1940 ’lı yıllardan başlayıp 50 ’lere kadar suren ve "Vipeholm" ismi verilen bir deney, diş sağlığı adına oldukca onemli bir gelişme olacaktı fakat beraberinde tarihin en tartışmalı deneylerinden biri olarak da anılacaktı.
Peki Vipeholm deneyini, eleştirilerin hedefi haline getiren neydi ve ağız ve diş sağlığına ne gibi katkıları oldu?
Kulağa oldukca tuhaf gelse de 20. yuzyılın başlarında diş hekimleri, diş curuklerinin nedenleri konusunda yeterli bilgiye sahip değildi.
Aynı zamanda bu donemde diş fırcalama alışkanlığı da şimdilerde olduğu gibi pek yaygın değildi cunku insanlar, bunun diş sağlığı icin ne kadar onemli olduğunu henuz fark edememişti. Bununla birlikte diş curukleri, en yaygın problemlerden biriydi.
İsvec hukûmeti bu duruma son vermek icin bir adım atmaya karar verdi ve ceşitli diş doktorları, diş curuklerine kalıcı bir cozum bulmakla gorevlendirildi. Fakat diş curuklerinin nasıl onune gecilebileceğini bulmadan once buna nelerin sebep olduğunu keşfetmek gerekliydi.
Bu sebepleri bulabilmek icin en uygun yerin, İsvec ’in Lund şehrindeki Vipeholm Hastanesi olduğuna karar verildi.
İlk etapta ulkenin her yerinden akıl hastaları, bu hastaneye getirildi. Akıl hastalarına yalnızca dişlerinin tedavi edileceğini soylemekle yetinen doktorlar, onları bir deneye dahil edeceklerini belirtmedi. Denekler, yaşadıkları ortama yavaş yavaş adapte olmaya başlayınca deney başladı.
Calışmanın temel amacı, bazı gruplardaki kişilere oğun aralarında şekerleme ve karamel verilirken, diğer gruplara da yemek vakitlerinde ekstra karbonhidrat verildiğinde karbonhidrat alımı ile diş curuğu arasındaki ilişkinin nasıl olacağını tespit etmekti.
Hukûmet, cikolata ve şekerleme ureticileri tarafından finanse edildi ve ayrıca calışma, İsvec Tıp Kurulu kontrolunde gercekleştirildi.
Denekler, doktorlar tarafından şeker tuketimlerinin miktarındaki ve zamanlamasındaki değişikliklerin, diş sağlıklarını nasıl etkilediğini karşılaştırmak amacıyla iki gruba ayrıldı.
İlk grup, yemek vaktinde verilen ekmeğin icindeki şekeri yerken, diğer grup ise bu şekeri bir bucuk bardakla tatlandırılmış bir icecekle tuketti. Son grup ise cocukların dişlerine yapışması icin ozellikle uretilmiş şekerleme, cikolata ve karamel şeklindeki şekerleri oğun aralarında yedi.
Deneyin sonunda 2.125 diş curuğu vakası tespit edildi ve bu beslenme şekillerini surdurmeye devam eden coğu deneğin, diş curukleri artarak devam etti.
Bu calışmayla şekerin aslında diş curuklerine sebep olduğu anlaşılmış oldu ve bu deney, aşırı şeker tuketiminin diş sağlığı uzerindeki olumsuz etkilerini ortaya cıkaran onemli kanıtlar sundu. Fakat şeker ve cikolata ureticileri elbette bu calışmanın sonucundan pek hoşlanmadı ve deneyin raporları bir sure yayımlanamadı.
Ardından 1953 yılında bu calışma, kamuoyuna acıklandı ve Vipeholm ismi verilen bu deney, tartışmaların merkezi haline geldi. Deneyler icin secilen deneklerin zihinsel engelli oluşu ve bir deney uğruna yuzlerce kişinin diş sağlığının hice sayılması, tum eleştirileri topladı.

Fakat bu deneyle birlikte “Lordags godis” (Cumartesi şekeri) isimli bir kavram ortaya cıktı ve kısa surede yaygınlaştı. Cumartesi şekerinin anlamı ise cocukların bu şekeri sadece cumartesi gunleri yemesine izin verilmesiydi ve şeker alımını minimuma indirmek hedeflenmişti.
Kaynaklar: IFL Science, Atlas Obscura, Ungo Webtekno'yu Threads'de takip et, haberleri kacırma