Buyuk şahsiyetler gonul yapmaya geldiklerinden, insanlara hep gonul penceresinden bakmışlar, etraflarına dÂim muhabbet ve şefkat tevzîinde bulunarak, nicelerinin hidÂyetine vesîle olmuşlardır. Eğer onlar, bu guzel ve firÂsetli davranışların aksine hareket etselerdi, neticede, arada ucurum bulunan insanlarla irtibat tamamen kopar ve nihÂyet bu gibi kimselere Hakk ’ı tebliğ etme imkÂnı kalmazdı.
Ebû HÂnî (r.a.) şoyle anlatır:

Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz ’e:

«–Beni Cennet ’e koyacak bir şeyi haber verebilir misiniz?» dedim. Şoyle buyurdular:

«–Guzel soz soylemeye ve bol bol yemek ikrÂm etmeye iyi sarıl!».” (BuhÂrî, Halku Ef ’Âli ’l-İbÂd, RiyÂd: DÂru ’l-MeÂrif, s. 68)

ETRAFLARINA DÂİMA MUHABBET VE ŞEFKAT TEVZÎ EDERLER

Bu buyuk şahsiyetler gonul yapmaya geldiklerinden, insanlara hep gonul penceresinden bakmışlar, etraflarına dÂim muhabbet ve şefkat tevzîinde bulunarak, nicelerinin hidÂyetine vesîle olmuşlardır. Eğer onlar, bu guzel ve firÂsetli davranışların aksine hareket etselerdi, neticede, arada ucurum bulunan insanlarla irtibat tamamen kopar ve nihÂyet bu gibi kimselere Hakk ’ı tebliğ etme imkÂnı kalmazdı.

Bu da, ilÂhî murÂda ters duşerdi. Zîr CenÂb-ı Hak, kullarının, icine duştuğu bataklıktan kurtulmasını istemektedir. Bunun icin insanlık tÂrihi boyunca, binlerce peygamber gondermiş ve en guzel uslûpla gonulleri tezkiye etmelerini emir buyurmuştur. Yine aynı gÂyeye mÂtuf olarak insanlara lutfedilen ehlullÂh da, onların mÂnevî terbiyesinde bu nebevî uslûbu devÂm ettirmişlerdir.

KUR'ÂN-I KERİM'DE GUZEL SOZ SOYLEME İLE İLGİLİ AYETLER

Şefkat ve merhametin yegÂne kaynağı olan Yuce Rabbimiz kullarının, kendisine dÂvette tÂkip etmeleri gereken tesirli uslûbu şoyle beyÂn etmektedir:

(Ey Rasûlum! İnsanları) Rabbinin yoluna hikmet ve guzel oğutle cağır ve (luzûmu hÂlinde) onlarla en guzel bir uslûpla mucÂdele et...” (en-Nahl, 125)

“SÂlih ameller işleyip de, ben AllÂh ’a teslim olanlardanım, diyerek insanları AllÂh ’a cağıran kimseden daha guzel sozlu kim olabilir! İyilik ve kotuluk musÂvî değildir. Sen kotuluğu en guzel bir tarzda onlemeye calış. O zaman (goreceksin ki), seninle arasında duşmanlık bulunan kimse, sanki candan sıcak bir dost oluvermiştir.” (el-Fussilet, 33-34)

İNANCSIZ VE GUNÂHKÂR İNSANLARI DOĞRUYA DÂVET

Tavsiye edilen bu ilÂhî uslûbun tatbiki neticesinde, tÂrihte nice dikenleşmiş ruhlar gule donmuş ve zindan gibi sîneler nûra garkolmuştur. Bu hakikatten hareketle Hazret-i MevlÂn -kuddise sirruh-, gerek inancsız, gerek gunahkÂr insanları doğru yola istikÂmetlendirmenin ehemmiyetini ve bu husustaki uslûbu şoyle telkin buyurur:

“Kapkara ve paslı olan bir demir, silinip cilÂlandığı zaman ondaki pas gider! Bir ayna, demirden de olsa, cilÂlanınca, yuzu parlar ve guzelleşir; orada şekiller, sûretler gorulur.”

“Gonul şehrinin suyunu bulandırma ki, orada ay ve yıldızları dolaşır hÂlde goresin! Cunku insanlar, ırmağın suyuna benzerler; su bulanınca, onda hicbir şey goremezsin!”

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Vakıf-İnfak-Hizmet, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan