Cenab Şahabeddin Biyografisi Servet-i Funun edebîyatının onde gelen temsilcilerindendir. Cenab Şahabeddin, 21 Mart 1870 tarihinde Osmanlı Devleti ’nin Manastır şehrinde doğmuştur. Babası Osman Şahabeddin Bey, annesi İsmet Hanım idi. Babasının Plevne'de şehit duşmesinden sonra ailesiyle İstanbul'a geldi. İlkoğrenimini Tophane'deki Fevziye Mektebi'nde yaptı. Gulhane Askeri Ruşdiyesi'ni bitirdi. Tıbbiye İdadisi'nden sonra Askeri Tıbbiye'den mezun oldu. Hekim yuzbaşı oldu.
Paris ’te 4 yıl cilt hastalıkları ihtisası yaptı. Yurda dondukten sonra Mersin, Rodos, Cidde ’de karantina hekimliği, sıhhiye mufettişliği yaptı. 1914 yılında emekliye ayrıldı.
Cenab Şahabeddin, Darulfunûn ’da Turk Edebiyatı Tarihi dersleri okuttu. Kurtuluş Savaşı sırasında Kuva-yı Milliye ’ye karşı olumsuz tutumu nedeniyle oğrencileri tarafından istifaya zorlandı. Daha sonra Cumhuriyeti destekledi ama yalnızlıktan kurtulamadı.

İlk şiiri 1885 yılında daha oğrencilik yıllarında Saadet gazetesinde yayımlandı. Onceleri Muallim Naci ’nin etkisiyle divan turu şiirle uğraştı. Daha sonra Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdulhak Hamit Tarhan ’dan etkilenerek Batı tarzı şiire yoneldi. Servet-i Funun dergisinde şiirleri yayımlandı. Tevfik Fikret ve Halid Ziya Uşaklıgil ’le birlikte Servet-i Funun edebiyatının uc onemli isminden biri oldu. Gelenekci şairlerin en cok saldırdığı yenilikci şairdi. Diğer Servet-i Funun ’cuların tersine bireysel şiiri tercih etti. Edebiyat-ı Cedide ’nin en aşırı orneklerini verdi. Şiire 'nesir-musikisi' dedi. Şiirlerinde kullandığı 'SÂÂt-i semenfÂm', 'ceng-i muzehhep', 'nay-i zumurrut' gibi deyimler, imgeler doneminin sanat dunyasında onemli tartışmalar yarattı. Heceleri muzik duzeyinde uyumlu kullanmayı savundu. Bu tarzda yazdığı en iyi iki ornek: 'Yakazat-ı Leyliye' ve 'Elhan-ı Şita' şiirleridir.
Servet-i Funûn kuşağında Tevfik Fikret'ten sonra şiirin en onemli ismidir. Sadece şiir değil nesirle de ilgilenen bir kalemdir. Nesirlerinde Raik Vecdi, Ahmet Peyman ve Dahhak-ı Mazlum, Hakkı Talip takma adlarını kullanmıştır.
Cenab Şahabeddin, 13 Şubat 1934 tarihinde İstanbul ’da beyin kanaması nedeniyle 64 yaşında olmuştur.
Eserleri:
Şiir :
TÂmÂt (genclik şiirleri)(1887)
Secme Şiirleri (1934, olumunden sonra)
Butun Şiirleri (1984, olumunden sonra)
Elhan-ı Şita
Yakazat-ı Leyliye
TerÂne-i Mehtap

Tiyatro :
Yalan
Korebe (1917)
Kucukbeyler
Merdud Aile

Gezi yazısı :
Hac Yolunda (1909)
Afak-ı Irak (1917)
Avrupa Mektupları (1919)
Suriye Mektupları (1917)

Duz yazı :
Evrak-ı Eyyam (1915)
Nesr-i Harp (1918)
Nesr-i Sulh (1918)

İnceleme :
William Shakespeare (1932)
Kadı Burhanettin

Cenap Şahabettin'in Sanat Hayatı şu evrelerden oluşur:
Muallim Naci Etkisindeki Evre (İlk şiirler)
Abdulhak Hamit Tarhan ve Recaizade Mahmut Ekrem Etkisindeki Evre (Yeni şiirlere yoneliş donemi)
Paris Yılları (Fransız şiirinin sanat algısını benimsediği donem)
Servet-i Funûn donemi
1908 sonrası donem

Şiir Hakkındaki Goruşleri ve Bazı Eserlerine Dair Onemli Notlar:
Eski edebiyatı taklitci ve samimiyetsiz bulur.
Fuzuli, Baki ve Nedim beğendiği divan edebiyatı sanatcılarıdır.
Daima yeni şiirden yana olduğunu dile getirmiştir.
Şiirle ilgili yazılarında cağdaş Fransız edebiyatına ve şiirine sık sık atıfta bulunur.
Hece olcusune kesin bir dille karşı cıkmıştır. Aruz olcusunu daha ahenkli bulmuştur. Butun şiirlerini aruz olcusuyle kaleme almıştır. Aruzla ilgili goruşlerini "Felsefe-i EvzÂn" adlı eserinde bir araya getirmiştir. Bu eserini Raik Vecdî takma adı ile yayımlamıştır.
Sanat hayatı boyunca hicbir siyasi şiir kaleme almamıştır. Daima "sanat icin sanat" ilkesi doğrultusunda eserlerini kaleme almıştır.
Şiirde guzellikten başka bir şey arayamam, sozu meşhurdur.
Serbest mustezatın en başarılı iki isminden biridir. (diğeri de Ahmet Haşim'dir.)
Sembolizmin ilk başarılı temsilcisi olarak değerlendirilebilir.
Cenap Şahabettin şiire Şeyh Vasfi ve Muallim Naci etkisinde başlar.
İlk şiirleri gazel şeklindedir. Eski tarz bu şiirler Cenap'a gore kendisine sadece "aruz, kafiye, dil hakimiyeti" gibi teknik konuIarda birikim sağlamıştır.
Cenap icin ikinci evre, Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdulhak Hamit Tarhan'ın parlak yıllarını yaşadığı donemde onlardan etkilenerek kaleme aldığı şiirlerdir. Ozellikle Abdulhak Hamit Tarhan etkisinde kalarak yazdığı şiirlerini Gulşen adlı gazetede yayımlar. İşte Cenap'ın "Tamat" adlı eseri, bu ikinci evrenin yani etkileniş surecinin urunudur.
Sanat hayatında ucuncu evre ise Fransa yıllarıdır. Cenap Şahabettin, Fransız şiirini yakından tanıma fırsatı bulur ve Fransız sembolizmini daha derin bir bakışla incelemeye başlar.
Sone nazım bicimini kullanan ilk sanatcıdır. Bazı kaynaklar bu konuda Suleyman Nesip isminden bahsetmektedir.
Murg-ı Siyah adlı şiiri, hem sone tarzındadır hem de ilk alegorik şiiridir.
Temaşa-yı Leyal adlı eseri, Turk edebiyatının en guzel "akşam" şiirlerindendir. YÂr-ı Muhayyel, serbest mustezat şeklinde kaleme alınmış uzun bir şiirdir. Bu şiirde sevgilinin kendisi icin aslında bir şiir perisi olduğunu ve şiirin nasıl olması gerektiği uzerinde durmuştur.
Ta'yin-i Metalib adlı eseri, Tevfik Fikret'in Omr-i Muhayyel'ine benzetilmektedir.
Kendi hayattayken herhangi bir şiir kitabı yayımlanmamıştır.
Şiirlerini EvrÂk-ı LeyÂl adı ile bir kitapta derlemeyi duşunmuş fakat bu eser kendi sağlığında yayımlanamamıştır.
Tabiat konulu en meşhur şiiri ElhÂn-ı ŞitÂ'dır. ElhÂn-ı Şit bir serbest mustezat orneğidir.
Şiirde musiki ve resim unsurlarını cok onemser. Musikiye resimden daha fazla onem vermiştir şiirde. Şiir; sozun musikisidir, der.

ElhÂn-ı Şît :
Cenap'ın "ElhÂn-ı ŞitÂ"sı Edebiyat-ı Cedîde şiirinde sıkca işlenen hayal-hakikat catışması, hakikatin hayale ustun gelmesi, huzun gibi temler eşliğinde tabiatı; karın yağışını tasvir eder.
Manzumede bahar ve bahara ait cicekler, kuşlar, kelebekler hayali, neşeyi sembolize eder. Karlar, yavaş yavaş bahar mevsimine ait ne varsa hepsinin uzerini orterler. Bu tabiat olayı, olum ve dolayısıyla huznu de beraberinde getirir. Ve şiirin sonunda kar yağışı hızlanır. Karlar her yanı kaplayarak, bahara ait tum unsurların uzerini kaplar. Boylece hakikat, hayale ustun gelmiş olur. Bu bakımdan "ElhÂn-ı ŞitÂ" Halid Ziya Uşaklıgil'in MÂi ve Siyah romanını andırır.

Dekadanlık Tartışmaları :
"Dekadanlar" adlı makale Ahmet Mithat Efendi tarafından kaleme alınmış ve Sabah gazetesinde yayımlanmıştır. Ahmet Mithat Efendi bu yazısında Servet-i Funûn kuşağını ve ozellikle de Cenap Şahabettin'i hedef alarak Fransız taklitcisi olmakla eleştirmiştir. Servet-i Funûn'u ve ozellikle de Cenap Şahabettin'i Fransız şiirini anlatacak bir şeyleri olmadığı gerekcesiyle sahte bir muphemliğe yonelen gurûh olarak değerlendirmiştir.

Bu makale, edebiyat dunyasının bir anda gundemi olur fakat o sırada Cenap karantina doktoru olarak Suveyş'tedir. Cenap, Ahmet Mithat Efendi'nin eleştirilerine karşılık olarak "Dekadizm Nedir?" başlıklı yazısını kaleme alır. Bu yazıda dekadizmin Fransa'daki kokleri uzerinde durulmuştur. Cenap "Dekadizm Nedir?" yazısında "dekadan" kelimesinin etimolojisini detaylı bir şekilde ele almış ve Ahmet Mithat'ı "daha kavramın anlamını bile bilmeden saldıran" bir kalem olarak eleştirmiştir. Bu kavramın Fransız edebiyatında hangi anlamlarda kullanıldığını ornek metinlerle acıklamıştır.
Bu yazı, Cenap'ın şiiri nasıl yorumladığını anlamamız acısından onemlidir. Cenap'a gore yeni şiir icin "kaynaklara donulmeli ve var olan kulturel birikim yeniden cağ realitesi bağlamında yeniden değerlendirilmelidir."
Bu tartışmaya Şemseddin Sami Frasheri, Samih Rıfat, Huseyin Cahit Yalcın, Ahmet Hikmet Muftuoğlu, İsmail Safa gibi isimler katılır. Suleyman Nazif "Dekadan" adlı şiiri ile tartışmaya dahil olur.

Dil ve Edebiyat Goruşleri :
Latin alfabesinin kabulunden yanadır. Latin alfabesinin kullanımı durumunda Avrupa medeniyetine daha kolay erişilebileceğini savunmuştur.
Osmanlıcayı surdurmekten yanadır bu goruşunden dolayı Milli edebiyatcıların hedefi olmuştur.
Ona gore edebiyatın toplumsal bir gorevi yoktur.
Edebiyat hakkındaki goruşlerini dile getirirken sık sık musikiye değinmiştir.
Kapalı ve suslu bir anlatım benimsemiştir.
Cenap'a gore dil kendi zamanında şekillenir ve buna bağlı olarak da edebiyatta duşunsel ve bicimsel yenilikler yapmak kacınılmazdır.
Nesirdeki en buyuk korkusu tekduzeliktir. (İttırat)
Nesir dilinde ona en yakın isim, Suleyman Nazif'tir.
İsmail Habip Sevuk'un Turk Teceddud Edebiyatı Tarihi'ni beğenmemiştir. Bu edebiyatımızdaki meşhur polemiklerden birini ortaya cıkarmıştır.
Cenap Şahabettin'de Nesir :

Hac Yolunda :
Cenap'ın Cidde'ye gorevli olarak giderken izlenimlerini yansıtan 17 mektuptan oluşmuştur. 1897 yılında Servet-i Funûn'da neşredilmiştir. Cenap'ın nesir vadisindeki ilk onemli başarısıdır. Eser boyunca okuyucu Mısır'a dair atmosfer başarı ile nakledilmiştir. Bu eserin ilk bolumlerini Tevfik Fikret'e gonderen Cenap, eserini Kabe'ye gidecekler icin yararlı bir eser olarak takdim eder.
Afak-ı Irak : Tasvîr-i EfkÂr'da yayımlanmıştır. Yazarın Bağdat'a yaptığı seyahatin izlenimlerinden oluşmaktadır. 1. Dunya Savaşı yıllarına rastlayan bu eserde bolge topraklarındaki İngiliz somurgesinin boyutlarını Turk okuruna başarı ile aktarmıştır. Bağdat'la ilgili izlenimlerini aktarırken Fuzuli'ye dair goruşlerini de paylaşmıştır.
Suriye Mektupları :
Cenap'ın bu eseri yayımlanmamıştır. Edebiyat cevreleri tarafından başarısız bir eser olarak değerlendirilmiştir.
Avrupa Mektupları :
1. Dunya Savaşı gunlerinde Cenap, Avrupa'yı dolaşır, Tasvîr-i Efkar gazetesinde yayımlanan izlenimler kitap olarak 1917 yılında yayımlanır. Kitapta 22 mektup bulunmaktadır. Bulgaristan, Romanya, Cekoslovakya, Macaristan, Almanya'yı gidiş ve donuşunde tasvir eder. Bu eserde hem Avrupa coğrafyası hem de 1. Dunya Savaşı atmosferi başarılı bir sentezle ele alınmıştır.
Nesr-i Harp :
1. Dunya Savaşı dolayısı ile yazdıkları makalelerden oluşmaktadır. Burada savaş felsefesinden, Turk askerinin ozelliklerinden, gazilere karşı sosyal sorumluluk bilincinden bahsedilmiştir. Turk Neferi, Yarım Şehitler adlı yazıları bu kitabın en meşhur bolumlerini oluşturmaktadır.
Nesr-i Sulh :
Bu bolum; Ali Canip Yontem ile aralarındaki edebi tartışmaya ilişkin cevap niteliğindeki yazılardan, Tevfik Fikret hakkındaki duşuncelerinden oluşmaktadır.
Tiryaki Sozleri :
Vecize niteliğindeki sozlerinden oluşmuş bir eserdir. Bu eser yazarın tezatlı duşunme gucunu gostermesi acısından onemlidir. 361 sozden oluşmaktadır.
Allah'tan her şeyi isteyebilirsin yalnız para isteme. Cunku Allah parayı sevmez ve sevmediği icin ancak sevmediklerinden bazılarına verir... Duşun: Hic Allah'ın sevebileceği adamlarda paralı adam gordun mu? (Tiryaki Sozleri)
Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh, Tiryaki Sozleri 1918 yılında aslında tek kitap olarak yayımlanmıştır.
Gazeteciliği :
1902- 1910 yılları arasında İttihat ve Terakki'nin cıkardığı ŞurÂ-yı Ummet gazetesinin başyazarlarından biri olarak onemli yazılar kaleme almıştır.
1908 sonrasında Tanin gazetesinin unlu yazarlarından biridir.
Hurriyet gazetesinin başyazarlığını yurutmuştur.
Peyam-ı Sabah gazetesinde Milli Mucadele karşıtı yazılar kaleme almıştır.
1908- 1914 yılları arasında Tanin, Tasvîr-i EfkÂr ve Hak gazetelerinde gunluk konular uzerinde yazdığı yazılardan bir derleme olarak EvrÂk-ı EyyÂm adlı eseri yayımlanmıştır.
Yahya Kemal Beyatlı, EvrÂk-ı EyyÂm'ı bir "şaheser" olarak değerlendirmiştir.