Erkam Yayınları ’nın yeni kitabı “İmam-ı Rabbanin İzinde Manevi Yolculuk”, tasavvuf yolunda kıymetli bir rehber. Calışmada İmam Rabbanî ’nin “Mektubatı”ndan secilen fikirleri ışığında Prof. Dr. Suleyman Derin ’in yazdığı acıklayıcı metinler yer alıyor.
Tasavvuf, insanın ic arınmasını sağlayan ve aynı zamanda manevi hayatını duzenleyen bir disiplindir. Tasavvufun beslendiği iki ana kaynak; Kur ’ Ân ve Sunnet bir Musluman ’ın istikametini oluşturan temel unsurlardır. Kur ’Ân-ı Kerim ’de vurgusu cokca yapılan tezekkur, tefekkur, zuhd ve buna benzer manevi tekÂmul yolları, İslamî hayatın zahirî yonunden ziyade bÂtınî yonunun daha ehemmiyetli olduğunu ortaya koymaktadır. İslam, insanın imarına ic dunyasından başlıyor. Fertlerin manevi gelişimini onceliyor. Bu manada sağlam bireylerin, sağlam ve idrak seviyesi yuksek bir toplum oluşturabileceğini ortaya koymuş oluyor.

İslam ’ın hayat tarzını daha duzenli, daha disiplinli bir şekilde bağlılarına oğretme gayesi olan Tasavvufun tarihi de İslam ’ın bidayeti ile birliktedir. Bu da aslında tasavvufî anlayışın İslam ’dan farklı bir şey olmadığını ortaya koyuyor. Tasavvuf yıllarca toplumun manevi mayalanmasını sağlamış, ozellikle İslam toplumlarının sosyal ilişkilerini duzenleyici bir rol ustlenmiştir. Tasavvuf cevrelerindeki insan ilişkilerine baktığımız zaman manevî gucunu dergÂhtan, murşid-i kÂmilden alarak toplumun icine giren ve orada ornek bir insan modeli sergileyen karakterler gorulur. DergÂh bir okul, murşid bir hoca, murid ise oğrenci konumundadır.

PEK COK SORUYA CEVAP

Tasavvufî anlayışlar ve uygulamalar coğrafî bolgelere gore farklılık arzetse de temelde insanın manevi kirlerden arınması ve kÂmil bir insan huviyetine kavuşması gayesi vardır. İslam coğrafyalarında farklı isimler ve farklı meşrepler de Tasavvufî alanda bir ceşitliliğin ve bir zenginliği ifadesi olarak değerlendirilmelidir.

Bu manada Nakşibendiyye Tarîkatı'nın onemli simalarından biri de İmÂm-ı RabbÂnî ’dir. Tasavuf tarihinde iz bırakmış hayatı ve eserleri ile doğuda ve batıda tesirler oluşturmuş pek cok sûfiden biri olan İmam-ı RabbÂnî hazretleri, yaşadığı donemde ve coğrafyada derin izler bırakmıştır. Nakşî geleneğinin bir halkası olarak Tasavvuf tarihine gecen İmam RabbÂnî Hindistan bolgesinde Tasavvufu İslamî temellere oturtan buyuk bir Allah dostu ve mucahid bir Âlimdir. İslama yaptığı hizmetlerden dolayı kendisine ‘Muceddid-i Elfi SÂnî ’ yani ikinci bin yılın yenileyicisi payesi verilmiştir.

Kitap, Marmara Universitesi İlahiyat Fakultesi Tasavvuf Anabilim Dalında Oğretim uyesi olan Prof. Dr. Suleyman Derin ’in Altınoluk Dergisi'nde kaleme aldığı ‘HacegÂndan Mektuplar ’ serlevhası ile yazılan yazılardan oluşmaktadır. İmam-ı Rabbanî hazretlerinin bir Tasavvuf kalsiği olan ‘Mektubatından ’ secilen mektuplardan oluşan yazılar kendi icinde bir butunluğe sahip ve duzenli bir tasniften gecirilerek kitaba alınmıştır. Mektuplar daha ziyade gunumuz problemlerine ışık tutan, sûfîlerin acıklamakta zorlandığı konuları ele almaktadır. İmÂm bu mektuplarda Kur ’an ve sunnet merkezli olarak pek cok zor soruya cevap vermiştir. Vahdet-i vucûd, fıkıh tasavvuf ilişkisi, mÂnevî sarhoşluk gibi pek cok konularda yaptığı acıklamalar bugun bile aşılamamıştır. Ayrıca onun İbn Ârabi, HallÂc-ı Mansur gibi tartışmalı sûfîlere karşı yaptığı dengeli değerlendirme ve eleştiriler de mektupların satır aralarında bize kadar intikal etmiştir. İmÂm bu buyuk sûfîleri ne tamamen inkÂr etmiş, ne de onların her fikrini kabul etmiştir. İslam ’a uygun olanlarını kabul etmiş uymayanları da ictihad hatası diyerek eleştirmiş ama hicbir zaman insaf sınırını aşmamıştır.

Kitapta İmÂm-ı RabbÂnî ’yi başka sûfîlerden ayıran en buyuk ozelliği tasavvufu ele alırken onun ne olması gerektiğini soylediği kadar ne olmaması gerektiğini de ifÂde etmesinin altı cizilirken, diğer pek cok sûfînin aksine onun eserleri ve goruşleri istismar edilmeye pek musait olmadığı ifade edilmiştir.

Kitaba alınan mektuplardan hareketle gunumuzde Tasavvufa bazı mihraklar tarafından yapılan saldırılara dikkat cekilmiş ve İmam Rabbanini duşunceleri ile cevaplar verilmiştir. Ki yazara gore ‘‘Planlanan yeni dînin hicbir şer ’î kaygısı olmayacak, musiki ve cehrî zikir metotlarını kullanarak insanlar hoş vakit gecireceklerdir. İslam ve Muslumanlar kotulenirken, tasavvuf ve sûfîler ovulmekte, boylece sûret-i haktan gorunerek Muslumanlar arasında tefrika yaratılmaya calışılmaktadır. ’ ’

Ayrıca bu eser İslam ile tasavvufun et ile tırnak gibi birbirinden ayrılmaz ikili olduğunu guclu delillerle ortaya koyan mektupları icermektedir. Buna binÂen İmÂm-ı RabbÂnî ’nin cağrısının dun olduğu kadar bugun de tazeliğini korunduğu vurgulanmakta, yazdığı mektuplar modern problemlerin cozumunde faydalı olduğu ileri surulmektedir. Bunun en onemli sebebinin ise Yazarın o donem ile bu donemin birbirine fazlaca benzediği goruşunde olmasıdır. Zira bugun de İslam Âlemi aynen Hindistan coğrafyasında olduğu gibi başka kultur ve dinlerin tehdidi altındadır.

MEKTUPLAR ACIKLANIYOR

Kitabın tasnifine baktığımızda yedi ana bolumden oluştuğunu goruyoruz. Tasavvufta onemli bir kavram olan Seyr u Sulûk başlığı altında konuya dair mektuplar ve insanın tasavvuf yolunda nasıl tekÂmul edeceği ile ilgi yazılar bulunmaktadır. İmÂm-ı RabbÂnî ’de Nakşîlik bolumunden sonra İbadetler ve Dinde Sevgi başlığı ile İmÂm ’ın bu konulardaki mektuplarının acıklamaları verilmiş. Tasavvufa ait kavramların acıklandığı bolumde uzlet, şukur, rıza, zikir, sekr ve sahv gibi tasavvufa ait onemli bir kavram acıklaması yapılmıştır. İslam tasavvufunun daha iyi anlaşılması icin farklı mistik akımların da bilinmesi gereğini ifade eden yazar Krişna ve Buda gibi inanclarda mistik hayata dair bilgiler vermiştir.

Suleyman Derin ’in kaleme aldığı bu eserin biraz akademik biraz da Tasavvuf ’un temel esaslarını İmam Rabbanî ’nin fikirleri ile desteleyerek izah etmesi kitabı daha onemli kılmaktadır.

İmam-ı Rabbanin İzinde Manevi Yolculuk, Prof. Dr. Suleyman Derin, Erkam Yayınları

Kaynak: Salih Zeki Meric, Yeni Şafak
İslam ve İhsan