
Altınoluk Dergisi bu sayıda "ikaz dosyası" ile cıktı. "Gunahta Parmak İzin Cıkmasın Allah'ı ve Ahireti Unutma" başlığıyla cıkan dergide, kendimize bir daha bakmayı ve ahiret hesabı dahil her şeyi yeniden duşunmeyi bize teklif ediyor.Bazı durumlarla karşılaşır ve sorarız:
-Bu adam bunu nasıl yapar?
Yalan soylemiştir, mal gaspetmiştir, kul hakkına girmiştir, zulmetmiştir, insanları aldatmıştır vs.
Butun bunların Allah ’ın cizdiği hudutları ihlal anlamına geldiğini, bunların vebal olarak insanın amel defterine yazıldığını ve yarın “Ahiret”te onune cıkacağını o kişinin bildiğini, normalde o kişinin boyle bir ahiret felaketinden endişe etmesi gerektiğini ama bu işleri de yaptığını gorduğumuzde sorarız:
-Adam bunları nasıl yapıyor?
Nasıl yapar, ya da nasıl yaparız?
Ya, Allah korusun, derinden akan bir inkar vardır, ya unutma vardır, ya meşrulaştırma vardır, ya bir şekilde af umudu vardır...
Musluman bir toplum icinde yaşıyoruz ve her seviyeden insanın, Allah ’ın sınırlarını ihlal ettiğine tanık oluyoruz?
Devlet-toplum ilişkisinden, aile ici ilişkilere, iş hayatındaki ilişkilere, sokaktaki ilişkilere kadar butun alanlarda Musluman toplumda olmaması gereken goruntuler yaşanabiliyor.
Nasıl oluyor bu?
Muslumanlığımızı onemseyerek, Allah Teala ile ilişkilerimizi onemseyerek, ve “Ahirete iman”ın, aslında her mu ’mine bir “Hayat disiplini” vermesi gerektiğini onemseyerek, hem bireysel planda hem toplum planında kendi kendimize bakmamız gerekiyor.
Hic kimse Allah ’ın olculerini yaşamaktan muaf değil.
Biliyoruz ki ihmal yok, imhal (muhlet verme, zaman tanıma) vardır.
Biliyoruz ki gorulmeme diye bir şey yok. Yazılmama diye bir şey yok. İlahi planda haşa “gaflet” diye bir şey yok.
Af mı, elbet var. Sonsuz kere var. Ama “Af olur” diye yanlışların icine gomulme bir şeytan tuzağı.
Bir de tum bunları biliyor iken camura bulanmak varsa, orada kalblere bin kere bakmak lazım. Nerede curume var ki, Allah ’ın gorduğunu bile bile, yarın bunun hesabının verileceğini bile bile, camurun icine doğru yuruyorum?
Deriz ya, “Altınoluk İslam – İnsan ilişkisi, İslam – Musluman ilişkisi, İslam – Toplum ilişkisi alanında ortaya cıkan acı farklarını gundemine alır ve İslam ’ın mesajını hatırlatır.”
Eğer zaman zaman alimlerimiz “Biz musluman mıyız?” gibi dehşet verici soruları sorma noktasına geliyorsa, işte orada İslam ’la toplum arasında ciddi “Acı farkları” ortaya cıkmış demektir. Bunu gormek, bunun bir derin bir yara olduğunun farkına varmak ve tedavisine soyunmak kacınılmaz hale gelir.
Bu sayımızın kapak dosyası boyle bir kaygıyı ve ikazı gundeme getiriyor.
RESULULLAH'I ORNEK ALMAK İCİN VESİLE
Aralık ’ın 11 ’inde (12 Rebiulevvel) bir kere daha Veladet-i Nebi ’yi tes ’id mutluluğu yaşayacağız.
O (s.a.v) “Gercek hayat ancak Âhiret hayatıdır.” (BuhÂrî, Cihad, 110) diyen Peygamberdir, ve kutlu hayatı, ummetine bir “Ahiret terbiyesi” vermek icin gayret gostermekle gecmiştir. O ’nun tebliğ ettiği ilahi mesaj, “Asıl hayat ahiret yurdudur” (Ankebut, 64) bilgisini – bilincini taşır insanoğluna.
Rasulullah (s.a.v.) ki, “Kimin bende hakkı varsa gelsin alsın, kime vurmuşsam işte sırtım gelsin vursun” der icinde yaşadığı insanlara...
Kutlu doğumları, Rasulullah ’ı ornek almak icin vesile ittihaz etmek lazım.
Ne dersiniz, tepeden tırnağa tum Muslumanlar olarak cemiyetin onune cıkıp Rasulullah ’ın şu mubarek sozunu soylesek...
Celmelerimiz, gıybetlerimiz, hukuk ihlallerimiz, ayaklara basmamız ortaya cıksa, helalleşmeler yaşasak ve “Ahirete yuz akı ile gitsek...”
Yani Ahiret iflası yaşamaktansa, dunyada arınmanın caresini arasak...
Ayrıntılı Bilgi: www.altinoluk.com.tr
İslam ve İhsan