
Eşref Sencer Kuşcubaşı Biyografisi Eşref Sencer Kuşcubaşı nam-ı diğer Kuşcubaşı Eşref. İstihbaratcı, gerilla savaşcısı. Eşref Sencer Kuşcubaşı, 1873 tarihinde İstanbul ’da doğmuştur Babası Sultan Abdulaziz ’in kuşcubaşısı (İstihbarat Başkanı) Cerkes Mustafa Nuri Bey ’dir. Dedesi de Osmanlı sarayında kuşcubaşı olan Eşref Sencer bunu once unvan, daha sonra soyadı olarak aldı. Ailesi baba tarafından Cerkezler ’in Ubuh koluna, anne tarafından Sultan Ahmed Sencer ’e bağlıdır. Kuleli Askeri İdadisini 1891 yılında bitirdikten sonra Harp okuluna devam etti.
Eşref Sencer Kuşcubaşı, Harp okulunun son sınıfında iken Jon Turkler'le ilişkisi yuzunden Abdulhamit II tarafından babasıyla birlikte Hicaz'a surgun gonderildi. Bir yıl kadar TÂif ’te kaldı. Surgunde bulunduğu zindandan kacıp, kardeşi Selim SÂmi Bey ’le birlikte Abdulhamit II'in başyaverinin oğlunu uc tabur korumanın arasından kacırmayı başardı. Arabistan'da Abdulhamit II'ye karşı giriştiği isyan hareketi sırasında tum Arabistan'ı dolaştı. Etrafına topladığı genc subaylarla isyan edip uzerine gonderilen kuvvetleri yendi, bu sırada pek cok silÂh, para ve malzeme ele gecirdi. Yerel şeyhlerle dostluk kurdu. Her an her yerde ortaya cıkabildiği icin kendisine şeyh-it tuyyur (ucan şeyh) denildi. 1908 yılında Eşref Sencer Kuşcubaşı, Reşit Bey, Hacı Selim Sami ve 12 arkadaşı İzmir ’deki İttihat ve Terakki ’nin ilk hucresini kurdular.
24 Temmuz 1908 tarihinde II. Meşrutiyet'in ilan edilmesiyle; aralarında kendisinin de bulunduğu pek cok kişiye af cıkması ile başlattığı isyanı sonlandırdı.
Kendisi gibi surgunde bulunan veteriner Miralay RÂsim Bey ’in telkiniyle, bu isyan sırasında etrafında toplanan kendisine bağlı silah arkadaşları ile birlikte 1898 yılında Teşkilat-ı Mahsusa (Osmanlı Gizli Haberalma Orgutu) isimli istihbarat orgutunu kurdu ve ilk başkanı oldu. Bir ara Kıbrıs ’a ve Avrupa ’ya gitti. Avrupa ’da Jon Turkler ’le temas kurdu. Hoca kılığında Makedonya ’ya gecip Ucuncu Ordu ’nun kadrosuna girdi. Burada faaliyet gosteren İttihatcılar ’dan NiyÂzi, Enver ve Eyup Sabri beylerle sıkı iş birliği yaptı.
Bu arada TeşkîlÂt-ı Mahsûsa, Sultan Mehmet Reşat tarafından onaylanarak resmiyet kazandı ve 1910 yılında başkumandanlığa bağlandı
1911 yılında Trablusgarp'a gitti. Enver Paşa ile beraber direnişte yer aldı. 1912 yılında yaşanan II. Balkan Savaşı'nda Enver Paşa, kardeşi Sami Kuşcubaşı, Cihangiroğlu İbrahim ve Suleyman Askeri ile birlikte Corlu, Tekirdağ, Malkara, Hayrabolu ve Edirne'nin kurtarılmasında buyuk rol oynadı.
Birlikleriyle Batı Trakya'yı da ele gecirdi. Aynı yıl Suleyman Askeri ve yorenin ileri gelenleri ile beraber 1913 yılında Batı Trakya Turk Cumhuriyeti'nin kurulmasında onemli rol oynadı.
Teşkilat-ı Mahsusa teşkilÂtın başkanı olarak 1914 yılı başlarında Hint HilÂfet Komitesi ’nin Zurih ’teki toplantısına gitti.
Birinci Dunya Savaşı'nın başladığı gunlerde Eşref Sencer Kuşcubaşı, yanına Said Nursi'yi alıp, Antalya'dan bindiği bir Alman denizaltısı ile Kuzey Afrika ulkelerine giderek buyuk devletlerin ve Araplar ’ın Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtmalarına karşı faaliyetlerde bulunmak ve İslÂm birliği hareketini gercekleştirmek icin Libya, Cezayir ve Fas ’ta dolaştı.
TeşkîlÂt-ı Mahsûsa reisi olarak I. Dunya Savaşı ’nın ilk yılında beş arkadaşıyla birlikte gizlice Hindistan ’a giderek Pamir ’den Turkistan ’a gecti. Burada Ruslar ’ı cok zor durumda bırakan Yedisu-Kırgız ayaklanmasını başlattı.
1. Dunya Savaşı'nın başlamasının ardından 1914-1915 yılları arasında Teşkilat-ı Mahsusa'nın Arap Yarımadası'ndan sorumlu başkanı olarak goreve devam etti. 14 Nisan 1915 tarihinde Suleyman Askeri Bey'in İngilizlere karşı yenilgisi sonucu intiharı ile olumunu takiben Teşkilat-ı Mahsusa başkanı olmuştur. 1915-1918 yılları arasında bu gorevi surdurdu.
1915 ve 1916 yılında Bahriye nazırı Cemal Paşa komutasında yapılan Kanal HarekÂtı ’nda İngilizlere karşı savaştı.
1917 yılında Hayber'de muhasara altındaki Osmanlı ordusuna para ve muhimmat goturen kafilenin başında iken İngiliz ve Âsi Şerif Huseyin kuvvetlerinin pususuna duştu. I. Faysal'ın 20 bin kişilik birliğine karşı 40 kişilik grubuyla beş saatten fazla carpıştıktan sonra yaralı olarak esir duştu. Daha sonra birliğiyle birlikte Malta'ya surgun edildi.
Yakalandıktan sonra şoyle dediği ifade edilir İngiliz Casusu Arabistanlı Lawrence'ye.
"Lawrence kazandığını sanıyorsun fakat henuz hicbir şey bitmedi hukumetinin başına oyle bir dertler acacağım ki iki asır bitiremeyeceksiniz." Kuşcubaşı'nın bu sozun arkasında Teşkilat ı Mahsusa'nın İRA yapılanmasını orgutlemiş ve desteklemiş olduğuna inanılmaktadır. Malta'daki surgun sırasında Arabistan'daki macerasını anlatan bir eser yazmıştır.
İngilizlerle imzalanan esir değiş-tokuş anlaşmasında serbest bırakıldı. Kısa bir sure sonra da deniz yolu ile Anadolu'ya gecerek Milli Mucadele'ye katıldı. Kuvayi Milliye orgutleriyle birlikte Yunan kuvvetlerine karşı Cerkes Ethem ile beraber Huseyin Rauf Orbay ve Ali Fuat Cebesoy ’a bağlı olarak savaştı. Daha sonra Cerkes Ethem'in Turk kuvvetlerine isyan edip yenilmesinden sonra onunla ve kardeşi Hacı Selim SÂmi Bey ’le birlikte 1921 yılında Yunanlılar'a sığındı. Yunan ve İngiliz işbirlikcisi olması iddiasıyla, Cerkes Ethem'le birlikte 1 Haziran 1924 tarihli 150 ’likler listesi ile vatandaşlıktan cıkarılarak ulkeye girişi yasaklandı. Bu gurbet gunlerinde yine kendisi gibi vatanından uzakta Mısır ’da bulunan Mehmet Akif Ersoy ile surekli mektuplaştı.
Uzun sure arap ulkelerinde yaşadıktan sonra, Celal Bayar hukumetinin 29 Haziran 1938 tarihinde cıkarttığı genel bir afla Turkiye'ye 1955 yılında dondu. Turkiye ’ye dondukten sonraki hayatını Salihli ve Soke ’deki ciftliklerinde gecirdi
Eşref Sencer Kuşcubaşı, 1964 sonbaharında Aydın, Soke ’de bulunan ciftliğinde 91 yaşında olmuştur. Mezarı Soke-Kuşadası yolu uzerindedir.
Kitapları :
- Hayber'de Turk Cengi
- Teşkilat-ı Mahsusa Arabistan, Sina ve Kuzey Afrika Muduru Eşref Bey'in Hayber Anıları
- Eşref Kuşcubaşı
- Tarih-Anı Dizisi
Eşref Sencer, uzun omru boyunca yaşadığı olayları ve yaptığı hizmetleri Tarihe Benden Haberler adı altında kaleme almıştır. İmparatorluğun son ceyrek asrına ışık tutan bircok gerceği otantik belgelerle ortaya koyan basılmamış bu hÂtıratı Celal Bayar Ben de Yazdım adlı eserinde kısmen kaynak olarak kullanmıştır. Ancak Cemal Kutay, Bayar ’ın bu hÂtıratı ayıklayarak tarafgirane kullandığını one surer.