
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tum camilerde okunan bu haftaki cuma hutbesinin konusu "hicret" oldu. Onumuzdeki Salı gunu, Muharrem ayının ilk gununu hicrî 1440 yılını yaşamaya başlamış olacağız.“İslÂm'ı ilk once kabul eden muhacirler ve ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah ’tan razı olmuşlardır…” (Tevbe, 9/100)
Cumanız Mubarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
CenÂb-ı Hakk ’ın lutuf ve inayetiyle onumuzdeki Salı Muharrem ayının ilk gunune ulaşmış, hicrî 1440 yılını yaşamaya başlamış olacağız. Hicretin yıldonumu olan bu başlangıcın, milletimize ve İslÂm Âlemine hayırlar getirmesini Yuce Rabbimizden niyaz ediyorum.
Kıymetli Muminler!
Fahr-i KÂinat Efendimizin risaletini kabul etmeyen muşrikler, ona ve muminlere her turlu zulmu, baskı ve işkenceyi reva gormuştu. Artık Mekke ’de nefes almalarının imkÂnsız hÂle geldiği bir anda, Yuce Allah muminlere dinlerini ozgurce yaşayabilecekleri, ibadetlerini kolayca yerine getirebilecekleri huzurlu bir şehre, Medine ’ye goc etme izni verdi. Once muminlerden bir kısmı yola cıkmış, ardından da Peygamberimiz, sadık dostu Hz. Ebû Bekir ile birlikte Medine ’ye hicret etmişti.
Muhterem Muslumanlar!
İslÂm tarihinin bu şerefli yolculuğu, keyfi bir gocu değil, hakkın ve hakikatin yeryuzune hÂkim olması icin imkÂn arayışını simgeler. Hicret; Allah ’a imanın, sadakat ve teslimiyetin, sabır ve sebatın gostergesidir. Hicret; Allah ’ın rızası, insanlığın huzur ve barışı icin sahip olduğu her şeyden vazgecen fedakÂr bir muhacirin, kendisine kucak acan comert bir ensara kavuşmasıdır.
Kur ’an-ı Kerim ’de bu zahmetli ve bereketli yolculuğun kardeş kıldığı muhacir ve ensar şoyle mujdelenir: “İslÂm'ı ilk once kabul eden muhacirler ve ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah ’tan razı olmuşlardır…”[1]
Kıymetli Kardeşlerim!
Hicret, Asr-ı Saadet ’te yaşanmış ve bitmiş bir hadise değildir. Bugun de nice Musluman, yurdundan ve yuvasından gozyaşları ile ayrılarak yollara duşmekte; kendisine ensarlık yapacak iyilik timsali insanlara sığınmaktadır. Bizlere duşen ise, hicretin yıldonumunde bu gerceği bir defa daha hatırlayarak zulmun ve adaletsizliğin sona ermesi icin gayret gostermektir.
Ayrıca hicret, her turlu fenalığı arkasında bırakarak, kotulukten uzaklaşarak iyiliğe ve hayra doğru adım atmaktır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) hicretin bu manevi boyutuna şoyle işaret etmektedir: “Musluman, elinden ve dilinden diğer Muslumanların zarar gormediği kişidir. Muhacir ise, Allah ’ın yasaklarını terk eden kimsedir.”[2]
Aziz Muminler!
Hicrette asıl olan samimiyettir, halis niyettir. Hicretin mayası, Allah ’a bağlılık ve Resûlullah ’a olan muhabbettir. Mumin, arkasında bıraktığı acı gunlere rağmen iman ve umutla hayata tutunduğu zaman muhacir olur. Muhacir de harama sırtını donup ısrarla helÂlin izini surduğu zaman hicretin manasını keşfeder.
Muhterem Muslumanlar!
Yeni bir hicrî yıla girerken Muslumana yaraşan, gecmişin muhasebesini yaparak geleceği tanzim etmektir. İsyandan itaate, gunahtan tovbeye, gosterişten tevazua, ayrılıktan vahdete, duşmanlıktan kardeşliğe, cehaletten ilme, kotulukten iyiliğe hicret etmektir.
Geliniz! Hicreti andığımız bu mubarek cuma vaktinde, zalimlerin zulmunden kacarak yurdunu, yuvasını terk etmek zorunda kalan muhacir kardeşlerimize ensar olalım. Hayat yolculuğumuzu kÂmil bir iman, salih bir amel ve guzel bir ahlakla mamur etmeye bir daha niyet edelim. Yonumuz, yolumuz, hicretimiz daima Allah ’a ve Resûlune olsun.
[1] Tevbe, 9/100.
[2] BuhÂrî, ÎmÂn, 4.
Kaynak: Diyanet
İslam ve İhsan