AshÂbı arasında bir anlaşmazlık cıkınca, Resûl-i Ekrem Efendimiz buna pek uzulur, aralarını bularak onları barıştırmak icin elinden geleni yapardı.Âişe radıyallahu anh şoyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem birbiriyle kavgalı iki kişinin kapıda bağırıp cağırdıklarını duydu.

Borclu adam, alacaklı olandan, alacağının bir kısmını bağışlamasını ve kendisine anlayışlı davranmasını istiyordu. Alacaklı olan ise:

- Vallahi yapmayacağım, diyordu.

Onların yanına cıkan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

- “Nerede o iyilik yapmayacağım diye yemin eden adam?” diye sordu.

Alacaklı olan:

- Buradayım ey Allah ’ın Resûlu! Nasıl istiyorsa oyle olsun, dedi. (BuhÂrî, Sulh 10; Muslim, MusÂkÂt 19)

BİZ SADECE EMANETCİYİZ

Zenginlik Allah TeÂl ’nın bir lutfudur. Lutfunu dilediğine verir. Bu gerceği bilen varlıklı kişiler, “Mal Allah ’ın, mulk Allah ’ın; biz sadece bir emanetciyiz” diye duşunurler. Varlığın asıl sahibi malının nasıl ve nereye harcanmasını istiyorsa oyle davranmaya calışırlar. Yûnus ’un şu kıt ’ası onların dilinden duşmez:

Mal sahibi mulk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mulk de yalan
Var biraz da sen oyalan

Mala mulke bu acıdan bakabilen bir mu ’min, Musluman kardeşlerine hizmet etmeyi, elindeki nimetten onları da faydalandırmayı arzu eder. Gecim sıkıntısı cekenlere, borclu olanlara, icinde bulunduğu cıkmazı para ile aşabilecek kimselere yardım etmekten haz duyar.

Hadisimizin diğer rivayetlerinden oğrendiğimize gore, borclu olan sahÂbî alacaklıya ricada bulunarak, ya borcunun bir kısmından vazgecmesini veya odemede kolaylık gostermesini istemişti. Alacaklı sahÂbî, her nedense, borcluya kızmış ve kendisinden istenen kolaylığı gostermeyeceğine dair yemin etmişti.

Borcluya kolaylık gostermek Allah katında makbul bir davranış olduğu halde, sahÂbîsinin bir de yemin ederek hayır yapmayacağını soylemesi Peygamber Efendimiz ’i uzdu. Hemen evinden dışarı cıktı ve o zÂta hatasını gostermek icin:

- “Nerede o iyilik yapmayacağım diye yemin eden adam?” buyurdu.

Hatasını hemen kavrayan sahÂbî ikinci bir soruya ihtiyac bırakmadan:

- YÂ Resûlallah! Nasıl istiyorsa oyle olsun, diyerek kusurunu telÂfi etti.

AshÂb-ı kirÂmın coğu fakirdi. Peygamber aleyhisselÂm, bu olayda gorduğumuz gibi, borclular adına bircok defa şefaatcılık etti. Onlara kolaylık gosterilmesi icin alacaklılara ricada bulundu.

Yine bir gun Resûlullah Efendimiz evindeyken Mescid-i Nebevî ’den bir gurultu geldiğini duydu. KÂ ’b İbni MÂlik, İbni Ebû Hadred adlı zÂttan alacağını istemiş, bunun uzerine bir gurultu kopmuştu. Ummetinin sıkıntıda olmasına pek uzulen Efendimiz, odasının kapı perdesini aralayarak:

- “KÂ ’b!” diye seslendi.

KÂ ’b İbni MÂlik:

- Emret, y Resûlallah! diye ona doğru yoneldi.

Nebiyy-i Muhterem Efendimiz, ona eliyle, alacağının yarısını bırak diye işaret etti.

Bunun uzerine KÂ ’b:

- Bıraktım, y Resûlallah! dedi.

Buna memnun olan Efendimiz, İbni Ebû Hadred ’e donerek:

- “Kalk, borcunu ode!”, buyurdu (BuhÂrî, SalÂt 71, 83; Muslim, MusÂkÂt 20).

AshÂbı arasında bir anlaşmazlık cıkınca, Resûl-i Ekrem Efendimiz buna pek uzulur, aralarını bularak onları barıştırmak icin elinden geleni yapardı.

Hadisten Oğrendiklerimiz

1. Borcluya odeme kolaylığı gostermeli, gerekirse borcunun bir kısmını bağışlamalıdır.

2. Hayırlı bir işi yapmamaya yemin etmemelidir. Şayet yemin edilmişse, kefÂretini vererek o hayrı yapmalıdır.

3. Borclu ile alacaklı arasındaki anlaşmazlığı gidermek ve borclunun sıkıntısını azaltmak icin, Peygamber Efendimiz gibi, aracılık yapmak Allah TeÂl ’yı memnun eder.

Kaynak: Riyazus Salihin, Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan