriğin bitmemesi hissini yaşarsınız. Bu tur sonlar coğu zaman yazarın kasıtlı bir niyetinden ileri gelir.
9. Metinlerarasılık
Nedir şu sıkca duyduğumuz metinlerarasılık? “Anıştırma” olarak da bilinir. Yazarın bir resimden, şarkıdan, siyasetten, felsefeden, dinden vs. yaptığı dolaylı alıntılardır. Bu bir zorunluluk olarak gorulur. Zira hicbir metnin kendinden once yazılmış metinlerin tamamından bağımsız olamayacağı ongorulur.
10. Sahneleme yontemi
Adından da hemen anlayacağınız uzere bir kurmaca metni tiyatro ya da film sahnesinin atmosferine yaklaştırma yontemidir. Tabii ki bunun icin romanda en gerekli olan unsurlar tasvir, diyalog ve ayrıntılı eylemlerdir. Yani okuyucu, roman kahramanını sahnedeymiş gibi okur.
11. Nehir roman
Az bilinen terimlerden biri olsa gerek. Bir yazar tarafından yazılan birden fazla kurmacanın duşunce, olay orgusu bakımından birbirleriyle bağlantılı olması ve devamlılık arz etmesi gerekir. Edebiyatımızdaki en guzel orneğini Attil İlhan ’dan verebiliriz: Milli Mucadele ’ye bağlı olarak yazdığı yedi romanına ust başlık olarak “Aynanın İcindekiler” adını verir. Bu yedi romanın hepsi de birbirlerinden bağımsız, ayrı romanlardır. Fakat işlenen konu, ele alınan sorunlar yedisini de birbirine bağlar.
12. Aydınlanma Ânı
Romandaki şahıslardan birinin, ozellikle de başkişinin yaşadığı uyanış Ânını ifade eden bir terimdir. Soz gelimi; kurmaca metnin başlarında pasif, olaylara anlam veremeyen bir başkişi ileri sayfalarda gerceğin ne olduğunu bulur. Romanda genellikle bir donum noktası olarak gorulur.