
Allah ’ın razı olduğu, buğzettiği ve yasakladığı şeyler nelerdir?Hayra anahtar olmak ile ilgili hadisler ve hadislerin acıklaması...
1- Enes bin MÂlik (r.a) der ki: Resûlullah şoyle buyurdu:
“İnsanlardan oyleleri vardır ki, onlar hayra anahtar, şerre de kilittirler. Oyleleri de vardır ki, şerre anahtar hayra kilittirler. Allah ’ın, ellerine hayrın anahtarlarını verdiği kimselere ne mutlu! Allah ’ın, şerrin anahtarlarını ellerine verdiği kimselere de yazıklar olsun!” (İbni MÂce, Mukaddime, 19; Beyhakî, Şuab, I, 455)
2- Ebû Mûs el-Eş ’arî (r.a) der ki: Resûlullah Efendimiz ’e bir yoksul geldiğinde veya kendisine bir ihtiyac arzedildiğinde, ashÂbına:
«(İhtiyac sahiplerinin muşkillerinin halledilmesi hususunda) aracılık edin ki ecir kazanasınız ve Allah da Peygamberi ’nin lisÂnıyla dilediği şeyi yapsın” buyururdu. (BuhÂrî, ZekÂt, 21; Edeb, 36, 37; Tevhîd, 31; Muslim, Birr, 145. Ayrıca bkz. Ebû DÂvûd, Edeb, 116-117/5131; Tirmizî, İlim, 14/2672)
3- Ebû Mesut el-EnsÂrî (r.a) şoyle anlatır:
Bir adam Nebiyy-i Ekrem Efendimiz ’e gelerek:
“–Bineğim telef oldu, bana bineceğim bir hayvan verebilir misiniz?” dedi. Allah Resûlu:
“–Bende de yok” buyurdu. Orada bulunan bir adam:
“–Ey Allah ’ın Resûlu! Ben, ona binek hayvanı verecek bir kimseyi gosterebilirim” dedi. Bunun uzerine Resûlullah:
“–Bir hayra onculuk eden kimseye, o iyiliği yapan kişinin ecri gibi sevap verilir” buyurdu. (Muslim, İmÂre, 133. Ayrıca bkz. Ebû DÂvûd, Edeb, 115; Tirmizî, İlim, 14)
HADİSLERİN ACIKLAMASI Hayırlara anahtar, şerlere de kilit olmanın hem İslÂm ’ı tebliğ hem de hizmet yonu vardır. Bunların ikisi de, insana buyuk ecirler kazandıran ve Allah ’ın rızÂsına nÂil eden faziletli amel-i sÂlihlerdir.
İnsan kendi yaptığı işlerden ecir aldığı gibi başkalarının iyiliklerinden de ecir ve sevap kazanabilir. Bir kişinin, her iyiliği bizzat kendisinin yapması mumkun değildir. Bu bazen zaman yetersizliğinden, bazen de beşerî gucun sınırlı olmasından kaynaklanır. Boyle durumlarda akıllı bir mu ’min; aklıyla, diliyle, kalemiyle, bilgisiyle, eliyle, makÂmıyla veya malıyla hayır ehline onculuk edip yol gostermek sûretiyle o amelleri işlemiş gibi sevap alabilir.
Diğer taraftan, dunyada hayır yolları da şer yolları da dÂim mevcut olmuş ve olmaya devam edecektir. Mu ’minlerin, hayır kapılarını acarak şer kapılarını kapatmak gibi bir vazifesi vardır. Bu sebeple onlar, dunyada dÂim hayırlara onculuk etmeli, şerlere de hic fırsat vermeme gayreti icinde olmalıdır.
Bununla birlikte maalesef şerre anahtar, hayra kilit olan insanlar da bulunmaya devam edecektir. Tabiî ki onlar da sebep oldukları şerlerin vebÂlini yuklenecektir.
CenÂb-ı Hak şoyle buyurur:
“Kim iyi bir işe aracılık ederse, onun da o işten bir nasibi olur. Kim kotu bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını verir.” (Nis 4/85)
Bu durumda yapılması gereken, hayra anahtar olanların sayısını artırmak, şerre anahtar olanları da azaltmaya calışmaktır.
HAYRA ANAHTAR ŞERRE KİLİT OLABİLMEK Birinci hadisimizde, Resûlullah hayra anahtar, şerre kilit olanlar icin; “Ne mutlu!” buyurmaktadır. Şerre anahtar, hayra kilit olan bedbahtlar icin de; “Yazıklar olsun!” ifadesini kullanmaktadır. Diğer bir rivÂyette Efendimiz şoyle buyurur:
“(Size getirdiğim) bu hayır, bir kısım hazineler mesabesindedir. Bu hazinelerin anahtarları vardır. Allah ’ın, hayır icin anahtar, şerre karşı da kilit kıldığı kimseye ne mutlu! Allah ’ın şerre anahtar, hayra kilit kıldığı kimseye de ne yazık!” (İbni MÂce, Mukaddime, 19)
Hayır, Allah ’ın rÂzı olduğu şeyler, şer de buğzettiği ve yasakladığı şeylerdir. Allah bir kulundan rÂzı olduğunda, bunun alÂmeti, onu hayra anahtar kılmasıdır. Boyle bir kişi, gorulduğunde hep hayırlı işler hatırlanır, bir yere geldiğinde onunla beraber hayır da gelir, konuştuğunda hayır konuşur, duşunduğunde hayır duşunur, icinde hep hayırlı duygular taşır ve hayır yapmak isteyenlere yardım eder. Devamlı hayrın ustun gelmesini isteyen bu insan, kendisiyle beraber olanlar icin hayır sebebidir. Şerre anahtar olan kimse ise, işi gucu şer olduğundan, hep şer konuşur, şer duşunur, şerli işler planlar, şerre yardımcı olur ve her nereye gitse kotuluk getirir. Şerrin yayılmasını isteyen bu insan da cevresindekiler icin bir azaptır. Dolayısıyla birincisiyle beraber olmak, insan icin saadet, ikincisiyle beraberlik de şekavettir.
Hayra anahtar olma yolunun onderleri, peygamberlerdir. CenÂb-ı Hak onlar hakkında:
“Biz onları, emrimiz istikametinde insanlara doğru yolu gosteren rehberler kıldık” buyurur. (Enbiy 21/73)
Butun Muslumanlar, Peygamberleri ornek alarak doğrunun, iyinin ve hayrın rehberleri olmalıdır. Hatta:
“Rabbimiz, bize eşlerimizden ve cocuklarımızdan gozumuzun nûru olacak insanlar ihsan et ve bizi muttakîlere onder yap!” diye dua etmelidirler. Hayra delÂlet eden kişi, aynen o hayrı işleyen kimse gibi ecir kazandığından, muttakîlere yol gostermek son derece kÂrlı ve kazanclı bir amel-i salihtir.
HİZMETİN EN GUZEL YAPILDIĞI MEKANLAR İkinci hadisimizde, Resûlullah, başta ihtiyac sahiplerinin meselelerini halletmek icin olmak uzere her turlu iyiliğe aracı ve sebep olmayı tavsiye etmektedir. Allah Resûlu, diğer bir rivÂyette şoyle buyurur:
“Bir kimse bazen benden bir şey ister. Ben onu yerine getirmeyi geciktiririm ki siz ona şefaat ederek ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olasınız da ecir kazanasınız! Evet, muhtÂcın ihtiyÂcını karşılamak uzere şefaatci olun ki ecir kazanasınız.” (NesÂî, ZekÂt, 65/2555)
Bir tarafta, hayır ve iyilik yapılması gereken, caresizlik ve ihtiyac icinde kıvranan nice şahıs ve muessese, diğer tarafta da hayır yapmak isteyen ve buna lÂyık bir yer arayan nice hayırsever insanlar vardır. Bunlara onderlik ve aracılık yapmak, Muslumanlar icin vazife ve buyuk bir ecir kapısıdır. MeselÂ, ihtiyac sahibi fakirlerle hayır ehli zenginlerin buluşma yeri olan vakıflar, bu hizmetin en guzel yapıldığı mekÂnlardır.
HAYRA ONCULUK YAPMANIN SEVABI Ucuncu hadisimizde, hayra vesîle olmanın bir misÂlini gormekteyiz. Peygamber Efendimiz ’in huzûr-i Âlîlerine binek hayvanı isteyen bir kişi gelmişti. O esnÂda Allah Resûlu ’nun elinde bir şey yoktu. Ancak, diğer tarafta imkÂnı bulunan bir Musluman vardı. Onun durumunu bilen bir sahÂbî bunlar arasında tavassutta bulundu ve hayrın gercekleşmesine sebep oldu. Bunun uzerine Allah Resûlu:
“Bir hayra onculuk eden kimseye o iyiliği yapan kişinin ecri gibi sevap verilir” buyurdu.
Benzer bir hÂdise de şudur:
Eslem kabilesinden bir delikanlı gelerek:
“–Ey Allah ’ın Resûlu! Ben gazveye katılmak istiyorum, fakat harb icin gerekli malzemelere sahip değilim” dedi. Resûlullah:
“–Filan kişiye git; o harbe gitmek uzere hazırlanmıştı, fakat hastalandı” buyurdu. Delikanlı o kişiye giderek:
“–Resûlullah sana selam ediyor ve harb icin hazırladığın malzemeleri bana vermeni soyluyor” dedi. Bunun uzerine adam hanımına:
“–Hanım! Hazırladığım harb malzemelerinin hepsini bu delikanlıya ver; onlardan hicbir şey geriye bırakma! Allah hakkı icin, onlardan hicbir şey bırakma ki, berekete nÂil olalım” dedi. (Muslim, İmÂre, 134)
HAYRA TEŞVİK Yapılan guzel bir iş sÂyesinde, uc kişi sevaba nÂil olmuş ve herhangi birinin sevabından bir şey de noksanlaşmamıştır. Bunlar; hayra niyetlenen fakat hastalandığı icin yapamayan sahÂbî, ondan malzemeleri alarak hayrı işleyen delikanlı ve bunlar arasında aracılık yapan Allah Resûlu…
Demek ki hayır yapmak kadar, ona vesile olmak ve insanları buna teşvik etmek de cok muhimdir. Nitekim Resûlullah, her fırsatta ashÂbını sÂlih ameller işlemeye, cihÂda, tasaddukta bulunmaya, hayır ve iyilikler yapmaya teşvik eder, devamlı bu yonde telkinlerde bulunurdu. Ezcumle:
Saʻd bin Ebî VakkÂs (r.a) Ved Haccı ’nda Mekke ’de hastalanmıştı. Resûlullah Efendimiz onu ziyÂret etti. Saʻd (r.a):
“‒YÂ Resûlallah! Ben burada vefÂt edip arkadaşlarımdan geri mi kalacağım?” diye hicretinin yarım kalmasından endişe duyduğunu ifÂde edince Efendimiz:
“‒Hayır, sen burada kalmayacaksın. Daha nice sÂlih ameller işleyecek ve bu vesîleyle derecen ve makÂmın yukselecek! Allah ’tan oyle umîd ediyorum ki, daha nice yıllar yaşayacaksın ve kimi insanlar (mu ’minler) senden fayda, kimileri de (kÂfirler) zarar gorecektir. AllÂh ’ım! AshÂbımın (Mekke ’den Medine ’ye) hicretini tamamla! Onları geri dondurup hicretlerini yarım bırakma!” buyurdu. (BuhÂrî, CenÂiz 36, VesÂy 2, NefekÂt 1, Merd 16, DeavÂt 43, FerÂiz 6; Muslim, Vasıyyet 5)
CÂbir (r.a) şoyle anlatır:
“Teyzemi kocası uc talÂkla boşamıştı. Teyzem daha sonra hurmalarının meyvesini devşirmek istedi. Ancak bir kişi, (iddet muddeti bitmediği icin) onun evden cıkmasına mÂnî oldu. Teyzem hemen Peygamber Efendimiz ’e gelip durumu arzetti. Resûlullah cevaben şoyle buyurdu:
“–Evet, hurmalarını devşir, belki onlardan tasaddukta bulunur veya herhangi bir iyilik yaparsın!” (Muslim, TalÂk, 55; Ebû DÂvud, TalÂk, 39-41/2297; NesÂî, TalÂk, 70; İbni MÂce, TalÂk, 9)
Yine Resûlullah, kendisine gelerek muhtelif sorular soran bir sahÂbîye en sonunda:
“Hayır işlemen, her zaman senin icin daha hayırlıdır” buyurmuştur. (Ebû DÂvud, Buyû ’, 60/3476)
HASTA ZİYARETİNDE EDİLECEK DUA Allah Resûlu ’nun bir hastayı ziyarete gidince yapılmasını tavsiye ettiği şu dua da, onun surekli hayır telkîninde bulunduğunu gosteren guzel bir misÂldir:
«Allah ’ım, bu kuluna şif ver! İyileştiğinde senin rızÂn icin duşmana karşı gazÂda bulunup onlara zarar verir veya rızÂyı şerifin icin cenÂze teşyîinde bulunur (veya cemaatle namaz icin cÂmilere yurur).” (Ebû DÂvûd, CenÂiz, 8/3107; Ahmed, II, 172; HÂkim, I, 495/1273)
Resûlullah, bu şekilde dua ederek hastaya, sıhhate kavuştuğunda, cihÂda ve cenÂzeye katılmak ve cemaatle namaza devam etmek gibi faziletli amelleri işlemesini telkîn etmektedir. Boylece hasta olan mu ’min, sıhhatin kıymetini idrÂk ederek uzerindeki nimetleri Âhireti kazanma yolunda kullanması gerektiğini anlar. İyileştiğinde daha buyuk bir heyecanla hayırlı işlere koşmaya başlar.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Efendimiz ’den Hayat Olculeri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan