Sufilere gore Allah ’a giden yol olan seyr u suluka girmek ancak niyeti duzgun, ihlaslı insanlara fayda verir. Niyeti bozuk olan bir salik yıllarca manevi terbiye alsa da, kendisinde istenilen kemalat hasıl olmaz.İmam Rabbani maneviyatta yol alabilmenin şartları arasında niyete ozel bir onem verir ve salikin yapığı her hayırlı işte niyetini ve işin sonundaki amacını sorgulaması gerektiğini soyler, zira kendisi her amelinde boyle yapar:

“Nitekim yaptığım her hayırlı işin sonunda kendimi sorgularım. Hatta kendimi bir hayır işlememiş gibi gorerek nefsimi sorgulamadıkca icim rahat etmez.”

NİYETİ BOZUK SUFİLER

Saliklerin coğu işin başında iyi niyetle maneviyat yoluna intisap eder, ne var ki bu halis niyetini daha sonra koruyamaz, niyetini bozar. Zira bir Musluman seyr u sulûk yolunda ilerlemeye karar verince şeytan onun peşine daha bir ciddi duşer, ya onu maneviyat yolundan tamamen soğutur veya onun niyetlerini bozarak yaptığı guzel amelleri boşa giderir.

Bu duruma duşen ilim ve maneviyat erbabının zararı sadece kendilerini değil etraflarındaki binlerce kişiyi de icine alır. O kadar ki İmam Rabbani ’ye gore ummetin başına gelen tum kotuluklerin altında niyeti bozuk sufi ve Âlimler vardır:

“Hakikaten şeriat işlerinde baş gosteren her zaaf ve İslam milletini ustun kılma konusunda gosterilen her kusur; daima kotu Âlimlerin bereketsizliği ve niyetlerinin bozukluğu sebebiyledir.” (C.I, m.33)

BİR AMELİ BOŞA CIKARMANIN EN KOLAY YOLU

Şeytan icin bir ameli boşa cıkarmanın en kolay yolu yapılan işte niyeti Allah dışında dunyevi bir gaye ile yaptırmaktır. Bundan kurtulmak son derece zor olduğu icin İmam Rabbani bu hususta Rabbimizden yalvararak yardım istememizi tavsiye eder:

“İcinde nefsani bir garazın gizlenip yerleşmemesi icin niyetin doğruluğu konusunda cok hassas ve dikkatli olmalıdır. Bu niyet duruluğuna ulaşmak icin de Allah TeÂl ’ya donerek cokca yalvarmalı, acz ve inkisar makamında olmalıdır. İşte o zaman niyetin hakikatine ulaşmak muhtemeldir.” (Mektubat, c.II, m. 265)

Bu sebeple kotu niyetli kişileri ayırt etmek ve onların şerrinden korunmak sufiler icin son derece onemlidir. Tasavvuf kitaplarında bu tur kimselerin ozellikleri ortaya konulur ki bu din hırsızları saf gonullu muminlerin maneviyatını calamasın. Sufiler niyeti bozuk olan salikleri munafık olarak nitelerler. İbn Acibe bunların sıfatlarını şu şekilde sıralar:


Kotu niyetli sÂlikler, sulûk hususunda samimî olmadıkları icin bÂtınlarından cok zÂhirlerini susleme peşindedirler. Sufiler gibi giyinip sufiler gibi konuşarak iyi niyetli insanları kandırırlar. Bu durum “İnsanlardan oyleleri vardır ki, dunya hayatı hakkında soyledikleri senin hoşuna gider. Hatta boylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah ’ı şÃ‚hid tutar. HÂlbuki o, hasımların en yamanıdır.” (Bakara, 204) ayetiyle ifade edilmiştir. ayette ifade edildiği uzere dine ve maneviyata en buyuk zararı bunlar verir. Bunların aksine samimi sÂlikler ise zÂhirlerini ikinci plana atıp oncelikle, bÂtınlarını suslemeye gayret ederler, mutevazi bir şekilde yaşarlar.

Niyeti bozuk sÂlikler kibirlidirler ve murşitlerine tam tabi olmazlar, tarikatı kendi keyiflerini uydururlar bununla da kalmaz maneviyatta herkesten ilerde olduklarını iddia ederler. Boylelerine birisi hatasını gosterse hemen kibirlenir ve inatlaşır, cahilce insanlarla tartışmaya girer.

Bu tur kotu niyetli salikler yol arkadaşlarına hizmet etmeyi, fakirlerin yardımına koşmayı sevmezler, vermeyi değil de almayı tercih ederler. Onlar suluk yoluna maddi, siyasi veya sosyal statu elde etmek icin girerler, tovbelerinde daimi olmaz; işlerine gelmediğinde kolayca inabelerini bozarlar. Boyle yapa yapa artık mizacları bozulur da maneviyat yolundan hicbir şekilde istifade edemez hale gelirler.

Niyeti bozuk salikler tarikat arkadaşlarını da gaflete sevk ederler, onların kontrol altına alınmış olan dunyevî arzularını yeniden uyandırırlar. Kendi gibi ham insanları da maneviyattan soğuturlar.

5. Dindarların başına herhangi bir sıkıntı gelse korkup kacarlar. Bunun aksine samimi dervişler, bel ve musibete ducar oldukca, maneviyat yoluna olan bağlılıkları artar. Sabır ve azimle hak yolunda yururler.

Niyeti bozuk salikler maneviyat yolunda hicbir şey elde edemedikleri hÂlde yalan iddialarda bulunmaktan kacınmazlar. Kendilerinde olmayan ve hakikatine eremedikleri hÂllere sahip olduklarını iddia ederler. Muşahede makamına erdiklerini, Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile goruştuklerini soyleyerek saf gonullu salikleri kandırmaya calışırlar.

İmam ’a gore sufilerin maneviyat yolunda niyetini bozduran en onemi saik meşhur olma, herkes tarafından saygı gorme arzusudur. Nefis ortaya cıkmayı parmakla gosterilmeyi cok sever. Bunun icin de her turlu şeyi kullanır.

ŞOHRET OLMA HASTALIĞI

Şohret olma hastalığını İmam Rabbani şu hadis bağlamında anlatır:

“Din ya da dunya işlerinde (meşhur olarak) parmakla gosterilmesi bir kişiye şer olarak yeter. Ancak Allah ’ın koruduğu kişi mustesna.” (Tirmizi) Sabah şafağı gibi aşikÂr olsalar bile niyetleri ve davranışları itham altında tutmak, gerceğe uygun olsalar dahi hÂllere ve keşiflere itibar ve itimat etmemek gerekir.” (Mektubat, c.I, m.171)

İmam ’a gore kemale ermiş sufi ile ham kişi arasında amel acısından fazlaca fark olmayabilir, zahiren ikisi de benzer ameller yapıyor olabilir tek farkla ki kÂmil sufi her yaptığını yalnız Allah icin yapar, onun niyetleri Rabbinin rızasında fani olmuştur:

“Allah ’ın veli kulları ne yaparlarsa kendilerini tatmin icin de-ğil, bunu sadece Allah icin yaparlar. Zira onların nefisleri Hakk ’a kurban olmuştur. Bu sebeple ihlas sağlamak icin onların niyetleri-ni duzeltmeye ihtiyacları yoktur. Nitekim fen fillah ve bek billÂh olmakla onlar daha baştan niyetlerini duzeltmişlerdir. Mesela nefsinin elinde esir olan bir kimse, her ne yaparsa onu nefsi icin yapar. Niyeti boyle olsa da olmasa da durum değişmez. Nefsiyle olan bu alakası kesilip onun boyunduruğun-dan kurtularak Hak TeÂl ile alaka kurmaya başladığında artık yaptığı her işi Allah icin yapacaktır.” (c.I, m.59)

DAİMA NİYETİNİ KONTROL ET

Netice olarak maneviyata giren salik işin başında ortasında ve sonunda her daim niyetlerini kontrol etmelidir. İnsan bazen iyi niyetle başladığı bir ameli, işin ortasında nefsani bir hevese heba edebilir veya işin başında kotu niyetli iken ortasında niyetini hayra cevirebilir. Bu sebeple iyi niyetle başlanan bir işin aynı niyetle bitme garantisi yoktur.

Bu zor konuda başarılı olmak icin sufiler melamet neşvesini teşvik etmişler, Allah yolunda insanların kınamasından korkmamayı, niyetlerimize insanların ovgu ve yergilerini sokuşturmamızı oğretmişlerdir. Ecdadımız her işi Allah icin yapma hususunu şu veciz soz ile ne guzel ifade etmişlerdir: “İyilik yap denize at balık bilmez ise Halik bilir.” Yuce Rabbimizden niyazımız yaptığımız işi insanlar gorsun ve ovsun diye değil de sadece O ’nun rızası icin yapmamızı bizlere nasip etmesidir.

Kaynak: Prof. Dr. Suleyman Derin, Altınoluk Dergisi, Sayı: 388
İslam ve İhsan