Dini tahsilde bulunan kimselerin, dinini kimden oğrenmeleri hususunda uyanık olmaları, dini kimden oğreneceklerine cok dikkat etmeleri gerekiyor.




Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Abdullah bin Omer -radıyallÂhu anh- ’a şoyle buyurmuştur:

“Ey İbn-i Omer! Dînine iyi sarıl, dînine iyi sarıl! Zira o, senin hem etin, hem kanındır. Dînini kimden oğrendiğine iyi dikkat et! Dînî ilimleri ve hukumleri, istikÂmet ehli Âlimlerden al, istikÂmetten sapanlardan alma!” (Hatîb el-BağdÂdî, el-KifÂye fî İlmi ’r-RivÂye, s. 121)

Demek ki muʼmin, evvel Kur ’Ân ve Sunnetʼten hak ve hakîkatin mÂhiyetini oğrenmelidir. Sonra da bu kıstaslara gore rehber edineceği kimseyi belirleyip yine Kur ’Ân ve Sunnet istikÂmetinde yaşamaya gayret etmelidir. Zira Kur ’Ân ve Sunnetʼe tÂbî olmayana, gercek bir murşid-i kÂmilin bile faydası olmaz.

MevlÂn Hazretleri ne guzel buyurur:

“Kur ’Ân-ı Kerîm, peygamberlerin hÂl ve vasıflarıdır. Okuyup tatbik edersen, kendini peygamberlerle, velîlerle goruşmuş farzet! Kur ’Ân okuduğun hÂlde, onun emirlerine uymaz ve Kur ’Ân ahlÂkını yaşamazsan, peygamberleri ve velîleri gormenin sana ne faydası olur?..

Kaynak: www.osmannuritopbas.com
İslam ve İhsan