İKNA SAVAŞINDA HALKLA İLİŞKİLER
Bağımsız ozel tuzel kişilerden birinin otekine; otekinin gundeminde bulunmayan duyguları, duşunceleri ve davranışları benimsetme cabası ve bu cabaya karşı oburunun direnc gostermesi; savaştır. Ozel tuzel kişiler; kendi dışlarındaki dış guclerin benimsetmeye calıştıkları isteklere karşı, ne olur ne olmaz kaygısıyla; doğal savunma refleksi icindedirler. Benimsetme cabası saldırı’dır; saldırıya karşı direnc, savunmadır. Savaşı ya saldıran, ya da savunan kazanır. Kazanan, yenilene istediğini yaptırır.
Savaşlar kanlı, ya da kansız olur. Kanlı savaşlar, askeri savaşlardır. Kansız olanlar; Propaganda, Reklam ve Halkla İlişkiler alanlarında yapılan, sozel ve/veya davranışsal –miting, gosteri, boykot vb- turde ikna savaşlarıdır. Pazarlamanın Şirret kızı Propaganda’nın alanında; saldıran ve savunan taraflar; aynı soylemleri yuksek sesle yinelerler, karşı tarafa sozel bombardımanlarda bulunurlar. Saldırılan taraf, oz savunma refleksiyle saldırıya karşı cıkar, direnir ve savunmaya gecer.
Cilveli Reklam, Propaganda gibi bıktırıncaya, yıldırıncaya kadar haykırmaz. Alcak sesle ve ısrarla ozendirmeye; duyguları ve duşunceleri nalıncı keseri gibi kendine yontarak, karşı tarafa benimsetmeye; -satın aldırarak, onaylatarak- isteklerini eylemleştirmeye calışır. Tv ortamında reklam saldırısına uğrayanlar, ellerindeki hokus pokus makinesine bir dokunuşla reklamı yok etme eğilimindedirler. Israr karşısında direncleri kırılabilir, yenik duşebilirler.
Şirret Propaganda, yıldırarak cilveli reklam ozendirerek saldırır ve savaşı ustun dış guc konumunda kazanmaya calışırlarken; soğukkanlı Halkla İlişkiler satranc oyuncusu maharetiyle hamleler yaparak –sorular sorarak- ; savunmadaki tarafı saldırganlaştırıp deşarj eder – boşaltır- ve savunma enerjisini harcattırarak tukettirir, gucsuzleştirir. Karşı tarafın tutarlı olmayan saldırılarının, hedefine varamayan boomerang oku gibi kendisine geri donmesini sağlar. Sonucta; karşı tarafın gerceği; dış etki –dayatma- olmaksızın kendi kendine bulmasına uygun ortam oluşturulur. Boylece, ikna savaşının yeneni yenileni olmaz, her iki taraf ortak paydada birleşerek kazanclı cıkar.
Orneklemek icin, 15 Ekim 2006 gunu Hurriyet gazetesinde yayınlanan bir universitemizin “Kamuoyuna Duyuru” ilanını; universitenin adını vermeyerek irdeleyelim:
“(…) Universitesi Senatosundan Kamuoyuna Duyuru
“(…) Universitesi Senatosu olarak, Fransız Parlamentosu’nun, sozde Ermeni soykırımını tartışanlara ceza ongoren yasa tasarısını, iki ulke arasındaki cok yonlu ilişkilerde derin bir yara acacağı ve bunun yanında universitelerin ve tarihcilerin bilimsel araştırma, duşunce ve ifade ozgurluklerine buyuk bir darbe vuracağı endişesiyle şiddetle kınıyoruz.
Bu yasa, yuzyıllardan beri Ermeni vatandaşlarımızla aynı topraklarda huzur icinde yaşayan Turk halkı ve Universite mensuplarımız arasında buyuk uzuntu yaratmıştır.
(…) Universitesi Senatosu olarak, sağduyunun galip geleceği ve bu tasarının Fransız Senatosu’nda onaylanmayacağı yonundeki inancımızı koruduğumuzu, kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
Bu propaganda metni’nin, Fransız değil de Turk kamuoyuna duyurulmasının; cephede duşmana kurşun atması gereken askerin, arkadaşlarına donerek “Bakın, duşmana haddini nasıl bildiriyorum!..”diyerek duşmana değil, havaya ateş acmasından ne farkı var?
Propagandacı ve reklamcı, soylemlerinin hedef kişi/kitle tarafından kabul edilmesini dayattığı icin; oluşturduğu etkinin geri tepmesi tepkisiyle, karşı karşıya kalır. Karşı taraf, kalesinde savunmaya cekilerek propagandacıdan gelecek iletilere kapılarını kapatır: Gormez, işitmez… Metnin birinci paragrafı, propagandacının karşı tarafa saldırısını ya da yaptığı savunmayı dayatmasını, icermektedir. Karşı tarafın propagandacıya hak verecek goruşunun olabileceği varsayılmaktadır. Ancak, karşı tarafın bu yonde goruşu olsa bile; belirtmesine fırsat verilmemektedir.
Oysa; karşı tarafa, propagandacıya hak verecek goruşu var mı diye sormak, onun bu konuda duşunmesini, acıklama yapmasını ve katılımını sağlamak; daha doğru olmaz mıydı? “Sozde Ermeni Soykırımı” deyimi, propaganda yapan tarafın soylemidir. Onemli olan, karşı tarafın bu soyleme kendisinin ulaştırılmasıdır.
“şiddetle kınamak” ne demektir? Şiddetsiz kınama var mı? Kınama, kınamadır.
Yukarıdaki Propaganda metni, Halkla İlişkilerci goruşle nasıl yazılabilirdi dersiniz?
“Duşunce ve İfade Ozgurluğunu Savunanlar, Lutfen Yanıtlar mısınız?
Fransız Parlamentosu’nun Ermeni soykırımını tartışanlara ceza ongoren aşağıdaki yasa tasarısını; bilimsel araştırma ve ifade ozgurluğune aykırı buluyor musunuz?”
(Yasa metni eklenir)
Universitenin Halkla İlişkiler Bolumu, Fransız Universitelerindeki oğretim gorevlilerinin e-posta adreslerini derler. Metnin Turkce’si Fransızcaya cevrilerek bu adreslere gonderilir. Sonuc vermedi mi? Uşenilmez tum Avrupa ulkelerindeki Universitelerin oğretim gorevlilerine ingilizce olarak duyurulur. O da mı sonuc vermedi? Aynı metin bu kez, belli başlı dunya universitelerinin oğretim gorevlilerine iletilir.
Gorulduğu gibi bu metinde propaganda ve reklam yok. Karşı taraf bilgisiz sayılıp ders verilircesine bilgilendirilmiyor. Kendisine değer verilen hedef kişi/kitle olarak, değerlendirme yapması isteniyor, goruşu soruluyor.
EROL ERDOĞMUŞ
İkna Savaşı
Kariyer0 Mesaj
●37 Görüntüleme