liderlik doğuştan mıdır liderlik doğuştan mı gelir doğuştanmıdır ile ilgili kompozisyon gelir
Şarkıcı Gulşen "Siz de kendinizi seksi buluyor musunuz" diye soran televizyon muhabirine şoyle buyurdu: "Seksi olunmaz, doğulur!" Yani ya doğuştan seksisinizdir ya da geberseniz sonradan olamazsınız. Bu "doğma - sonradan olma" işini birkac yerde daha duymuştum. Bir kere gazetecilik icin soylenir. İkinci olarak da liderlik konusunda. Yani bir goruşe gore liderlik edinilmez, ancak doğuştan gelir. Lider olacak cocuk, yedisinde bellidir. Bu aralar bizde epey populer olan bu goruşe gore ya doğuştan lidersinizdir ya da yonetilen; yani liderin ''''tebaa''''sı...
Gecenlerde bindiğim bir takside şoforle yaptığımız sohbete radyodan Gulşen''''in şarkısı eşlik edince adam başladı anlatmaya. "Gulşen bizim mahallenin kızı; az taşımadım onu programa, bara, kuafore. Ama siz bunu meşhur olmadan gorseydiniz, tanıyamazdınız. Şimdi guzelleşti, estetikler yapıldı, uzerine bir seksapel geldi..." "Aha" dedim icimden, demek ki neymiş? Sonradan seksi olunabiliyormuş! Demek ki "lider doğulur", "liderin kişiliği vardır" onermeleri doğru olmayabilir. Yani nasıl ki sonradan seksi olunabiliyor, belki sonradan lider de olunabiliyordur.
Liderlik konusu, bir suredir iş dunyasında epey tartışılır hale geldi. Bir yandan kaynağını psikoloji ve yonetim felsefelerinden alan ekoller liderliğin tanımlanabilir, saptanabilir, calışılıp geliştirilebilir bir ozellikler seti olduğunu savunup bunun uzerine calışan şirketler kurarak makaleler yazıp sistemler geliştirerek sektor haline getirirken oteki taraftan, kaynağını uygulamadan aldığını iddia ederek tam bir teorik altyapısı olmadan yapıp ettiklerini liderlik ozelliği olarak anlatan insanlar var. Liderliğin doğuştan gelen, sadece ozel insanlara bahşedilen ve evrensel bir karma eşliğinde gorev ''''buyurulan'''' bir karakter ozelliği olduğunu hic sanmıyorum. Ancak bu aralar hangi konferansa gitseniz, hangi toplantıya katılsanız karşınıza, emekli general Osman Pamukoğlu ve onun liderlik onermeleri cıkıyor. İş dunyasının bir kısmı tarafından buyuk kabul gorduğunu, ayakta alkışlandığını, "ilham verici ve buyuk stratejist" diye tanımlandığını biliyorum. Ama ben, buyuk holdinglerimizden birinin İK direktoru beyefendinin "goruşlerinize katılmıyorum, savaş haliyle iş dunyasındaki liderliğin ne ilgisi var" sorusuna verdiği "verin bana 20 yoneticinizi 10 gun dağa gotureyim bakın nasıl liderlik ozellikleriyle donuyorlar" cevabını tatmin edici bulmuyorum. Cunku ben bu 20 yoneticinin başına dağda ne geleceğini, bunun liderlik gelişiminde ne işe yarayacağını, gunumuz iş dunyasına nasıl bir katkı sağlayacağını, konunun teorik altyapısını falan bilmek istiyorum doğrusu.
Nisan ayının başında, İngiltere''''nin PERYON''''u diyebileceğimiz CIPD''''nin her yıl duzenlediği ve dunyanın en onemli eğitim - gelişim konferanslarından biri olan HRD (Human Resources and Development) gercekleşti. Konferansın en onemli konuşmacılarından biri, "Why Should Anyone Be Led By You" kitabının yazarlarından Rob Goffee''''ydi. London Business School''''un en onemli hocalarından olan Rob Goffee''''in liderlik uzerine yaptığı sunum, bu liderlik gelişimi konusuna yıllarını vermiş pek cok uzman tarafından da "muhteşem" olarak değerlendirildi. Turkiye''''de sapla samanın birbirine karışmaya başladığı şu gunlerde, şu ana kadar lider, liderlik ve bunların gelişimi hakkında ortaya atılan en sağlam fikirlerin toplamından oluşan bu konuşmanın iceriğinden birkac nokta aktarmayı cok onemli buluyorum. Başarılı liderlerin, etki altına alıcı bir amac duygusu ve kendi potansiyelleriyle yetenekleri konusunda yeterli duzeyde bilgi sahibi olan insanlar olduklarını belirten Goffee''''e gore bunlar, gerekli ama yeterli değil.
Liderliği evrensel ortak noktaları olmayan bir alan olarak tanımlayan Goffe''''nin saptamalarından ilki, liderliğin "hiyerarşik olmayan (non-hierarchical)" bir kavram olduğu. Yani bir yoneticinin, şirketin en tepesinde oturuyor olması onu lider yapmaya yetmiyor. "Tepeye ulaşmış olmak hiyerarşik bir otorite sağlar ama sizi lider yapmaz" diyen Goffee''''ye gore en başarılı organizasyonlar, her seviyede liderler yaratanlar. Liderliğin ikinci onemli ozelliği "ilişkisel (relational)" oluşu. Yani takipcileri olmayan birinin etkisi, gecerli sayılmayacağından Goffee liderliği, "iki tarafın da aktif olarak katıldığı bir durum" olarak tanımlıyor. Bu ilişki de surekli beslenmeli, gelişmeli ve form değiştirmelidir.
Bu onerme, liderle liderlik edilenin arasındaki ilişkinin her zaman uyum icinde olacağı anlamına gelmiyor elbette. Burada onemli olan liderin takipcilerinin yuksek performanslı hale gelebilmesi icin onları nasıl heyecanlandıracağını bilmesi. Liderlerin ortak ozellikleri olmasa da takipcilerinin ortak istekleri var: Heyecan, liderde kişisel farklılık arıyor, buyuk bir sutunun parcası gibi hissetmek istiyor ve liderlerinin ozgun olmasına ihtiyac duyuyorlar. Goffee''''ye gore liderliğin ucuncu ozelliği de "durumsal (situational)" oluşu. Tarihin, doğru yer ve zamanı bulduklarında cok başarılı liderler gibi davranan ama durum değişince başarısız olan insanlarla dolu olduğunu soyleyen Geoff''''a gore, Winston Churchill buna iyi bir ornek: İkinci dunya savaşında buyuk başarı gostermesine rağmen savaş sonrası İngiltere''''sindeki ''''bulldog'''' stili sert politikalarıyla başarısız oldu. Bu yuzden adapte olan, icinde bulunulan ve gelmekte olan durumu cok iyi koklayan, onlem alan, hatta durumu istediği yonde değiştirmeyi başaran kişiler, liderlik ozelliği sahibi olanlar olarak gosteriliyor.
2000''''li yılların başından beri yapılan araştırmalar ve cok sayıdaki yuz yuze goruşmelerle elde edilen verilere dayanılarak gercekleşen calışmalar sonucu Rob Goffee tarafından ortaya atılan liderlik kavramı, bana kişilikler ve karakter ozellikleri analizleriyle yapılan tanımlara gore cok daha derin, anlamlı ve sağlam geldi. Cunku bu tur analizler pek cok psikolojik yanlışı, tanım hatasını ve hastalıklı bakış acısını beraberinde getirerek iş dunyası icin tehlikeler iceriyor. Liderliği "insan doğasından gelen" kaliteler olarak gormek bizi sadece cıkmaz sokaklara goturuyor. Bu yuzden liderliği, lider ve takipcileri arasındaki bir ilişki olarak gorerek buna odaklanmak bizi hem başarıya daha hızla yaklaştırıyor hem de narsistik yaraları, patlak ya da şişik egoları liderlikle karıştırmamızı onluyor.
isteinsan
Lider Olmak mı Doğmak mı?
Kariyer0 Mesaj
●120 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Kariyer
- Lider Olmak mı Doğmak mı?
-
22-09-2019, 00:37:13