Che Guevara Biyografisi İrlanda ve Bask asıllı Arjantinli devrimci, lider ve doktor. Gercek adı Ernesto Guevara de la Serna'dır. İnsanlık tarihine adını altın harflerle yazdırmış, hayatı boyunca somuru, adaletsizlik, eşitsizlik ve yoksullukla mucadele etmiş ve devrimleriyle tum dunyayı derinden etkilemiştir. Fidel Castro'yla birlikte bugunun Kuba'sını kurmuş, insani değerleriyle dunya barışını taclandırmıştır. Cesareti, bilgeliği, geniş vizyonuyla her zaman ornek alınmış, kapitalizm ve somuru duzeniyle verdiği savaşta buyuk başarı kazanmış olan Guevara, hic kuşkusuz dunya tarihinin en onemli kişilerinden biridir. "Gercekci Ol İmkansızı İste" sozuyle de kult olan liderin dunya goruşunun oluştuğu Latin Amerika gezisi sırasında yaşadıkları Motorcycle Diaries adıyla film olmuş, unlu lideri oyuncu Gael Garcia Bernal canlandırmıştır. Unlu yazar ve 1968 hareketlerinin onde gelen isimlerinden jean-paul-sartre, Guevara ’yı "Cağımızın en olgun insanı" olarak tanımlamıştır.
14 Haziran 1928'de Rosario, Arjantin'de dunyaya geldi. Doğum tarihi bazı kaynaklarda 14 Mayıs şeklinde gecmekteydi. Yuksek muhendis olan babası Ernesto Guevara Lynch, İrlanda asıllıydı, annesi Clia dela Serna'nın ailesi ise İrlanda ve İspanya kokenliydi. Henuz iki yaşındayken astım krizi geciren Che, hayatı boyunca bu hastalıkla yaşayacaktı. Guevara ailesi, Che 3 yaşındayken, Buenos Aires'e yerleşmişler, ancak astım krizlerinden dolayı Che'nin durumu daha da kotuleşince doktorların tavsiyesiyle Cordoba'ya taşınmaya karar vermişlerdi. Cunku tedavisi guc olan hastalığının iklim koşullarıyla yakın ilişkisi vardı. Politik eğilimleri itibariyle sola acık liberal olarak tanınan Guevara'nın ailesi, İspanya ic savaşında acıkca Cumhuriyetcileri desteklemişlerdi. Ekonomik anlamda durumnde maddi sıkıntılar yaşamaya başladı. Eğitim bakanlığına bağlı Dean Funes Lisesi'ne devam eden Guevara, hastalığına rağmen hareketli bir cocukluk gecirdi. Zira oldukca başarılı bir atlet ve dinamik bir rughby oyuncusuydu. Agresif bir oyun tarzı olduğu icin azgın anlamına gelen "El Furibundo" sozcuğuyle annesinin soyadından oluşan "Fuser" lakabıyla anılan Che, o donem babasından satranc oynamayı da oğrendi. 12 yaşından itibaren yerel turnuvalara katılmaya başlayan Che, ergenlik yıllarında da şiir ve edebiyatla ilgilendi. Ozellikle Pablo Neruda ’nın şiirlerini cok seven Che'nin kelimelerle ilişkisi hayatı boyunca iyi olacak, kendisi de şiirler yazacaktı. Kendini geliştirmek icin Jack London'dan Jules Verne'e, Sigmund Freud'dan Bertrand Russell ’e kadar kendi alanında başarılı bircok onemli ismin eserlerini okuyan Che, fotoğrafcılıkla da ilgileniyordu. Kamerasını yanından ayırmıyor, insanları, gorduğu yerleri ve arkeolojik alanları fotoğraflıyordu. Okulda İngilizce eğitim yapılırken, annesinden de Fransızca oğrenen Che, Neruda kadar Baudelaire'i de cok seviyordu.
1944 yılında yeniden Buenos Aieres'e taşınan Guevara ailesinin maddi durumu iyice bozulmuş, Che calışmaya başlamıştı. 1948 ’de Buenos Aieres Universitesi Tıp Fakultesi'ndeki eğitimine başlayan Che, oğrenciliği boyunca Latin Amerika ’da uzun yolculuklara cıktı. Fakultedeki ilk yıllarında Arjantin'in kuzey ve batı bolgelerini dolaşıp, buralardaki orman koylerinde cuzzam ve bazı hastalıklar uzerine calışmalar yaptı. 1951'de eski arkadaşı biyokimyager Alberto Granado, yıllardır konuştukları Guney Amerika seyahati icin tıp eğitimine bir yıl ara vermesini onerince, ikili kısa sure sonra, "La Poderosa II ’ ’ (Guclu II) adını verdikleri 500 cc.lik 1939 model Norton marka motosikletle Alta Gracia ’dan yola cıktı. Peru ’da Amazon Nehri kıyısındaki San Pablo cuzzam kolonisinde gonullu olarak birkac hafta gecirmeyi duşunen Granado ve Guevara, tur boyunca Latin Amerika'nın somurulen koylulerini yakından tanıma fırsatı bulmuşlardı. Bu yolculuk Che Guevara uzerinde oldukca etkili olmuştu. Zira, kitlelerin yoksulluğunu, baskıyı ve gucsuzlukleri yakından gozlemlemiş ve Marksizm ’den etkilenmişti. Politik goruşunun oluşmasında oldukca onemli olan bu unsurlar nedeniyle Guevara, Latin Amerika ’daki ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin tek cozumunun devrim olduğu sonucuna vardı. Guevara'ya gore, Latin Amerika ’nın ayrı uluslardan oluşan bir karma yapı olması, ulkeler arasındaki eşitsizliği arttırıyor, gucun bolunmesine neden oluyordu, bu yuzden kıta capında gercekleştirilecek bir stratejiyle Latin Amerika tek vucut olmalıydı. Sınırları olmayan ve tek bir kulturle bağlanmış birleşik İber-Amerika'nın hayalini kurmaya başlayan Guevara'nın bu duşunceleri sonraki devrimleri icin cıkış noktası olacaktı. Arjantin'e doner donmez hayallerini gercekleştirmek icin tıp fakultesindeki eğitimini bir an once bitirmeye calışan Che, 1953 yılının mart ayında mezun oldu ve 12 Haziran'da diplomasını aldı.
Guney ve Orta Amerika ’da kaldığı yerden gezilerine devam edebilmek icin 7 Temmuz 1953'te yola cıkan Guevara, Venezuella'daki cuzzam kolonisinde calışacaktı. Once Peru'ya uğrayan Che, orada yerliler hakkında daha once yayınlanmış bir incelemesi yuzunden tutuklanarak cezaevine gonderildi. Ceza suresi dolduktan sonra Ekvator'da bir kac gun kalan Guevara, burada hayatının donum noktalarından biri olacak tarihi bir tanışma yaşadı. Ricardo Rojo adındaki avukatla karşılaştıktan sonra, Venezulla'ya gitmekten vazgecip, Rojo ile birlikte Guetamala'nın yolunu tuttu. O sıralarda hukumetin başındaki Başkan Jacobo Arbenz Guzmán ozellikle toprak reformu ile ilgili bir toplumsal devrim yapmaya calışıyordu, ancak Arbenz sağcı bir darbe ile devrildi. Bunun uzerine Arjantin buyuk elciliğine sığınan Guevara halası Beatriz'e yazdığı bir mektupta orda bulunuşunun sebebini şu şekilde acıklıyordu:
Guatemala ’da gercek bir devrimci olabilmek icin gerekli ne varsa yapacağım ve kendimi mukemmelleştireceğim. İhtilalcilerin safhına katılan Guevara bir sure sonra tutuklanarak elcilik binasından cıkarıldı. Guatemala'da bir cok Kubalı surgun ve Fidel Castro'nun kardeşi Raul Castro ile tanışan Che, Guetamala'da kalması tehlikeli bir durum alınca Meksika'ya gitti. Arbenz hukumetinin CIA destekli bir darbeyle devrilmesi, Guevara ’nın Amerika Birleşik Devletleri ’nin emperyalist bir guc olduğuna dair goruşlerini guclendirdi. ABD; Latin Amerika ve diğer gelişmekte olan ulkelerdeki sosyoekonomik eşitsizlikleri duzeltmeye calışan hukumetlere karşıydı ve Guevara, sosyalizmin ancak silahlı mucadele sonunda elde edilebileceğini duşunmeye başlamıştı. Bu da ancak silahlanmış bir halkla mumkun olabilirdi. Bu arada Kuba ’daki mahkumiyeti sona erdikten sonra serbest bırakılan Fidel Castro da Meksika ’ya gelmişti ve Raul, Guevara'yı 8 Temmuz 1955 ’te Fidel Castro ile tanıştırdı. Castro ile aynı duşunceleri paylaşan Guevara, onun gercek bir devrim lideri olduğuna kanaat getirerek Kuba diktatoru Fulgencio Batista ’yı devirmek icin kurulan "26 Temmuz Hareketi ’ ’ne katıldı. Grupta doktor olarak gorev yapmasına karar verildiyse de hareketin diğer uyeleriyle askerî eğitime katıldı. Eğitmeni olan Albay Alberto Bayo tarafından en goze carpan oğrenci olarak nitelendirilen Guevara, 18 Ağustos 1955 ’te Guetamala'dan gelen sevgilisi Gadea ile evlendi ve bir yıl sonra 15 Şubat'ta kızları Hilda Beatriz dunyaya geldi.
25 Kasım 1956 ’da Tuxpan, Veracruz ’dan yola cıkan Granma gemisine Kuba'ya gitmek uzere binen Guevara, karaya cıkar cıkmaz Batista'nın askerlerinin saldırısına uğradı. Guevara, bu catışmada kacan bir askerin duşurduğu cephaneyi almak icin tıbbî malzeme cantasını bırakmak zorunda kalmıştı ve o Ân doktordan savaşcıya donuştuğu an olarak Guevara'nın hafızasına kazındı. Bu olaydan sonra Sierra Maestra dağlarına saklanan Che, Batista rejimine karşı giriştiği gerilla savaşlarında gosterdiği cesaretle isyancılar arasında lider olarak gorulmeye başladı ve Comandante olarak adlandırıldı.
1958 aralığında devrimin en onemli olaylarından olan Santa Clara ’ya saldıran "İntihar timi"ni yoneten Guevara, 7 Şubat 1959 ’da zafer kazanan hukumet tarafından “Doğuştan Kuba vatandaşı ’ ’ ilan edildi. Bu arada Gadea ile evliliğini resmen sona erdirmek icin boşanma işlemlerine başlayan Che, 2 Haziran 1959 ’da, kendisi gibi 26 Temmuz Hareketi ’nin uyesi olan Aleida March ile evlendi.
6 ay boyunca La Cabaña hapishanesinin komutanlığına atanan ve gorevi esnasında Batista rejiminin memurlarının, BRAC gizli servis mensuplarının, savaş suclusu olduğu iddia edilenlerin ve siyasî muhaliflerin yargılanması ve infazından sorumlu olan Guevara, Time dergisine gore yargılamalarında adil değildi. Sonrasında Ulusal Toprak Reformu Enstitusu ’nde onemli bir goreve gelen ardından Kuba Merkez Bankası ’nın başkanlığına atanan Che, Kuba'dan diğer ulkelerdeki devrimci hareketlere yardım etti ama bunların tumu başarısızlıkla sonuclandı. 1960 yılında "La Coubre ’ ’ isimli silah gemisinin patlamasında yaralanan kurbanlara yardım eden Guevara, bir sure sonra Sanayi Bakanı oldu. Kuba sosyalizminin gelişmesinde buyuk onemi olan Guevara, ulkenin onde gelen kişilerinden biriydi.
1961 yılında gercekleşen Domuzlar Korfezi İşgali ’nde Castro'nun emriyle Kuba ’nın en batısındaki Pinar del rio eyaletindeki bir kuvvetin başına gecen Guevara burada sahte cıkarma kuvvetini puskurttu. Bir yıl sonra ortaya cıkan Kuba Fuze Krizi ’nde kilit rol oynayan Guevara, 1964'te Birleşmiş Milletler'in davetlisi olarak Kuba'yı temsilen New York'a gitti. CBS televizyonunda yayınlanan Face the Nation isimli programa cıkan, ABD Senatoru Eugene McCarthy'nin yanı sıra Malcolm X'in calışma arkadaşları ve Kanadalı radikal Michelle Duclos'la goruşen Guevara, 17 Aralık'ta Paris'e ucarak uc aylık uluslararası bir tura cıktı. Bu gezi sırasında Cin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Arap Cumhuriyeti, Mısır, Cezayir, Gana, Gine, Mali, Dahomey, Kongo-Brazzaville ve Tanzanya'yı dolaşan lider, 24 Şubat 1965'te Cezayir'de, uluslararası sahnede son gorunuşu olacak olan "İkinci Afrika-Asya Ekonomik Dayanışma Semineri"ndeki konuşmasını yaptı. Konuşmada şunları soyledi:
Olumune olan bu mucadelede hicbir sınır yoktur. Dunyanın hicbir yerinde meydana gelen olaylara kayıtsız kalamayız. Bir ulkenin emperyalizme karşı zaferi bizim zaferimizdir, aynı şekilde yenilgisi de bizim yenilgimizdir. Sosyalist ulkelerin, Batı'nın somurgeci ulkeleriyle ustu kapalı işbirliğini tasfiye etmeleri ahlakî gorevleridir. Guevara, 14 Mart'ta Kuba'ya donduğunde Havana havaalanında Fidel Castro ve Raul Castro, Osvaldo Dorticós ve Carlos Rafael Rodríguez tarafından sade bir torenle karşılandı. Ancak iki hafta sonra kamu hayatından cekilen lider, bir anda tamamen ortadan kaybolmuştu. Castro'nun sağ kolu olan Guevara'nın, bu gizemli kayboluşuna uzun sure anlam verilememekle birlikte farklı sebepler de one suruldu. Zira sanayi bakanıyken savunduğu sanayileşme projesinin gorece başarısızlığı, ekonomik konularda Castro ile arasındaki goruş ayrılıkları ve Castro'nun Guevara'nın gucunden rahatsız olması bunlardan birkacıydı. Guevara'nın Castro'ya gidiş nedenini acıklamadığı ve oldukca basit bir uslupla yazmış olduğu mektup da coğu kişinin şaşırtıcı bulduğu bir durumdu .
Guevara'nın goruşleri Cin Komunist Partisi tarafından acıklanan goruşlerle benzeşiyordu ve bu durum ekonomisi gittikce Sovyetler Birliği'ne daha da bağımlılaşmakta olan Kuba icin buyuyen bir sorun olmuştu. Kuba'nın batılı gozlemcileri, Guevara'nın Sovyet koşullarına ve onerilerine karşı cıkmasına rağmen Castro'nun kabul etmek zorunda kalmasını ortadan kaybolmasına neden olarak gosteriyorlardı. Oysa ki Guevara ve Castro, Sovyetler Birliği ve Cin'in de bulunduğu birleşik cepheyi destekliyorlardı.
Sovyet lideri Nikita Kruşcev'in Castro'ya danışmadan Kuba'dan fuzeleri cekmeyi onaylamasını ihanet olarak goren Guevara, Kuzey Yarımkure'yi, batıda ABD ve doğuda SSCB liderliğinde, Guney Yarımkure'nin somurucusu olarak gorduğunu belirmişti. Guevara, Vietnam Savaşı sırasında komunist Kuzey Vietnam'ı desteklemişti ve gelişmekte olan ulkelerin halklarını silahlanmaları konusunda teşvik etmişti.
Guevara'nın kayboluşuyla ilgili olarak soru işaretleri ve yapılan spekulasyonlar artmıştı. Tum bunların baskısıyla Castro, 16 Haziran 1965'te yaptığı acıklamada Guevara'nın bilgisi dışında nerede olduğu konusunda yorum yapılamayacağını soyledi. Aynı yılın 3 Ekim'inde Castro, Guevara'nın kendisine yazdığı tarihsiz mektubu acıkladı. Mektupta Guevara, Kuba devrimine bağlı olduğunu ancak yabancı topraklarda savaşmak icin Kuba'dan ayrılma niyetini bildiriyordu. Dunyadaki diğer ulusların kendisini devrim icin savaşmak uzere cağırdıklarını belirten Guevara, ayrıca hukumet, parti ve ordu icindeki tum gorevlerinden istifa ettiğini ve Kuba vatandaşlığından vazgectiğini de mektubuna eklemişti.
1 Kasım 1965'de Castro'yla yapılan roportajda, Kuba lideri, Guevara'nın olduğune dair soylentileri reddedip, nerede olduğunu bildiğini acıkladı.
Castro ve Guevara'nın planları vardı. Zira 14 Mart 1965'te ikili Sahara Colu altındaki bolgede Kuba'nın ilk askerî operasyonunu Guevara'nın yonetmesi konusunda anlaşmışlardı. Daha sonra Castro'nun da doğrulayacağı bir goruşe gore, Latin Amerika ulkelerindeki koşulların focos gerilla cekirdeklerinin kurulması icin henuz uygun olmadığını duşunduğu icin Castro, bu eyleme girmesi icin Guevara'yı ikna etmişti. Donemin Cezayir devlet başkanı Ahmed Bin Bella ise Afrika'da hukum suren durumun buyuk devrim potansiyeline sahip gorunmesinin Che'de Afrika'nın emperyalizmin zayıf halkası olduğu duşuncesini oluşturduğunu ve bu yuzden Afrika icin caba harcamak istediğini belirtmişti.
Kongo-Kinşasa'daki Patrice Lumumba yanlısı Marksist Simba hareketinin desteklenmesi ile surdurulecek olan Kuba operasyonunda Guevara bir sure gerilla lideri Laurent-Désiré Kabila ile calıştı. Daha sonra Kabila'ya yeterince inanmadığı icin ittifakları bozuldu. O donemde 37 yaşında olan Guevara, resmi askeri eğitimden gecmemesine rağmen oldukca deneyimli bir savaşcıydı. Astım hastalığı da Guevara'yı fazla zorluyor gorunmuyordu.
Amacı Kuba Devrimi'ni ihrac etmek olan Guevara, yerel Simba savaşcılarına komunist ideolojiyi ve gerilla savaşını oğretiyordu. Ancak Guney Afrikalı paralı askerler ve Kubalı surgunler Kongo ordusuyla birlikte Guevara icin sıkıntı yaratan bir ittifak icindeydiler. Bu yuzden Kongo'daki devrim planı gercekleştirilemedi. Guevara buna sebep olarak yerli Kongo kuvvetlerinin yeteneksizliğini ve kendi aralarındaki surtuşmeyi gostermişti. Kongo'da kalıp tek başına savaşmayı duşunen Guevara, silah arkadaşları ve Castro'nun gonderdiği iki memurun ikna etmesi sonucu Kongo'dan ayrılmayı kabul etti. Ancak dunyanın diğer bolgelerindeki devrimlere kendini adamak icin Kuba ile olan tum bağlantılarını kopardığını yazdığı mektubun Castro tarafından kamuoyuna acıklanması yuzunden Kuba'ya geri donmeyi gururuna yediremeyen Guevara, altı ay boyunca Darusselam, Prag ve Alman Demokratik Cumhuriyeti'nde saklandı. Bu surec icinde Kongo deneyimiyle ilgili anılarını kaleme aldı, ayrıca biri felsefe diğeri ekonomi uzerine olan 2 kitabının taslaklarını yazdı. Castro Che'yi Kuba'ya geri donmesi konusunda zorlasa da, Guevara, donuşunun gecici olacağı ve adadaki varlığının sır olarak kalacağı koşuluyla bunu kabul etti. Zira Latin Amerika'da yeni bir devrim hazırlığındaydı.
Tum hazırlıklarını buyuk bir gizlilik icinde yuruten Guevara'yla ilgili olarak 1 Mayıs 1967'de Silahlı Kuvvetler Bakan vekili Bnb. Juan Almeida, Latin Amerika'da devrime hizmet etmekte olduğunu duyurmuştu. Zira Guevara, Bolivya'da gerillaların başındaydı. Castro, Guevara tarafından eğitim alanı olarak kullanılması icin, yerli Bolivya Komunistleri tarafından Ñancahuazú bolgesindeki arazinin satın alınmasını istemişti. Ancak kamptaki eğitim, carpışmadan daha tehlikeli olmuş ve bir gerilla ordusu oluşturma yolunda pek başarılı olunamamıştı. Guevara'nın ana ajanı olarak calışan Haydée Tamara Bunke Bider'in daha sonra Bolivyalı yetkilileri Guevara'nın izini bulmaya yonlendirdiği icin bilmeden Sovyet cıkarlarına hizmet ettiği ortaya cıkacaktı.
Guevara ve askerleri Bolivya Ordusu'yla 1967'de ilk kez catıştıklarında geriye bıraktıkları fotoğraflar Che'nin Bolivya'da olduğunu kanıtlar nitelikte olmuştu. Fotoğrafları goren Bolivya Devlet Başkanı René Barrientos, Che'nin bir an once yakalanması icin emir vermişti. Yaklaşık elli kişiden oluşan ve ELN (Ejército de Liberación Nacional de Bolivia) adı verilen ordusuyla Bolivya guclerine karşı başarı elde eden Guevara, liderlerden birini de oldurmuştu. Savaşın ortasında bile insancıl ozelliklerinden vazgecmeyen Guevara, yakaladıkları yaralı Bolivyalı askerlere tıbbi yardımda bulunmayı talep etmiş ancak bu onerisi sorumlu Bolivyalı subay tarafından geri cevrilmişti. Guevara'nın Bolivya'da devrim başlatma planlarından, yanlış anlaşılmalar, uzlaşma yanlısı olmayan muhalif kişiliği ve Kongo'da olduğu gibi Bolivya'da da yerel liderlerle başarılı işbirliği geliştirememesi yuzunden istenen sonuclar alınamamıştı.
Guevara'nın gerilla kampının yeri bir muhbir tarafından Bolivya Ozel HarekÂt Birliği'ne bildirilince 8 Ekim'de kamp kuşatıldı. Quebrada del Yuro kanyonunda Simeón Cuba Sarabia ile birlikte devriye gezerken yakalanan Guevara, ayaklarından yaralandıktan ve silahı bir mermiyle harap edildikten sonra teslim olmak zorunda kaldı. Tabancasında acıklanamaz bir şekilde şarjor bulunmayan Guevara, yakalandığı sırada orada bulunan askerlere gore
Ateş etmeyin! Ben Che Guevara'yım ve canlı olarak daha değerliyim demişti. Barrientos Guevara'nın yakalandığını oğrenir oğrenmez oldurulmesini emretmiş, Guevara yakın bir koy olan La Higuera'daki bir okula goturulmuş ve geceyi orada gecirdikten sonra, ertesi gun oğleden sonra oldurulmuştu. Bazı kaynaklara gore Che'nin infazından sorumlu cavuş Mario Terán aşırı derecede heyecanlandığı icin bilincli bir şekilde ateş edememiş, Che'yi olduren merminin kim tarafından ateşlendiği asla bilinenemiştir. Carpışmada olduğu izlenimi vermek, yuzunun tanınır durumda olduğunu sağlamak icin ayaklarına defalarca ateş edilerek olduren Che Guevara'nın cesedi bir helikopterin iniş takımlarına sıkıca bağlanmış ve yakınlardaki Vallegrande'ye goturulmuştu. Cesedi bir kuvetin icinde basına gosterildikten sonra, askeri bir doktor tarafından elleri kesilen Che'nin cesedinin akıbeti bilinememekteydi. Zira gomulduğunu soyleyen goruşlerin yanı sıra yakılmış olduğuna dair de spekulasyonlar vardı. Che'nin olmeden onceki son sozleri ise şoyle olmuştu: Buraya beni oldurmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam oldurmuş olacaksın. Guevara'yı ve Bolivya'daki faaliyetlerini yakın takibe alan kişi Félix Rodríguez adındaki CIA ajanıydı. Rodríguez Guevara'nın saatini ve diğer kişisel eşyalarını almıştı ve sonraki yıllarda bunları roportaj yaptığı gazetecilere gosterdi. Bu eşyaların bir kısmı halen CIA'de sergilenmektedir.
Guevara'nın olduğunu 15 Ekim'de tum Kuba'ya duyuran Fidel Castro, ulkesinde uc gunluk yas ilan etti.1997 yılında Guevara'nın elleri olmayan cesedinden kalan kemikler bir ucak pistinin altından kazılarak cıkarıldı, DNA testiyle kimliği tespit edilerek Kuba'ya geri getirildi. 17 Ekim 1997'de cesedinden kalanlar, Bolivya'daki harekatta birlikte savaştığı 6 askerle birlikte, Kuba Devrimi'ni gercekleştirdiği Santa Clara'da ozel olarak hazırlanmış anıt mezara askerî torenle gomuldu.