Resim sanatıyla yakından ilgilenenler dışında Behcet Safa ismini duyanlar nadirdir. Renkli ve ilgi cekici bir hayat yaşamış olmasına rağmen gerek Turkiye dışında bulunması gerekse medyatik olmaması nedeniyle bu Turk ressam az bilinir. Ancak edebiyatla icli dışlı olanlarımız ressamın soyadından bir cağrışım elde edebilirler. Behcet Safa, belirttiğimiz uzere Turk edebiyatcısı Peyami Safa ’nın yeğenidir. Yeğenidir ama amcasını pek de sevdiği soylenemez. Aynı zamanda gazeteci İlhami Safa ’nın da oğludur. Uzun hayat ve sanat maratonuna, amcası hakkındaki duşuncelere ve daha nicesine bakacağız.
1. Erken yıllar
1934 yılında İstanbul ’da doğar Behcet Safa. Dışavurumculuk da denilen, doğanın olduğu gibi aktarımı değil de duygularla on plana cıkarıldığı ekspresyonizm akımı ressamın meşalesini tuttuğu sanat akımıdır. 1957 senesi İstanbul Devlet Guzel Sanatlar Akademisi ’nden mezun olduğu yıldır. Daha sonra Remzi Kitabevi ’nin sahibinin kızıyla evlenir, ancak evliliğin sona ermesinin ardından rotası yurt dışına doğru yon değiştirir.
2. Paris zamanı
Ressam Behcet Safa, kendi cağdaşı olan sanatcılarda da sıklıkla gorebileceğimiz uzere 1959 ’da Fransa ’nın başkenti Paris ’e gider. Burada sanat dolu bohem bir hayatın kapılarını aralayan Safa onemli resim atolyelerinde calışır. Paris ’teki sanat dolu yaşamının ardından tercihini İtalya ’dan yana kullanır.
3. Ada hayatı
Paris ’in ardından İtalya seruveni de başlamış olur. Once İtalya ’nın Roma kentinde yaşayan sanatcı, yine aynı ulkenin Elbe Adası ’na yerleşir. Bu ada vaktiyle Napolyon ’un surgun edildiği yer olarak da bilinir. 1959 – 1964 yılları İstanbul, Paris, Stockholm gibi kentlerde resim sergilerinin acıldığı ve adının da iyice duyulduğu yıllar olur. Yıllar sonra, 1989 Ankara ’da ‘ ’Yılın Sanatcısı ’ ’ unvanını kazanır.
4. Peyami Safa meselesi
Gelelim sanatcının hayatındaki ‘ ’olay haber ’ ’lerden birine. Meşhur Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ’nun yazarı Peyami Safa, ressamın amcasıdır. Amcasıdır ama, aralarının pek de iyi olduğu soylenemez. Peyami Safa ’nın kitaplarını basmak isteyen Alkım Yayınevi telif odemek icin yazarın bir vÂrisini arar durur. Neticede yayınevi sahipleri Elbe Adası ’nda hayat suren Behcet Safa ’yı bulup ressamın yanına giderler. Konu telif meselesidir…
5. 35 bin Euro
Yayınevi sahipleri Elbe Adası ’nda Behcet Safa ile goruşup anlaşırlar. 35 bin Euro karşılığında yazarın tum yayın haklarını yeğeninden alıp donerler. Uzun yıllar ressamlığıyla resim sanatında gundeme gelen Behcet Safa ise bu kez amcası hakkında soyledikleriyle medyaya duşer.
6. Soyadından kacış
Behcet Safa Elbe Adası ’na gitme amacını şoyle acıklar: ‘ ’Gercek değerimin ne olduğunu orada oğrenmek istedim. ’ ’ Marjinal, hatta hippi bir yaşam surmuş olan ressam Turkiye ’de soyadının getirdiklerinden hicbir daim kacamaz. Solcu arkadaşları, sağcı bir yazarın yeğeni olması dolayısıyla Peyami Safa ’ya sarf etmek istedikleri tum sozleri ona ederler.
7. Paris ve İtalya ’ya dair
Ressam Paris ve İtalya arasında mekik dokuduğu zamanı şoyle aktarır: İlk defa on gunluğune 1967 ’de geldim Capoliveri ’ye. Hippi zamanı para yok. Porto Azzuro ’da balıkcılarla gidip ağ cekiyordum. En iyilerinden bir kutu balık veriyorlardı bana, ben de balıkları lokantaya verip butun hafta orada yemek yiyordum. Capoliveri manzarası resimler yapıp satıyordum bir yandan. Utanıyordum da figuratif resim yapmaktan. Biri cıktığında 30 bin lirete satıyordum. 10 bin liret bilet parası, 20 ’si cepte, guneşten yanmış, trenle Paris ’e gidiyordum. Le Select kahvesine girip herkese icki ısmarlıyordum. Bir sure Paris ve burası arasında mekik dokudum. Sonra burayı tercih ettim.
8. Kazıklanan ressam
Bir gece uyandım, karnım ac, zeytinyağı bile yok. Ama studyo aldığım resim malzemeleriyle dolu. Milano ’dan 50 metre en iyi kenevirden almışım, en iyi tahtadan şasiler yaptırmışım, en iyi akrilik Amerikan boyalarını kullanıyorum. Zengin bir kadın geliyor resim almaya, pahalı buluyor. Ben de diyorum ki, hanımefendi resim pahalı değil sizin aranızda yaşamak pahalı. Almanya ’daki galericiden kazık yemişim, Turkiye ’de aynı şey olmuş. İşte o gece tum bunları duşunup bıraktım resim yapmayı. Kultur satılmaz, yapılır.
9. Amcası Peyami Safa ’ya dair
Peyami Safa, Abidin ve Nazım, Beyoğlu ’ndaki luks Konak Oteli ’nin onune gidip oradan cıkanlara pis burjuvalar diye bağırırlarmış. Babam da terbiyesizlik etmeyin diye azarlarmış bunları. Sonra amcam parayı bulup şohret olunca o otelde evlendi. Once komunistti, cunku Abidin ’de de Nazım ’da da para var, onlarla beraber icmek icin komunist olmuştu. Parayı gorunce dondu, Akademi ’nin en guzel kızıyla evlenip balayına Venedik ’e gitti.
10. Havadan gelen para
Amcamın bir oğlu vardı ama askerlik yaparken mayın patlamış ve olmuştu. Amcam olduğunde Paris ’teydim, yengemden bir mektup geldi. Amcan borc bıraktı, kitaplarının telif hakkının tamamını bana verir misin, diye. Cunku mirasın yarısı bana kalmıştı. Ben de devrettim o zaman. Şimdi ise tek várisi ben kaldım. Yıllar sonra yine cıktı amcam karşıma. Geldiler bana para verdiler 35 bin Euro. Hortladı birden burada amcam. Bunları alıp yakabilirim diye de duşundum. Ama hayatımda ilk defa havadan para geldi. Aldığım parayla sağa sola borclarımı kapatayım dedim baktım 20 bin Euro zaten borcum varmış.
11. Son sozler
45 yıl boyunca İtalya ’nın Elbe Adası ’nda yaşayan, atolyesinin kapısına İngilizce ”Buraya girmeyi aklının ucundan bile gecirme” yazdıran, bunun da sanatsever kadınların ilgisini cektiğini bilen rengarenk bir ressamdı Behcet Safa. 1 yıl bile olmadı; olduğunde 84 yaşında ve tarih de 6 Aralık 2018 idi. Işıklar icinde uyusun…