İş hayatımızla ilgili bircok sıkıntı yaşıyoruz. Kimimiz sigortasız, kimimiz duşuk ucretle calışıyor ve guvencesiz calıştırılıyoruz.
Guvencesi olmayan işciler, iş kazası geciriyor, hastanelerde rehin kalıyor, sigortaları eksik yatırılıyor insanlık dışı koşullarda ve ucretlerde calıştırılıyor.Ustelik, patronların bizi istediği zaman kapı onune koyabileceğini duşunuyoruz.
Sahip olduğumuz haklarımızdan haberdar olmadığımız icin patronların pek cok haksızlıkları karşısında sessiz kalıyoruz. Bunları sineye cekiyoruz.
Bizler bu ulkede calışan milyonlarca işci haklarımızı oğrenmeliyiz.

İŞ KAZASI DURUMUNDA HAKLARIMIZ VE YAPILMASI GEREKENLER

İş Kazası Nedir?
İş kazası işcinin, işyeri alanı icerisinde, işyeri dışında veya işverenin işyeri dışındaki bir işinde meydana gelen ve işciye zarar veren olaydır.

Bir olayın iş kazası sayılabilmesi icin işcinin bedenen zarara uğraması mı gerekir?
Hayır, işcinin iş kazasından bedenen zarar gormesi gerekmez. İş kazasına bağlı ruhsal rahatsızlıklar da iş kazası kapsamına girer.

İşcinin kendi işi dışında bir işten dolayı işyeri dışındayken başına bir kaza gelirse iş kazasından sayılır mı?
Evet. Eğer patron işciyi herhangi bir iş icin işyeri dışına gondermiş ve kaza o işin yapılması sırasında meydana gelmişse bu olay iş kazası olarak değerlendirilebilir.

İş kazası sadece calışırken meydana gelen kazaları mı kapsar?
Hayır. İşciler patronun tuttuğu bir arac ile işlerine gider gelirken veya bir işyerinden patronun emri doğrultusunda işyeri dışındaki başka bir işe giderken yolda başlarına gelen herhangi bir kaza da iş kazası olarak değerlendirilir.

Bir iş kazası olduğunda işci bundan hemen zarar gormeyip sonradan rahatsızlık ortaya cıkarsa ne yapılabilir?
Bir olayın iş kazası olarak sayılması icin işcinin olay anında hemen bir zarara uğraması şart değildir. Kaza anında bir belirti gorulmeyebilir. Ancak sonradan ortaya cıkan bedeni ve ruhi rahatsızlıkların kazaya bağlı olduğu doktor raporu ile tespit edilirse, uzerinden yıllar gecse bile, bu kaza da iş kazası olarak değerlendirilir.

İş kazasına uğrayan işcinin sigortalı olup olmaması onemli midir?
Hayır. İş kazası geciren işci sigortasız bile olsa bağlı bulundukları SSK’ya yapılan bir başvuru ile sigortalı işcilerin yararlandıkları butun haklardan faydalanabilirler.

İş kazası olduğunda ilk ne yapılır?
İş kazası olduğunda işveren hemen bolgedeki zabıtaya (savcılık, jandarma veya karakol) bilgi vermek zorundadır. Eğer patron bu gorevini yapmıyorsa işciler de bu bildirimi yapabilir.

Daha sonra ne yapılır?
Zabıtadan sonra kaza hemen, bir dilekce ile, SSK Bolge Mudurluğu’ne bildirilir.

Olayın iş kazası olup olmadığına kim karar verir?
SSK Bolge Mudurluğu’ne başvurulduktan sonra SSK hemen olay yerine mufettişlerini gondermek zorundadır. Mufettişlerin tuttuğu rapora gore olayın iş kazası olup olmadığına karar verilir.

Eğer olay iş kazası ise ne olur?
Olay iş kazası ise, işcinin tedavisi yapılır. Tedavisi suresince gecici iş goremezlik odeneği odenir. Maluliyet durumu varsa tespit edilir. Ve maluliyet durumunun %10’un uzerine cıkması ile maluliyet aylığı bağlanır.

İş kazası nedeniyle başka nerelere başvurulmalıdır?
SSK Mudurluğu’nun yanı sıra Bolge Calışma Mudurluğu’ne de başvurmak gerekir. Bolge Calışma Mudurluğu kendi mufettişlerini gondererek iş kazasını ve tarafların kusur oranlarını tespit eder.

Mufettişlerin incelemesi esnasında işciler nelere dikkat etmelidir?
Mufettişlerin kaza yeri incelemelerinde kazaya uğrayan işci eğer orada olabilecek durumda ise mutlaka bulunmalıdır. Eğer kazazede işci bulunamıyorsa olayı goren işci arkadaşları mutlaka mufettişlere bilgi vermelidirler. Ayrıca mufettiş raporlarına kazayı goren işciler tanık olarak isimlerini yazdırmalıdır.

İşciler başka nelere dikkat etmelidirler?
Patronlar genellikle iş kazası sonrasında, kazaya uğrayan işci sigortasızsa, kazayı gizlemek icin, kazazede işciyi SSK’ya ait olmayan bir hastaneye goturmektedir. Coğunlukla da ozel hastane ve devlet hastanesi tercih edilmektedir.

Bunun ne sakıncası var, ozel hastane daha iyi değil mi?
Hayır. Eğer kaza ciddiyse ve uzun sureli tedavi gerekiyorsa ilk olarak ozel hastaneye getirilmiş bir kazazede işcinin tedavi masraflarını SSK derhal ve tamamen odemeyebiliyor. Patronun da ortada bırakması durumunda hastane, tedavi masraflarını işcinin odemesini talep ediyor. Bu acıdan en doğrusu kaza sonrasında derhal en yakın SSK Hastanesine başvurulmalıdır.

Kaza sonrası, kazazede işcinin dinlenme suresi ne kadardır?
Kaza sonrasında işcinin ne kadar istirahat edeceğine SSK Hastaneleri karar verir. SSK tarafından verilen istirahat suresince işcinin işten atılması mumkun değildir. İstirahat suresinin işcinin ihbar suresini 6 hafta gecmesi durumunda ise işveren işciyi ancak tazminatlarını vererek işten cıkartabilir.

İş kazası sonrasında işci işverene karşı ne yapabilir?
İşcinin iş mahkemelerine başvurarak maddi ve manevi tazminat davası acması en uygun yoldur.



SİGORTASIZ CALIŞTIRILMA DURUMUNDA YAPILMASI GEREKENLER VE HAKLARIMIZ
Sigorta nedir, ne işe yarar?
Sigorta, calışma hayatı boyunca, calışmasını engelleyecek her turlu (iş kazası, hastalık, doğum,) beklenmedik duruma karşı işcinin guvence altına alınmasıdır. Sigorta ayrıca işcinin calışarak gecirdiği uzun yıllardan sonra emekli olduğunda asgari insani koşullarda yaşamasının garanti edilmesidir. Kapitalist duzenin işcilere vahşice somurmesi karşısında işciler zamanında isyan edip sigortalı calışma hakkını elde etmişler ve bu haklarını devletlerin anayasalarına yazdırarak kalıcı hale getirmişler.

İşcileri ilgilendiren kac turlu sigorta vardır?
İşcileri esas olarak ilgilendiren sigortalar şunlardır: a) Hastalık Sigortası b) Analık Sigortası c) İş kazası Sigortası d) Emeklilik Sigortası e) Olum Sigortası

Bu sigortalardan faydalanmak icin ne yapmamız gerekiyor?
Sigortadan faydalanmak icin oncelikle bir işyerinde calışmak gerekiyor. İsteyen dışardan prim odeyerek de "İsteğe Bağlı Sigortalılık" hakkından yararlanabilir. Ancak bu sigortanın hakları daha sınırlıdır.

Ulkemizde kac turlu sigorta sistemi var?
En buyukleri Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Emekli Sandığı ve Bağ-Kur. Bunlar kamu kuruluşları. SSK işcilere, Emekli Sandığı devlet memurlarına, Bağ-Kur esnaf ve serbest calışanlara hizmet veriyor. Bunların dışında bir de ozel sigorta kuruluşları var. Onlar da kendilerine ek sigorta yaptıracak kadar parası olan vatandaşlara hizmet veriyor.

SSK nasıl calışıyor?
SSK, Emekli Sandığı gibi değil. Aslında aynı ozel sigorta gibi calışıyor. SSK işcilerden ve patrondan prim topluyor. Bu primler karşılığında da işcilerin sigorta ihtiyaclarını karşılıyor. Dolayısıyla SSK aslında işcilerin kendi parasıyla kurulmuş bir kurum. Ama işciler bunu genellikle devletin (bir) bedavadan sunduğu bir avantaj gibi duşunurler. Bu doğru değil. SSK işcilerin parasıyla kurulmuştur. İşcilere hizmet vermek zorundadır.

Sigortalı calışmak zorunluluk mu?
Evet. İşciler calışmaya başladıkları andan itibaren SSK’lı olarak calışmak zorundadırlar. Bu yasal zorunluluktur.

Bu nasıl oluyor?
Patron işciyi işe başlatmadan 1 gun once SSK’ya bildirmek zorundadır. Ayrıca işci her ihtimale karşı sigortaya (Ben şu işyerinde calışmaya başladım) diye, 1 ay icerisinde kendisi bildirimde bulunabilir. İşcinin buna hakkı vardır.

Patronlar deneme suresi diye birşeyden bahsediyorlar. Bu nedir?
Deneme suresi bir işcinin işyerine ve işine uyum sağlayıp sağlayamayacağının anlaşılması icin gecen suredir. Ancak bunun sigortayla bir ilgisi yoktur. Patronlar işcileri sigortasız calıştırmak icin “Hele bir deneme suresini gorelim de ona gore” derler. Patronların bu tutumu yasa dışıdır ve işcileri kandırmak ve oyalamak icindir. 2 aylık bir iş icin bile bir işyerine girseniz patron yine sizi işe girmeden 1 gun once SSK’ya bildirmek ve sigortalı calıştırmak zorundadır.

İşe başladık, sigortalı olduğumuzu nereden anlayacağız?
Patron sizin calışmaya başladığınızı bir bildirim formuyla sigortaya bildirir. Bu formda sizin imzanız olması gerekir. Eğer ilk defa sigortalı iseniz, size uzerinde sizin fotoğrafınızın olduğu bir sigorta kartı vermeleri gerekir. Ayrıca patronun duzenlediği "Sigorta Bildirim Formu"nun bir orneğini size vermek zorundalar. Bu formda sigorta kurumunun formu aldığına dair kaşesi olur.

Sigortalı olduk diyelim, peki sigortamız odeniyor mu nereden bileceğiz?
Patron her ay bir onceki ayın sigorta bildirgesini SSK’ya verip parasını odemek zorunda. Odenen primlerin kimlere ait olduğu da bu bildirgede yazılı. İşveren bu bildirgeyi gorunur bir yere asmak zorunda. İşci gidip oradan bakabilir. Ya da artık internet imkanı var. Calışma ve Sosyal Guvenlik Bakanlığı’nın www.calisma.gov.tr internet adresinden sigorta sicil numaranızı girerek kendi durumunuzu gorebilirsiniz. Fakat bu sitede son 4 aylık primleriniz henuz işlenmemiş olabilir.

Bir de patronlar (girdi-cıktı) yapıyorlarmış. Bu nedir?
Patronlar hicbir zaman sigortalı işci calıştırmak istemezler. Cunku onlar icin işci bir maliyet hesabıdır sadece. İşcileri genellikle insan olarak bile gormezler. Bana kaca mal olacak diye duşunurler. Bu yuzden (nasıl) bir işci icin verdiği her kuruş ona buyuk acı verir. Yasalarımıza gore 1 yıl calışan bir işci kıdem tazminatı hakkı elde eder. Patronlar işte bu hakkı vermemek icin ya işciye bir camur atarlar ve tazminatsız işten atmanın yollarını ararlar ya da işte bu (girdi-cıktı) denilen uc kağıtcılığı yaparlar.

Nasıl yapıyorlar bunu?
Patron, 1.yılı dolmaya yakın işcilerin listesini yapar. Bunları daha 11 aylıkken işyerinden ayrılmış gibi sigortaya bildirir. Sonra keyfince tekrar işe yeni girmiş gibi sigortasını yapar. Bu arada işten ayrılırken veya yeniden sigortalı olurken gerekli evraklarda işcinin imzası yerine sahte imzalar kullanır. Boylece işci kıdem tazminatı hakkı dolmadan işten ayrılmış da sanki yeniden girmiş gibi olur. Kuşkusuz patron bunları kendisi yapmaz. Personel mudurluğunde, muhasebede calışan buro elamanlarına yaptırır bunu. Buralarda calışanlarına imalatta calışanlarından her zaman uc kuruş daha fazla verir ki patronun yaptığı her turlu ahlaksızlığa goz yumsunlar.

Bunu neden yapıyorlar?
Amacları kıdemi artan işcilere kıdem tazminatı odememek ve sigorta primi maliyetinden kurtulmak. Patron hem tecrubeli işciyi calıştırmayı ister, hem de ona kıdem tazminatı odemek istemez. Kıdem tazminatı biriken işciyi patron sevmez. Orneğin 10 sene calışan bir işciyi patron cıkarmak istiyor. Ona 10 yıllık kıdem tazminatı odemek zorunda. Ama 10 yılda 5 kere girdi cıktı yapsa ve en sonuncusunu da 1 yıl once yapsa. Ona 1 yıllık tazminat oder. İşci itiraz edince de "Yasal olarak yapacak bir şeyin yok. Git mahkemeye başvur" der. İşci de mahkemeye guvenmediği icin 10 yıllık kıdem tazminatı alabilecekken patronla pazarlığa girer. Patronun da beklentisi budur zaten. Ona uc beş kuruş da sus payı verir, mesele kapanır. İşci hakkını aramazsa tabii...!

Bir de sigortalarımızı eksik yatırıyorlarmış, bu nasıl oluyor?
Sigorta primi belli bir oran uzerinden yatırılıyor. Brut ucretin yaklaşık %14’u işciden %20’si patrondan sigorta primi olarak kesilir. Ancak patron duşuk prim odemek icin işcinin maaşını bordroda duşuk gosterir. Orneğin 500 milyon alan işcinin maaşını bordroda asgari ucretten gostererek hem sigorta primini duşuk oder hem de vergisini duşuk oder, vergi kacırır yani.

Patron bunu kendisi icin yapıyor. Bunun işciye ne zararı var?
İşcinin emekli maaşı ve emeklilik ya da işten ayrılma sırasında alacağı kıdem tazminatı sigortaya bildirilen ucreti uzerinden oluyor. Bu nedenle sigortaya duşuk bildirim demek işcinin cok az kıdem tazminatı ve emeklilik maaşı alması demektir. Ayrıca İşsizlik Sigortası’ndan faydalanırken de bordroda yazan ucrete bakılıyor. Bu uygulama işcilere yapılan en buyuk haksızlıklardan biridir. Bir işci yıllarca calışıyor bir bakıyor ki, uc kuruş kıdem tazminatı uc kuruş emekli maaşıyla bir başına kala kalmış...

Peki, işciler sigortalı olmadıklarını, girdi-cıktı yapıldığını ya da sigortalarının eksik odendiğini anladılar. Ne yapacaklar?
Bunu oğrenen işci hemen Bolge Calışma Mudurluğu’ne ve SSK Bolge Mudurluğu’ne başvuracak. Bunun uzerine bu resmi kurumlar mufettişlerini gondererek işyerinde inceleme yaparlar.

Mufettişler geldi, patron dedi ki;"Ben bu adamı tanımıyorum, yalan soyluyor." İşci orada calıştığını nasıl ispatlayacak?
Burada en onemli kanıt calışma arkadaşlarıdır. Arkadaşlarını tanık olarak gosterebilir. Bir de işciler işyerinde kendilerine verilen her turlu belgeyi mutlaka saklamalıdırlar. Bir fazla mesai cizelgesi, nobet kağıdı, maaş zarfı vb. aklınıza ne gelirse mutlaka saklayın. Bu tur şeyler onemsiz gibi gorulebilir ama ilerde bir sorun olduğunda mahkemede cok işe yararlar.

18.Sonra ne olur?
Mufettişler işciyi haklı bulurlarsa fazla sorun olmaz. Bu raporla patrondan bu eksikliği gidermesi istenir, gidermezse işci iş mahkemesine dava acar. İşten cıkartıldıktan sonraki 5 yıl icinde bu davayı acma hakkı vardır. Mahkeme buyuk olasılıkla işciyi haklı bulur ve patrondan butun kayıplarını geri alır. Ama diyelim ki, patron mufettişleri ikna etti ya da mufettişler gorevlerini duzgun yapmadılar. İşcinin bu durumda da mahkeme hakkı kaybolmaz. Bu sefer elindeki butun kanıtlarla yine mahkemeye başvurabilir.

Peki, işci patronu şikayet edecek ama şoyle bir durum var. Şimdi sigortalı calışacağız veya bir haksızlığı gidereceğiz diye işimizden mi olacağız. Patron kendisine dava acan bir işciyi işte tutmaz ki. İşcinin yine eli kolu bağlı olmayacak mı?
Her şeyden once bu işcinin kendi kararı. İşci haksızlığa boyun eğmemeli. Cunku işci butun hayatı boyunca calışmak zorunda. Boyle haksızlıklar karşısında boyun eğerek calıştığı surece ne calıştığının bir kıymeti oluyor ne de geleceğe bir yatırım yapabiliyor. Ayrıca bu durum karşısında yasal bir guvencesi de var. Yasa diyor ki; eğer bir işci patronunu herhangi bir nedenle dava etmiş ve patron bu dava etme olayından sonra işciyi işten cıkarmış ise bu "kotu niyetli" bir davranıştır. İşveren bu "kotu niyetli" davranış karşılığında diğer yasal haklarının yanında ihbar tazminatının 3 katı kadar "kotu niyet tazminatı" oder.

Son olarak şunu soralım: Ulkemizde sigorta sistemi iyi calışıyor mu?
Hayır iyi calışmıyor. Oncelikle şunu belirtmek gerekir ki; sigortanın sunduğu en temel hizmetler olan sağlıklı yaşamak ve emeklilik sonrası asgari bir gelir garantisi olması her insanın en temel hakkı olmalıdır. Yani bir vatandaşımız bu ulkeye yıllarca calışarak bir hizmette bulunmuşsa devlet her koşulda o vatandaşımıza yani hepimize omur boyu sağlıklı ve asgari standartları olan bir yaşamı sağlamak zorundadır. Devlet olmanın gereği budur. Buna sosyal devlet deniyor. Ancak bizim ulkemizde sosyal devlet sadece kağıtta yazılı olduğu icin her şey ozelleştiriliyor yani parası olan iyi yaşar olmayanın da vay haline. Onumuzdeki yıllarda oyle bir sistem getiriyorlar ki, şimdikinden daha zor gunler olacak işciler icin. Bu konunun cok ayrıntılı olarak incelenmesi gerekiyor. Ayrı bir kitapcık cıkartarak bu konuyu butun yonleriyle ele alacağız.


İŞTEN CIKARTILMA DURUMUNDA YAPILMASI GEREKENLER VE HAKLARIMIZ

İş nedir?
İş, insanlara faydalı olacak mal veya hizmetlerin uretilmesidir. İcinde yaşadığımız kapitalist duzende insanlığa faydalı olacak her şey patronların para kazanması icin yapılır hale gelmiştir. Sermaye zenginlerde olduğu icin işi kuran da sermaye sahibi olmuş işi yapan işci ise patronun yanında bir kole haline gelmiş. Bu insanlık duşmanı kapitalist duzen değişmediği surece de bu kolelik ilişkisinin değişmesi imkansız.

İşci neden calışmaya gerek duyar?
Aslında mesele sadece işcinin yaşamak icin calışması gerekir meselesi değildir. Patron daha cok zengin olmak icin işci calıştırmak zorundadır. Emek somurusu yapacak ki, kar ortaya cıksın. Kendisi ya da coluğu cocuğu calışacak değil ya...! Sabancı’nın babası 50 sene once kucuk bir cırcır fabrikasıyla başladığı patronluk hayatından buraya nasıl geldi. Kendileri mi calıştı da bugun Sabancı Holding oldular. Demek ki, işcinin emeği olmazsa sermayenin buyumesi imkansız.

Nasıl yani, işci patrona muhtac değil mi, patron olmazsa işciye kim iş verir?
İşci patrona muhtac değildir. İşcinin sadece calışmaya ihtiyacı vardır. Esasında patron işciye muhtactır. Cunku sermaye denilen şey emek somurusuyle biriken paradır. Ama işci calışmak icin illa ki bir patrona kendini somurtmek zorunda değildir. Orneğin kamu butcesiyle kurulan bir şeker fabrikasında işciler calışarak hayatlarını kazanabilmektedir.




Oyleyse işciler niye patron karşısında bu kadar aciz durumdalar?
Oncelikle kapitalist duzenin kanunu budur. Fabrikalar, atolyeler halkın malı haline gelmedikce zenginler işcileri somurmeye devam edecek. Ancak işciler yine de patronun kolesi olmak zorunda değiller. Bunun icin kendilerine iş veriyor diye patrona minnet duyma anlayışından vazgecmeleri lazım.

Ne yapacaklar oyleyse?
Oncelikle kendilerinin işci, onların patron olduğunu bilecekler. Patron işyerini para kazanmak icin kurmuştur. Para kazanmak icin işciyi duşuk ucretle ve kotu koşullarda calıştırmak zorundadır. Dolayısıyla işci ile patron arasında uzlaşmaz bir celişki vardır. Patronlar ancak işcilerin gucunu gorduklerinde işcinin haklarını verirler. Avrupa’da bugun işciler biraz rahatsa zamanında verdikleri mucadeleden dolayıdır. Bu nedenle işciler aynı yolun yolcusu olduklarını bilmeliler ve ortak hareket etmelidirler.

Yani patron ona kapıyı gosterince ne yapacaklar?
Bir keresinde o işyerini ayakta tutan sermayenin kendisinin ve arkadaşlarının ortak emeğinin urunu olduğunu bilecekler. Dolayısıyla işyeri patronun ciftlik gibi yoneteceği bir yer değildir. Bu nedenle oncelikle işyerindeki ve cevredeki işci arkadaşlarıyla bir olup, patronun karşısına dikilmelidirler. "Biz senin kolen değiliz, bizimle istediğin gibi oynayamazsın" demeliyiz.

Peki ya işcilerin boyle bir birlikteliği ve orgutluluğu yoksa?
Oncelikli mutlaka boyle bir birliktelik icin uğraşılmalı. Orgutlu olmaktan daha garanti bir cozum yok. Ama yine de bu birliktelik henuz kurulmamışsa o zaman yasal haklarımıza bakmamız lazım.

Yasalarda işcileri koruyan bir şeyler var mı?
Yasalar esas olarak patronların cıkarlarını korumak icin vardır. Ancak eğer işcilerin bir gucu varsa yasa yapılırken işciler de orgutlu gucleriyle, sendikalarıyla, eylemleriyle hukumete baskı yaparak kendi lehlerine bazı yasa maddelerini kabul ettirebilirler.

Şu anki yasada bizi koruyan neler var?
Oncelikle yasa patrona işciyi işten cıkartma hakkını veriyor. Cunku yasada işyerini patronun evi gibi goruyor. İşciyi patronun yanında calışan, ona muhtac kişi olarak tanımlıyor. Ama işci mucadeleleri sonucunda patronların işcileri işten cıkartmaları bazı koşullara bağlı hale getirilmiş. Yani patronun keyfi davranması biraz onlenmiş.

İhbar tazminatıyla mı?
Evet. Oncelikle patron işciyi cıkartacağı zaman onceden haber vermesi gerekiyor. “Ben seni şu gerekceyle cıkartıyorum, haberin olsun kendine iş aramaya başla” demesi lazım. Buna ihbar suresi deniyor. Eğer patron bunu yapmamışsa işciye ceza oduyor. Buna da ihbar tazminatı deniyor. Orneğin yasaya gore 1,5 yıl ile 3 yıl arasında bir suredir işyerinde calışan bir işciyi patron eğer işten cıkartacaksa patron işciye 6 hafta once bunu bildirmek zorunda. Eğer bildirmeden cıkarırsa 6 haftalık ucret tutarında ceza oder.

Başka ne tur haklarımız var?
İşcinin calışma suresi 1 yılı gecmişse kıdem tazminatı hakkı vardır. Calıştığı yıl başına aylık brut ucreti ve sosyal haklarının toplamı kadar tazminat alır. Yıllık izin kullanmamışsa veya odenmeyen fazla mesai ucreti vb. varsa onları alır.

Patron vermezse...?
Bu durumda işci İş Mahkemesine dava acar. Kıdem tazminatı hakkı icin 10 yıl, diğer alacaklarda 5 yıl boyunca dava acma hakkı vardır.

Her turlu işten cıkartmada bu haklar var mıdır?
Hayır. Eğer patron işciyi yasada belirtilen (haklı sebeplere dayanan gerekcelerle yani işcinin acık kusurundan kaynaklanan nedenlerle) işten cıkartıyorsa kıdem tazminatı alamaz. Orneğin işci hırsızlık yapmışsa veya bir başka işci arkadaşına haksız olarak zarar vermişse vb. Bunlar yasada acık acık yazılıdır.

Peki işten atılan işci, "Yapılan haksızlıktır ben tazminatımı falan almak istemiyorum, calışmak istiyorum." diyebilir mi?
Evet diyebilir. Ancak bunun icin o işyerinde 30’dan fazla işci calışıyor olması ve o işcinin en az 6 aydır orada calışıyor olması lazım. Bir de işinin suresiz olması lazım. Yani 3 aylığına, 5 aylığına bir iş icin alınmamış olması lazım. Bu koşulları yoksa, orneği işyerinde 25 kişi calışıyorsa bu hakkı yoktur.

Koşulları uyuyorsa ne yapacak?
Koşulları uyuyorsa hemen mahkemeye başvuracak. "Ben haksız yere işten atıldım işime geri donmek istiyorum" diyecek. Bunu işten cıkartıldığının kendisine bildirilmesinden itibaren 1 ay icinde yapmak zorunda.

Diyelim ki, mahkeme işciyi haklı buldu...
Bu durumda patron işcinin işten cıkartıldıktan sonraki surecte calışamadığı sureler icin 4 aylık ucretini odemek zorundadır. Ayrıca işcinin mahkeme kararından sonra 10 gun icinde (İşe geri donmek istiyorum) diye patrona başvurması lazım. 10 gunu gecirirse hakkını kaybeder. İşveren de işcinin başvurusundan sonra 1 ay icinde de işciyi yeniden işe başlatmak durumundadır

Patron mahkeme kararına uymazsa ne olur?
Eğer patron mahkeme kararına uymayıp işciyi işe almazsa mahkemenin belirleyeceği miktarda bir para cezasını ayrıca işciye odemek zorundadır. Bu ceza en az 4 aylık en cok 8 aylık ucret tutarındadır.

KADIN İŞCİLERİN HAMİLELİK VE DOĞUM İZNİ İLE DOĞUM YAPAN KADIN İŞCİLERİN HAKLARI
Hamile kalan kadın işci ne zaman calışmayı bırakmak durumundadır?
İş Yasası’na gore kadın işci doğumdan onceki 8 hafta ve doğumdan sonraki 8 haftada izinli sayılır. Bu surede ucretini almaya devam eder.

İkiz veya daha fazla bebeğe hamilelik hali olursa bu sureler değişir mi?
Evet değişir. Bu durumda doğumdan once izinli olduğu 8 hafta 10 haftaya cıkarılır.

Kadın işci doğumdan once kendisini iyi hissederse ve izninin buyuk kısmını doğumdan sonra kullanmak isterse, boyle bir hakkı var mıdır?
Evet vardır. Eğer hamileliğin calışmasına engel olmayacağı doktor raporu ile belgelenirse doğumdan onceki 8 haftalık izin 3 haftaya kadar inebilir. Bu durumda kalan 5 haftalık hakkını doğum sonrasında kullanabilir.

Bu izin surelerini etkileyen başka ne gibi olaylar olabilir?
Eğer hamile işcinin gebeliği normal gitmiyorsa, duşuk yapma tehlikesi varsa ve bu durum hekim raporu ile belgeleniyorsa izin sureleri arttırılabilir.

Başka ne olabilir?
Eğer kadın işci doğum sonrasında bebeği ile daha fazla ilgilenmesi gerektiğine karar verirse doğum izni bittikten sonra 6 ay daha izin kullanabilir. Ancak bu 6 ay suresince ucret alamaz.

Hamile veya doğum yapmış kadın işcilerin calışma koşullarında ne tur değişiklikler oluyor?
Hamile kadın işciler hamilelikleri boyunca, doğumdan sonra da 6 ay boyunca gece calıştırılamazlar. Hekim raporu ile bu sure uzatılabilir.

Calışma sureleri değişir mi?
Evet, değişir. Hamile veya yeni doğum yapmış, cocuk emziren kadın işciler gunde 7.5 saatten fazla calıştırılamazlar.

Eğer ağır veya yorucu bir işte calışıyorsa...
Hekim raporu ile belgelenirse hamile kadın işci sağlık durumuna daha uygun bir işe gecirilir. Bundan dolayı ucretinde bir indirim yapılamaz. Ayrıca calışma ortamının sigara icilmeyen veya oturarak calışılan bir yer olmasına ozen gosterilir.

Eğer işin niteliği daha hafif bir işe kaydırılmasına uygun değilse...
Bu durumda hamile kadın işci ucretsiz izine cıkabilir.

Hamile kadın işcinin sık sık doktora gitmesi gerekiyor...
Hamilelik suresince kadın işcinin duzenli hekim kontrollerini yapması gerekir. Bu kontrollerin yapılması icin gun icinde izin alabilir. İzinli olduğu gun veya saatler icin ucret kesintisi yapılamaz.

Hamile kadın işciye calışma suresince sağlanan başka kolaylık var mı?
Şunları sayabiliriz: Calışma suresince hamile kadın işcinin sık sık tuvalete gitme ihtiyacı dikkate alınarak kendisine kolaylık gosterilir. Enfeksiyon riskine karşı işyerinde gerekli hijyen şartları sağlanmalıdır. Calışma hızı ve yoğunluk hamile kadın işcinin koşullarına gore yeniden duzenlenebilmelidir. Hamile işcinin ani darbelere, sarsıntıya, uzun sureli titreşime maruz kalacağı işlerde calıştırılması yasaktır. Hamile işci kişisel koruyucu kullansa bile 80 desibelden daha az gurultulu ortamlarda calışması sağlanmalı ve bu mumkun değilse işi değiştirilmelidir. İşyerinde hamile kadın işcinin soğuk, sıcak ve yuksek basınctan dolayı sağlık riski yaratmayacak koşullarda calıştırılması gerekir. Hamile veya yeni doğum yapmış kadın işcinin yalnız calıştırılmaması esastır. Bu mumkun değilse diğer işcilerle kolaylıkla iletişim kurabileceği bir yerde calışması sağlanır. Doğum sonrasında kadın işci bebeğini emzirebilmek icin gunde 1,5 saat sut izni kullanır. Bu saati hangi saatler arasında ve kaca bolerek kullanacağına işci kendisi karar verir. Bu sure icin ucret indirimi uygulanamaz.

Bu konu hakkında İş Yasası’nın patrona yuklediği sorumluluklar neler?
Yaşına ve medeni durumuna bakılmaksızın 100-150 arası kadın işcisi olan işyerlerinde işyeri dışında ve işyerine en fazla 250 metre uzaklıkta 1 yaşından kucuk cocukların bakılması ve bebek emziren kadınların kullanabilmesi icin bir emzirme odası kurulmalıdır. Bu yukumluluklerin mali giderlerinin hepsi patron tarafından karşılanmalıdır.

Daha buyuk cocuğu olan işciler icin bir yukumluluk var mı?
Var. Yine yaşına ve medeni durumuna bakılmaksızın 150’den fazla kadın işcisi olan işyerlerinde 0-6 yaş arası cocukların bakımı veya emzirilmesi icin işyerinden ayrı ama makul bir uzaklıkta bir yurt veya anaokulu patron tarafından kurulmalıdır. İşveren başka patronlarla ortaklaşarak bir yurt acabilir veya harici bir yurtla anlaşarak da bu hizmeti gorebilir.

İşveren yakın bir yerde bir yurt yeri bulamamışsa...
Uzaklık 250 metreden fazlaysa bu durumda patron ucretsiz taşıt sağlamak zorundadır.

Kadın işci sayısı belirlenirken aynı patronun sadece o işyerindeki işci sayısı mı esas alınır yoksa başka işyerleri de dikkate alınır mi?
İşverenin aynı belediye veya mucavir alan icindeki butun işyerlerinde calışan kadın işcilerinin toplam sayısı hesaplanır.

Emzirme Odası veya Yurtlardan kimler yararlanabilir?
Kadın işcilerin cocukları ile erkek işcilerin annesi olmuş cocukları veya boşanma halinde velayeti babaya verilmiş cocukları faydalanır.

Emzirme Odası veya Yurtlarda nelere dikkat edilmelidir?
Yurtlarda 0-2 yaş, 3-4 yaş, 5-6 yaş grubu birbirinden ayrı olarak tutulmalı ve hepsiyle ayrı ayrı ilgilenilmelidir. Buralarda yuksek oğrenim gormuş bir yonetici, oğretmenler, sağlık personeli, her 10 cocuk icin bir kadın cocuk bakıcısı bulunmalıdır. Cocuklar gun aşırı bir hekim tarafından kontrolden gecirilmelidir. Cocuklara duzenli olarak koruyucu aşı yapılmalıdır. Cocukların beslenmesi hekim kontrolunde olmalı ve gunluk en az 250 gram sut veya yoğurt duzenli olarak verilmelidir.

Alıntıdır..