Mu ’minlerin Cennet ’e girmesi, Allah TeÂl ’nın lûtf u ihsÂnıyladır.Nitekim Allah Rasûlu r Efendimiz bir defasında:

“–Hic kimse amel ve ibadeti sayesinde Cennet ’e giremez!” buyurmuştu.

AshÂb-ı kirÂm hayretle:

“–Siz de mi y RasûlÂllah?” diye sordular. Efendimiz:

“–Evet ben de!.. Meğer ki Rabbimin lûtf-i ilÂhîsi imdÂda yetişe!.. Zira O ’nun fazlı, rahmet ve mağfireti beni burumedikce ben de Cennet ’e giremem! Yaptığım ameller beni de kurtaramaz!..” buyurdular. (BuhÂrî, Rikāk, 18; Muslim, MunÂfikûn, 71-72)[1]

Demek ki AllÂh ’ın rızÂsını celbedecek olan ibadet, tÂat, hizmet ve sÂlih ameller icin elden gelen butun gayreti gostermekle beraber, bunlara guvenmeyip dÂim CenÂb-ı Hakk ’ın lûtf u keremine, fazl u ihsÂnına sığınmak, hepimiz icin gerekli olan muhim bir kulluk edebidir.

Diğer taraftan Cennet ’teki bazı derecelere ise, CenÂb-ı Hakk ’ın dilemesiyle herkes kendi îman ve ameli nisbetinde nÂil olacaktır.

[1] Ayrıca bkz. İbn-i MÂce, Zuhd, 20; DÂrimî, Rikāk, 24.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan