Etrafındaki, hatt yeryuzunun herhangi bir koşesindeki ac din kardeşlerini duşunmeden oburca yiyip tuketmek, bir muslumanın ahlÂkı olamaz. Zira CenÂb-ı Hak, mu ’minleri birbirine kardeş kılmıştır. Rahmet Peygamberi Efendimiz de, muslumanların birbirini yıkayan iki el gibi olmasını, din kardeşini kendisine zimmetli bilmesini tÂlim ve telkin buyurmuştur.Mu ’minler olarak her zaman Sunnet ’e riÂyeti dustûr edinmeli, midemizi tıka basa doldurmaktan kacınmalıyız. Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in buyurduğu gibi; mutlak cok yememiz gerekiyorsa, midemizin ucte birini yiyeceğe, ucte birini iceceğe, ucte birini de nefese ayırmalıyız. (Tirmizî, Zuhd, 47.)
Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- İslÂm kardeşliğinin toplumlarda o derece hÂkim olmasını istemiştir ki;
“Komşusu acken tok yatan kimse (kÂmil) muʼmin değildir.” buyurmuştur. (HÂkim, II, 15)
AbdulkÂdir GeylÂnî Hazretleri buyurur:
“Ey ahÂlî! Siz tıka-basa yiyor, doyuyorsunuz. HÂlbuki yanı başınızda ac komşularınız var… Birinizin onunde bircok yiyecek var, elinde imkÂnları var; malı-mulku, serveti var; hem kendisine, hem de ailesine yetip de artacak kadar… Kapısında veya yanı başında ise muhtaclar var. Buna rağmen o, bu ihtiyac sahiplerini eli boş olarak geri cevirir. HÂlleriyle hic alÂkadar olmaz bile…
Fakat sen, ey boyle hareket eden kişi! Yakında haberini gorursun! Yakında sen de, eli boş geri gonderdiğin veya hÂlleriyle hic ilgilenmediğin o muhtaclar gibi olursun. Sen nasıl ki vermeye gucun yettiği hÂlde vermedi ve eli boş geri cevirdiysen, aynen sen de oyle geri cevrilirsin!..”
Cok imkÂna sahip olmak, cok tuketmeyi haklı kılmaz. Zira bu dunyada yararlandığımız her nîmetin, Âhirette inceden inceye hesabını vereceğiz. Mu ’min, şahsı icin kifÂyet miktarıyla yetinmesini bilip ihtiyac fazlasını Allah icin sarf etmekle mukelleftir.
Mesel oruc tutup gun boyu ac kalmak bile, iftar ve sahurda “cok yemeyi hak etmek” mÂnÂsına gelmez. Bu sebeple iftar ve sahurlarda oburca yiyerek nefse yenik duşmekten sakınmak gerekir.
Etrafındaki, hatt yeryuzunun herhangi bir koşesindeki ac din kardeşlerini duşunmeden oburca yiyip tuketmek, bir muslumanın ahlÂkı olamaz. Zira CenÂb-ı Hak, mu ’minleri birbirine kardeş kılmıştır. Rahmet Peygamberi Efendimiz de, muslumanların birbirini yıkayan iki el gibi olmasını, din kardeşini kendisine zimmetli bilmesini tÂlim ve telkin buyurmuştur. Yine Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- İslÂm kardeşliğinin toplumlarda o derece hÂkim olmasını istemiştir ki;
“Komşusu acken tok yatan kimse (kÂmil) muʼmin değildir.” buyurmuştur. (HÂkim, II, 15)
Dolayısıyla bir mu ’minin hodgÂm, egoist, bencil olması duşunulemez. Mu ’min, kendisini toplumun gidişÃ‚tından mes ’ûl goren, diğergÂm ve fedakÂr insandır. Yanı başındaki muzdaribin ıztırÂbını gidermeden huzur bulamayan, yuce gonullu insandır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2018 – Mayıs, Sayı: 387, Sayfa: 032
İslam ve İhsan