
İlk gosterime girdiği 1999 yılından bu yana hakkında en cok konuşulan filmlerin başında, hic kuşkusuz Matrix serisi gelir. Yaklaşık 3 milyar dolarlık bir pazar yaratan filmin, seveni olduğu kadar nefret edeni de coktur. Bu bile, filmin yarattığı etkiyi anlamak icin onemli bir olcut. Hatta sinema dunyasını Matrix ’ten once ve Matrix ’ten sonra diye ayıranlar bile var.
Hadi gelin guzel bilgiler var
Unlu yonetmen Darren Aronofsky de filmin etkisinde kalanlardan. Matrix ’in ilkini sinemada izleyen Aronofsky ’nin filmden cok etkilendiği ve bilimkurgu sinemasının bundan sonra aynı olmayacağını hissettiği soylenir. Yıllar unlu yonetmeni haklı cıkardı ve ilki 1999 yılında, ikinci ve ucuncusu 2003 yılında gosterime giren film, icerdiği felsefi soylemler kadar, kullandığı teknolojiyle de dunya sinema tarihinde hak ettiği yeri aldı.
Matrix ’e dokunduk
Yonetmenleri, Andy Wachowski ve Lana Wachowski ’yi ‘usta ’ mertebesine cıkaran Matrix ’i, yeniden cekileceği soylentilerinin hızlandığı şu gunlerde ListeList masasına yatırdık. Seriyi tum yonleriyle analiz edip sizler icin listeledik. Listeyi hazırlarken Neo ile benzer bir kaderi paylaşıp kırmızı hapı yuttuğumuzu, cok sonra anladık. Bizim gibi kırmızı hapı tercih edenleri sayfanın aşağısına, mavi hapı tercih edenleri de şuraya alalım. Huzurlarınızda Matrix filmini anlamak ve hapların tadına varmak icin ışıl ışıl bir liste.
Neuromancer: Dunya ‘matrix ’ tanımıyla tanışıyor
William Gibson tarafından yazılmış, 1984 yılında yayımlanmış bu kitap, turunun en onemli eserlerinden biri. Gibson eserinde, karmaşık bir bilgisayarı tanımlamak icin ilk kez ‘matrix ’ kelimesini kullanıyor.
Wachowski Kardeşler, kitaptan ilham almakla kalmamış, kitapta yer alan bazı olayları ve mekÂnları aynen perdeye de yansıtmış. Matrix filminin yakaladığı başarı uzerine, kitabın sonraki basımlarında adının ‘Matrix Avcısı ’ olarak değiştirildiğini de ekleyelim.
Ghost in Shell: Matrix ’e adım adım
Gosterime girdiği 1995 yılında, belki istediği gişe hasılatını elde edemedi ama Wachowski Kardeşler ’in dikkatini fazlasıyla cekmeyi başardı. Hatta Wachowski Kardeşler ’in yapımcıya bu animeyi izletip “İşte bunun filmini cekmek istiyoruz” dedikleri anlatılır. Animenin fragmanına goz atınca, Matrix serisinin fazlasıyla etkilendiği hemen belli oluyor.
Hımm, biz bu sahneleri gormuştuk (izlemeden gecmeyin Zionlular) Matrix icin Wachowski Kardeşler, gorsel anlamda bircok filmden etkilenmiş ve bunu filme yansıtmış. Anime, manga, bilimkurgu turlerini sevdiklerini ve filmin bu sularda yuzmesini istediklerini saklamayan kardeşlerin esin yelpazesi oldukca geniş. Kendinden sonrakileri etkilemiş bir filmin, etkilendiği diğer filmleri gormek oldukca heyecan verici.
Neo: Secilmiş kişi
Gunduzleri bir yazılım şirketinde calışan Thomas Anderson, geceleri de ‘Neo ’ kod adı ile hacker ’lık yapar. Matrix ’i araştıran Neo, onu yok edecek ‘secilmiş kişi ’ filmdeki tanımı ile ‘the one ’ olduğundan habersizdir.
Filmde kullanılan adların coğu, felsefi, mitolojik ya da dini referanslara sahip. Neo, boyle bir referansa sahip değil ama harflerin yeri değiştirildiğinde adı, ‘one ’ yani secilmiş oluyor. Neo hikÂyede ‘mesih ’ olarak konumlanırken, Ajan Smith de bir nevi ‘deccal ’ olarak yer alıyor.
Beyaz tavşanı izle!
Bir masal olarak yazılan Alis Harikalar Diyarında ’nın amacı, cocukların gonlunu eğlemek olabilir. Ancak zamanla bu masalın etkisi, cocukları aşarak yetişkinlere ulaştı.
Yıllarca, beyaz bir tavşanın peşine takılıp turlu turlu maceralar yaşamak istedik ama nafile, o tavşan hicbir zaman gelmedi. Ancak Neo icin durum hic de boyle gelişmedi. Neo, beyaz tavşanla karşılaştı, onu takip etti ve kendini başka alemlerde buldu.
Secimle geldik, secimle gidiyoruz
Matrix serisinde ‘secim ’ onemli bir rol oynuyor. Karakterlerin hemen hemen hepsi bir secimde bulunuyor ve her secim, bir sonuc doğuruyor. Neo da filmin başında kırmızı hapı secerek, seri boyunca yapacağı secimlerin ilkini gercekleştirmiş oluyor. Bundan sonra yapacağı secimlerin haddi hesabı yok. Hatta serinin finali de Neo ’nun secimi ile sonlanıyor. Bu bolumde Ajan Smith, Neo ile yaptığı dovuş esnasında neden pes etmediğini sorduğunda aldığı cevap, “Cunku bir secim yaptım” oluyor.
Umudun adı: Morpheus
Yunan mitolojisinde duşler tanrısı olan Morpheus, Matrix ’te de Neo ’yu ruyadan uyandırıyor. Ona mavi ve kırmızı hapları sunan Morpheus, Neo ’yu hicbir şeye zorlamıyor, gerceği gostererek secenekler sunuyor.
Kaptan Locke: Gorduğume mi inanayım, sana mı? Serinin son filmi, Matrix Revolutions ’ta yer alan karakterlerden Komutan Locke ’un adının referansına baktığımızda, kendimizi ilginc bilgiler diyarında buluyoruz. Filmde, Morpheus ile catışan Kaptan Locke ’un Neo ’ya inanmadığını goruyoruz.
Morpheus umudu, Locke da gercekciliği temsil ediyor. Filmde yaşanan bu cekişme, aslında Gnostiklerle Emprisistler arasındaki felsefi catışmaya da bir gonderme yapıyor. Sezgisel bilgiye, aydınlanmaya inanan Morpheus, Gnostik; bilgiye ancak tecrubeyle ulaşılabileceğine inanan ve oyle davranan komutan Locke da emprisist tarafı temsil ediyor. Kaptan Locke adını da 17. yuzyılın en onemli duşunurlerinden biri olan John Locke ’tan almış. Duşunur, emprisizmin temeli sayılan ‘İnsan Anlayışı Hakkında Makale ’yi 1690 yılında yazmış.
Neden ‘neden ’ bu kadar onemli?
Trinty, Neo ve Morpheus anahtarcıyı bulmak icin once Merovingian ’a gider. Merovingian, onlara nedensellik uzerine bir soylev ceker. Ağır dovuş sahnesi oncesi, bu konuşmanı gidişatı oldukca ilginctir. Ancak daha oncekiler ve kendinden sonrakiler gibi bu da “olsun” denilerek konulmamış bir konuşmadır. Merovingian, konuşmasında felsefi referanslar verir ve nedensellik ilkesini kendi ornekleri ile anlatır. Morpheus araya girecek gibi olur: “Her şey secimle başlar” der. Merovingian ’ın cevabı ise “Secim bir illuzyondur” olur. Aslında Wachowski Kardeşler burada ‘seyirci al mesajı ’ demiş ancak coğu seyirci, Neo ’nun tercihlerini matrixin bir parcası olarak gormeyi ıskalamıştı.
What is Matrix ulan!
Morpheus, kırmızı hapı aldığı icin, sonradan anasından emdiği sut burnundan gelecek olan Neo ’ya Matrix ’i anlatır: “Matrix, her yerde, gerceği gormemen icin dunya, bir perde gibi onune cekilmiş sanki.”
Neo sorar: “Hangi gercek?” Morpheus cevap verir: “Kole olduğun gerceği.”
Matrix tarifi, gunumuzde yaşadığımız sistemin tarifidir aslında. Bizler de Morpheus ’un anlattığı gibi calışır, vergimizi oder, tuketir ve oluruz. Peki sistemin kolesi miyiz? Cok derinlere dalmadan, uzaklara gitmeden Soma ’ya, Zonguldak ’a, Mecidiyekoy ’e, Maslak ’a bakmamız, kart ekstremize ve banka kredilerimize goz atmamız cevap icin yeterlidir belki de.
Gerceğin colune hoş geldiniz! “Gercek nedir? Gerceği nasıl tanımlarsın?” Morpheus, bu soruları Neo ’ya yonelttiğinde, ondan bir cevap alma beklentisi icinde değil. Sorularla kafasını acmak istiyor. Ama kafanın acılması icin once karışması gerekiyor. Tam da bu noktada Morpheus, “Gerceğin colune hoş geldin” diyerek unlu duşunur Jean Baudrillard ’a selamı cakıyor. Simulakrlar ve Simulasyon kitabında Baudrillard, gercekliğini yitirmiş, col izlenimi uyandıran bir dunyanın artık colleşen kentlerinde yaşadığımızı vurguluyordu. Morpheus ’un ağzından dokulen bu cumleye, son halini veren de cağdaş duşunur Slavoj Zizek olur. Zizek ABD ’deki 11 Eylul saldırıları sonrası yazdığı makalesine ‘Gerceğin Colu ’ne Hoş Geldiniz ’ adını verir.
Cevabı zor sorular: Gercek nedir?
Bazen gercek, elinizde bir kaşık tutmanıza rağmen, o kaşığın var olmadığını bilmektir. Cokca yer verilen gerceklik soylemleri, filmin de ana dertlerinden birini oluşturuyor. ‘Gercek nedir? ’ sorusunun cevabının peşine takıldığımızda, Neo ile aynı yerde buluyoruz kendimizi. Gercek ve sanal dunya arasındaki cizgiler silikleşip, birbirine karışıyor. Şuphesiz bu tartışma, Matrix ile başlamadı. Matrix var olan felsefi tartışmaları, beyaz perdeye oldukca başarılı yansıttı. Jean Baudrillard ’ın simulasyon kuramında bu tartışma detaylı bicimde yer aldı. Baudrillard, gercekliğin kapitalizm ve kitle iletişim aracları tarafından emilerek, başka bir gercekliğe, hiper gercekliğe donuştuğunu savunur. Bu durumda da gercek olanla olmayan arasındaki ayrım kalkmış, bunun yerini de simulasyon ve simulakrlar almıştır.
Dini ve mitolojik kahramanlar bir arada
Matrix ’te yer alan adların tesadufi bir secimin sonucu yer almadığını, hemen hemen hepsinin dini, felsefi ya da mitolojik referanslar taşıdığını belirtmiştik. Serinin ucunde de yer alan Trinity, adını Hıristiyanlık dininin omurgası sayılan ‘kutsal ucleme ’den alır.
Neo, Morpheus ve Trinity de başından sonuna kadar beraber mucadele eden uc isimdir. Morpheus ’un kullandığı geminin adı da Nebukadnezar ’dır. Keldani Hanedanı ’ndan gelen birden fazla Babil kralının adı olan Nebukadnezar, aynı zamanda yenilmez unvanını kazanan II. Nebukadnezar ’ı da kapsar.
Matrix Reloaded ’ta tanıştığımız Kaptan Niobe de adını mitolojiden alır. Daha bitmedi! Filmde Neo ’ya, yani mesihe ihanet eden kişinin de adına dikkat. Bu kişinin adının da şeytanın adlarından biri olan ‘Lucifer ’den uretildiğini ve Cypher olduğunu duşunebilir miyiz, bizce duşunuruz. Mesela, film boyunca Neo ’nun kurtarmak icin turlu bedeller odediği Zion ’un adı da İncil ’de yer alıyor.
Hz. Davud ’un ‘Tanrı ’nın Kalesi ’ olarak adlandırdığı şehrin adı, Zion olarak geciyor. Filmde kullanılan isimlerin anlamları bunlarla sınırlı değil, ancak biz şimdilik burada bırakalım.
Sorulardan soru beğen: Kontrol nedir?
Makineler Zion ’un yerini bulmuş ve yer kabuğunu kazmaya başlamıştır. Makinelerle carpışmaya sayılı saatler kala, Neo uyuyamaz ve konsey uyesi Hamann ile karşılaşır. Hamann onu, makine bolumune goturur ve filmin ironisi dilinden dokulur: “Bu makineler hayatta kalmamızı sağlarken, diğerleri de bizi oldurmeye geliyor.” Neo ’ya “kontrol nedir” sorusunu yoneltir. Neo da “İstediğimizde makineleri kapatabiliriz” cevabını verir. Konuşmanın ulaşmaya calıştığı bir nokta yoktur, en azından Hamann oyle soyler. Peki gercekten oyle midir? Hamann ’ın adını, bir filozoftan almasının da gosterdiği bir nokta yok mudur? Sorular, sorular…
Ve Tanrı Zion ’u yarattı!
Neo, kapılardan gecerek ruyalarında gorduğu ışıklı odaya ulaşır. Onu, odada ‘mimar ’ bekliyordur. Matrix ’in yaratıcısı, Neo ’yu beklediğini soyledikten hemen sonra bildiğimizi sandığımız cevapları soruya, bazı soruları da cevaba donuşturen meşhur acıklamayı yapar.
Buna gore Zion, daha once beş kere yok edilmiş ve yeniden kurulmuştur. Haliyle Neo da beş kere kurtarıcı olmayı denemiş ama başarısız olmuştur. Neo altıncı denemesinde beklenmeyeni yapar ve başarılı olur. Neden ‘altı ’ diye sorduğumuzda karşımıza, evrenin altı gunde yaratıldığı inancı cıkar.
Kim olursan ol gel, Neo sen de gel!
Matrix, gosterime girdiği donemde felsefi yonu cokca tartışıldı. Fransa bu tartışmaların en hararetli olduğu yerlerden biriydi. Hatta ‘gerceğin colu ’ adlı yuvarlak masa toplantısı bile yapıldı.
Slavoj Zizek, “Matrix ya da Sapkınlığın İki Yuzu” adlı bir kitap yazdı. Dunyada bu tartışmalar surerken ulkemizde de başka bir tartışma yuruyordu. Matrix ’te tasavvuf etkisi var mıydı? Semazen Fatih Cıtlak, verdiği bir roportajda Matrix ’in tasavvuftan ciddi olarak etkilendiğini iddia edip benzerlikleri de şu orneklerle acıklamıştı: “…Tasavvuf da bunu soyler. Hangi iş olursa olsun, bir işi cok guzel yaparsan, altından Hak gozukur der… Sonra hayal mi, gercek mi diye kestirirken, kendini araştırma hadisesi başlıyor. Tasavvufta buna aşk denir.” Cıtlak, kırmızı ve mavi hap olayının tesadufi olmadığını da “Tasavvufta da her şeyi fark edebilme ve geriye donememe esmasının rengi, kırmızıdır” orneği ile kanıtlamaya calıştı. Roportajın devamında filmin yapımcılarına ulaşmaya calıştığını soyleyen Cıtlak ’ın cabaları sonuc verir mi, bilemiyoruz. Ancak yeni Matrix serisinin cekilmesi durumunda tartışmaların tekrar alevleneceğini soyleyebiliriz.
Rengini soyle, sana kim olduğunu soyleyeyim
Filmde, renk kullanımı oldukca onemli. Yaratılan dunyaları betimlemede renklerden fazlasıyla yararlanmış Wachowski Kardeşler. Matrix dunyasında yeşil tonları hakimken, gercek dunyada mavi tonlarının hakimiyeti var. Hatta bu yolla, Kahin ’in Matrix ’in bir parcası olduğu duşuncesi filmin başından itibaren verilmiş. Kahin ’in evinde ya da giysilerindeki yeşil tonlarının ağırlığı bariz bicimde goruluyor.
Aydınlık ve karanlık da bu dunyaları ayırt etmede onemli bir arac. Genelde kotuluk karanlık ile ozdeşleştirilir (Bkz. Yuzuklerin Efendisi). Ancak burada tam tersi soz konusu. Karanlık dunya aynı zamanda Zion ’un da icinde olduğu makinelerin hÂkimiyetindeki bir dunya. Yani makinelerin dunyası karanlık, Zion aydınlık gibi bir klişe yok. Hatta burada makinelere direk kotu denilemeyeceği icin bu bilincli bir tercih. Cunku karanlığın sebebi insanlar. Matrix dunyası ise gunumuzdekinin bir yansıması, aydınlık.
Final bolumunde Trinity ve Neo ’nun makine şehrine giderken bir an icin gokyuzuyle buluşmaları ve Trinity ’nin yuzundeki ifade muhteşem.
Kendini geri donuşturen sistem
Morpheus, Neo ’ya insan tarlalarını ve insanları olulerin sıvıları ile beslediklerini anlattığı sahne oldukca etkileyici.
Bundan 13 yıl sonra Matrix yonetmenlerinin elinden cıkan bir diğer film
Tom Tykwer ’in Wachowski Kardeşler ’le cektiği Cloud Atlas bir Matrix olmasa da iki film arasındaki bu sahnenin benzerliği su goturmez bir gercek.
Işığın gucu adına
Matrix ’in oyle bir etkileme gucu var ki, kendinden sonra bilim kurgu ve fantastik olma iddiası ile cıkmış pek cok filme ilham verdi. 2005 yılında Nickelodeon ’da yayınlanan Son Hava Bukucu adlı cizgi filmi de buna dahil.
Neo ve Avatar elele
Neo da, Avatar Aang de ezeli duşmanını yenmek icin turlu turlu maceralar atlatır. İkisi de Uzakdoğu kulturunden etkilenir ve finalde ezeli rakipleri ile teke tek bir dovuş gercekleştirir. İkisi de duşmanının bir guzel ağzını burnunu kırarken, son kertede iki kahramanın vucutlarından yayılan ışık huzmesinin gorsel olarak benzerliği dikkatlerden kacmadı.
Futurama geri durur mu?
Kavga, olum ve anlık tepkiler Matrix ’le beraber cok değişti, yok yok tektipleşti, yok yok yok ilham verici oldu diyelim. Ozetle, sinema dilindeki etkiler o kadar etkileyici oldu ki, hem ondan oncesi hem ondan sonrası yeniden ele alındı.
Matrix ’i anlama kılavuzu
Animatrix, dokuz bolumden oluşan bir anime serisi. Matrix yaratıcılarının Japon anime ustaları ile ortaklığından oluşan bu seri, filmi izleyenlerin kafasındaki coğu soruya da bir cevap niteliğinde. Gerci filmi izleyip ustune de Animatrix cakan seyircinin hali nice olur bilemiyoruz. İyisi mi siz bizi dinleyin, hepsini arka arkaya izlemeyin.
Sinema sektorunde Matrix ’in actığı beyaz sayfa
Matrix ’ten once sinema sektoru, kendi deyimiyle ‘bullet time effect ’i hakkıyla kullanmıyordu. Aslında bu efekt yeni keşfedilmiş değil, aksine sinemanın ozune donuşu olarak da nitelendirebiliriz. 360 derece acıyla yerleştirilmiş kameraların aynı anda fotoğraf cekmesi esasına dayanan bu efekt, yakalanan karelerin arka arkaya konulması ile elde ediliyor. Matrix ’ten once birkac klipte ya da filmde kullanılsa da bu teknik, filmle ozdeşleşti. Kendinden sonraki filmlerin coğunda gorduğumuz ‘bullet time effect ’ ile Matrix, sinema teknolojisinde cıtayı alıp zirveye koydu.
BONUS: Boomcu Onur ’un Matrix ’le imtihanı