
Guzel ahlÂk sahibi olmak kolay değildir. Kalbin sanatıdır. İnsan; gozune, diline veya dudağına hukmedebilir. Onları yumabilir, tutabilir, susturabilir. Biraz irade eğitimiyle bu mumkundur. İşte oruc ibÂdetinde bunu tÂlîm ediyoruz. Fakat kalbi susturmak, işte bu o kadar kolay değildir. Buyuk bir cehd ister. Tezkiye ister.YegÂne kurtuluş da budur:
“(İc Âlemini) temizleyen, felÂha erdi.” (eş-Şems, 9)
“Temizlenen kimse şuphesiz kurtuluşa ermiştir.” (el-A‘lÂ, 14)
Guzel ahlÂkın kemÂlini elde etmenin zorluğuna işaretle, Peygamber Efendimiz;
“Birr (hayrın kemÂli, gercek iyilik, sÂlih bir insan olmak), husn-i hulktur, guzel ahlÂktır.” (Muslim, Birr, 14, 15) buyurmuştur.
Şu hadîs-i şerif de cÂlib-i dikkattir:
“Mu ’min; husn-i hulku / guzel ahlÂkı sayesinde, gecesini ibÂdet, gunduzunu orucla geciren kişinin derecesine ulaşır.” (Ebû DÂvûd, Edeb, 7)
Ancak bu seviye, bazı nÂdanların;
“Biz ibÂdet etmesek de kalbimiz temiz!” demesi gibi bir akıl tutulması değildir. Cunku temiz bir kalp, AllÂh ’a kulluktan uzak kalamaz. BilÂkis Rabbimiz;
“Kendi kendinizi temize cıkarmayın!” (en-Necm, 32) buyurmuştur.
Gercek guzel ahlÂk, kalbin rafine olmasıdır. Bu da ancak; terbiye ve tezkiye ile mumkun. Ancak nebevî rehberlik ile mumkun…
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Sayı: 161
İslam ve İhsan