
Mehmet Recep Peker Biyografisi Başbakan, siyaset adamı.
5 Şubat 1889'da istanbul'da doğdu. Orta oğrenimini Koca Mustafa Paşa Askerî Ruştiyesi İdadisinde yaptıktan sonra 1907 yılında Harbiye Mektebini bitirdi. 1911-1912 yıllarında Yemen'de Trablusgarp ve 1912- 1913 yıllarında da Balkan Savaşları'nda carpıştı. Birinci Dunya Savaşında Rumeli ve Kafkas Cephelerinde gorev aldı. 1919'da ErkÂn-ı Harbiye Mektebini bitirdi. Kurtuluş Savaşına katılmak uzere 4 Şubat 1920'de Anadolu'ya gecti. Binbaşı rutbesi ile 20'nci Kolorduda gorevlendirildi. Recep Peker Ataturk'un kurduğu Milli Ordu'ya katıldığında 20. Kolordu Kurmay Komutanıydı. 23 Nisan 1920'de TBMM'nin Genel Sekreterliğine getirildi. 1923'te Kutahya Milletvekili secilerek TBMM'ye girdi. Aynı yıl Halk Fırkası (Adı 1924'te Cumhuriyet Halk Fırkası olarak değiştirildi.) Katibi Umumisi secildi. Bir sure Hakimiyeti Milliye gazetesinin başyazarlığını yaptı. 22 Kasım 1924'te kurulan OKYAR Hukumetinde Dahiliye Vekilliğine getirildi. III. ve IV. İsmet Paşa (İNONU) Hukumetlerinde Mudafaai Milliye Vekilliği, 15-10-1928 ile 27-09-1930 tarihleri arasında Nafia Vekilliği (Bayındırlık Bakanlığı) yaptı.
Turkculuğun esas savunucularından, Profesor, eski Maliye, Dışişleri , Milli Savunma ve Bayındırlık Bakanı. T.C 15. hukumetinin başkanı eski Başbakan, Turk siyaset adamı. Chp ilk Genel Sekreteri ve partinin 3 numarasıydı. Yurdun parcalanmasını onleyici politikalarıyla, islamcılık ve liberalizm karşıtlığıyla tanınmıştır. İsmet İnonu ile fazla iyi anlaştığı soylenemez. 1927 yılında İnonu'nun Şeyh Said isyanı karşısındaki tutumunu fazla yuymuşak bulan Recep Peker gorevi olan Milli Savunma Bakanlığı'ndan istifa etmişti. 1931 yılında tekrar parti genel sekreterliğine secilen Recep Peker "Devletcilik" , "Devrimcilik" ve "Milliyetcilik" ilkelerinin parti programına girmesi uğrunda uğraş vermiş ve aynı yonde duşunduğu Başbuğ Ataturk ile birlikte etkili olmuştur. Recep Peker 4. kurultaydada genel sekreterliğe secilsede aşırı otoriter tutumu nedeniyle bu gorevden alınarak ayrıldı.
Kutahya ve daha sonra İstanbul mebusu olarak Mecliste bulunan Peker, 1923 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliğine getirildi. Bu arada Ankara'da yayınlanan Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nin, bir sure baş yazarlığını da yaptı.
1927'de ikinci kez Cumhuriyet Halk Fırkası (Adı 1935 yılında Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirildi.) Genel Sekreterliğine secildi. 1928'de Cumhuriyet Halk Fırkası Meclis Grubu Başkan Vekilliğine getirildi. 17 Ağustos 1942'de I. SARACOĞLU Hukumetinde Dahiliye Bakanı oldu. II. SARACOĞLU Hukumetinde de bu gorevini korudu. 07 Ağustos 1946'da cok partili donemin ilk hukumetini kurdu. 10 Eylul 1947 tarihinde I. SAKA Hukumetinin kurulmasıyla Başbakanlık gorevi sona erdi.
1919 yılında, 30 yaşında iken, Hasene Suada Hanım ile evlendi.
2 Nisan 1950'de İstanbul'da vefat etti.
Recep Peker sinema sanatcısı Faruk Peker'in de dedesiydi.
Recep Peker 1934'den sonra okullarda ders olarak okutulan İnkılap Dersleri'ni İstanbul yuksek okulları ve Harp Akademilerinde bizzat okuttu. Peker bu derslerin konulmasını sağlamış ve bu derslerin onemini savunmuştu.Devrim yerleşmeden Demokrasiye gecilmemeliyi savunduğu icin İnonu ve Bayar ile arası bozulmuştur. Yani cok partili yaşama karşıt bir goruşteydi. Devletciliğin ve tek parti rejiminin korunmasını istiyor ve İnonu ile sık sık ters duşuyordu. İsmet İnonu donemin stratejisinden ve otorite sağlama amacından dolayı kendisine muhtac olduğundan 7 Ağustos 1946'da her zaman ters duştuğu Peker'i hukumet kurmakla gorevlendirmiştir. Peker hukumeti kurdu kurmasınada muhalefete karşıda sert bir tutum icerisindeydi. Cunku Dp ile fikirleri hicbir bağlamda uyuşmuyordu. Adnan Menderes'e meclis kursusunden "psikopat" demişliği ve Dp'yi meclisten kacırmışlığı vardır. Buna rağmen İnonu araya girmiş ve ortamı geri sağlamıştı. İnonu artık haz etmediği, parti tarafından sevilen ve kendisine rakip olarak gorduğu Recep Peker'i alt etmek icin gerekli işlemlere başlamıştı bile. Bunun sonucunda hukumet guven oyuna başvurmuş guven oyu alındıysa da İnonu'nun oyunlarıyla partiden ve hukumetten istifalar başlamıştı. Oyunlar tutmuş ve 9 Eylul 1947'de ise Peker hukumeti guya Meclis'in normal calışma duzenine donmesini sağlayabilmek gerekcesiyle istifa ettirilmek zorunda bırakılmıştı. Recep Peker ise yerini Hasan Saka'ya bırakmıştı.
1948 yılındaki CHP kurultayında Recep Peker İnonu'nun partiyi bozduğunu ve iyi yonetemediğini savunarak genel başkanlığa adaylığını koyduysa da kaybetti ve bu olay sonucunda politikadan elini ayağını cekti. 2 Nisan 1950'de ise doğduğu kent istanbul'da oldu. Peker sert mizaclı , milliyetci bir devlet adamıydı ve bu yuzden kendisine "Jandarma" lÂkabıda takılmıştı. Peker ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi'nin ilk parti programı olan Dokuz Umde'yi hazırlayanlar arasındadır. Bunların yanında Hakimiyeti Milliye gazetesinin baş yazarlığını yapmıştır. Kadın hakları uzerine yapılan devrimlerde de payı oldukca buyuktur.
Recep Peker, Ataturk doneminin en radikal ve sert Kemalist, Turkcu isimlerinden bir tanesidir. Ataturk'e gonulden bağlıydı. Katı devletci, koyu milliyetci Kemalist tutumu sayesinde Kemalizm'in sistemleştirilmesi aşamasında cok etkili olmuştur. Recep Peker CHP tuzuğunun 2. maddesine gorede Ataturk'un adına konuşma yetkisi olan tek kişidir. İsmet İnonu'de bu yetki yoktu... Mason Localarının kapanmasında Ataturk ve Mahmut Esat Bozkurt ile birlikte en buyuk pay sahiplerindendir. Ataturk'un onayını aldıktan sonra mecliste "Arkadaşlar bugunden itibaren Masonluk kalmamış ve butun locaları kapatılmıştır" mujdesini veren konuşmayı yapanda odur.
İsmet İnonu ile "Demokrasi" hakkında tartışmasında, İsmet İnonu'nun Demokrasi Turkiye'ye şarttır sozune karşı aşağıdaki sozleri sıralamıştır;
"Demokrasi, sanayi ve dolayısıyla kentli toplumun duzenidir. Sen taş gibi koylusun. Terakkiperver ve Serbest Cumhuriyet fırkaları deneyini unutmayın. Şimdi demokrasi gibi sınıfsal tabanı olmayan bir ortam doğarsa? Koylulerin ilk yapacağı cıkış, başta Cumhurbaşkanı, hepimizin anasına avradına sovmek olacaktır. Gelin henuz yol yakınken bu sevdadan vazgecin. Endustri toplumu olmak zorunluluğu kabul? Once endustriyi kuralım. Sınıflar oluşsun. Onları eğitelim. Sonra biz istemesek de halk demokrasiye gecer."
BAZI SOZLERİ :
"Turk Devleti'nin halkın devleti olduğunu, bir halk cumhuriyeti olduğunu soyluyorsunuz. Peki Turk kadınları Turk nufusunun en az yarısını oluşturmuyor mu?..."
"Zigana dağının uzerinde portakal ağacı dikilmez." Bu sozu ise 1935'te TBMM'de, Turkiye'de daha cok demokrasinin olması gerektiği uzerine bir tartışma esnasında soylemiştir.
"Liberalizm, vatan hainliğidir. Aslolan Devletciliktir."
"Turk İnkılabının, ona kıymet vermek bakımından herkesin anlaması lazım gelen bir hususiyetini de tebaruz etmek gerektir: Turk İnkılabı dunyanın bir koşesinde kendi kendine olup bitiveren bir hadise değildir."
"Bugunku ulusal Turk varlığına dayanak olan temellerden birini inkılap (devrim) olarak gormuştuk; diğeri de istiklaldir (bağımsızlıktır). Hicbir onurlu ulusal varlığın istiklalsiz yaşaması tasavvur olunamaz."
"Turk inkılabı, yalnız siyasal veya ekonomik bir rejim değiştiren hareket değildir. O, ulusal, sosyal, siyasal, ekonomik ve kulturel yaşayışın butun derinliklerinde aynı zamanda tesirler yapmış olan inkılÂptır."
"Turk demokrasisi taklit degildir. Amacı da kuvvet yoluyla ulusal birliği sağlamaktır"
"Turkiye'de devlet nufuzu adına gosterilen hoşgorunun sonunda devlet işlemez hale gelmiştir. Cok yuksek adlar adına yapılmış yasalar da buna yol acmıştır. Basın, ozellikle İstanbul sbasını Turkiye'de devlet gucu diye ne kadar kutsal yer ve makam varsa hepsini ite kaka meşruluk dışı bir cekişme aracı yapmıştır. Bunlar, devlet kuruluşu diye ne varsa hepsine birden yalan ve iftiralarla saldırıp tum devleti tahrip etmektedirler. Her sabah milletin yuzune fışkıran mikroplu balgamlar masum halka devlet gucunun değerli birşey olmadığını aşılamaktadır. Hukumetimiz pislik yuvalarını temizlemeye yetkisi olmadan bu ulkenin yonetimini ele alamaz. İc tehhlike icinden yanan yangın gibidir. Eğer devlet kuruluşları, meclisler ve hukumetler, bu yangını patlamadan once bulup gereken yasal onlemleri almazsa yangın buyudukten sonra onlem almaya da zaman kalmaz. Herhangi bir duşunce ile ve herhangi bir amacla, ozgurluğu yine bizzat ozgurluğe cevrilmiş bir silah gibi kullanmak, gerceğe ve yurt yararına uygun değildir."