
Hazret-i Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, uzerinde başta borc olmak uzere kul hakkı bulunan kimselerin bu dunyada iken muhÂtabıyla helÂlleşmesini emir buyurnuşlardır. Bu cercevede borc alan ve verenin dikkat etmesi gereken bazı hushlar vardır.
PEYGAMBERİMİZ BORCLUNUN BORCU ODENMEDEN CENAZE NAMAZINI KILMADI
Ebû KatÂde -radıyallÂhu anh- anlatıyor:
RasûlullÂh -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’e, namazını kıldırması icin bir adam(ın cenÂzesi) getirildi. Ancak -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“–Onun uzerinde borc var, arkadaşınızın namazını siz kılın!” buyurdu.
Ben:
“–(Borc) benim uzerime olsun, ey AllÂh ’ın Rasûlu.” dedim.
“–SadÂkatle mi ?” dedi.
“–SadÂkatle!” dedim.
Bunun uzerine cenÂzenin namazını kıldı. (Tirmizî, CenÂiz, 69; NesÂî, CenÂiz, 67)
İşte bu hassÂsiyet olculeri icinde AllÂh Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- buyururlardı ki:
“AllÂh TeÂl nazarında, bir kulun AllÂh tarafından yasaklanan buyuk gunahlardan sonra, beraberinde getirebileceği en buyuk gunahlardan biri, kişinin odenecek karşılık bırakmadan uzerinde borc olduğu hÂlde olmesidir.” (Ebû DÂvud, Buyû, 9)
BORC VERENİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSULAR
Borc alan ve verenin dikkat edeceği hususları kısaca ozetleyecek olursak, bunları iki kategoride sıralayabiliriz. Buna gore borc veren:
1. Sırf AllÂh rızÂsı icin bir mu ’min kardeşinin sıkıntısını gidermeyi gÂye edinmeli. Hadîs-i şerîfte buyrulur:
“Kim (din) kardeşinin ihtiyacını giderirse, AllÂh da onun hÂcetini giderir (ona yardım eder). Kim bir muslumanın dert ve kederine cÂre olur (onu ferahlığa kavuşturur) ise, AllÂh da o sebeple kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntıyı kendisinden giderir (onu sevince ulaştırır.)” (Buharî, MezÂlim, 3; Muslim, Birr, 58)
2. Borca herhangi bir menfaati karıştırmamalı,
3. Elinden geldiğince kolaylık gostermeli; bilhassa borclu samîmî bir şekilde odemeye gayret ettiği hÂlde buna muvaffak olamıyorsa, ona muhlet vermeli. Hadîs-i şerîflerde buyrulur:
“Kim bir borcluya muhlet verirse, her gun icin bir sadaka sevÂbı kazanır. Kim onun borcunu vÂdesi geldikten sonra tehir ederse, tehir ettiği muddetce, her gecen gun (alacağı mal kadar) sadaka yazılır.” (İbn-i MÂce, SadakÂt, 14/2418)
“Sizden once yaşamış olan birisine, rûhunu kabzetmek uzere melek gelmiş idi. Melek sordu:
«–Bir hayır işledin mi?»
Adam:
«–Bilmiyorum.» diye cevapladı.
Kendisine tekrar:
«–Hele bir duşun (belki hatırlarsın).» dendi.
Adam:
«–Bir şey hatırlamıyorum, ancak dunyada iken insanlarla alışveriş yapardım. Bu muÂmelelerimde zengine odeme muddetini uzatır, fakire de (odeme işlerinde musÂmaha ve bÂzı eksikliklerini bağışlamak sûretiyle) kolaylık gosterirdim.” dedi.
AllÂh, onu (bu iyiliği sebebiyle) cennetine koydu.” (BuhÂrî, Buyû, 17-18; Muslim, MusÂkat, 26-31)
4. Eğer hÂli vakti yerinde ise ve buna mukabil muhÂtap cok fakir ve garipse, verdiği borcu sadaka yerine saymalı,
5. Borcluyu rencide etmemeli, hadîs-i şerîfteki:
“Karşısındaki versin veya vermesin, hak talep eden kimse iffet hududları icinde hakkını talep etsin.” (İbn-i MÂce, SadakÂt, 15) dustûruna gore guzel bir davranış sergilemelidir.
Nitekim diğer bir hadîs-i şerîfte de AllÂh Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- şoyle buyurmaktadır:
“AllÂh, sizden once yaşamış olan bir kimseye rahmetiyle muÂmele etti. Cunku bu adam, satınca ve satın alınca kolaylık gosterir, alacağını isteyince (kabalık değil anlayış ve) kolaylık gosterirdi.” (Tirmizî, Buyû, 75)
BORC ALANIN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSULAR
Butun bunlara mukÂbil borc alan da:
1. Cok zarûrî olmadıkca borca girmemeli,
2. Ancak hayatî zarûretler karşısında kifÂyet miktarı borc almalı,
3. Luks ve israf gibi harcamalar yapmamalı,
4. Odemek niyet, gayret ve azminde samîmî olmalı,
5. Borclu, alacaklının iyi niyet ve guzel davranışını istismar ve suistimÂl etmemeli. Zîr boyle davrananlar, gercek ihtiyac sahiplerinin borc bulabilmesine mÂnî olup başkalarına da zarar vermektedirler.
6. Aldığı miktarda değer kaybına yol acacak tarzda borc almamalı, ozellikle uzun vÂdeli borclarda değer kaybı olmayacak şekilde borclanmalı (tabiî borc veren şahsın husûsî musÂmahası ayrı),
7. Odemede vaktini geciktirmemeli, bilhassa borclu kimse odeyebilecek durumda bir imkÂn sahibi ise tam vaktinde odemeyi yapmalıdır. İmkÂnlar musÂit değilse mÂzeretini bildirip muhlet istemelidir. Hadîs-i şerîfte buyrulur:
“Borcunu odeyebilecek durumda olan zengin kimsenin odemeyi geciktirmesi zulumdur.” (BuhÂrî, İstikrÂz, 12; HavÂlÂt, 1-2; Muslim, MusÂkÂt, 33)
8. Borcunu asl Âhirete bırakmamalıdır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan